ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
spotify
-
dünya çapında en çok dinlenen şarkısı lean on iken, ülkemizde take me to church olarak ülkemizin dine bağlılığını bir kez daha kanıtlamış olan servis.
snickers 1 tl iken tadelle'nin 1.75 tl olması
-
böyle bir kıyası kompleksli ve çirkin buluyorum. yabancı çikolata her zaman daha iyidir istediği kadar pahalı olabilir ama yerli çikolata sen kimsin de fiyat koyuyorsun demek gibi.
kaldı ki tadelle her şeyiyle orijinal bir lezzettir. kalitelidir ve aynı tadı başka yerde bulamazsınız. hani alman ürünü olmuş olsa burada nutella gibi fanları olurdu.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
adamın adı muhammed tanrıkulu hâlâ gelmiş ben ateistim diyo.
ibrahim büyükak'lı getir reklamları
-
azalarak bitmesini dilediğim izlerken utandığım reklam serileridir.
komik desen komik değil oyunculuk var desen alakası yok. şu reklamları çeken adam biz ne yapıyoruz diye kendine sormadı mi acaba?
hırdavattan anlamayan bir nesil yetişiyor
-
endişe ile gözlemlediğim durum.
farkında mısınız? her geçen günle birlikte değerlerimizi biraz da yitiriyoruz. çivi çakmasını bilmeyen insanlar türk genciyim diye dolaşıyor ortada.
övünmekten hoşlanmam, ancak ben her zaman hırdavata yatkın olmuşumdur. menteşesi çıkmış bir kapıyı üç dakika içinde onarabilirim. izolasyondan anlarım. birkaç gram cam macunu ve tek kutu silikonla harikalar yaratırım.
benim gibilerin sayısının git gide azaldığını üzülerek görüyorum. zira, testere, çekiç tutması gereken körpe eller kıyasıya tinder kaydırıyor. çivi tutması gereken ağızlar beğeni geldiğinde kıvrılıyor. bu böyle olmaz!
misal, geçenlerde birine "tut şu boruyu. ben de bu arada penseyle kenarlarını bükeyim ki yerine rahat girsin" diyorum. ürkekçe tutuyor. penseyle sert bir hamle yaptığımda boru hemen kayıveriyor elinden. "neden böyle oldu?" diye soruyorum. "abi ben anlamam bu işlerden .kitap okurum. tiyatroyu severim" diyor. " evladım ben de kitap okurum" diyorum ." sor bir edgar allan poe ,bir frank herbert anlatayım saatlerce" diyorum. "bu bir bahane olmamalı bence. kitabını okuyacaksın , tiyatrona operana gideceksin. ama hırdavatını da ihmal etmeyeceksin. atatürk geleceği sizlere emanet etmiş. akıllı olun biraz" diyorum.
kolları da incecik oluyor bunların. babalarımıza, dayılarımıza bakalım. hepsinin bilekleri kalın.
hırdavat sanatına vakıf olabilmek için çaba göstermeliyiz. çalışalım çocuklar! tamir etmek için bir şeylerin bozulmasını beklemeyelim! ben ,şahsen, canım sıkıldığında yatak odamdaki gardrobumu söküp tekrar monte ediyorum. mutfağın musluğundaki contayı çıkarıp banyonunkine takıyorum. banyonunkini de mutfağınkine...havalandırmak için pencereyi açtığımda kendimi tutamıyor, beyaz plastik boya ile köşelerinden güzelce geçiyorum. herkes uğraşsın! tekrar eskisi gibi olalım! hem mutlu bir evlilik sürdürmek için de böyle işlerde biraz maharetli olmak şart kanımca.
milletçe doğalgaza geçtik .tüpçü kabusumuz sona erdi. ama tesisatçılar, tamirciler; bunlar hala birer tehdit olma özelliklerini sürdürüyor. ben korkarım arkadaşım! filmlerden hepimiz görüyoruz kadın milletinin tamircilere, ustalara ne kadar meraklı olduğunu. gün geçmiyor ki bunun bir yeni örneğini ekranlarımızda görmeyelim. kısa bir tamir faslının ardından, hanımlar ustanın maharetleri karşısındaki zaaflarını gizleyemiyor ve şimdi burada yazmamın yakışıksız olacağı pek çok hadise cereyan ediyor. bunun böyle olmasına izin vermeyelim! hanımlarımıza sahip çıkalım! eve usta çağıracaklarına "bizim bey halleder" diye düşünüp akşamı beklesinler.
