ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
olgun kadınlardan hoşlanan genç erkekler
-
adam artık nasıl bir yaştaysa, 25-33 yaş arasını olgun zannediyor.
narkoz sonrası ayılma replikleri
-
ameliyattan once verilen sakinlestiricinin etkisi gecmedigi icin tarafimdan hemsireye, hem de ellerine kapanilarak aynen sunlar soylenmistir.
-cok iyisiniz. o kadar güzelsiniz ki. yani narkozda oldugumdan demiyorum. gercekten cok iyisiniz. tesekkur ederim. cok guzelsiniz. gercekten. ilac yuzunden soylemiyorum. anne hemsire hanima para ver. cok iyisiniz......
erol büyükburç'un canlı yayından kovulması
-
kovulma değildir ama çok çirkin bir andır. adama teşekkür eder gönderirsin, reklam veya tanıtım girer sonra da o yokken haberini okursun. adab-ı muaşeretten bîhaber, doğru iletişim kurmayı beceremeyen iki kadın gördüm ben orada...
depresyon kırıcı olarak anne
-
insan zaman zaman varoluşsal bunaltılar yaşayabilen bi' varlık. varoluşsal bunaltılar yaşıyor, o hâlde var.
entelektüel insan darlandığı zaman kaygısal devinimlerin izdüşümsel yansıması başlığına 85 paragraf entry girer, "rastlantısal varoluşu bilincim kabul etmiyor" deyip konu üzerine makale falan okur, gider kendine yeni fularlar alır. peki ben ne yaparım? buzdolabını açıp aval aval bakarım, yarım limona üzülürüm, böyle varoluşsal bunaltılar yaşamama şaşırır, nihilisttim* lan ben niye varolmanın bunalımını yaşıyorum ki, yoksa kendimi tanımıyor muyum diye daha da bunalıma girerim, halıda yatarım, tavanı izlerim. izlerdim daha doğrusu.
bekârlık sultanlıktır, yalnız yaşamak imparatorluktur temalı yaşamıma annem bayram ziyaretine geldi. içim daraldıkça evin içinde dolaşıyorum. "evin içinde niye manyak gibi dolaşıyorsun?" diyor. halıda falan oturuyorum, "yavrum mis gibi koltuk var kalksana yerden." diyor. en sonunda dışarı çıkıp hava almaya karar verdim. hava dışarıdan bedavaya alınabilen katma değerli bi'şey. ezkaza dışarıdan bi'şey lazım mı diyecek oldum ve evden elime tutuşturulan ince bi' dostoyevski romanı uzunluğundaki alışveriş listesiyle çıktım. yazarı annem. yakında tüm kitapçılarda rafları süsleyecek. neyse. benim varoluşsal bunaltılarım sonucu eve yeşil sebze girdi yıllar sonra. benim varoluşsal bunaltım en azından bi' işe yarıyor.
şu sahte paraları anlamak için kullanılan mor ışığı üzerime tutsalar üzerimde 55 puntoyla "benim ne işim var bu hayatta" yazar vaziyette sokaklarda boş boş dolaşmak istiyordum. evin bayram kalabalığından uzaklaşır biraz da sokakların kalabalığına üzülürüm diye umuyordum. sonra da kendimi "aman en azından sokaktaki insanlar çevirip kaç para kazanıyorsun, ne zaman evleneceksin, ev almıyor musun ev al kendine bi' tane" diye insanı darlamıyorlar diye avutmayı düşünüyordum. ama cebimde sokaktaki varlığımın izin kâğıdı olan alışveriş listesi vardı, direkt markete gittim.
markette ürünü tüketip ambalajı kasadan geçirmek isteyen bi' adamın sebep olduğu ufak çaplı krizin ortasına düştüm. adam hansel ve gretel'deki gibi yürüdüğü yollara kırıntılar bıraka bıraka gezmiş tüm marketi. yolunu kaybetmekten korktuysa demek. bi' de alamancı bi' aile vardı. türkçe bildiği hâlde konuşmayan bi' kadın yüzünden kasada sıra oldu. kasiyerin gözlerinde magmayı gördüm. bayram günü bu beyinsizlerle uğraşan market personeline bakınca hayattaki varlığımı sorgulayışım biraz olsun azaldı. sonrasında kasiyerin 25,90 lütfen lafına kafasını gömdüğü telefondan kaldırıp cevap vermesi 15 dakika süren bi' ergen yüzünden insanlığa olan inancım tazelendi. gelecek kuşaklar da en az bizim kadar mal oluyor, çok fazla kuşak çatışması yaşamayacağız diye sevindim.
eve dönerken aldığım orduluk erzaklarla dolu poşetler parmaklarımdaki kan dolaşımını kesti, kangren olma tehlikesiyle hızlı hızlı yürürken varoluşumun sancısı tamamen geçti. teşekkürler anne. iyi ki varsın.
