ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kış saati uygulaması
-
işe mi gidiyoruz şafak operasyonuna mı belli değil.
rakı
-
rakıya su katıldığında beyazlamasının sebebi:
alkol(burada etilalkol) organik bir çözgen olmasına rağmen su ile yaptığı hidrojen bağları nedeni ile suda da her oranda çözünür/karışır. anasondan gelen pigment organik maddedir ve alkolde çözünür fakat suda çözünmez. rakı da genelde alkol oranı hacmen %45 kadardır. yani 100birim rakını 45birimi alkol, 55birimi sudur(katı olarak çözünmüş maddelerin hacmi etkilemediği göz önüne alınmalıdır tabi). bu 45birim alkol anasonu çözmeye yetmektedir. üzerine su konduğunda alkol oranı azaldığından, alkol molekülleri su içinde dağılarak, pigmentin çevresini sarmayı(çözmeyi) başaramaz. pigment alkol-su karışımı içerisinde suspanse bi şekilde kalır ve görünür hale gelir. şimdi bu nasıl oluyor derseniz şöyle anlatablirim: organik maddelerde renk olayı çoklu bağa sahip moleküllerde görülür, çoklu bağlarda görünür bölgede ışık emisyonu olur. alkol pigmenti çözerken bu çoklu bağlar ile bir şekilde bağ kurarak elektronlarını paylaşır ve bağın ışık emisyonu görünür bölgenin dışına kayar. alkol çözemez hale gelince tekrar görünür bölge emisyonu yaparak, rasata müsait hale gelir.
mercimek çorbası
-
babam, sabah işe gitmeden önce yapıyordu mercimek çorbasını. o gittikten sonra ben yavaştan hazırlanıyordum okula gitmek için. mavi önlüklü zamanlar...
tencereden bir kaseye doldurup içine ekmek doğruyordum biraz. sonra elimde tepsiyle annemin yanına gidiyordum. yatağında hasta hâlde yatıyordu. " hadi anne bunu yiyorsun bak! hepsini... " diyordum ve kendime de koyuyordum biraz. sabahları çorba içmeyi o vakitlerden beri severim.
hep besmele çekerek başlardı babam her işine, hâlâ öyle. " sen şifâ kat içine allah'ım " derdi gözleri dolardı annemin hâline. ben de öyle izlerdim ayağının dibinde ki çok iyi yemek yapıyorum artık ben de.
öğrendim ki şifâ bazen gerçekten bir kaşık mercimek çorbasında dahi saklı olabilirdi.
annem iyileşmişti artık. inanılmaz cömert bir kadındır. kapıya gelen dilencilere çorba, yemek vs. verirdi; yanında ekmek ve ayran. neredeyse her zaman yapardı bunu. ben de izlerdim.
gönüllü refakatçilik diye bir şey vardır duydunuz mu?
üç beş kez yapmışlığım vardır kimsesi olmayan amcaların yanında. hastaneler sürekli mercimek çorbası veriyor sanırım. " bunu içiyorsun, sonra ameliyat bile olmadan fırlayıp gidiyorsun burdan genco " derdim refakatçisi olduğum hastalara.
" inşallah " derlerdi hafif bir tebessümle...
ekim ayı yaklaştı artık ve soğudu istanbul.
sabahları çorbacıya gidin ara sıra. sokakta yanından öylece geçtiğiniz evsizlere çorba ısmarlayın.
güzel bir mercimek çorbası, pilav, salata, tavuk falan yapıp yoksul olduğunu bildiğiniz komşularınızı çağırın evinize yemeğe. yoksul değilse bile çağırın. verdikçe artar insanın malı mülkü.
ayrıca belki de kalbimizin şifası, birinin bizim sayemizde boğazından geçecek bir kaşık mercimek çorbasında gizlidir.
bunu düşünün.
" hiç kimseyle işim olmaz " diyorsanız kendinize yapın. sıkın limonu için iki kase.
rabb'im açlıkla sınamasın kimseyi.
3 aralık 2021 mb'nin dövize müdahalesi
-
ayı ile avcı fıkrasına döndü bu iş. merkez ne zaman müdahale etse daha da beter oluyor.
edit: meşhur borsacı fıkrasıdır.
avcımız avlanmaya çıkar dağa tepeye.. bir bakar ki bir ayı karşısında..
