hesabın var mı? giriş yap

  • “yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.”

    ma’un suresi 4-5-6

    edit: ayıptır yahu. küfretmeye ne gerek var. yorum yapmadım, kimseyi de yargılamadım, uydurmadım da. ayrıca ayet meali diyanet'in çevirisinden.

  • bekar evine sonunda bir dvd player alınmıştır. artık bilgisayarda -aman takıldı, ay bunu açmadı, alet kilitlendi. ctr+alt+del yapalım- gibi problemler ortadan kalkacaktır. uzanıp insan gibi film izlemek nasip olacaktır. ilk kez dvd tecrübe edilecektir. iki arkadaş yere attıkları minderlerin üzerine uzanırlar. filmin yaklaşık 20. dakikasında şu diyalog yaşanır;
    -abi niye dürtüp duruyorsun kumandayı?
    -ne dürtmesi?
    -e ittirip duruyorsun aleti
    -haaa ekran koruyucu girmesin diye
    -??????

  • j. k. rowling'in 2008'den bu yana yayımladığı ilk çocuk kitabı.

    dün twitter'da yaptığı açıklamayla kitabı duyuran rowling, bu kurgunun harry potter romanlarını yazdığı sırada aklına geldiğini ve o zamanlar yazdığı ilk taslağı bir kutunun içinde çatıya kaldırdığını söyledi. o dönemde harry potter'ın ardından uzun bir süre yeni bir kitap yayımlamak istememiş.

    rowling, harry potter sonrasında beş yıl ara vermiş, 2012'de boş koltuk isimli yetişkin romanıyla geri dönmüştü. sonrasında da robert galbraith takma ismiyle dedektiflik romanları yayımlamaya başlamıştı ki bunlar da yetişkin romanlarıydı. the ickabog, rowling'in 2008 çıkışlı ozan beedle'ın hikayeleri'nden bu yana yayımladığı ilk masal kitabı. bu kitabın varlığını bugüne kadar sadece ailesi biliyormuş ve hikayeyi iki küçük çocuğu dışında kimseye okumamış. birkaç hafta önce hikayenin ilk taslağını çatıdan tekrar çıkarıp üzerinde çalışmaya başlamış.

    the ickabog bu haftadan itibaren şu siteden ücretsiz olarak yayımlanacak. her hafta bir ya da birkaç bölüm eklenecek. kitap 10 temmuz'da tamamlanmış olacak. kısa süre içerisinde çevirilerinin de yayımlanması bekleniyor. önümüzdeki kasım ayında ise kitap formatında piyasaya sürülecek ve elde edilen gelir covid-19 salgınından etkilenenlere yardım eden derneklere bağışlanacak. rowling'in bu hikayeyi bu şekilde haftalık ve ücretsiz olarak yayımlamasının nedeni de zaten karantina altındaki çocukları eğlendirebilmek, bu süreçte onlara heyecanla takip edip bekleyecekleri bir şey vermek.

    yaptığı duyuru esnasında rowling üç şeyin altını özellikle çizdi. ilki, bu hikaye harry potter'ı yazdığı dönemde ortaya çıksa bile hp evreni ile ilgili değil. ikincisi, bu bir peri masalı ve çocuklar için yazılmış. yani yetişkinler okuyacaksa bunu bilip okusunlar. basit bir dil ve kurgu var. üçüncüsü ise bu hikayeyi yazmaya başlayalı on yıldan çok oluyor. son kısmı şundan önemli: hikaye "gerçeklik" ve "gücü kötüye kullanma" ile ilgili. ilk iki bölüm adına konuşmak gerekirse, masal kendine "korkusuz" lakabı takan beceriksiz bir kralla başlıyor. rowling son yıllarda siyasi görüşlerini belirtmeye ve siyasileri açıkça eleştirmeye başladı. hatta donald trump'a o kadar muhalif oldu ki birçok harry potter fanı kitaplarını yaktı. rowling o yüzden bu hikayenin on yıl öncesine ait olduğunu özellikle söylüyor. yazılan hikayenin günümüz siyasileriyle ya da olaylarla hiçbir ilgisi yoktur demeye çalışıyor. buna rağmen hikayede işlenen temaların hiç eskimediğini ve her zaman, her yerde geçerliliklerini koruduğunu belirtmekten de geri kalmıyor.

    kitapla birlikte bir de yarışma başlattı. hikayeyi okuyan çocukların hayal güçlerini sonuna kadar kullanarak okuduklarını resmetmelerini rica etti. seçilen resimler kasım ayında yayımlanacak kitapta kullanılacak.

    her ne kadar çevirilerinin geleceği söylense de bunlar muhtemelen fransızca, almanca, ispanyolca gibi diller olacaktır ama açık şekilde intertene sunulan bir romanın çevirisinin sorun olacağını sanmıyorum. yakında bazı fanlar türkçeye çevirmeye başlar.

    not: konuyla ilgisiz olarak, rowling kitaplarını yakan fanlara kızmak yerine onlarla her seferinde alay ediyor. ilk kez kitaplarını yakmaya başladıklarında "paran hâlâ benim banka hesabımda duruyor" diyordu. geçen gün ise "ne zaman biri kitabımı yaksa banka hesabumdan o kitabın parası kayboluyor ve eğer kitap imzalıysa dişlerimden biri düşüyor" diyerek ona karşı çıkanları zerre umursamadığını bir kez daha göstermiş oldu.

