hesabın var mı? giriş yap

  • durup dururken aklıma gelen durum.
    kesinlikle kafası dumanlı bir karakterdir.
    dikkat ederseniz ağzından küçük bir ot parçasını hiç eksik etmezdi.

    - köpekle(rin tin tin) hayali konuşmalar.
    - atla(düldül) hayali konuşmalar.
    - gözler devamlı yumuk yumuk.
    - kendi gölgesini vurmaya çalışmak.
    - kızılderililerle içli dışlı bir yaşam. sanırım ot tedarik etmek için.
    - bir kişiyi birden fazla görüyor. hem de boy boy. tam 4 tane.

    bence bunlar yeter

  • 1950'lerin ortalarında nato, yeni alfabeyi onaylayan ve kullanan ilk organizasyon oldu. bu nedenle de alfabe "nato fonetik alfabesi" adını aldı. ancak, günümüzdeki versiyonu yürürlüğe girmeden önce birkaç versiyonu daha kullanıldı.

    1920'lerde, birleşmiş milletler uluslararası telekomünikasyon birliği (itu) fonetik alfabenin ilk versiyonunu üretmiştir. bu sürümde dünyadaki bilinen şehir ve ülkelerin isimleri kullanılmıştır.

    "amsterdam, baltimore, casablanca, denmark, edison, florida, gallipoli, havana, ıtalia, jerusalem, kilogramme, liverpool, madagascar, new york, oslo, paris, quebec, roma, santiago, tripoli, uppsala, valencia, washington, xanthippe, yokohama, zurich"

    1941 yılında ise abd ordu ve donanması, adını ilk iki kelimesinden alan "able baker" alfabesini oluşturdu. able, baker, charlie... iki yıl sonra ingiliz hava kuvvetleri de bu alfabeyi kullanmaya başladı.

    "able, baker, charlie, dog, easy, fox, george, how, item, jig, king, love, mike, nan, oboe, peter, queen, roger, sugar, tare, uncle, victor, william, x-ray, yoke, zebra"

    nato'nun fonetik alfabe tarihçesine göre bu eski sürümlerde kullanılan kodlamalar, ingilizce kullanılmayan ülkelerde yaşayanların aşina olmadığı kelimelere sahipti ve iletişimde karışıklıklara neden olacağı gerekçesiyle eleştirildi.

    alfabenin fazla ingilizce merkezli olduğu eleştirilerine yanıt olarak kanada merkezli, uluslararası hava taşımacılığı birliği (iata) yalnızca ingilizce, fransızca ve ispanyolca'da ortak olan sesleri içeren yeni bir alfabe önerisinde bulundu. bu versiyon 1951'de yalnızca sivil havacılık için yürürlüğe girdi ve bugünkü nato fonetik alfabesi'nde kullanılan kelimelerin bir çoğunu içeriyordu. ancak bu alfabe biraz kafa karıştırıcıydı. örneğin c harfi için kullanılan kelime coca'ydı ve x için x ile başlamayan extra kelimesi kullanılıyordu.

    en sonunda bugün kullandığımız nato fonetik alfabesi oluşturuldu ve nato'da kabulü ile genel geçer hale geldi. bu alfabe uluslararası sivil havacılık örgütü (icao) tarafından kabul edilmiş ve kullanılmaktadır. ayrıca uluslararası denizcilikte de kullanılır. görsel

    "alfa, bravo, charlie, delta, echo, foxtrot, golf, hotel, india, juliett, kilo, lima, mike, november, oscar, papa, quebec, romeo, sierra, tango, uniform, victor, whiskey, x-ray, yankee, zulu"

    ulusal haberleşmede (amatör telsizcilik) kullanılmak üzere milli fonetik alfabe'miz de bulunur. bundaki kodlamalar şu şekildedir:

