hesabın var mı? giriş yap

  • artık bazı mantıklı verileri de sıralamanın vakti geldi dediğim mimari.

    ulusal dönem'de çeşitli atılımlar yapılmaya çalışılmıştır. herkesçe malum bu. hatta o dönemde hem yeni cumhuriyetin eğitime, sanata önem verdiğini hem de bunu da belli bir mimarlık stilinde yapmak istediğini tariflemek için çeşitli mimarlarla çalışılmıştır. bir tane örnek vereyim size hemen; mimar ernst egli tasarımı ve projesi olan musiki muallim mektebi.

    bu bina içinde bir konser salonunu ve fuayesini, idari ofislerini, sınıflarını, yurtlarını, yemekhanesini, çalışma odalarını içerecek ve bir avlunun etrafında şekillenecek biçimde tasarlanmıştır ki bu da bize eski tip medrese tasarımını tarifler.

    binaya şuradan ulaşabilirsiniz.

    asıl konu ulusal dönemde bu kadar titizlikle üzerine gidilen eğitim yapılarını tasarımının neden dikiş tutturamadığı ki bu konu hala tartışılır.

  • kaizen, sürekli gelişim anlamına gelen bir sözcüktür. japon sanayiinin gelişimi ile adı duyulur olmasına karşın bir üretim stratejesi ya da kalite felsefesi değildir. kaizen, bir yaşam felsefesidir. özünde var olan ilke; insanın büyük değişiklikleri yapmadan, sürekli olacak biçimde ufak adımlar atarak çok büyük gelişimleri korkusuz ve geri dönüşsüz biçimde başarabileceği vurgusudur.

    insan büyük değişimlere karar verdiğinde ve bu değişimi başlattığında korku ve endişeler nedeniyle başarısızlığa uğrar, sonrasında ise kendine güvenini kaybeder. işte tam bu noktada kaizen felsefesi devreye girer ve insanın önüne bir seçenek koyar. kocaman bir sıçramanın riski çok büyüktür, bunun yerine küçük değişikliklerle aynı mesafeye başarısızlık ihtimalini ortadan kaldırarak ulaşabileceğini söyler. bir dağın zirvesine doğru ilerleyen sarp kayalıklı ve uçurumlu bir yolu tercih etmektense, dağın eteklerinden dolaşarak zirveye kolayca ulaşılabileceğini söyler. ilginç olan nokta ise büyük değişimlerle kendini yenilemek ve kaizenle ilerlemek arasında zaman farkı yoktur. hatta bir noktadan sonra kaizen düşüncesi, sıçramaya dayalı gelişmeleri de aşıp; zerrelerin yanyana gelerek büyük rakamları nasıl alt ettiğini gösterir, başarıya giden sürecin daha da kısa olmasını sağlar.

    japon pazarı adıyla kalitesiz ürünler satan ülkemizdeki bazı mağazalar, bir zamanların japon ürünlerine ülkemizdeki bakış açısını yansıtması bakımından manidar. oysa bugün japonlar kalitenin ve dürüst çalışmanın sembolü konumunda. tabii bu hususta, japon mucizesinin mimarı, dr edward deming'in de hakkını teslim etmek gerek.

  • robert briffault tarafından ortaya atılmış, doğadaki eril-dişi ilişkisini özetleyen kanun. şöyle demiş kendisi:

    "the female, not the male, determines all the conditions of the animal family. where the female can derive no benefit from association with the male, no such association takes place."`:http://en.wikipedia.org/wiki/robert_briffault`

    yani, briffault kanuna göre; bir kadın ile erkek arasında herhangi bir ilişki olup olmayacağına kadın karar verir. eğer kadın bu ilişkiden ya da birliktelikten bir kazanç elde etmeyecek ise, bu birliktelik gerçekleşmez diyor. insanlar arasındaki kadın-erkek ilişkisine uygulanıp uygulanamayacağını ise bilemedim.*

  • ingiliz gemisine binip sıçan gibi ülkeden kaçan adama ne diyelim?
    hadi tamam sizin istediğiniz gibi olsun; yerli ve milli hain.

    t: akpli cümlesi.

  • arkadaş sınavı filan boşverdim, ulan adam sınavdan çıkarken verilen silgi-kalemtraş ve kalemleri çöpe atıyor, ve sınav gözetmeni olan hocada bunu çöpten topluyor. hoca ya söyledim, " ihiyacı olan vardır benimkileride alın" diye, adam "kalemi olmayan öğrencilerim oluyor onlara dağıtıyorum yıl içinde" dedi.

    bi tarafta şerefsiz-ler- sırf bedava olduğu için çöpe atar verilenleri, bir taraftada başkasının çocuğu kalemsiz silgisiz olduğu için bir öğretmen bunları çöpten toplar. işte memleketin hali....

  • bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama sanki müşteri temsilcisi veya satış elemanı değilse, yani üstününastı konumda bulunmuyorsa, iletişime geçtiğimiz her tip medeni cesaretten yoksun, devamlı kompleksli bir şekilde ters yapmasıdır.

    - ne yani kardeş biz godoş muyuz?

    - anlamadım kardeş, yani sen dinsiz misin tövbe haşa?!

    sürekli terslemeler. birader kafan basmıyor herhalde; sana kaç defa anlatacağız vs... bu ve buna benzer laflar. canımı sıkmasınlar bilmemne. trafikte de böyle mesela. yol boyu herkes yayalara ve birbirine sövüyor. gündelik yaşam sürekli restleşmeyle devam ediyor. herkes sinir küpü. herkes kompleksli. nasıl konuşuyon sen birader... yalnız erkekler de böyle değil. sürekli aşağılamalar; kalk oradan sen; çekil kenara; ben yapacağımı bilirim...

    her şey diken üstünde anlayacağınız.