hesabın var mı? giriş yap

  • klasik bir trendyol yorumu. demek çeyizine aldın ha? demek evleniyorsun ha. vay be. kart mı yollayalım? bana ne niye aldığından? daha kutusunu açmadığın ürüne neden yorum atıyorsun zeka küpü? bu bilgiyle napalım tam olarak?

    bir de şunlar var:

    "paketlemesi iyiydi."
    bana üründen bahset. sizin gibi mallar yüzünden satıcılar kırılma ihtimali dahi olmayan alakasız şeyleri bile 727472 kat ambalaja sarıp gönderiyorlar marifetmiş gibi. allah aşkına şunu yazmayın ya.

    "kargo çok hızlıydı, ertesi gün elime ulaştı."
    bana üründen bahset. kargo şirketi mi seçiyoruz kendimize, ürün mü? adı üstünde orada "ürünü değerlendir" yazıyor, kargoyu değil.

    "minik hediyeler için teşekkürler."
    hayatında ilk kez bu satıcı sayesinde minik jelibon veya mini tadelle yedin sanırım, geç bunları, bana üründen bahset.

    "yorumlara bakarak aldım, tam oldu."
    tam oldu demek, oooooo bunu kutlayalım o zaman. bu son derece aydınlatıcı ve detaylı yorum sayesinde herkes tam bedenini alabilecek zeka küpü, harikasın.

    "alın aldırın kızlar."
    neye dayanarak? bana üründen bahset. neden alalım, aldıralım? nasıl bir verim aldın veya nasıl bir artısı var? sadece senin sözüne güvenip alalım mı istiyorsun? kredi kartımı vereyim, sen benim yerime al istersen uygun gördüğün şeyleri? bana üründen bahset!

    "berbat, iade."
    neden berbat, hangi beklentilerini karşılamadı? neden böyle gizemli yorumlarla kafa karıştırıyorsun? bana üründen bahset.

    "arkadaşıma hediye olarak almıştım onunkini beğenince kendime de aldım."
    ürünü nasıl bir motivasyonla satın aldığını söylemen aşırı iyi oldu ya, hemen biz de arkadaşlarımıza ve kendimize birer adet alıyoruz. arkadaşına almış, çok beğenince kendine de almış... tamam da niye? nesini sevdin en çok? bana üründen bahset demiş miydim?

    "erkek arkadaşıma aldım çok beğendi."
    aaa o beğendiyse kesin iyidir o zaman ya, çok sağol yorumun için.

    "kardeşime aldım, beğendi."
    wooooww kardeşin beğendi ha, helal olsun bu ürünü üreten üreticiye, sana ulaştıran tedarikçiye, ne büyük iş başarmışlar. bana üründen bahsetmek ister misin? lütfen?

    ürün değerlendirmesi yazmayı bile beceremeyen yurdum insanının a0 türkçeyle yazdığı faydasız ve anlamsız yorumlarını okurken düşünüyorum, bu insanların böyle olması onların suçu mı yoksa yetiştikleri ortam mı onları bu kadar saçma bir hale getirdi? cevabını asla bulamayacağım sanırım.

    debe editi: biraz ofansif bir dille yazdığım bir iç dökme yazısıydı, bu kadar çok kişinin katılıp debe'ye sokmasına şaşırdım açıkçası. bu tip yorumlar yazanlara sinir olanlar bu kadar kalabalıksa bu tip yorumlar yazanlar neden bu kadar kalabalık? kafamda deli sorular.

  • flört aşamasında herkes kendini belli ediyor aslında ama o duyguların en yoğun olduğu an farkedilmiyor herhalde. örnek veriyorum; illaki bilmem nerede bilmem ne yüzükle evlenme teklif edilecek diye sanki allah’ın emriymiş gibi olmazsa evlilik yürümeyecekmiş gibi tutturan kızla evleniyor adam. düğün günü gelin arabasındaki çiçek yolda uçmuş aynısı bulunup takılmazsa evlenmem diye tutturup o çiçeği taktıran gelin tanıyorum. hala vazgeçme şansı olan damada hayret etmiştim. bunlar hep bu kişilerle bir ömür geçmez işaretleri.
    erkekler için de aynı durum. sevgiliyken iki çift sohbet edemediğin erkek evlenince de aynı erkek. daha sevgiliyken giyimine, arkadaşına karışıp asker arkadaşıyla konuşur gibi kız arkadaşıyla konuşan erkek evlenebiliyor yani düşünün. her şeye karışan erkek sahiplenen erkek gibi görünüyor herhalde.
    sonra evlilik tü kaka oluyor.
    eşimle baktık sohbete, geyiğe doyum olmuyor. birlikte geçirdiğimiz saatler yetmiyor. ben onun sevdiği yemekleri pişiriyorum, o benim sırtımı kaşıyor. sohbet ede ede kilometrelerce yol yürüyüp farketmiyoruz. e ozaman biz evlensek ya dedik. evlenirken de saçma isteklerle birbirimizi üzmedik. her şeyimizi kendimiz halledip kimseyi müdahil etmedik. 10 senedir evliyiz bir kızımız var. doğru kişiyi bulup onun için doğru kişi olduğunuzda bu iş tamam.

  • yıllar önce, evde yiyecek hiç bir şey olmadığından ve dolayısıyla acıkan küçük kızın komşuya giderek;
    ''ekmeğiniz yoksa ekmek alayım ayşe teyze'' demesi.
    bu olay her anlatıldığında beni gözyaşlarına boğan çocukluğum.

  • bir dolu safın ekşi sözlük şikayet butonunu kullanmasına vesile olmuştur. hukuki yola başvuracağını söyleyenler, olayı ciddiye alanlar, aptal aptal konuşanlar. sizin keyfiniz için ben 80 adet mail okumak zorunda mıyım? başvuranların bir kısmının sözlük yazarı olduğu düşüncesindeyim ayrıca.

    şu ana kadar iki şikayetçi facebook hesabını deaktive ettiğini belirtti.
    ayrıca 25i üzerinde(bunu da saymayı bıraktım) şikayetçi, oltaya geldiklerini anladıktan sonra özür mektubu gönderdiler, kendilerini takdir ettim.
    bir şikayetçi internette başka bir sitede kendisini sapık dolandırıcı diye afişe edildiğinden bahisle, o siteyi de kapatın diye talepte bulundu.
    okuduğum kadarıyla(artık okumuyorum) üç şikayetçi ana avrat dümdüz gitmiş, bir adet ölüm tehdidi, bir adet "anasını göndersin" talebi bulunmakta.

    sayı 80' in epey üstüne çıkmış durumda. (400' ü çoktan geçti sanırım an itibariyle)

    bu yazıyı okuyabilecek kadar başlığı takip etmiş sayın şikayetçi okurlar. allah aşkına hemen atlamayın, herkes kendi profilini görüyor, kimsenin bir başkasını afişe ettiği filan yok. şikayetlerin bir kısmı o derece komik, hatta bazıları o kadar feci ki, kitap yazsam en çok satanlara girer eminim.

  • temel:
    - "ula fadime, ha bana oyle bir hakikat soyle ki, hem sevuneyum hem de uzuleyum..."

    fadime:
    -"ula temel, bütün arkadaşlarının içinde en buyuk senunki!"