hesabın var mı? giriş yap

  • kaç yaşında insanın cümlesindeki gevşekliğe bak. bağırta bağırta, kanırta kanırta, cidden ergen misiniz nesiniz?

    akp'nin günümüze hediye ettiği leş siyasetçi üslubundan bir kesit izlediniz.

  • opsec üzerine izlenimleri kaleme aldığım yazı buradan ulaşılabilir. blogun kapanma ihtimaline karşı yine sözlüğe yazmaktayım ki yedeği bulunsun. ayrıyeten daha kolay okunabilir olması açısından durmasında yarar var.

    --

    öncelikle opsec bir operasyon biçimi, yani sizin nasıl davrandığınızdır. opsec bir teknolojik araç veya yazılım değildir. ikinci olarak opsec beraberinde bazı dezavantajlar getirir. bu dezavantajların önemli bir kısmı ise efektif olamamaktır. bu yüzden opsec yavaştır. son olarak, güvenliğinizi ve bu tutumunuzu uzun zaman boyunca korumak çok streslidir ve bu, profesyonel olarak eğitim almış ajanlar için bile çok zordur.

    iyi bir opsec, güvenliğinizi en üst seviyede korumak için gerekli olan davranış değişkliklerini içselleştirmeyi gerektirir. operasyonel aktiviteler alışkanlıklara dönüşmeli zira en ufak bir ayrıntı bile önem arz etmektedir. bu ufak ayrıntıların biri yanlış yapıldığında güvenliğiniz tehlikeye girebilir. işleyen demir ışıldar. iyi bir opsec pratiği edinmenin tek yolu pratik yapmaktan geçer. yeni başlayanların yaptığı aptalca yanlışları başlarda yapın ki ilerleyen zamanlarda başınız yanmasın. bu konuda şu iki sözü hatırlayalım:

    - amatörler doğru yapana kadar pratik yapar, ancak profesyoneller yanlış yapamayana dek çalışır.
    - barış zamanında ne kadar yorulursanız, savaşta o kadar az kan kaybedersiniz.

    güvenliğiniz için gerekli alışkanlıkları edindiğinizde, opsec konusundaki ikinci en büyük zorluk ise sabırlı olmayı öğrenmektir. opsec ne kadar derin olursa, efektif olması o kadar zor olacaktır. bu durum özellikle haberleşme esnasında kendisini gösterir. riskleri azaltmak için kullanılan opsec mekanizması haberleşmeye gecikme ekler. sonuç olarak, haberleşme daha uzun sürer. en nihayetinde bu zaman kısıtlaması olan operasyonlarda düşünülmesi gereken bir durum. zaman kısıtlaması olmayan operasyonlarda ise pek sorun olmayacaktır.

    en büyük güvenlik riski ise operasyon içerisinde yer alan insanların birbiri ile haberleşmesi oluşturur. gizli operasyon yürüten cıa, mı6, dgse gibi örgütler, kendileri için çalışan insanların haberleşmelerinde barındırdıkları riskleri en aza indirmek için çalışırlar. en basitinden, bu riskleri azaltmak için operasyona başlamadan önce en az 2 veya 4 saat gözetim altında olup olmadıklarını kontrol ederler (gözetim kontrol yolu / surveillance detection route). bu rakamların en az olduğunu hatırlatalım. yüksek güvenlik gerektiren operasyonların planlanması haftalar/aylar alabilir ve gözetim kontrolü de 12 saate kadar çıkabilir.

