hesabın var mı? giriş yap

  • elektriği ve suyu doğal kaynakları korumak için değil de kışın tatile çıkabilmek için boşa kullanmamak gerektiğini çocuklarına öğütleyen bir annenin yaptığı pek duyarlı paylaşımdır.

  • istenildiği kadar erdem olarak düşünülsün, gereğinden fazla kullanılınca kişiyi yoran, hayat kalitesini düşüren bir düşünce şeklidir. başkalarının mutluluğunu ya da iyiliğini düşünmek size zarar veriyorsa, bu iş güzel bir olgu olmaktan çıkıp hayatınızı kâbusa çevirebilir.

    dostluklarda olmazsa olmazdır. bu görüşe katılıyorum. peki dostlarınız, verdiğiniz değerin karşılığını size yansıtıyor mu? eğer bundan emin değilseniz yazımın devamını okumanızda fayda var.

    diğerkamlık olgusu gelişmiş insanların ortak noktası hayır diyememektir. bu 'hayır' kelimesi, yeri geldiğinde istemediğiniz bir şeyi başkalarının mutluluğu için yapmanızı engeller. istemediğiniz bir şey başkası için dünya kadar öneme sahip olsun. içinizde bir yerde bunu yapmanızı engelleyen dürtü varsa yapmayın. bu ufacık pişmanlığınız bile sizi ilerde çok mutsuz edicek sonuçlara çıkarabilir.

    hayır diyememek ise tamamen çocukluktan kalmadır. türk aile kültüründe özellikle kızlarda daha çok bulunur. bunun sebebi tipik aile baskısıdır. çocuk kendini ne kadar geliştirirse geliştirsin, küçüklüğünde oluşan baskıdan ötürü bu kelimeyi tam anlamıyla ağzından çıkaramaz.

    "aslan oğlum benim! paşam benim!" nidalarıyla yetişen erkek çocukları ise hayır demeye meyillilerdir. çünkü küçüklüklerinde hep el üstünde tutulmuş, empati yetenekleri gelişmemiş durumdadırlar. diğerkamlık olgusu daha az rastlanır.

    hayır demek aslında sizi daha mutlu bir insan yapar. tabii ki bu her şeye hayır diyin demek değildir. evet kelimesi genelde karşının fikrini onaylamak veya onun önerdiği yoldan gitmeyi kabul etmektir. evet diyeceğiniz konuların karşının fikrini onaylamaktan geçmesi gerektiğini unutmayın. eğer başkasının yolundan gitmeyi kabul edicek şekilde evet diyorsanız, onaylamadan önce bir kez daha düşünün.

    diğerkamlığın bir diğer sebebi ise "ben mutlu olamadım, onlar olsun" düşüncesidir. senin başkalarını mutlu edebilecek imkanın varsa kendini de mutlu edebilecek imkanın elbette vardır. önce kendini düşün, daha önce de dediğim gibi; biraz bencillikten kimseye zarar gelmez.

    genel olarak toplarsam bu düşüncenin benliğinizi ele geçirmesine izin vermeyin. kimse bu devirde robin hoodluk yapabilecek bir yapıya sahip değil. nerden geldiğimizi tam olarak bilmiyoruz, nereye gideceğimizi de.

    gözlerimizi sonsuzluğa kapadıktan sonra eğer ufacık bir hatırlama süremiz olursa, bu süre zarfında aklımızdan kendi yaşadıklarımız geçecek. önümüzdeki günlerde kendinize öncelik gösterin. beş dakika sonra yaşayacağımız garantisi yokken o beş dakikayı başkalarını mutlu etmek için harcamayın.

  • lazer kelimesini duyduğumuzda en basitinden bir çoğumuzun aklına hemen star wars filmi düşer, çünkü dünyada en beğeni gören en ünlü lazer aleti ışın kılıcıdır diyebiliriz ya da başka bilim kurgu filmlerinde de benzerlerini görmüşsünüzdür.

    peki lazer nedir peki?
    lazer teknik olarak bir ışıktır; fakat oluşan ışık ve yayılması bakımından diğer ışık kaynaklarından farklıdır aslında.kabaca anlatacak olursak çeşitli atomları veya molekülleri yaymak için belli bir enerjiyle uyarılan bir madde çeşitli dalga boylarında ışık vermeye başlar ve elde edilen bu ışığı yükseltirsek tipik olarak çok dar bir radyasyon ışını üretmiş oluruz.

    işte lazer kelimesi de aslında ışığın üretilme prosedüründen dolayı light amplification by the stimulated emission of radiation( uyarılmış radyasyon emisyonu ile ışık amplifikasyonu ) kısaltması olarak ortaya çıkan bir anakronimdir .