delik çok genişse kibrit çöpü tıkayıp çiviyi öyle çakabiliriz. yıldız vidayı düz tornavidalarla açamayız diye düşünmeyelim. bazıları açıyor. keserin arkasıyla çivi çakarken ürkek olmayalım. galiptir bu yolda mağlup! haydi çocuklar!
hababam sınıfı'nda çalışkan ahmet'in dellendiği an
-
bu anda çalışkan ahmet içlerinden yakışıklı olana kızar ve yakışıklı olan hababam sınıfı üyesi "bana mı dedin?" çıkışını gösterir. bu karşı atak üzerine çalışkan ahmetin "olayı kişisel algılama, sana demedim sadece" karşılığı etraftaki diğer hababam sııfı üyelerini göstererk attığı "sana, sana, sana, hepinize" nidasıyla anlaşılır. bu anda çalışkan ahmetin inceden de olsa bir 3.5 atma durumunu sezebiliriz ama iyi toparlar allah için.
bikinili kız görünce yüzüne takke örten sporcu
-
yatıp kalkıp allahu akbar dedikten sonra bakara makara diye kuranla taşşak geçen zihniyette olmayan sporcudur.
her akşam ailesine meyve soyan baba
-
babamdır. bıçağa takıp, al diye emreder, yer misin asla yoktur. meyve alır kilolarca, yenmeyip çürüyünce ayıklar onları kızarak, bir daha size meyve almayacağım diye. sonraki bir ay her gün sadece kendine yetecek kadar meyve alır, bir elma, iki portakal atıyorum. sonra unutur bir gün, elinde beş kilo meyveyle çıkagelir kurban olduğumun adamı nası yiyelim o kadar meyveyi biz tropikal hayvan mıyız? diyemezsin. canım benim, nane gözlüm.
f-22
-
f-15 ile aynı büyüklüklerde olup f-16'ın bariz 1.5 katı filan olan amerikan hayalet hava üstünlük uçağı. 80'lerin sonu ya da 90'ların başında açılan ihalede f-23'ü yenerek amerikan hava kuvvetlerinin yeni nesil avcı uçağı olmaya hak kazanmıştır. ilk uçuşunu da o zamanlar yapmıştı galiba. 2005 sonunda ise hizmete girdi. f-117 ile benzer olarak iki kişilik bir model yoktur ve mühimmatını ise yine f-117 gibi radar profilini bozmaması için gövde içindeki bölmelerde taşır. kanat altlarında diğer normal uçaklar gibi yük taşımak**** için pilonlar mevcuttur. tanesi nerdeyse 150 milyon dolar olan bu kuşların şimdilik rakibi yoktur. ayrıca gerektiğinde hava-yer lazer güdümlü nokta atışına uygun mühimmat da taşıyabilir.
f-16, p-51 ve f-15'le aynı karede çekilmiş bir foto:
http://cdn-www.airliners.net/…4c050b0816c9d93d37f0c
bu da alaska civarında gezen bir tu-95'e önleme* yaparken:
http://rbiii.files.wordpress.com/…/orig_1_9eaeb.jpg
bu da mühimmat deposu açık hali:
http://img501.imageshack.us/…/4172/f22raptorsu7.jpg
http://www.defenseindustrydaily.com/…g_f-22a_lg.jpg
erdal özyağcılar
-
beyler cok anlamiyoruz biz, ben de gec idrak ettim.
siz yasini basini alip size göre garip davranan insanlara "kafayi yedi" gözüyle bakiyorsunuz. oysa özgürlesen onlar.
adam yillarin tecrübesini yasamis, nice kaziklar yemis, ne ihanetler görmüs, ne cok sevinmis, deli gibi üzülmüs.
hayatin öyle bir evresinde ki, sizin dünyanizi karartacak problemlere "sikkime kadar amk ahhaha" cekebilecek bir evresinde hayatin.
samanizm güzel lan demis, saman olmus. kafasina uymazsa akp'ye de giydirir, cok da sikindeydi bu dakkadan sonra iceri girmek cikmak.
siz yaslilarla bazen kafa buluyorsunuz burdan, yaslanabilmek inanilmaz büyük bir sans, saglikli yaslanabilmek muazzam bir hazinedir.