hesabın var mı? giriş yap

  • tanıdığım devrimci bir öğretmen batman'da şehit edilmiştir. ve tayin isteyip memleketine dönme şansı varken okulunu, öğrencilerini bırakmamak için batman'da kalmışken lojmanının önünde vurulmuştur. köhne ulusalcı devlet ideolojisinin başrol oynadığı öğretmen dediğiniz adamı o devlet yıllarca öğretmen olarak bile görevlendirmemiştir devrimci geçmişi yüzünden.
    siz mi devrimcisiniz adnan öğretmen mi? faşistlik türklere özgü bir özellik değildir. faşist görmek için aynaya bakın.

  • haluk bilginer'in başrolde oynadığı, toplumsal ve siyasi pek çok olaya göndermeler yapan harika bir yerli dizi. kısa, öz ve oldukça manidar olmuş.

    beğendiğim bir replik:

    ‘’bu burçlar falan var ya astroloji yani, prensip olarak çok saçma bir defa. insanın kişiliğini doğum tarihinden anlayamazsın. hele geleceğini tahmin etmek, doğum tarihiyle olacak şey değil o. o nasıl olur ancak biliyor musun? doğum yeriyle. insanın geleceğini de kişiliğini de doğum yeri belirler. esasında bu burçları doğum yerine göre ayarlamaları lazım.

    bak, insanın doğum yerine göre kehanette bulunsalar mesela onu anlarım. sonuçta trablus'ta, peşaver'de ya da angola'nın herhangi bir köyünde doğmuş bir çocuğun hayatının neye benzeyeceğini tahmin etmek zor değil. eh… toronto'da, oslo'da, tokyo'da doğmuş da az buçuk ne olacağı belli. bizim anadolu insanı bunu bilir mesela. onun için de yeni tanıştığı bir kişiye “burcun ne?” diye sormaz. “memleket nere?” diye sorar.

    bir de yükselen burç meselesi var. o da vatandaşlık oluyor, yani hangi ülkenin vatandaşı olduğu. o da önemli. suriye'de doğmuş bir suriyeliyle suriye'de doğmuş bir fransızın kaderi aynı olmuyor tabi. burcum halep ama yükselenim fransız. o zaman iş değişiyor tabi. ya da burcum kongo yükselenim belçika. durum farklı. işte benim burcum da kambura. benim kaderim de kambura. ben eğer bugün buralara geldiysem, sırf kambura'da doğduğum içindir.’’

    cemil, şahsiyet, 6.bölüm

  • birçok farklı alana yönelebilme esnekliği ve çok iyi iş imkanları sağlayan bir bölümdür. ama tarihteki en eski mühendislik falan degildir.

    (bkz: piramit)
    (bkz: mö2500)
    (bkz: inşaat mühendisliği)

    gelen mesajlar uzerine duzeltme: en eski muhendislik budur sudur tartismasi zaten cok anlamli degil; insaat muhendisligini sadece endustri muhendisliginden daha eski disiplinlere net bir ornek olarak verdim.

  • gerizekalı mallar twitter'da tebrik yarışına girmişler, türk bayrağı emojisi falan atan olmuş. allahın embesilleri, bu karı ermeni soykırımı iddiacısı, pkk destekçisi birisi. bir bok bilmiyorsunuz hadi, en azından 2 dk açın da bakın kimmiş bu yahu diye.

    ulan türk'ün, türkiye'nin hayrına birinin avrupa'da başbakan olma ihtimali var mı hiç, bu kadar mı akıl engellisiniz?

    edit: olamamış zaten. beter olsun.

  • 1991 yılında kardeşimi lösemiden kaybettik. o zamanlar ne lösev vardı ne de tedavi ettirecek durumumuz. şimdi her ay löseve elimden geldikçe bağış yaparım. bir çocuğun bir gün bile fazla yaşamasını sağlarsa helali hoş olsun.

  • hayata çoook önde başlayandır. sen otuz üçünde karakter oturtmaya, kendinde bir şeyleri düzelltmeye, içinde 1001 türlü savaş verirken o on sekizinde ayakları yere basan, sosyal, dinamik, özgüvenli, ne istediğini bilendir.

  • eliptik yörüngesinden dolayı dünya bugün 6 temmuz saat 20.46’da güneşe en uzak anını yaşayacak. buna günöte deniyor.

