ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
başkasının akbilini basan öğrenciye 10 yıl hapis
-
(bkz: yaşasın adalet)
az yemeyeceksin kardeşim, üç kuruşluk akbil parasını yersen hukuk peşini bırakmaz. yiyeceksen adam gibi, milyonları yiyeceksin ki sana dokunmasınlar.
türk kızı
-
küçük oğlum ilkokul 1. sınıfa gidiyor, başlar başlamaz sınıftan bir kıza aşık oldu. kızı da evlenmeye razı etti kendi aklınca. diğer çocukların anneleri kızı güzel bulmayıp laf ediyorlar, sürekli "benim iki karış boyundaki oğlum da brad pitt değil." diyorum. geçen veli toplantısında öğrendim ki, kız sınıf birincisi imiş. bir de sakin, okula uğradığımda görüyorum hiç aşırı hareketi yok.
bugün anneler günü için sınıfa çağrıldık, gittim oğlum mektup yazmış bana okudu, ağladım, diğer anneler de aynı rutini atlattı.
ayrılacağım sırada oğlum gitme diye ağladı. kızcağız geldi "bak benim annem de gitti" diye sakinleştirmeye çalıştı. olmadı. bizim oğlan para istedi, cebimden bozuk çıkmadı, ararken kızcağız atladı "üzülme, annem 4 lira verdi, ikimize de yeter, bölüşüp istediğimizi alırız." diye.
dönerken aklıma sözlükte türk kızı ile ilgili atılıp tutulduğu geldi. aslında türk kızı bu sanırım, ama güzel olanları şişirilip, görece estetik olmayanları iteklendiği için kızlar form değiştiriyor...
7 yıl sonra gelen edit: bu yıl farklı okullarda liseye başladılar. zaman içinde iyi dost olduklarına karar verip evlenmekten vaz geçtiler. :) ama sayelerinde çok iyi aile dostları edindik, sık sık bir araya geliyoruz. mevzubahis kızımız da hala çok akıllı ve sakin ama oldukça da güzelleşti.
soğuk odadaki masaüstü bilgisayar
-
eldivenle cm oynatmıştır adama.
maçı takip ederken karlı bir kış günü elazığ deplasmanından 3 puan çıkartan mancini gibi sevinirsin. ambiyans yaratır mis gibi.
ülker probis
-
deseler ki "hacı günde 3 öğün probis vereceğiz sana fekat günde 3 öğün de ajdar dinleyeceksin" hemen kabul ederim. çünkü ben normalde de ajdar'ı dinliyorum.
adil kullanım kotası
-
insanlari anlamiyorum.
bir futbol takimi dusunun, 50bin kisilik stadyum yaptirip, 400bin kisiye kombine bilet satsin. sonra bir de stadyum onunde 80bin bilet satsin. tepki gostermez misiniz? 'senin 480bin kisi icin yerin yoksa neden bu satisi yapiyorsun?' demez misiniz?
peki internet servis saglayicilar, milyonlarca insana abonelik satip, aboneler bu hizmetten faydalanmaya calisinca 'yalniz hepiniz birden tam kapasite kullanamazsiniz, biz sistemi oyle kurduk' deyince neden tepki gostermiyorsunuz? neden 'aa evet adil kullanim olmali' diyerek kabulleniyorsunuz? mal misiniz la siz?
milyonlarca insana 'saniyede 8mbit'e kadar' veya 'saniyede 8mbit' diyerek satilmis paketler icin uygun altyapi olup olmadigini denetlemeyen devlet, sirketin gotu sıkısınca caymasina neden goz yumuyor? utanmaz bakanlar cikip 'birileri somursun, digerlerine bant genisligi kalmasin, oh ne ala' dediginde cok mu normal. ulastirma bakaninin cikip 'hizmet satiyorsan, dayanagi olacak arkadasim' demesi gerekmiyor mu?
adil kullanimmis, kicimin adilleri sizi...
büyülü gerçekçilik
-
çok tatlı bir örneğine rastladım:
--- spoiler ---
"şuraya birkaç türk halısı serebilseydik ne harika olurdu!" dedi biri. bu dilek ifade edilir edilmez gri ceketli adamın eli cebine gitti ve oradan mütevazi, hatta mahcup bir tavırla sırma işli, pahalı bir türk halısı çıkartmaya koyuldu.
--- spoiler ---
(bkz: adelbert von chamisso)
(bkz: peter schlemihl's wundersame geschichte)
uykuya dalamayan çocuk
-
- eee peki sonra ne olmuş
- işte onlar da şatoya gitmişler hep beraber
- hangi şatoya
- olm masalın başında dedim ya, büyük şato hani
- kim gitmiş
- hepsi
- kim yani
- yavrum gözünü kapat dinle sen böyle soru sorunca uyuyamazsın ki…
…
- sonra kötü kraliçe çıkmış dışarı
- en kötü olan mı?
