ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
düz dünya teorisi
-
düz dünyacı tayfa; lütfen bize söylermisiniz,diyelim haklısınız. dünya tepsi gibi düz.dünya düz olduğu halde, bu durumdan küre dünyayı savunanların ne gibi bir çıkarı olabilir. yada,bu size göre, gizlenmese, hayatımızda ne değişirdi? lütfen çok ciddiyim.
kenan imirzalıoğlu
-
serbest bırakıldıktan sonra
"adına 'özgürlük' diyorlar.
hayatımızı inceleyip, özelimizi dinleyip, ardından 'pardon, yanlış anladık' deyip, adaleti de kendileri tayin edip, sonra da 'özgürsün' diyorlar.
bence bunun adı özgürlük değil - tutsaklıktır!"
şeklinde bir açıklama yapmış güzide oyuncu.
eve girerken ayakkabıları çıkarmak
-
temiz bir toplumun sürdürdüğü uygulama.
ayakkabı çıkaranların nasıl oluyor da "gelişmemiş toplum" damgası yediğini çözemedik. evin içine sokaktaki boku püsürü sokmak gelişmiş toplum olmaksa umumi tuvaletler de herhalde tiyatro-müze tarzı ortamlar.
edit: o ev ne kadar temizlense de ayakkabıyla içeri girmek -ayakkabılar da silinsin isterse- eve pislik getirir, evine ayakkabıyla girenlere bir sözümüz yok. yaşam tarzıdır.
kendinin sıradan biri olduğunu fark etmek
-
feminizmi yasam bicimi haline getirirsiniz... kısacık saclarınız yoksa da maskülen hareketleriniz, kadınsı tavırlara karşı gıcığınız vardır...
bir erkekle yemege cıktıgınızda hesabınızın onun tarafından ödenmesi sizi deli eder. "saat gec oldu evine bırakayım seni" cümlesini duydugunuzda siniriniz tepenize cıkar. kücük kız cocugu muamelesi görmekten nefret edersiniz. size göre, siz diger kadınlardan farklısınızdır... cünkü digerleri, diger kadınlar, onlar, gece gec saatlerde eve bırakılmaktan hoslanırlar. hatta "odana gir pencereden bana el salla" diyen bi erkek beyaz atlı prensleridir.
birgün karsınıza o cıktığınga hayatınızdaki tüm kavramlar tepetaklak oluverir. cok da tenha olmayan bir sokaktan geçerken "tekin degil buralar, istersen koluma gir" dediginde hayatınızda ilk defa bir erkegin sizi koruyan tavrı hoşunuza gider. sizi taksiye bindirdiginde taksinin plakasını alması sizi rahatsız etmedigi gibi icinizi garip bir güven duygusu kaplar. eskiden eve sağsalim gittiğini haber vermek, erkek arkadasa, hatta erkek egemen topluma hesap veriyor olmak kategorisine girerken artık sırf onun sesini duymak icin bile yapılabilecek birseydir.
kısacası, siz de artık o hep elestirdiginiz sıradan kadınlardan, sıradan insanlardan oldugunuzu fark edersiniz. sadece acıga cıkması biraz uzun zaman almıstır. sadece bu kadar sevebileceginiz biri gec cıkmıstır karsınıza...
gün olup, kırık kalbinizi elinize alıp cekip gitseniz bile ona tesekkürü borc bilirsiniz.
"saol sevgilim, bana sıradan biri oldugumu fark ettirdigin icin..."
aşkım regl olmadım
sevmek
-
tam karşımda oturuyor şu an.
aramızda bir haftadır evin orta sahasını parselleyen bilmem kaç bin parçalık bir yapboz var. "la palette bistro" diye küçük bir lokanta manzaralı. bitiremedik. her gün usul usul ekledi parçaları, sabırla. küçük karton parçalarını sanki sever gibi birbirine ekledi. ama bitiremedik. yapbozun kalan son parçası eksik çıktı. üzüntüden öyle bıraktı olduğu yerde, toplamadı. "sevmek", salonun orta yerinde terk edilmiş boş bir "dükkan"ın arkasında duruyor şu an.
