hesabın var mı? giriş yap

  • - her katta en az üç tane manyak bulunur, bu manyaklar doğaüstü sesler çıkarma potansiyeline sahiptirler.

    - yurt deposundan yastık alınırken yastığın yüzündeki sarılığın en az olanı tercih edilir.

    - ilk defa tuvalet görmüş adamla aynı masada yemek yiyeceksin, unutma.

    - gecenin 3'ü 4'ü de olsa o mıymıntı bulduğun tipteki herifler kız ayarlamış, saatlerdir telefonda konuşuyorlardır.

    - özel hayata saygı bekleme, özel hayat diye bir şey yokturdur.

    - daha çok 'istisnalar hariç' kalbur altı insanlardan oluşur yurtta kalanlar, sana pek bir şey katacak insanı zor bulursun.

    - gülmek veya eğlenmek için o kadar çok malzeme vardır ki, mizah yeteneğin ölçüsünde ortaya bir şeyler çıkarabilirsin.

    - hayatının 8 yılını bu tarz yurtlarda geçirmiş, yüzlerce insan tanımış, çok zekisinden çok dandik adamlarına kadar birçoğuyla aynı ortamı paylaşmış, tahammül sınırlarını genişletmiş biri olarak son olarak şunu söyleyeyim; acınızı, nefretinizi, başarınızı, sırrınızı pazar malı gibi ortaya saçmayın.

  • birisine kendi seçmeni bile rte diyor, birisine kendisinden nefret eden seçmen bile ata diyor. varsın neler döndüğü belli olmayan, sonucunu mal sürüsü cahillerin belirlediği seçimi rte kazansın. aslında nihayetinde kimin galip olduğu başlıktan bile anlaşılıyor.

    zorunlu edit: başlığı açan troll entrysini sildiği için başıma kalmış bu utanç verici başlık. tanım yazalım da adet yerini bulsun: karşı devrimci göd kıllarının kendi kendilerini tatmin etmek için uydurdukları en son kavramlardan birisi. gülücüğe odaklanın ipneler.

  • türkiye'deki engelli sayısı (kadın-erkek toplam), bu kişilerden engelinin yüzde 40 üzeri olanı ve yine bu kişilerden araba alabilen kesimin oranını bilelim, ben söyleyeyim; 200 binden az. buna rağmen sınırlı sayıdaki engelli otoparklarında yer bulmakta oldukça zorlanıyorlar.

    hamile kadın sayısına gelelim, senede en az 3 milyon kadın. bu sayı her sene artarak devam ediyor. o veya bu şekilde araba sahibi olabilenlerin oranı hayli yüksek.

    şimdi başa dönelim, engelli olan zaten otopark bulmakta zorlanıyor. bir de bunun en az 10 katını daha bu kesime ekleyin ve curcunayı seyredin.

    hamilelik zor olmakla birlikte; kolu olmayan, bacağı olmayan, tekerlekli sandalyeye mahkum olan, çocuğu zihinsel engelli olanları ve daha nice zorluk yaşayanların yanında daha dayanabilir durumdalar genel olarak.

    son olarak; hamile kadın, şanssızsa otoparkın uzak noktasından yürümeyi hayatında 1 veya birkaç kez 9 aylık periyotlarda çekecek. engelli kişi ise çok daha uzun periyotlarda ve çoğunlukla ömür boyu bu durumu yaşayacak.

  • yılını tam hatırlamıyorum ama bayağı eski bir hadisedir. sezen cumhur önal sunuyor: "evet sayın izleyiciler, şimdi gary moore söylüyor, still got the blues, hala bluzunu saklıyorum"

  • sene 2002 mayıs sanırım yaşım 19
    hayatımda ilk defa memleketim ve şehrimden uzak anadolu’nun bir şehrinin gelişmemiş bir ilçesinde myo 1.sınıf öğrencisiyim.
    ilk dönem bitti bütün öğrenciler evlerine dönmeye başladı.
    arkadaş ve çevrem arasında nasıl dönüyorsun, ne zaman döneceksin, istersen birlikte gidelim sohbetleri havada uçuşuyor.
    o dönemler içine kapanık biriyim.
    istanbul’a bilet alacak param olmadığını kimseye söyleyemiyorum.
    cuma günü okulun son günü
    o akşam ve takip eden haftasonu akın akın herkes memleketine dönüyor.
    ben gündüzleri evden hiç çıkmıyorum.
    çarşıda sağda solda görüp neden gitmedin yada gitmiyorsun soruları işe karşılaşmak istemiyorum.
    ilçe küçük bir yer hemen hemen bütün öğrenciler, esnaf ve yerel halk kısmen birbirlerini tanıyorlar.

