ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
alcatel türkçesi
-
"mesajı silim ?"
sil yaaa kanka olduk senle, mesajı mı esirgiecem.. yürü be
danla bilic'in ekşi sözlük ofisten fotoğraf atması
-
(bkz: danla bilic kim amk)
doğuda görev yapan genç bekar öğretmen kız
-
üniter devletin başını yaktığı kızdır.
oysa bırak kürdistan'ı kendi haline, öğretmen mi buluyor, peşmerge mi buluyor, ne buluyorsa bulup eğitsin bebelerini.
kışı güzel kılan detaylar
-
boş parklar, sakin sokaklar.
lamborghini'me yakıt ol kampanyası
-
(bkz: fener ol) kampanyasının gerçek adıdır. böyle olsa daha samimi olurdu en azından.
milyon dolarlık futbolcuların depolarını fullemek için hazır mısınız?
michael jackson
-
ölmemişimdir.
212 avm'de taç mağazası girişindeki arapça şey
-
arapçam yok ama şey yazıyor galiba “para için yapmayacağım hiçbir şey yok”
edit: imla
sedat kapanoğlu'nun ekşi sözlükteki aylık geliri
-
buyük ihtimalle kanzuk'un aylık dürüm masrafının birazcık altındadır.
otobüste yan koltukta oturanın yer değiştirmesi
-
hadi simdi sorarim size, hanginiz bu hüznü yasamadiniz?
otobuste bir kac bos yer vardir, yaniniza biri gelip oturmustur. fakat bir sure sonra gozu baska koltuga kayar, kalkar gider oraya oturur. iciniz o anda ciz eder, "neden ama neden?" seklinde bir anlik dusunursunuz. hatta soyle caktirmadan -arkada baska bir seye bakiyormuscasina- bakarsiniz kalkip giden kisiye ve onun gozlerindeki "aslinda sorun sen degilsin bebegim inan, burasi daha rahat, senin yanini daha fazla hakedecek biri de cikacaktir karsina bir gun" diyen ifadeyi gorursunuz, kabullenirsiniz bu klise iliski cumlesini.. ne de olsa hayatinizda daha once de duymussunuzdur bu lafi, tebessum eder donersiniz tekrar. ama icinizi bir huzun kaplar, hele ki bir baska kisi de yaniniza oturmayip pas gecmisse, bazi seyleri kendinizde aramaya baslarsiniz. hayatinizi sorgularsiniz, neden ben iliskilerde yapamiyorum dersiniz. yan tarafta sizle birlikte isiklarda durmus diger otobusteki birbirini tanimayan ama o yolculuk icin bile olsa sinerji yaratmis ciftleri gorursunuz. gozunuzden bir yas suzulur ve belli belirsiz bir laf dokulur agzinizdan;
-bir daha kahvaltida pastirma yersem iki olsun!
türk televizyonlarındaki unutulamayan anlar
-
yılını tam hatırlamıyorum ama bayağı eski bir hadisedir. sezen cumhur önal sunuyor: "evet sayın izleyiciler, şimdi gary moore söylüyor, still got the blues, hala bluzunu saklıyorum"