hesabın var mı? giriş yap

  • "ne türlü kahramanlıklar" kısmına takıldığım konuşma. lan galiba bizi suriye cephesine sürecekler.

  • iç burkan anne söylemlerindendir.
    maddi durumunuz kötüdür ama siz farkında değilsinizdir. çarşıda pazarda gördüğünüz pasta, kurabiye gibi yiyecekleri tutturmanıza rağmen, anneniz *almaz. "onların neylerle yapıldığı belli değil, ben evde sana aynısını yaparım temiz temiz" der. büyüyünce anlarsınız bu cümlenin anlamını..

  • -cizgiler sürekli olmalidir, kesik kesik olursa kalitesiz görünür.

    -çizgiler önce hafifçe, cok bastirmadan cizilir, daha sonra belirgin olmasi gereken cigilerin ustunden geçilir.

  • insan ilişkilerinde başarılı, muhasebe konusunda yetkin, gezmeyi seven eleman aranmaktadır.

    meali: halk otobüsüne muavin arıyoruz.

  • açılın, ben fakirim!

    şimdi olay şöyle oluyor; pahalı ve tadı güzel olan şeyleri yavaş yavaş yiyip içiyorum. karnımı doyurmak için mecburen yediğim şeyleri ise hızlı hızlı, hatta mümkünse hiç çiğnemeden dikine boğazıma sokuyorum.

  • kötü gelenler: floresan, iş stresi, iş arkadaşları
    iyi gelenler: floransa, tatil keyfi, arkadaşlar

    demek ki birkaç harf neleri değiştiriyor..

  • zor bir iştir.teşhis eden de ettiren de bir an önce bitsin diye dua eder.

    ben hep böyle hüzün veren şeyler mi yazacağım ....ama anlatmam da gerek:

    1974 veya 1975 yılı idi. artvin ilinin borçka ilçesinde cumhuriyet savcısı olarak görev yapıyordum. çoruh nehri borçka'da
    son katılan çayları da alarak ilçe merkezinden geçip batuma dökülür.bir askeri birliğe ait cemse çoruh'a düştü.12 askerden biri kurtulabildi.bir saat içinde koca araç kayboldu gitti.bu olaylar sık sık olur,cesedin karadenize gitme ihtimali yüksektir, bu nedenle sscbne de haber verilirdi. olaydan kırk gün kadar sonra sscb'den bir ceset bulunduğuna dair haber geldi.sınırlardaki valiler hudut komiseri, kaymakamlar hudut komiser muavini olarak görev yaparlar.kaybolan askerlerin yakınları,tabur komutanı kaymakam ve doktor ile cesedi teşhis ve teslim almak için maradit (muratlı) sınır kapısına gittik.suda boğulmalarda bir süre sonra cesed şişer,denizde bazı organlar da canlılar tarafından yenir.bu nedenle teşhis zorlaşır.sscb yetkilileri ,cesedin kendi vatandaşı mı türk mü olduğuna (erkekse) sünnetli olup olmadığına bakarak karar veriyorlar imiş.ceset sünnetli imiş...uzaktan sedye ile ağızları maskeli iki asker cesedi getirip hemen uzaklaştılar.benim o gün burnum tıkalıymış,pek koku duymadım.cesedin başına gidip doktoru çağırdım..doktor burnunu tuta tuta geldi " siz bakın savcım ben kokuya dayanamıyorum" dedi ve uzaklaştı.ben bir pens ile beyaz örtüyü araladım ,baş kısmı parmak kalınlığında kurtla doluydu.naçar tamamını açtım ; şişmiş morarmış (adli tıpta zenci yüzü ) dedikleri bir hal almış..elbiseler yarı kaybolmuş...asker yakınları gelip uzaktan bakıp "hayır" diyorlar.biri geldi,baktı "bu benim oğlum " dedi."nerden tanıdın" dedim."çorabından" dedi."nasıl yani ? " "savcı bey" dedi " bu çorabı gelinim ördü,bu deseni bu şekli nerde görsem tanırım"