hesabın var mı? giriş yap

  • zavallı kedi ölümü beklediği için sessiz ve sakin durmaktadır. kediler öleceklerini anladıklarında mümkün olduğunca tenha ve kuytu bir yerde yalnız ölmeyi tercih ederler. (bu yüzden mesela mahallenin kedisi bir anda yok oluverir ve cesedi ortada görünmez; ev kedileri de öleceklerini anladıklarında bir yolunu bulur evden kaçarlar).

    görüntülerdeki şanssız kedi de bulunduğu içler acısı durumda yalnız ve sessiz ölümü beklemek istemiş ancak en fazla dolabın altına kaçabilmiş. orada kimse tarafından görülmeden ölmek isterken rahatsız ediliyor, kuyruğundan tutup dışarı çekiliyor. bunu bile fazla görmüşsün hayvana pislik herif.

  • bir türk geleneği olarak; ıslak mendille el sildikten sonra, masadan başlayıp, ayakkabıdan fayanslara kadar silmek.

  • 10 sene once sahaftan aldigim kamelyali kadin romaninin icinden cikan, kadikoy arifpasa ilkokulu ogretmeninin 24 aralik eylemine iliskin 26.05.1980 tarihinde il disiplin kurulu baskanligina yazdigi savunma dilekcesinin fotokopisi. atamadim. umarim meslegini kaybetmemistir. hayattaysa hala ellerinden operim ogretmenim.

  • bizimki; 14 yıllık hayatı boyunca defalarca ishal oldu, coşkun arkadaşları tarafından kovalandı, eve kaçak giren kedilerle savaştı, bunun kanatları çok uzamış diyen psikopat dayı tarafından kanatları kesildi, yemi dışında fantazi olsun diye tadına bakmadığı yiyecek içecek bırakılmadı, kafesinden firar etti, evin içinde köşe bucak arandı yorganın altından çıktı, su sevdası yüzünden akan muslukların altına girdi, geniş ağızlı bardakların içinde boğulma tehlikesi atlattı, manevra kabiliyetini ölçmek için bir odadan diğerine uçarken üzerine kapı kapatıldı, kaleye geçirilip pinpon topuyla ters köşeye yatırıldı... ve daha birçok şey.

    ama eceliyle gitti, yakışmadı.

  • milattan önce 98 yılında romalı bir hukukçu aşağıdaki kuralı koymuş :

    “aynı kanun tasarısında birbiriyle yakın ilişkisi olmayan konuların yer alması yasak edilmiştir. bu şekilde, halkın kabul edeceğine inanılan teklifler, tek başına oylanırsa reddedileceği kesin olan tekliflerle beraber aynı kanun tasarısında yer alamaz."

  • fakiriz diye demiyorum ama geçen gün eve hırsız girdi, hayatımdan yarım saat çaldınız diye not bırakıp çıkmış.

  • teknik öğrenmek isteyenlere o zaman bilgi vereyim. böylelikle bu merak da bitmiş olur bunu da yaptırdınız bana aq.

    ilk önce caz, blues gibi tek bir enstrüman (gitar) ya da vokale bağlı kalmaz. caz'da gitardan çok grup ön plandadır(trompet, piyano, gitar, bas, bateri vs.).

    blues shuffle ritm kullanırken, caz ise swing ritmini kullanır.

    blues, iç savaş'tan bir süre sonra (1800'lerin sonlarında) mississippi'nin delta bölgesinde ortaya çıktı. afro-amerikan çalışma şarkıları, ruhaniler ve sahadaki haykırışlar blues'un temelini oluşturdu. blues, aslen, bireyler tarafından, armonika veya slide ıke çalınan bir gitar gibi düşük maliyetli ve kolay bulunabilen enstrümanlarla çalınan kırsal bir müzikti. şarkılar başlangıçta düz notalar veya avrupa müziğinden tamamen farklı bir ses veren “mavi” notalarla yavaş ağıtlardı.