    bilgi güvenliğini sağlayan araçlar ve teknolojiler (şifreleme gibi) önemli olsa da bu yeterli değildir. hatta opsec için başlangıç noktası bile sayılmazlar. yine de şifreleme yazılımlarını düzgün ve doğru bir biçimde kullanmayı öğrenin ancak gizli yapacağınız aktiviteleri hücreselleştirmek ve operasyonel ortamınızı olabilecek sızmalara karşı biçimlendirmek, herhangi bir yazılımı kullanmaktan çok daha önemlidir. hücreselleşmek konusunda fikir sahibi olmak için bir önceki yazıya bakabilirsiniz

    kaynaklar:
    [https://opsectr.wordpress.com/…-uzerine-izlenimler/ https://opsectr.wordpress.com/…-uzerine-izlenimler/]
    [https://grugq.github.io/…/21/observations-on-opsec/ https://grugq.github.io/…/21/observations-on-opsec/]

  • ne zaman dara düşse veya ne zaman seçim yaklaşsa tüm batı dünyası erdoğan’ın yardımına koşar. 20 yıldır bu böyledir.

    onlara hak veriyorum sonuçta ülkesini 3 kuruş karşılığında göçmen kampına dönüştüren, petrol aramayacaksın dediklerinde paşa paşa kabul eden, adalarını işgal ettiğinde gık bile çıkaramayan, çöplerini bile satın alıp kendi ülkesine döktüren başka birini bulmaları zor.

    şu an aktroller kudurmuş bir şekilde dünyayı mağlup eden liderimiz vs herkese saldırıyorlar.

    ülke tarihinin en derin krizlerinden biri yaşanırken hem de.

    yazıklar olsun.

  • ders : fluid mechanics
    not : 1

    işin enteresanı 2 sayfa doldurduğum kagıttan nasıl 1 alırım diye hocaya isyan ettim, kağıdı çıkardı gösterdi tepede yazan not 1 değil 0.5 di. insafsiz 0.5 dan 1 vermiş yani bana anlayacağınız.. *

    aynı hocanın olaydan 1 sene sonra yine aynı derste herkese açıklanan notlarıyla birlikte sınav kağıtlarını dağıtıp rezil etme gibi bir girişimi oldu; kağıtlar dağıtıldı 1 tane boşta kağıt kaldı, bu mal kim diye bağırmaya başladı sınıfta..hem en yüksek notu almış hemde ismini yazmayı unutmuş kim bu salak diye geziniyor, kağıdın notu da 75 civarı bir nottu yanlış hatırlamıyorsam. sonra kağıtları sayınca anlaşıldı ki bu pek başarılı profumuz kendi cevap kağıdını okumuş birde kendine 75 vermiş, tarihte böyle bir olay yoktur herhalde...

  • yer : isvicre alpleri

    zermatt yakinlarindaki "monte rosa" dagina yapilan , buzul üzerinde yürümeyi de kapsayan, bir trekking turundayiz. ilk gün yaklasik 8 saat süren yürüyüsün sonlarina dogru gruptan bir arkadas ayagini burkar. biraz toparladiktan sonra, "tamam sorun yok" diyip tura devam eder. ancak aksam 2800 metredeki dag evine vardigimizda, arkadasin ayagi siser ve üzerine basamaz hale gelir. ertesi gün de tirmandigimiz onca yolu geri dönmemiz gerekmektedir ama sakatlanan arkadas icin bu mümkün olmaz. ve geriye tek alternatif kalir : helikopter (helikopter masrafinin sigorta tarafindan karsilanmasi mevzuuna girmiyorum bile)

    ertesi sabah, grubumuzun lideri olan isvicreli arkadas, zermatt air isimli helikopter merkezini arar ve konusur. sonradan bize aralarinda aynen söyle bir diyalog gectigini anlatir:

    - monte rosa hütte'deyiz. bir arkadasimiz ayagini burktu ve asagi yürümesi mümkün degil. yardiminiza ihtiyacimiz var.
    - agrisi cok mu?
    - hayir. hatta hic agrisi yok, ama ayagi sisti ve üzerine basamiyor.o yüzden size ihtiyacimiz var.
    - yalniz biz sadece hayati tehlike olan durumlarda hemen müdahele ediyoruz. sizin durumunuzun aciliyeti yok, o yüzden daha sonra gelebiliriz.
    - peki, ne kadar sonra?
    - yarim saat sonra

    gercekten de helikopter yarim saat sonra gelir.