    "ankara, bursa, ceyhan, çankırı, denizli, edirne, fatsa, giresun, hopa, ısparta, izmir, jale, kayseri, lüleburgaz, manisa, nazilli, ordu, ödemiş, pazar, rize, samsun, şarköy, trabzon, urfa, ünye, van, yalova, zonguldak"

    örneğin ekşi sözlük'ü kodlamamız gerekirse şu şekilde kodlamamız gerekir:

    edirne, kayseri, şarköy, izmir
    samsun, ödemiş, zonguldak, lüleburgaz, ünye, kayseri

    kaynak: nato - popular mechanics

  • kolayca lastikleri indirilebilecek araçlardır..
    hiç "patlatmak" gibi sizi afişe edecek riskli bir işlem de değildir..

    1. 2-3 kişi olun, biriniz eğilerek araca yaklaşsın belli olmasın, diğerleir etrafta yürüyor sigara içiyor gibi yapabilirler. "random" görünmeyi bilmiyorsanız yapcak bişey yok.

    2. lastikteki sibop kapağını çıkarın
    3. içine minnak bir taş koyun, kapağı geri kapatın. bitti gitti 15dk içinde yavaş yavaş iner o lastik.

  • ülkelerin kendi ülkelerindeki yabancı uyruklu diplomatları* sınırdışı etme gibi bir lüksleri olmadığından dolayı başvurdukları yöntem.. "biz seni burda istemioruz, sevmiyoruz seni" anlamındadır. bunun sonucunda diplomat kendi ülkesi tarafından geri çekilebilir veya çekilmez orda kalır, bunalıma girer.

  • konservatuvarda lisans ve lisansüstü olmak üzere 8 senesini geçirmiş bir insan olarak şöyle söyleyeyim, bilal'e anlatır gibi anlatayım hatta; bir şan öğrencisi iki senesi hazırlık olmak üzere 6 sene eğitim görür. hatta bizim okulda (bkz: istanbul üniversitesi devlet konservatuvarı) hazırlık sınıfında kalırsan direkt okuldan atılmak gibi bir durum söz konusuydu. bilmem bu diğer konservatuvarlarda da böyle mi ama önemli değil, önemli olan bu 6 sene boyunca verilen emeğin ne kadar büyük olduğu. bir nevi tıp eğitimi gibi değil mi? ama tıp okuyorsan ouuuvv, şan okuyorsan "e nolmuş canım herkes yapabilir!". yani konuyla alakasız, opera şan tekniğinden tamamen bihaber amatör bir koro gidip puccini'nin efsanevi la boheme operasında koro olarak yer alabilir. yaav he he...

    buna ne denir biliyor musunuz? emek hırsızlığı! peki neden biliyor musunuz? işte bu gibi rezillikler yüzünden şan bölümünde 6 senelik başarılı bir eğitimden sonra para kazanmak için kitapçıda çalışmak zorunda kalan arkadaşım var benim! adam çok da iyi bir bariton ama bu rezil ülkede, bu rezil şartlar altında iş bilmeyenin iş bilenin emeğini ve hakkını gasp etmesi yüzünden işini yapamıyor...

    bence aranıza serdar ortaç'ı da alın. ne de olsa müzikte sadece 7 nota var...

  • konu atv olunca yanında vantilatör çalışıyor, üstten misket atıyor olabileceklerini düşündüğüm video.

  • her şey az ama özdü. o yaşlarda nice demolardan ne keyifler almıştık. şimdi binlerce full versiyon oyun da olsa o keyfi bir daha bulamayız.

  • rte'nin canik mitingindeki son sözleri.
    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26751967.asp

    "sizlerle muhabbete doyum olmaz. fakat tekkeköy'de bekliyorlar, aynı zamanda erzurum bekliyor. erzurum kongresi'ne de yetişeceğiz."

    sevr falan var onlara geç kalma, ordan bir moskova yap, hitler - ribbentrop paktı var, ordan da evine dönerken bi camp david'e uğra, cumhurbaşkanlığı garanti.