ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
temizliğe gelen kadına öğlen yemeği verilir mi
-
bir şirketten hizmet satın almanız neticesinde geliyorsa hayır, direkt istihdam etmeniz yoluyla geliyorsa evet.
fethullah gülen'in çapulcu demeyin demesi
-
"ne türlü kahramanlıklar" kısmına takıldığım konuşma. lan galiba bizi suriye cephesine sürecekler.
ben evde sana aynısını yaparım
-
iç burkan anne söylemlerindendir.
maddi durumunuz kötüdür ama siz farkında değilsinizdir. çarşıda pazarda gördüğünüz pasta, kurabiye gibi yiyecekleri tutturmanıza rağmen, anneniz *almaz. "onların neylerle yapıldığı belli değil, ben evde sana aynısını yaparım temiz temiz" der. büyüyünce anlarsınız bu cümlenin anlamını..
karakalem resim yaparken dikkat edilecek hususlar
-
-cizgiler sürekli olmalidir, kesik kesik olursa kalitesiz görünür.
-çizgiler önce hafifçe, cok bastirmadan cizilir, daha sonra belirgin olmasi gereken cigilerin ustunden geçilir.
iş ilanlarının demek istedikleri
-
insan ilişkilerinde başarılı, muhasebe konusunda yetkin, gezmeyi seven eleman aranmaktadır.
meali: halk otobüsüne muavin arıyoruz.
fakirlerin hızlı yiyip içmesi
-
açılın, ben fakirim!
şimdi olay şöyle oluyor; pahalı ve tadı güzel olan şeyleri yavaş yavaş yiyip içiyorum. karnımı doyurmak için mecburen yediğim şeyleri ise hızlı hızlı, hatta mümkünse hiç çiğnemeden dikine boğazıma sokuyorum.
migrene kötü gelen şeyler
-
kötü gelenler: floresan, iş stresi, iş arkadaşları
iyi gelenler: floransa, tatil keyfi, arkadaşlar
demek ki birkaç harf neleri değiştiriyor..
cesedi teşhis etmek
-
zor bir iştir.teşhis eden de ettiren de bir an önce bitsin diye dua eder.
ben hep böyle hüzün veren şeyler mi yazacağım ....ama anlatmam da gerek:
1974 veya 1975 yılı idi. artvin ilinin borçka ilçesinde cumhuriyet savcısı olarak görev yapıyordum. çoruh nehri borçka'da
son katılan çayları da alarak ilçe merkezinden geçip batuma dökülür.bir askeri birliğe ait cemse çoruh'a düştü.12 askerden biri kurtulabildi.bir saat içinde koca araç kayboldu gitti.bu olaylar sık sık olur,cesedin karadenize gitme ihtimali yüksektir, bu nedenle sscbne de haber verilirdi. olaydan kırk gün kadar sonra sscb'den bir ceset bulunduğuna dair haber geldi.sınırlardaki valiler hudut komiseri, kaymakamlar hudut komiser muavini olarak görev yaparlar.kaybolan askerlerin yakınları,tabur komutanı kaymakam ve doktor ile cesedi teşhis ve teslim almak için maradit (muratlı) sınır kapısına gittik.suda boğulmalarda bir süre sonra cesed şişer,denizde bazı organlar da canlılar tarafından yenir.bu nedenle teşhis zorlaşır.sscb yetkilileri ,cesedin kendi vatandaşı mı türk mü olduğuna (erkekse) sünnetli olup olmadığına bakarak karar veriyorlar imiş.ceset sünnetli imiş...uzaktan sedye ile ağızları maskeli iki asker cesedi getirip hemen uzaklaştılar.benim o gün burnum tıkalıymış,pek koku duymadım.cesedin başına gidip doktoru çağırdım..doktor burnunu tuta tuta geldi " siz bakın savcım ben kokuya dayanamıyorum" dedi ve uzaklaştı.ben bir pens ile beyaz örtüyü araladım ,baş kısmı parmak kalınlığında kurtla doluydu.naçar tamamını açtım ; şişmiş morarmış (adli tıpta zenci yüzü ) dedikleri bir hal almış..elbiseler yarı kaybolmuş...asker yakınları gelip uzaktan bakıp "hayır" diyorlar.biri geldi,baktı "bu benim oğlum " dedi."nerden tanıdın" dedim."çorabından" dedi."nasıl yani ? " "savcı bey" dedi " bu çorabı gelinim ördü,bu deseni bu şekli nerde görsem tanırım"
imza kağıdını uzun süre inceleyen öğrenci
-
en ön sırada oturan hatunun ismini kestirmeye çalışıyordur.