  • ilkelerini ivan pavlov'un koyduğu ilk öğrenme kuramıdır. organizmada hiç bir tepki yaratmayan nötr bir uyarıcının, organizmada doğal olarak bir tepki yaratan bir uyarıcıyla uzun süre birlikte verilmesi sonucu artık nötr uyarıcının da organizmada doğal uyarıcı gibi bir tepki yarattığı temel mantığından hareket eder. yeni bir davranış kazandırmaktan çok zaten var olan bir davranışı, başka ve ilgisiz bir uyarıcının da ortaya çıkarması sağlanır. türklerin yazdığı psikoloji kitaplarında "insanda klasik koşullanma pek yoktur" kandırmacasına rağmen bilakis son yıllarda insan zihnini kontrol etmede en çok başvurulan yöntemlerden birisi olarak kullanılmaktadır. örnek mi? hemen:

    örnek 1: cnn international, tv5 ve bbc world gibi kanallardan haber seyrederken çoğu kez "ortadoğu'da patlama 12 asker öldü" ya da "afganistan'da/irak'ta amerikan askerlerine saldırı" gibi haberlerde önce bir süre islami bir öge görürsünüz. ezan sesi ya da dinci olduğu belli bir adam görüntüsü, daha sonra ise patlama ya da dehşet verici olay ile ilgili görüntüler gösterilir. oysa haberin orjinalini seyretmek üzere irak ya da afgan kanallarına giderseniz olay esnasında ezan sesi olmadığını farkedersiniz.

    orjinale gitme gibi bir derdi olmayan çoğu kişiye bu haberler öyle sık tekrarlanır ki bir süre sonra islam ile ilgili ögeler terör ve şiddeti çağrıştıran ögelere dönüşür.

    örnek 2: belirli ürünlerin reklamı yapılırken çok sevilen ve insanlarda eğlence düşüncesi yaratan kişiler (örneğin sanatçılar vs.) bu ürünleri tanıtır. ürün--> sanatçı; ürün--> sanatçı; tıpkı zil-->et gibi, bir süre sonra böylece o kişilerin yarattığı eğlence düşüncesi o ürün tarafından da bizde oluşturulur hale gelir. ürünün satışları artış gösterir.

    örnek 3: politik liderler toplumda önem verilen ögelerle birlikte görülmeye dikkat ederler. örneğin bayramlarda toplumun önem verdiği değerleri çağrıştıran resimleri kendileriyle birlikte çektirirler. bu resimleri her yere astırırlar. bir süre sonra bu kişiler, aslında o değerlerin yarattığı güven ve huzur duygusunun aynısını tek başlarına oluşturabilir hale gelirler.

  • 90’lı yıllarda elektrik faturası iki ayda bir gelirdi. kimse de elektrik faturamız çok fazla diye inlemezdi.
    eğitim ücretsizdi örneğin özel okul yok denecek kadar azdı. özel üniversite yoktu.
    sümerbank diye bir yer vardı. vatandaş aklınıza gelecek her türlü kıyafeti hesaplı bir şekilde satın alabilirdi.
    sebze, meyve, süt, süt ürünleri falan son derece ucuzdu.
    bir siyasetçi bir şekilde yolsuzluğa karışırsa istifa ederdi.
    kimse cumhurbaşkanına hakaretten hapis yatmazdı.
    alkollü içecek fiyatları meşrubat fiyatlarına çok yakındı.
    öğrenci bütçenizle bir pubda bir şeyler içebilirdiniz ve bu sizin bir elektrik ya da doğalgaz faturanız kadar tutmazdı.
    televizyonda her şey sansürlenmezdi.
    liste uzar gider. hülasa şimdikinden bin kat daha modern ve medeni şartlarda yaşayan bir toplumduk.
    son olarak önceden ülkemiz mülteci cenneti değildi.