  • londra'daki british museum'da, iki farklı renkte görülebilen, yaklaşık 1600 yıllık cam bir roma kadehi. lycurgus kupası adı verilen kadeh, ilk bakışta yeşim yeşili gibi görünüyor ve yunan mitolojisindeki tanrı ambrosia'nın kral likirgus'un yeraltı dünyasına sürüklenmesini betimliyor. ancak camın arkasından ışık gelince yeşil renk aniden kan kırmızısına dönüşüyor. bu renk değişimi yıllarca bilim insanlarını şaşırttı ama sonunda 1990'lı yıllarda araştırmacılar, romalı cam üreticilerinin bu benzersiz etkiyi yaratmak için nanomalzemeler kullandıklarını ortaya çıkardı.

    iki farklı metalin nanoparçacıkları camda asılı duruyor: bunların %66,5'i gümüş ve %31,2'altın. parçacıkların boyutları 50 nanometre, yani insan saçının kalınlığından yaklaşık 100 kat daha küçük. bu parçacıkların boyutları ve 12 yüzlü şekilleri, "dikroizm" denilen renk kaymasına neden oluyor. gümüş ve altın nanoparçacıklarının elektronları beyaz ışığın farklı dalga boylarına maruz kalınca titreşiyor. rezonans üreten elektronlar daha sonra bu ışığı aynı renk dalga boyunda yeniden yayıyor. gümüş ve altın kombinasyonunda bu renk dalga boyları yeşil ve kırmızı aralığında oluyor.

    bazı araştırmacılar bu metallerin cama tesadüfen karıştığını düşünüyor ama genel olarak kasıtlı bir şekilde kullanıldıkları kabul ediliyor. yani nanoteknolojiyi ilk geliştirenler 4. yüzyıldaki cam üreticileri olabilir.

    lycurgus kupası neden yeşilden kırmızıya dönüşüyor?
    1. yansıma: ışık gümüş nanoparçacıklarından yansıyınca yeşil görünürken altın nanoparçacıkları kahverengi görünüyor.
    2. aktarım: ışık bu nanoparçacıkları içeren bir ortamdan geçince gümüş nanoparçacıkları sarı, altın nanoparçacıkları ise mor görünüyor.
    3. dikroizm: kadehin camındaki gümüş ve altın, kadehin üzerine ışık yansıdığında yeşim yeşili ve içinden ışık geçtiğinde kan kırmızısı görünmesini sağlıyor.

  • fakülte'de öğrenci evindeyken ev arkadaşımın kira, aidat, fatura ödemelerini geciktirmesine sinir olurdum. bir gün lafı açıldı babama bahsettim "sen yokluk mu gördün ne bilirsin parasızlığı" demişti bana. fakir bir arkadaş değildi ama ben yine de dersimi almıştım.

    şimdi ben de aynı şeyi düşünüyorum. burada atıp tutanlar fakirlik gördüler mi çok merak ediyorum..

    yazılan bütün kötü yanlar yine fakir olmanın sonuçlarıdır. birkaç nesil öncesinden varlıklı olsalardı iyi bir eğitimle ve dünya görüşüyle donanımlı olurlardı. adam kendilerini geliştirmiyorlar demiş. kendini geliştirmek öncelikle kendinin ve çocuklarının karnını doyurmak kaygılarından kurtulduktan sonra başlar. geçim derdi yaşayan adamın önceliği gündemi takip etmek, eve internet bağlatmak, günlük gazete abonesi olmak olamaz. hiç tahmin etmeyeceğin konularda tasarruf ihtiyacı duyabilirler. aklınca gelip burada fakir kınıyor paşam. bir fakire hatırı sayılır bir yardım yapmışlığı mı var burada fakir beğenmeyen göbekli, bilgisayar başında kokuşmuş halde entry giren lüzumsuz arkadaşların?!

  • 99 depreminde kamyonlarla taşınıp göçük altında kalanları yağmalayan, bileziklerini almak için kollarını kesen adamlardan şaşırtmayan hareket.

  • roma'da yemek yediğimiz minik bir restaurantta arkadaşıma "burda herkes türke benziyor. şu arkandaki adama bak, bildiğin allaaan konyalısı" dememle birlikte adamın masaya gelip "aaa siz de mi konyalısınız yoksa?" demesi. kibarlığıyla ezmesi, kemkümlerime ve bize her yer konya gibi salak bir espiriyle sıvamama bile gülmesi.

    italya denince aklıma yerin dibine girdiğim bu sahnenin gelmesi çok acı.

  • zımba gibi beyanat. yemin ediyorum başlığa tıklarken birisi başbakanı övmek için "dünyayı güneş değil adeta başbakan aydınlatıyor" dedi sandım.

    işin kötüsü de şu: böyle olsa şaşırmayacaktım.