- soru yok!!!
yemek yemeyi bilmese, yedirirsin; okuyamasa, okursun; kalem tutamasa, öğretirsin; oyun oynayamazsa, oynarsın da uykuya dalmayı bilmeyen çocuğa ne yapılır bilmiyorum. kaç masal okuduğumu kaç ninni söylediğimi unutuyorum bazen. yeri geliyor çocuk gelişimi kitaplarının çalışma kampını andıran, odasına kilitleyin bırakın ağlasın nasıl olsa uykuya dalacaktır türünden insanlık dışı önerilerini uyguluyorum ama bana mısın demiyor çocuk. uykuya dalmak nedir bilmiyor, öğretemiyorum.
uykuya gidip de yarım saatte dışarı çıktım mı evde zafer turu atıyorum. uykudan ölen çocuğun nasıl olup da 1 saat yatakta beni soru yağmuruna tuttuğunu anlayamıyorum. gözünü kapatır uyursun, bunu çocuğa öğretemiyorum. sanırsız yarın iki vizesi var, sanırsın senedinin günü geldi, sanırsın çeki karşılıksız çıktı da sıkıntıdan uyuyamıyor. lan çocuksun, kafa pırıl pırıl devrilip uyutsana?!
bir saat sonra, 10 dakikalık sessizliğin ardından…
- kraliçe hani o siyah giysili olan mıydı?
- ………
- ………
- o prenses değil miydi ki?
- la uyusan ya!!
vega
-
şu an yeni albümlerini dinlemeye kıyamıyorum. bir 12 sene daha idare etmeyiz dimi, etmeyelim.
yabancı dizi izlemekle övünen insan
-
entelektüellik ve zeka seviyesi yerli dizi izleyen insanla kıyaslanıyorsa övünmekte haklı olan insan.
ankara sisi
-
2.5 yaşındaki kızımın sis yorumu: bu ne ya, her yerde bir şey yok.
selülit
-
yağ hücrelerinin fazla yağı depolaması ve östrojen hormonunun da etkisiyle bu hücreler genişler. kan dolaşımı giderek yetersizleşmeye başlar. yağ hücrelerinin genişlemesi ise yağ dokusunun aşırı yayılması demektir. bu yayılma deri altı bağ dokusunu da etkileyerek vücudun normalden daha fazla su tutmasına ve dolayısıyla da kan dolaşımının zayıflamasına neden olur. vücut kan dolaşımındaki zayıflamayla birlikte, dokulara eskisinden daha az oksijen ulaşmayla başlar. bunun sonucu dokular elastikiyetini kaybeder ve cilt yüzeyi pürüzlü bir görünüm almaya başlar. ve bu lanet olası görünüm de "selülit " adını alır.
ne yazık ki östrojenden dolayı kadınların en büyük belası olmuştur. ayrıca kilodan bağımsız olmakla birlikte selülitin oluşmaması için tek yol vücutta yağ oranının düşük olmasıdır.
şimdi gerçek hayattan örneklersem; kilom genelde normalden 5-6 kilo fazla olmasına rağmen hayatım boyunca düzenli spor yaptığımdan hiçbir zaman bu problemle karşılaşmamıştım ta ki geçen sene sakatlanıp sporu tamamen bırakana kadar. dolayısıyla 1 yıl içinde ciddi şekilde selülit oluştu.
2 aydır düzenli olarak cardio yapmaya çalışıyorum. ve yanında yaptıklarım ile doktorun dediğine göre ciddi şekilde iyileşme var. peki neler mi yapıyoruz bu süreçte;
- mümkünse her gün, yoksa haftada 3-4 gün spor ,
- spor sonrasında yapılan banyoda, sorunlu bölgeye aşağıdan yukarıya doğru yapılan kese ,
- gün içerisinde bolca sıvı tüketmek özellikle bitki çayları yağ takımı ve toksin atımı için de çok faydalı,
- yağlı yiyecekler, özellikle fast food tüketmemek,
ve sonuç olarak günden güne pürüzsüz, sağlıklı bir vücut. sadece biraz sabır ve azim ile yapamayacak şey yok, selülit halt etmiş.
aziz sancar'ın artık bilim adamı olmaması
ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler
-
tok olunduğu halde yemek yapmak, sonra ''güzel koktu be'' deyip, yemek. sonra ''ağırlık çöktü'' deyip kahve yapmak. içerken dizi izlemek. sonra birkaç bölüm daha izlemek. hop iki üç saat kaybetmek. ''bir kahve yapıp derse geçeyim'' demek. kahveyi yaparken ''acıkırsam ne yapacağım? dur bir şeyler yapayım hazırda dursun'' demek. yapınca ''güzel koktu be'' deyip yine yemek. zaman çok hızlı geçmese ders çalışmaya vakit kalacak da işte...
1 kasım 1934 atatürk'ün meclise giriş videosu
-
şu adamın asaletine, karizmasına, ûslubuna bak bir de şimdilerdeki devlet adamıyım diye geçinen tiplerin varoşluğuna bak. arada milyonlarca km fark var.