ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
lorik cana
-
spor camiası tarafından isminin nasıl telaffuz edileceğini merak ettiğim futbolcu.
güntekin onay: cana
rıdvan dilmen: cana / kana / sol taraftaki oyuncu. neydi adı güntekin?
ersin düzen: kana
melih şendil: kanaaa
melih gümüşbıçak: kana
onur şahin: yana !! tam bir karambol !
ömer güvenç: çana
şansal büyüka: gana
hıncal uluç : canğa
emre tilev: arnavut cana
öztürk pekin: lorik
levent özçelik: kano
ömer üründül: evet
couchsurfing
-
bu oluşum hakkında uzun uzadıya bir sürü şey yazabilirim ama okunabilirlik adına kısa ve öz tutacağım.
ankara'daki evimde 50'den fazla insan ağırladım. birçoğuna evin tek anahtarını verdim. veriyorum anahtarı. akşam işten çıkmadan önce arıyorum, evde buluşuyoruz. çok şükür bir yedek yaptırdım da şimdi onu veriyorum. daha da fazlası, birkaç kez ben evde değilken ağırladım. üstelik ben evde değilken misafirlerim değişti ve yüzünü hiç görmediğim misafirlerim oldu. anahtarı kapının önüne bırakıp gidiyorum. girip kalıyorlar. çıkınca da yerine bırakıyorlar. evde naçizane tv'si, laptopu, telefonu vs. duruyor tabi. her misafirime de aynı şeyi söylüyorum. "ev senin, istediğin gibi kullan".
bana sürekli aynı şeyi soruyorlar: "nasıl güveniyorsun ?" referans sisteminden falan bahsetmeyeceğim. ben şunu diyorum. atıyorum brezilya'dan, fransa'dan, rusya'dan kalkıp gelen bir insanın neden hırsızlık gibi bir amacı olsun ? hatta o adamın isteyeceği en son şey yabancı bir ülkede başının derde girmesi. daha da önemlisi ben ön kabul olarak "özünde herkes kötüdür" yerine "özünde herkes iyidir"i benimsiyorum. en azından böyle kabul etmek beni daha mutlu bir insan yapıyor.
bir cümle, temizlik mevzu ile ilgili. sırf buna takıntılı olduğu için bu tecrübeden mahrum kalan insanlara sadece acıyor ve üzülüyorum. başka sözüm yok.
şu an ben işteyim. evimde ise misafirlerim var. eve gittiğimde her şeyin çalınmış, evin dağılmış olduğunu görsem hiç tereddüt etmeden ertesi gün tekrar misafir kabul ederim.
hayat böyle daha güzel.
arabasızlık
-
araba=özgürlük
bunun lamı cimi yok.
neden sevgilin yok
-
çünkü nasıl açılacağımı bilmiyorum.
çünkü ağzım laf yapmıyor, en kötü kusurlara sahip de olsan sözlükte de piç olarak bilinen kesim laf lafı açıp, kızı bağlarken ben noktalama işaretine dikkat etmeye kasıp, kızı gerim gerim geren şeyler yazıyorum.
çünkü onu eğlendiremeyebilirim, sosyal olarak kısıtlı geçmişim var ve öyle ne zaman nereye gidilir, nerede ne yapılır bilemem.
çünkü başkası kızın orasına burasına rahat dokunabilirken belim elim titrer, gidemem yanına. korkarım ne olursa olsun.
çünkü başkası hızlı davranırken ben doğru zamanı beklerim ve o zaman gelmeden o kızı kaybederim.
imamoğlu'nun taksicinin ruhsatını iptal etmesi
-
pr veya değil. olması gerekeni yapmış.
istanbul taksiciler esnaf odası, savcılık , valilik 3 maymunu oynamayıp gereğini yapsaydı da pr fırsatı vermeseydi madem.
acıtasyonun ingilizcesi
netanyahu'nun tayyip erdoğan'a verdiği ayar
-
muhalifiz diye gerzekçe şeyler üzerinden rte'ye yürüyecek değiliz. türkiye’de ne kürtlere ne de ermeni halkına yönelik devlet menşeili bir katliam gerçekleşmemiştir. türkiye'nin böyle bir devlet politikası olmamıştır. aksine kendisi teröristleri kırmızı halılar açarak ülkeye almış, bir zaman aynı yolda yürümüştür.
edit: imla.
türkiye'nin nepal'e 2 kilo fındık satması
-
birinin canı çekmiş tadımlık almışlar.
beşiktaş şampiyon olursa anırırım
-
rasim ozan kütahyalı'nın beyanatı. ahmet çakar ayarı verdi:
-senin anırmana gerek yok ki.
babasıyla ankara'nın pavyonları puanlayan çocuk
-
tam türk-islam sentezi ile harman olmuş mhp'li aile tablosu.
kolunda arapça dövme ile babasını yanına alarak yaptığı videoya "selamın aleyküm" diye başlayıp pavyon puanlıyor.