    sonunda, şarkı yapısı, avrupa müzik unsurlarıyla birleştirildiğinde, aab lirik kalıbıyla 12 barlık bir blues kalıbına katılaştı. bu tür lirik kalıpta, ilk dize söylenir, ikinci dize onu tekrar eder, ardından üçüncü dize düşünceyi çözer.

    vokal hatları arasında enstrümanın yanıt vermesi için bir boşluk bırakılır. buna “çağrı ve yanıt” denir. çağrı ve yanıt, ana şarkıcı ile arka plan şarkıcıları arasında veya iki müzik aleti arasında da olabilir.

    jazz, 1900'lerin başında new orleans, louisiana'da ortaya çıktı. delta'nın aksine, kölelerin hafta sonları bir araya gelip davul çalmalarına ve dans etmelerine izin verilmişti. bu, afrika ve karayiplerin davul ritimlerinin yanı sıra süsleme ve doğaçlama geleneğini de korudu. afrika kökenli amerikalı müzisyenler daha sonra korno tabanlı gruplarda çaldıklarında bu geleneği sürdürdüler. blues da bir etkiydi ve kullanılan müzik gamlarına mavi notalar ekledi.

    blues şarkılar da dahil olmak üzere her tür şarkı caz tarzında çalınabilir, bu nedenle cazda şarkı yapısında çok daha geniş çeşitlilik vardır. genelde caz ne çalındığıyla değil, nasıl çalındığı ile ilgilidir.

    savaş sonrası blues:

    aynı temel unsurların çoğu günümüzün blues ve cazında da korunmuştur. ikinci dünya savaşı'ndan sonra, enstrümanlar elektriksel olarak güçlendirildikçe ve afrikalı amerikalılar kuzey abd'deki şehirlere göç ettikçe her iki tür de büyük değişiklikler geçirdi.

    savaş sonrası bir film sahnesinde duyabileceğiniz yaygın bir blues türü chicago blues'u olacaktır. vokalist, gitar, bas, davul ve muhtemelen bir armonika veya piyano ile üç ila beş parçalı bir gruba sahiptir.

    müzik hala mavi notaların blues unsurlarını, aab lirik kalıbını, çağrı ve yanıtı ve 12 bar blues kalıbını içerir. muddy waters veya howling wolf'un şarkılarından oluşan ortak bir repertuar.

    müzik, muhtemelen biraz bozuk bir gitar sesiyle, ardından gelen rock and roll'un bir önizlemesi ile daha yüksek sesli sürüş tarafında olacaktır. davul vuruşu ya yavaş bir blues vuruşu ya da trampet üzerinde vurgu yapılan orta tempolu bir shuffle olurdu. ritim sabit bir groove'a sahip olurdu yani.

    savaş sonrası caz:

    savaş sonrası bir film sahnesinde duyabileceğiniz yaygın bir caz türü, bebop tarzı doğaçlama ile gerçekleştirilen caz standartları olacaktır. ikinci dünya savaşı'ndan sonra caz, dans edilebilir büyük grup pop müziğinden bebop'a ve havalı caz ve hard bop gibi birçok varyasyonuna dönüştü. sözler düşürüldü ve grup doğaçlamaya odaklandı, bu da onu esas olarak enstrümantal bir müzik haline getirdi.

    bantlar, piyano, bas ve davulların ortak bir konfigürasyon olmasıyla küçüldü. saksafon ve trompet gibi kornalar da yaygındı. ortak bir repertuar, great american songbook'un “all of me” veya “fly me to the moon” gibi karmaşık doğaçlama enstrümantal versiyonlarından, blues'un yeniden yorumlarından veya orijinal bestelerden oluşacaktır.

    müziğin akustik veya hafif güçlendirilmiş bir sesi olacaktır.

  • "hayatımda en çok da, inekden süt sağmayı bulan adamın,bulmadan önce inekle ne yapmaya çalıştığını merak etmişimdir."