    gündüzleri evde radyo dinleyip öğrenci evimde az kalan bitmeye yakın erzaklarımı dikkatli tüketip akşam 20.00 istanbul otobüsünü izlemek için uzak noktaya gidiyor, giden öğrencileri izliyorum, bir gün benimde o otobüse binebilme hayalini kuruyorum.
    sonrasında bütün ilçeyi karanlıkta geziyorum sokak sokak. gündüz evde yatmanın acısını çıkarıyorum.
    yorulmalıyım ki eve gittiğimde uyuyabilmeliyim zira gündüz yeterince uyumuşum.

    o yılları yaşayan bilir
    internete sadece kafelerden ulaşabilirsin, cep telefonu sadece sms ve sesli arama içindir.
    kontörün yoksa arama sms ve çağrı yapamazsın.
    benim de yoktu tabi.
    kaldığım evde eski ev sahibinin çevirmeli ev telefonu vardı. benim için büyük şans.
    ailemden arayabileceğim herkesi aradım istanbul’a dönebilecek otobüs bileti için. yok maalesef.
    en erken para gönderebilecek ablam 1 hafta sonra maaşını alınca yollayabiliyor.
    herkese haber salıp beklemeye koyuldum.

    ilçede sadece ziraat bankası var
    parayı bana o bankanın şubesine havale ile yolluyor aliem.

    sanırım o haftasonu geçti
    önümde daha kocaman bir hafta var
    sonraki pazartesiye kadar beklemek zorundayım.
    cepteki para miktarım sıfır.
    kredi kartı yokki daha kaç yaşındasın. sıfır kart sıfır para.
    içimden dedim bekleyeceksin yok başka çarem.
    bütün arkadaşlarım hatta bütün okul öğrencileri döndü artık şehirlerine. bitti sezon.
    tanıdığım bitkaç esnaf ve ev sahibi kaldı. ev sahibini pek sevmezdim yobazın biriydi.
    ne ondan borç isteyebilirdim ne de esnaftan
    sabırla bekleyecektim, önümüzdeki pazartesi para gelmesini.
    20 yıl geçmiş günlük tam olarak ne yaşandığını hatırlamıyorum.
    ama ertesi günü mutfakta yiyecek ve pişirecek hiçbir şey kalmadığını hatırlıyorum.
    küçük mutfak tüpüm dahil bitmişti.
    zaten öğrenci evinde ne olabilirdi.
    gündüzleri tam gün odamda yatıp, akşam güneş batımından sonra çarşıya gezmeye çıkıyordum.
    küçük sarı renkli radyolu kaset çalarım vardı.
    aptal yerde sadede trt fm çekiyordu.sevmiyordum aptal radyoyu.
    coskun sabah, ahmet kaya ve tatlıses kasetlerim vardı
    onları dinleyip uykuya dalardım
    şimdi ahmet kaya dışında hepsinden nefret ediyorum.
    ilk günler sonrası açlığı iyice bedenimde hissetmeye başladım, uykuya dalmak zorlaşıyordu artık yatakta uzanmak acı veriyordu.
    o berbat günün gecesi çarşıya çıktım yine.
    birşey yapmalıydım para elde edecek birşey, sırf birşeyler yiyebilmek için.
    sony walkmanim vardı pillerini ısırarak sonuna kadar kullandığım hayatta en önemli eşyam.
    merkeze ıspartaya gidecek param olsa onu satmayı düşünüyorum.
    kulağımda walkman sokaklarda aptal aptal geziyorum ahmet kaya'nın kaseti sanırım emin değilm.
    pek inanılır gelmeyebilir zaten bana da mucize gibi gelmişti.
    hayatımda yolda ilk kez para buluşumdur. 5 milyonluk bir banknot bulmuştum.
    inanamıyorum şaka gibiydi.
    eğilip aldım gerçekten 5 milyon.
    o zaman tabi daha 6 sıfır atılmamış.
    o zaman bir gazate 500 bin lira. bir kolon sayısal 250 bin liraydı. hatırladıklarım.
    zaman gece ilçede bakkalar kapalı gittim eve dedim akıllı ol dikaktli harca daha 5-6 günün var.
    o gece eve dönüp sabredip aç yattım.
    ertesi günü ilk defa gündüz çıktım dışarı sabah markete gidip 3 ekmek ve geri kalanı ile yettiği kadar domates aldım.
    tabi bilgisayar programlama okuyorum kafa çalışıyor.
    yaptım hesabımı dedim her gün yarım ekmek içine domates 6 gün yeter bana tek öğün.
    o şekilde geçirdim bir haftayı
    erken açıkmamak için gündüz uyumaya devam edip akşam yedim
    akşam sonrası yürüdüm eve geldim yattım
    ertesi gün yine aynı

    pazartesi günü bankaya öğleden sonra gittim hayal kırıklılığına uğramamak için.
    dedim gişede adıma havale var mı? evet

    o günkü sevincimi unutamam tam 50milyon
    ablam göndermiş sağolsun. minnettarım.

    ilk işim pideciye gidip kıymalı pide yemek oldu
    sonra biletçiye gidip istanbul biletimi aldım.