elinde bir kitap var, "marifetler". onu okuyor. kitap okumasına o kadar alışığım ki. insanlar sevdiğine çiçek alır, ben yeni kitap kokusu hediye ediyorum ona. öyle bir gülüyor seviniyor ki. şu an elindeki kitabı okurken mesela, hayata dair bütün soru işaretleri siliniyor aklımdan. ona bakıyorum: huzurlu. sadece, geçen trenlerin sesine dönüp bakıyor arada bir, çocuklar gibi.
"koltuğun altında yapbozun o son parçasını bulamayınca dönüp bana baktığın yüz ifadeni özlüyorum."
tam bu cümleyi yazmayı bitirirken kalktı geldi yanıma: "ne yapıyorsun?". iş maillerimi açıp, gereksiz bir şeyler gösterdim. yaptığım işin belki de en güzel yanı bu; meraklısı olmayanın ilgisini dağıtacak sayısız malzemem var. hafif geri çekildi, defansta derinliğin kaybolduğu bu andan faydalanıp "belim ağrıyor" bahanesiyle yönümü değiştirdim, rahat yazabilmek için. sırf sana çaktırmadan, gönül rahatlığı ile şu yazıyı bitirebilmek için:
aramızda sadece bitmemiş bir yapboz kadar mesafe varken bile yine anladım.
seni her an özlüyorum ve seviyorum.
anne karnındaki bebeğe klasik müzik dinletmek
-
bunu ciddi ciddi yapmış olan bir tek aile tanıyorum. oğlan altı yaşına girdi geçenlerde "keşke ismail yk benim babam olsaydı" demiş. o kadar ismail yk hayranı, en sevdiği şarkı bas gaza.
kontrollü "double blind" testi yapılsa faso fiso bir kendini iyi hissetme yöntemi olduğu görülecek de insanlar eğleniyor işte.
950 tl'ye saç boyatan kadın
-
yoktur. orada bahsedilen saç boyatma değil direkt kafa naklinin fiyatıdır. tipim değişti resmen sözü de bunu destekliyor.
kendi kendini karıştıran çay bardağı
-
hiç tutmadığım buluş..kendi karıştırmaya başlarsa, kaşla göz arasında çayımı da içer bu ipne.
sibel can
-
hayatını kararttığı karahan çantay gurbet ellerde öldü ve cenazesi türkiye'ye getirilemiyor. nuriş gibi itlerle adamı buralardan sürdü, sonra da masum ve vefakar anne rolünü oynadı. her yerinden arabesk akan kadın.
az kişinin bildiği muhteşem web siteleri
-
ufak da olsa katkım olsun.
istediğiniz yılı yazıyorsunuz, o yıla ait dünya haritası karşınıza çıkıyor. (m.ö. 3000 - günümüz)
http://geacron.com/home-en/?&sid=geacron714421
ayrıca biraz daha detaylısı. yıllar sizin istediğiniz hız ve aralıkta kendi kendine ilerliyor. istediğiniz yılda da durdurabiliyorsunuz. ayrıca her durdurduğunuz tarihte ne yaşandığını size ingilizce olarak anlatıyor. (askeri, kültürel, ekonomik gelişmeler, önemli düşünürler...)
http://www.atlasofworldhistory.com/
bulunduğunuz yerden gökyüzünün hareket halindeki yıldız haritasını çıkartıyor. buyurunuz.
dilediğiniz pek çok kelimenin kökeni ve lehçesi detaylı şekilde veriliyor.
http://dictionary.reference.com/…owse/dialect atlas
yine şu sitede de sağlığınızla alakalı renk körlüğü testi bulunmaktadır.
yeryüzündeki yaşamın başlangıcından günümüze kadar yaşanan evrim sürecini resimli ve açıklamalı anlatan hoş ve güzel bir site.
edit: ufak dokunuşlar. minik eklemeler.