    fizikteki bir çok fikir gibi bu fikrin babası da albert einstein'dır. albert einstein 1916 yılında uygun koşullar altında atomların aşırı enerjiyi ışık olarak ya kendiliğinden ya da ışıkla uyarıldığında açığa çıkarabilecekleri yönündeki bir önermede bulundu bu teorinin üzerine yıl 1953'e geldiğinde amerikandan charles h. townes ve rusyadan(sscb) aleksandr mihayloviç prokhorov ve nikolay gennadiyevich basov ayrı ayrı lazer'i keşfettiklerinden dolayı üçü de 1964 nobel fizik ödülü'nü paylaşmış oldu.

    lazerlerin keşfinin ardından bu durum bilim kurgu yazarlarını etkilediği gibi amerikan ordusunu da etkilemişti. düşünce olarak bir çok kişiyi etkilese de pratik uygulamaları biraz hüsrana uğradı diyebilirim ve hayatımıza etkili bir şekilde girmeleri için geliştirilmeleri yıllar aldı.

    1970'lere gelindiğinde ilk lazer tabancası yapılmıştı. eminim ki bu tabancayı hayalinizde canlandırdığınız. fakat hayaliniz suya düşecek diyebilirim, çünkü ilk lazer tabancası barkod tarayıcı olarak piyasaya sürülmesiyle ortaya çıktı.

    bu gelişmeler sonucunda hayatımızda bir çok şey için lazerleri kullanmaya başladık. örnekler verecek olursak; diskman gibi müzik çalarlar da , cdlerde, yazıcılarda, tıp alanında kullanılan cihazlarda(en bilineni göz bozukluklarının giderilmesinde), sunumda kullanılan işaretçiler de, mesafe ölçerler de(mesela bu sayede uydumuz ay'ın bizde her yıl uzaklaştığını bilmekteyiz), spektrometreler de ve günümüzde bir çok askeri silahlar da kullanılmaktadır.

    şu an biz konuşurken bile lazerlerin, fantastik ışığının etkisi büyüyerek birçok uygulama ve endüstri için vazgeçilmez birer gereklik haline gelmeye devam ediyor diyebiliriz. hatta allied market research (amr) tarafından yapılan tahminlere göre lazer pazarının 2026 yılına kadar 550 milyar doları aşabileceğini bile gösteriyor.
    video

    kaynak:12

  • gandalf, bir istari ya da orta dünya büyücüsüdür. ölümsüz topraklarda gandalf, olórin adlı bir maia ruhuydu ve rüyaların efendisi lórien'in bahçelerinde yaşıyor ve sık sık merhametli nienna'yı ziyaret ediyordu. güneşin üçüncü çağının 1000. yılında istari ya da orta dünya'ya gönderilen büyücülerden biri olmak üzere seçildi. batı dillerinde gri gandalf, elf dilinde mithrandir ya da "gri gezgin", cüce dilinde tharkûn ve harad dilinde de incánus adıyla tanınıyordu. dış görünüşü, büyük bir pelerin ile sivri uçlu bir şapka giymiş ve elinde bir asa taşıyan, sakallı yaşlı bir adam biçimindeydi. gri limana vardığında círdan ona, narya ya da "ateş yüzüğü"nü verdi. iki bin yıldan uzun bir süre boyunca gandalf, orta dünyada etkisini arttıran kötü güçler ile savaştı. 2941 yılında, ejderha smaug'un öldürülmesiyle sonuçlanan yalnız dağ seferinin ilham kaynağı oldu. bu sefer sırasında gandalf glamdring adlı kılıcı, bilbo baggins ise tek yüzüğü buldu. 3018 yılında frodo baggins'in yanına gelen gandalf, yüzük seferini başlattı. rivendell'de yüzük kardeşliğinin lideri olarak seçildi ve kardeşliği pek çok tehlikeden kurtararak yollarına devam etmelerini sağladı. bu sırada khazad-dûm köprüsü savaşında, moria'nın balrog'u ile yaptığı ölümcül mücadelede kayboldu. fakat büyücünün ruhu, hiç bir silahtan zarar görmeyen ve ışık saçan beyaz gandalf olarak dirildi. yüzük savaşında, gölgeyele (shadowfax) adlı atını süren beyaz gandalf her yerdeydi: rohan kralı théoden'in ilham kaynağı, isengrad'da saruman'ın sonunun hazırlayıcısı ve minas tirith kapılarında cadı kralın durdurucusu hep o oldu. yüzük taşıyıcısı tek yüzüğü yokederken, gandalf mordor'un kara kapısı önünde batı ordusunun komutanları ile birlikteydi. savaştan sonra gandalf, arnor ile gondor'un yeniden birleşmesini sağladı ve 3021 yılında yüzük koruyucularının son yolculuğuna katılarak ölümsüz topraklara döndü.