    3 ocak tarihinde ise dünya eliptik yörüngesinde güneşe en yakın anını yaşamıştı. bu da günberi olarak adlandırılıyor.

    günöte anında dünya güneşe yaklaşık 152 milyon km uzaklıkta, günberi anında ise dünya güneşe yaklaşık 147 milyon km uzaklıkta.

    kepler kanunlarına göre güneşe yaklaşan cisim hızlandığından, dünya bugün günöte anında en yavaş hızında olacak. günöte ve günberi anlarında dünyanın hızında yaklaşık saatte 3600 km hız farkı oluyor.

    peki, bugün 6 temmuzda dünya güneşe en uzak noktada ise, neden dünyada kışı değil, yazın tam ortasını yaşıyoruz?

    bu sıkça karıştırılan bir durum. internette araştırırsanız bile birçok yanlış bilgi bulabilirsiniz. bunun cevabı mevsimleri eliptik yörüngenin değil, yani dünyanın güneşe uzaklaşıp yaklaşmasının değil, dünyanın ekseninin yaklaşık 23,5 derece eğik olmasının oluşturması. eliptik yörüngeden dolayı, yani güneşe yakınlaşıp uzaklaşmaktan dolayı mevsimler oluşsaydı, dünya güneşe en uzak noktadayken tüm dünyada kış olurdu. ancak mevsimler yarım kürelere göre değişiyor.

    peki ama; dünya eliptik yörüngesinde güneşe bu kadar yaklaşıp uzaklaşırken (5 milyon km kadar) mevsimler ve ısı değişmiyor da, yani bu mevsimlerin oluşmasına etkisiz de, nasıl dünyanın ekseninin bir miktar eğik olmasının bir yarım küreyi güneşe bir miktar daha yaklaştırması mevsimleri ve ısıyı değiştirebiliyor, ve bu mevsimlerin oluşmasına etkili?

    çünkü dünyanın yörüngesinin eliptikliği, dünya ve güneş uzaklıkları bu derece ölçekler göz önüne alındığında fazlaca bir fark yaratacak ölçekte eliptik değil. yani 152 ile 147 milyon km arasındaki fark dünya ve güneş arası mesafede ve bu derece ölçeklerde göz ardı edilebilir bir eliptiklik. dünyanın yörüngesinin eliptikliğinin, yani dünyanın güneşe yakınlaşıp, uzaklaşmasının güneşten alınan ısı miktarına etkisinin farkı yaklaşık %0,2 mertebelerinde. tabii bu kabaca bir rakam.

    mevsimleri oluşturan dünyanın yörüngesinin eliptikliği değil, ekseninin 23,5 derece eğik olması dedik. ancak burada da bir yanlış anlaşılma oluyor ve internette bu konuda da yanlış bilgiler var; bu eğiklikten dolayı bir yarım kürenin güneşe daha yakın olmasından dolayı o yarım kürede yaz olması durumu söz konusu değil. zira eğikliğin yarım küreyi güneşe yaklaştırırken bahsi geçen mesafe, eliptik yörünge yüzünden dünyanın güneşe yaklaşıp uzaklaşmanın yanında çok küçük. o zaman bundan ziyade eliptik yörüngedeki yaklaşmalarda mevsimler oluşurdu.

    peki, mevsimleri o zaman ne oluşturuyor? burada söz konusu olan tamamen ısı emilimi. yani mesafe değil. ısı emilimi de ışının yüzeye dik gelip gelmemesi ile ilgili. dünya eğikliği sayesinde yaz aylarında kuzey yarım küresini güneşe doğru daha dik hale getiriyor, yani daha basitçe bu eğiklik sayesinde, dünyanın yaz aylarında aldığı konum sayesinde, kuzey yarım küreye ışıklar daha dik düşmeye başlıyor. ışığın yüzeye daha dik düşmesi ısı emilimini arttıran bir durum. ışık yüzeye ne kadar dik gelirse, o yüzey daha çok ısı emebiliyor. plajda güneşlenirken öğle saatlerinde daha çok kızarmamız gibi. ve dünyanın bir yarım küresinin ısınmasını sağlayan ve dolayısıyla mevsimi oluşturan da bu. kış aylarında ise güney yarım kürede bu oluyor, ışınlar oraya dik düşmeye başlıyor ve orada yaz oluyor. ışınların eğik düşmesi ile dik düşmesinin ısı emilimine etkisinin farkı dünya özelinde yaklaşık %10 mertebelerinde.

    peki, bize göre kışın, mesela ocak ayında güney yarım küreye hem ışıklar dünyanın eğikliğinden dolayı dik geliyor, hem de eliptik yörüngeden dolayı dünya o aylarda güneşe daha yakın noktada, o zaman güney yarım kürenin yazları, kuzey yarım küreye oranla neden daha sıcak olmuyor? o da güney yarım kürenin kuzey yarım küreye oranla daha fazla su, okyanus barındırıyor olması ile ilgili. zira aradaki oluşabilecek az da olsa fazlalık (%0,2), fazla ısı okyanuslar tarafından emiliyor.

    görüldüğü gibi dünyada muhteşem bir denge var. ancak bu denge “güneşe 1 mm daha yakın olsak kavrulurduk” basitliğinde değil, çok daha kompleks ve çok daha muhteşem.