şimdi bu ikisine sorsan lgbt, netflix falan türk aile yapısını bozuyordur.
ama am üstünde fındık kıran babanın oğlu ile inandığı allah'ın adını anarak pavyon turu atmasında sorun yok. ccc reyiz.
hrisantos
-
nam-ı diğer "hristo", gerçek ismi hiristo anastadiyadis olan 1898 doğumlu istanbullu rum suç figürü. çocukluğundan itibaren ağabeyi koço ile birlikte suç batağına bulaşmış olan hrisantos, yaşı ilerledikçe karmanyolacılığa da (şehir içinde ıssız yolda ölümle korkutarak yapılan soygunculuk) başlayıp, etrafında dönemin ünlü haydutlarından organize bir suç çetesi oluşturdu. o yıllarda beyoğlu'nda cesareti ve nezaketiyle hatırı sayılır bir hayran kitlesi de oluşturmayı başaran bu seri katil, 13 polis başta olmak üzere toplam 21 kişiyi öldürdü. hrisantos, sabıka kayıtlarına ilk geçtiğinde 16, öldüğünde ise 23 yaşındaydı. kendisi, meşhur "boğazkesen cinayeti"nin de katillerinden birisidir. istanbul emniyeti'nin başına bela olan bu katili öldüren ise, 1955 senesinde 59 yaşındayken vefat eden ünlü emniyet amiri muharrem alkor'dur. alkor, tanınmış sinema ve dizi oyuncusu selda alkor'un da babasıdır. bu ilginç olay, yeşilçam yapımcılarının da iştahını kabartmış ve 1952’de "istanbul kan ağlarken" ve 1969 senesinde "3 namus bekçisi" isimli filmlere konu olmuştur. ayrıca muharrem alkor, vefatından 3 sene evvel yayınladığı "hrisantos’u ben öldürdüm" isimli kitabında, hrisantos olayını bütün detaylarıyla anlatmıştır.
https://seyler.eksisozluk.com/…-konu-olmus-hikayesi
http://www.pufterem.com/…l-kabadayilari-fotogaleri/
https://onedio.com/…nin-en-unlu-kabadayilari-333622
http://www.hurriyet.com.tr/…til-hirisantos-38380764
http://www.haberler.com/…-hrisantos-8600599-haberi/
30 yaş her şey için geç midir sorunsalı
-
değildir. 30 yaşımda her şeyimi kaybettim. psikolojim bozuldu. barınacak bir evim de yoktu, geçim kaynağım da. kariyerimi hiçe saydım ve sorumluluk almamak için garsonluk yaptım 1 yıldan fazla süre. sonrasında yavaş yavaş toparlandım. olumsuz şeyler herkesin başına gelebilir. 30 dan sonra yeniden doğdum. değiştim, geliştim. meğer 30 yaşıma kadar boş yaşamışım. kendimi yeniden buldum. şuan özel bir şirkette birim müdürü olarak görev yapıyorum ve o buhranlı günleri geride bıraktım. yani güzel arkadaşım 30 yaş hiçbir şey için geç değildir.
edit: birim müdürü olarak 5 yıldır çalışıyorum ve şuan 37 yaşımdayım. 34 de evlendim ve 6 aylık da kızım var.
kendini bir masalın ortasında hissettiren şarkılar
-
harry potter - hedwig's theme
carter burwell - bella's lullaby
david oistrakh - clair de lune (violin)
yann tiersen - la valse d'amelie
midnight in paris - bistro fada
dmitri shostakovich - waltz no. 2
yiruma - river flows in you
brian crain - dream of flying
brian crain - wind
iron & wine - flightless bird, american mouth
jeremy messersmith - a girl a boy and a graveyard
lana del rey - bel air
noir désir - le vent nous portera
coldplay - oceans
plumb - cut
berry - love affair
yolda - yol