çeker tüfeğini ateşler ama tüfek tutukluk yapar.. napsın, kaçmaya
başlar, ayı da peşinde.. ayı yakalar bunu, bir güzel becerir.. avcımız hırs
yapar, öldürecektir illa ki bu ayıyı.. bir müddet sonra bir daha görür ayıyı,
çeker tüfeği, basar tetiği yine tutukluk yapar; bizimki kaçar, ayı peşinde,
yakalar ayı bunu, bir daha becerir.. avcımız iyice hırslanmıştır illa ki
vuracaktır ayıyı.. takılır ayının peşine, görür, çeker tüfeği basar tetiğe yine
tutukluk yapar, ayı bunu bir daha yakalar bir daha becerir.. bu olay gün
boyunca tekrarlanır.. artık avcının dayanacak gücü kalmamıştir, hayat
meselesi olmuştur bu, son bir defa daha bakar ayı karşısında.. çeker
tüfeği basar tetiğe ve tüfek yine tutukluk yapar.. ayı yakalar bunu ve der
ki: - "ya kardeşim avcı mısın, ibne misin?"
kara harp okulu'nun türbanlı ilk mezunu
-
sıkmabaş ile ağır askeri efor eğitimlerini, kampta yaşama,doğa şartlarıyla mücadele etme vs nasıl tamamladı acaba? saçının telinin görünmesi bile yasak olan erkeklerle beraber nasıl kan ter içinde savaşacak? resmen arapçı siyasal islam showudur. 2000 yıllık mete hanın ordusu ne hallere düştü
yaran fıkralar
-
tel sesi.....
-alo buyrun?
-emel hanim?
-evet efem buyrun.
-emel karakas di mi??
-evet efem.
-hanfendi, burasi ... laboratuvari. esinizin test sonucu geldi ancak ayni isimde bir beyin daha sonucu var elimde ve acik konusmak gerekirse hangisi daha kotu bilemiyorum!!!
-ne demek istiyorsunuz?
-valla biri alzaymer digeri eyds!
-bi daha yaptirsak testi?
-hanfendi biliyorsunuz bunlar pahalli testler,sigorta odemez ikinci testi!
-n'apcaz o zaman?
-bakin biz burada dusunduk soyle bi fikir geldi aklimiza:
kocanizi bindirin arabaya, sehrin ortasinda biyerde birakin...
evi bulursa sakin bi daha onla yatmayin!!
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"nasa'nın argeye ayırdığı para kadar biz de diyanete ayırıyoruz, o kadar research ediyoruz ki yeni bir din bulmamız an meselesi"
hayata dair iç burkan detaylar
-
çok yakın bir arkadaşımın eşini kanserden kaybettik geçen kasım ayında.
ölen arkadaşım rus vatandaşıydı ve evliliklerinin 5.yılında türk vatandaşlığını almak üzereydi, üç seneye yakın zamandır işlemler bir türlü tamamlanamıyordu.
2018 sonunda kansere yakalandı, atlattı. ikinciye nüksetti.
oturum izni vs diye uğraştı hep hastalığı devam ederken de.
tabii polis 3 kere randevu verdi "gelip evde ziyaret edeceğiz" diye ama gelemedi.
kızcağız hastalık ikinci kez nüksettiğinde durumu ağırlaşma emareleri gösterirken bile işin titizlikle yürümesi için randevuları evde bekledi.
kemoterapisi devam ederken göç idaresinden çağırdılar, o kalabalığa, o ortama zorla soktular 5 dakikalık basit bir işlem için.
o gün olmazsa olmaz diye bastırarak.
gitti.
işlem olsun diye.
derken hastaneye yatırıldığında polis biz geldik evde yoksunuz dedi habersizce.
kızı hasta yatağında üzdüler.
ve durumu aniden ağırlaşıp 10 günde bizlere veda etti genç yaşında.
vefatından sekiz ay sonra dün eve tebligat gelmiş.
"tebrikler vatandaşlığa kabul edilmeye hak kazandınız, fotoğrafınızla gelin."
burokrasinin yavaş işlemesi mi?
genç bir bilim insanının hayatının baharında göçüp gitmesi mi?
diye kaybolduğumuz bir anda eşinin kaybına alışmaya yeni başlayan biri için hayatın böylesine iç burkması ve o anlara şahit olmanız...
her şey bazen o kadar anlamsızlaşıyor işte.
pınar süt'ün 117 milyon kar etmesi
-
protestosu falan ayrı. ama türkiye'nin süt mamülleri devi yıllık 7-8 milyon dolar kar ediyorsa ülke için yazıktır. osuruktan futbolcu yahut avrupalı bir kobi kadar kazanamamış koca şirket.
kendi içimizdeki durum farklı görünebilir ama dışarıdan bakınca türk halkı ve şirketleri birbirinden fakir. :(
neyse, 2023'e az kaldı. seneye her şeyi düzeltecek büyük patron.
ilber ortaylı'nın fatma şahin'i savunması
-
hocam son 1-2 yıldır o kadar iticisiniz ki midem bulanıyor sizden. kibir abidesi.
kaynananın sabah 4'te gelmesi
-
bir kere uyuyakalmışım deyip ayazda bıraksan bir daha gelmez aslında.
696 sayılı khk ile getirilen iç savaş maddesi
-
pkk veya feto cu oldugunu dusundugunuz birsini öldurebiliyormuyuz simdi?
oldu olasi arinma gecesi gibi bir gun yapalim .