kokain değildi pudra şekeriydi
-
lüks araçta kokain kullandığına ilişkin görüntüler ortaya çıkan eski akp genel merkez personeli kürşat ayvatoğlu, "kokain değil, şaka amaçlı pudra şekeri çektik" dedi, adli kontrolle serbest bırakıldı.
edit: ulan 82 milyon gördü adam hala utanmadan yalan söylüyor
edit-2: yıllarca o kadar dirsek çürüttük, bu adamın şimdiki servetini ömrümüz boyunca çalışsak kazanamayız, aksini düşünen var mı
https://ankaragazetecisi.com/…di-serbest-birakildi/
ölen kişiden geriye kalan en hüzün verici nesne
-
rahmetli dedemin cüzdanından çıkan, annemin kesilen ilk saçı, beyaz kağıdın içinde bi bukle.
45 sene taşımış cüzdanında.
huzur içinde uyu güzel dedem.
edit: güzel anneciğim 6 aydır kanser tedavisi görüyor, ameliyatını oldu; son iki kemoterapisini alacak. dularınızı bekliyoruz.
geek
türkiye'de 19.00'dan sonra herkesin eve kapanması
-
bir türkiye gerçeği.
saat 19:00'dan sonra;
- herkes evine kapanır,
- sokaklarda araba park edebilecek yer bulunmaz (herkes evde çünkü)
- toplu taşıma araçları; caddeler, sokaklar bomboş olur,
- insanlar tv'nin karşısına geçip program izler,
- yetişkin çocuklar odasına geçip nette takılır,
- kimi müzik dinler,
- kimi yalnızlıktan dem vurur,
- kimi işini düşünür,
- kimi sevgilisini..
aslında herkes asosyaldir.
sosyal olmak; pazar günü avm'ye gitmektir.
erkek voleybolunun ilgi görmemesi
-
seyirci acisindan bakacak olursak oyunun monoton seyretmesiyle alakalidir. bir nevi otomobil kalkis (drag) yarisi izler gibi, ilk defa izlediginizde off, vayy, gumm dersiniz, sonra bakarsiniz mac boyu farkli cok bir sey olmuyor. 2metre boyunda yerden 1m'ye yakin sicrayan tipler, vurduklari topu gorebilirseniz ne ala, defans mukemmel pozisyon alsa da top o kadar sert geldigi icin yapabilecegi fazla bir sey yok, arada bir blok yapilir ve bloktan seken top da smac kadar sert geri geldigi icin hucumcu takimin dublaj yapma sansi yine cok az, o yuzden mac boyu 20-30 saniyelik bir ralliye denk gelebilirseniz kendinizi sansli sayabilirsiniz. bir de erkek voleybolunda smac servis cok daha fazla kullanildigi icin, kacan servis sayisi ve ace sayisi kadin voleyboluna gore daha fazladir. bazen bir bakarsiniz hic oyun olmadan 5-6 sayi gecmis. o yuzden bazen erkek voleybolunda cok cok iyi takimlarin maclarini seyredeceginize hucum gucu daha az, ve haliyle defanstan daha fazla top cikartilabilen maclari seyretmek daha fazla keyif verebilir.
aşkı anlatan gelmiş geçmiş en iyi replik
-
doktor : hastanın nesi oluyorsunuz ?
s. alışık : belki her şeyi, belki hiçbir şeyi..
dikiz aynası filminden.
varlıklı ve yetenekli türkler ülkeyi terk ediyor
-
the new york times'da yayınlanan bir habermiş:
amerikan new york times gazetesi, rekor rakamlara ulaşan "türkiye'den yurt dışına göç" konusu ile ilgili haberinde, göçün başlıca nedenleri için "kayırmacılık ve artan otoriterleşmeyi" gösterdi.
"erdoğan'ın vizyonuna hararetle karşı çıkan türkler, yeteneklerini ve varlıklarını da alarak, sürüler halinde ülkeyi terk ediyor" başlığı ile yayımlanan haberde, ülkeden ayrılanların profillerine dikkat çekildi.
"ülkenin kuruluşundan bu yana ilk kez, kültür ve iş hayatına yön veren üst sınıf ailelerin türkiye'yi terk ettiği" de belirtildi.
rapordaki şu ifadelere de new york times'ın haberinde yer veriliyor: "eğer tarihte, ülkelerin yaşadığı önemli yıkımlara bakılırsa, bu yıkımların öncesinde varlıklı insanların o ülkeden göç ettiği görülür"
https://www.bbc.com/turkce/46743522
orjinal kaynak: https://www.nytimes.com/…ey-emigration-erdogan.html
ösym sınavlarında kamera kaydı uygulaması
babanın inşaat işçisi olması
-
babanın işsiz olmasından iyi olan durumdur...
alnının teri ile para kazanmak ne zaman kötü oldu, ne zaman emekten utananlar ülkeye doldu anlayamıyorum...