    her akşam uzaktan ağlamamak için kendimi zor tutup kalkışını izlediğim istanbul otobüsüne pazartesi bindim ve evime gittim.

    aradan 20 yıl geçmiş tam. bunlar gerçekten yaşandı mı? inanması bile zor ama evet yaşadım

    yeri merak edenler ısparta uluborlu

  • lastik alırken bilmeniz gereken yegane şey lastik üzerindeki etiketi okumayı bilmektir. marka tercihi ise bundan sonra gelecektir. avrupa'da satılan tüm lastiklerin etiketleri tek bir standarda göre düzenlenir. ülkemizde de bu etiketler kullanılır. görsel

    bu nedenle, aracınıza uygun (tür, ölçü, hız ve yük kodu) iki farklı markanın lastiği arasında kaldığınızda yakıt tüketimi, ıslak yol tutuşu ve ses kodlarına göre seçiminizi yapabilirsiniz. tüm özellikler aynı ise marka seçimi keyfinize ya da önceki tecrübelerinize bağlıdır.

    ölçü:
    aracınızın kullanma kılavuzunda belirtilen lastik ölçüleridir. aracın üzerindeki lastik kullanılabilecek tek ölçü olabileceği gibi kullanma kılavuzunda kullanabileceğiniz farklı ölçüde lastikler varsa bunlar da belirtilir.

    lastiğin ölçüleri yanak kısmında (dot) bulunur: görsel

    r simgesi binek araçlar için standart olan radyal lastiği tanımlar. kamyonlar için üretilen b kodlu lastikler de mevcuttur.

    kesit genişliği/oranı ve jant çapı aracınıza uygun olarak seçildikten sonra bakılması gereken yük ve hız kodlarıdır. hız kodu lastiğin desteklediği maksimum hızı, yük kodu ise maksimum yükü belirtir. bu kodları gösteren tablolar:

    lastik başına yük endeksi: görsel

    örneğin aracınızın ağırlığı dolu depo ile 1.600 kg ve maksimum yük kapasitesi 600 kg olsun. bu durumda seçeceğiniz lastiğin yük kodu 88 veya üstü olmalıdır.

    hız endeksi: görsel

    bunu aracınızın maksimum hızına göre seçmelisiniz. maksimum hızı 180km/sa olan aracınız için s kodlu lastik yeterlidir. 240km/sa'e çıkan aracınız için v kodlu lastik almalısınız.

    seçtiğiniz lastiğin hız ve yük sınırlarını aştığınızda lastiğiniz daha çabuk aşınacak hatta belki kolayca patlayacaktır. lastikler kodları ile belirlenmiş sınırların üzerinde yeterli yol tutuşunu da sağlamayacaktır.

    satın alacağınız lastiklerin saklanma koşullarına uygun olarak bekletilip bekletilmediğini bilemeyeceğiniz için üretim tarihi yeni olan lastiklerden almanız da önemlidir. lastiklerin maksimum raf ömrü (uygun koşullarda saklanırlarsa) üretim tarihinden sonra 10 yıldır. lastiklerin kullanım ömrü ise kullanım amacına uygun şekilde ve mevsimde kullanılmalarına bağlıdır. bu kurallara uyan kişi sayısı oldukça az olduğu için lastiği mümkün olduğunca yeni tarihli almak önemlidir.

    lastiklerin üretim tarihleri yine yanak kısmındaki dot kodu içerisinde bulunur. örneğin aşağıdaki görseldeki lastikte bu kod "4020"dir. bu, lastiğin 2020 yılının 40. haftasında üretildiği anlamına gelir. görsel

    lastik etiketi: görsel

    yakıt tüketim kodları: etiketin sol kısmında yer alan kodlar ile belirtilir ve a sınıfı ile e sınıfı arasında değişir. yakıt tüketimi, sınıflar arasında her 100 km'lik sürüş için yaklaşık 0,1 litre artar.

    örneğin a sınıfı bir lastik ile aracınız 100 km'de 7 litre yakıt tüketiyorsa, aynı araç e sınıfı lastik ile 7.6 litre yakıt tüketecektir.

    ıslak zeminde yol tutuş kodları (fren mesafesi): etiketin sağ kısmında yer alan kodlar ile belirtilir ve a sınıfı ile e sınıfı arasında değişir. a sınıfı ile e sınıfı arasında 10 metre fark bulunur.

    örneğin aracınız a sınıfı lastikler ile ıslak zeminde 70km/sa hızdan 0 km/sa'e 45 metrede duruyorsa, aynı araç, aynı yol ve hız koşullarında, e sınıfı lastikler ile 55 metrede duracaktır.

    ses seviyesi derecesi: etiketin altında belirtilir. insan kulağı 3db'i aşan farkları anlayabilir. lastiğin ses seviyesindeki her 3 desibellik artış, lastiğin ürettiği dış gürültüyü iki kat artırır.