  • epic fail bir tip, rakipleri icin aşırı sinir bozucu..

    rakiplerine bakıyorsun kelli felli bıyıklı ciddi herifler, buz gibi çekik gözlüler filan bizim oglan ergen tipiyle, yuvarlak gözlükler komik şapkası ve tebessümü ile bunlari tokatlıyor...

    hele özellikle ceyrek finaldeki abdli abi " lanet olsun okculuguna da sporuna da " diyip yayını kırmıştır *

  • türk lirasının son günlerde yaşadığı değerlenmeden sonra ısrarla dile getirilen bir talep var; türk lirası ciddi şekilde değer kaybettiği için zamlara maruz kaldık, türk lirası değerlendiği için zamlar geri çekilsin; yani zamlar dolar/tl 6.5-7 seviyesine göre yapıldı dolar/tl 5.5-5.7 seviyesine geri geldiğine göre zamlar da geri çekilmeli. merkez bankası ve tüik verilerine göre bunun doğruluğunu kontrol edelim.

    eylül ayı reel sektör eğilim anketine göre;

    ocak ayında ankete katılanlar arasında maliyetim arttı diyenlerin, artmadı diyenlerden farkı %50, ocak ayında zam yapanların yapmayanlardan yüzdelik farkı ise %35. kabaca piyasanın %15'i maliyetlerini fiyatlara yansıtmamıştı.

    eylül ayında ise maliyetim arttı(gelecek üç ay) diyenlerin artmadı diyenlerden farkı %65 olmuş ama zam yapmayı planlayanların yapmamayı planlayanların oransal farkı %40 civarında yani piyasanın neredeyse %25'i maliyetlerini fiyatlarına yansıtmamayı planlıyor.

    (bütün rakamları yuvarladım.)

    türkiye'de şirketlerin bu kadar büyük çoğunluğu nasıl zam yapmıyor diye sorarsanız onun da cevabı stoklar; yine aynı reel sektör eğilim anketine baktığımızda çok uzun yıllardan beri şirketlerin siparişleri düşmüş stok artmış, stok düşmüş sipariş artmış bu yolla da üfe aylar sonra tüfe'yi etkilemiş.

    son iki ayda siparişlerde dramatik düşüşler var ama stoklarda büyük artışlar olması gerekirken aksine stoklar da düşmüş bunun anlamı üretimin yüksek maliyet sebebiyle azaltılmasıdır. bu durumdan şu tespite ulaşabiliriz;

    piyasaya sürülen ürünlerin nispeten daha azı daha önceki aylarda üretilmiş(nispeten ucuz)ürünler o yüzden %3-4 enflasyon bekler iken %6 enflasyon gördük(bütün tahminler hatalı sonuç verdi.) fakat piyasada halen 3-6 ay öncenin üfesinin etkisi hakim yani bizim bu ay gördüğümüz %46 üfe henüz tüketici fiyatlarına yansımadı. basitçe ifade edersek firmalar zam yaptılar ama bu zamlardaki maliyet halen dolar/tl 5 liranın maliyetidir.(genelleme yaparsak)

    dolar/tl 5.5'a düştü diye zamların geri çekilmesini beklemek zor.

    ekleme: piyasadaki bütün ürünleri genellersek bahsettiğim durum geçerli yoksa tabi belli ürünlere odaklanınca durum farklıdır.

    peki dolar/tl'nin 7 lira olduğu maliyeti görür müyüz?

    enflasyonda kötüleşme devam ederse tabii ki görürüz, enflasyonda ciddi bir iyileşmeden de söz etmek için erken link

    enflasyonda bir düzelme olursa ise 7 lira maliyetinin önemli bir kısmını tabii ki şirketler rekabet edebilmek için karşılayacaklar; bu güne kadar şirketler neden zam yapmaktan kaçındılar ise yine aynı sebepler ile zam yapmamaya çalışacaklar(rekabet) ama işlerin yavaşlamasının da maliyetler üzerinde olumsuz etkisi vardır, üretim azaldıkça sabit masrafların maliyetinin birim ürün üzerindeki etkisi artar o etkiyi de gidermek için reel sektörün ne yapacağını tahmin etmek ne yazık ki zor değil.

    ekleme: yazara ait yorumlar yazarın görüşlerini yansıtmakta, kişi ya da kurumların yatırım kararlarını etkilemeyi ya da yönlendirmeyi amaçlamamaktadır.

  • "uzaydym dyosn bari mntkli bi yalan syle, sen slk sandn glba bni. btti felix, bu uzn mesafe ilsksi ck yrdu bni..."