hesabın var mı? giriş yap

  • kuyumcuda bekleyen güvenlik görevlisi kadar kıymetli bir sorumluluğu vardır maddi olarak normal. çoğunda alarm var ama pipet sokup gizli gizli bir kaç fırt çekip kaçan bile olabilir. öyle kıymetli. öyle pahalı.

  • bu konu hakkında bilimsel ve hukuki gerçek bilgiler şöyledir:
    1-ülkede isteğe bağlı kürtaj sınırı 10 haftadır.yani 10 haftaya kadar keyfi bir şekilde gebelik sonlandırılabilir.

    2-down sendromu taraması 11-14 hafta arası yapılır.riskli görülen hastalar kesin tanı yöntemlerine yönlendirilir.

    3-kesin tanı yöntemi anne karnından sıvı alımıdır (bkz: amniyosentez).işlem 1/1000 civarında düşük riskine sahiptir.kesin olmasada %99.9 dogruluk oranıyla (bu oran şöyle: negatif çıkarsa %99.9 güveniyoruz.pozitif çıkarsa %70-80 güvenebiliyoruz ve yine amniyosentez yapılıyor) başka bir test daha var : anne kanında bebeğe ait dna yani maternal kanda free dna.malesef bu test biraz maliyetli 2500-3000 tl arasında bir meblağ.

    4- hukuki olarak asıl boşluk şu; kaçıncı haftaya kadar sonlandırabiliyoruz bu gebelikleri.burada üniversitede konseyler devreye giriyor.onlar ne karar verirse o oluyor ama.mesela hukuken 30 hafta down sendromlu olduğu kesinleşen bebeğin sonlandırılması mümkün mü vs çok ucu açık.sonlandıran üniversiteler veya eğitim araştırma hastaneleri de var sonlandırmayanlar da var.her zaman olduğu gibi hukuk sistemimizin boşluklarını biz risk ve sorumluluk alarak dolduruyoruz.saçmalık işte.

    5-bu sonlandırma ile ilgili bir hikayemi anlatıp bitiriyorum: 24 hafta down sendromu nedeniyle sonlandırma yapılacak bir gebemiz vardı.bebeğin kalbine anne karnındayken potasyum enjekte edilip durduruluyor bu sonlandırma işleminden önce (bkz: fetosit).bu hastaya da uygulandı.bu işlemi ultrason eşliğinde yapıyor perinatologlar.bebeğin kalbinin durduğunu görene kadar bekliyorlar.ama bazen anne ile bebek arasındaki kordon kan akımı nedeniyle o potasyum bebek dolaşımından temizlenebiliyor ve kalp atışı tekrar başlıyor.bu hastada da bu oldu.gebelik sonlandırıldı bebek dogdu ama canlı!!! 24 hafta canlı dogunca tabiki cocuk doktorları yaşatmak icin müdahale ettiler ve çocuğu yoğun bakıma aldılar.peki aile ne yaptı? aile “doktorlar çocuğumuzu öldürdü” diye dava açtı.bakın elli tane imza alınmış.kendi el yazılarıyla “bebeğimin anne karnında kalbi durdurularak düşürüleceğini biliyorum ve kabul ediyorum” diye onam vermelerine rağmen finalde böyle bir dava açtılar :) bence çocuk miadında doğsa iyi olurdu yani böyle anne babanın ben sanmıyorum ki down sendromlu bir bireyden iqları daha fazla olsun.ama işte hayat.dava hala sürüyor.(çocuk ex oldu tabi doğumdan birkaç saat sonra)

  • geliyorsun şuraya acaba neymiş o küçük detaylar diye okuyorsun, adam;

    "zeytinyağı ve nane" yazmış.

    valla mı ya?
    normalde koyulmaz zaten cacığa. nereden aklınıza gelir böyle şeyler.

    yoğurt da koyun güzel oluyor amk

    edit:

    --- spoiler ---

    cacık tarifi için malzemeler;

    yoğurt
    su
    salatalık
    sarımsak
    bir tutam dereotu
    tuz, nane, zeytinyağı
    kaynak: https://www.nefisyemektarifleri.com/cacik-tarifi/
    --- spoiler ---

    sizin bunlardan herhangi birini cacığa koyuyor olmanız cacık tarifini bir üst noktaya taşıyacak tüyo olmuyor.
    ben normalde dereotu koymam diyor. koyma tamam. zorunda değilsin.
    bunların dışında bi ipucu yazarsanız süper oluyor;

    mesela
    -semizotu koyun bence güzel oluyor diyebilirsiniz.
    -salatalıkları rende yapmayın, küçük küçük doğrayın diyebilirsiniz.
    -süzme yoğurttan yapın, biraz sirke koyun, kekik koyun, limon sıkın böylece greek usülü caciki (tzatziki) yapmış olursunuz diyebilirsiniz.
    -koyun yoğurdundan yapın manda bokundan yapın yazabilirsiniz.

  • hayatimda gordugum halka seklinde bagaj bandi olmayan tek havalimani. bavullar kosu bandi gibi duz bir bagaj bandi uzerinde gelip sonunda bir duvara carpip oraya yigiliyorlar. fantastik.

  • "çok üzülerek söylüyorum: 6-18 yaş arası kuşağın enkaz haline gelmesinden ülke olarak hepimiz sorumluyuz. az ya da çok."

    ben sorumlu degilim nagehancim, zerre sorumluluk kabul etmiyorum. sorumlu arayacaksan kocanla birlikte canhiras bir sekilde senelerce savundugun iktidarin kapisini cal.

  • süper bir imtihandır. bunu çeken bilir. şahsen ben ne zaman düğüne gitsem hakikaten rahatsız edici boyutlara geliyor. o yüzden düğünlerde çok sıkılıyorum tadım kaçıyor. bir kere girer girmez o yandan lüleli saçlı, simli kadınlar size bakıyor. aralarında gülüşüyor. hadi bunu atlatırsınız fakat asıl animasyondan da sorumlu piyanist şantörün birinci hedefisinizdir. gece boyunca en az iki espriyi sizin üzerinizden yapar. "uzun saçlı çok içme bayılırsın!" diye başlayıp "uzun saçlı sünnet oldun mu?"ya kadar gidebilir. benimki gitti. hayır bizim aile komple espri şaka yapan adamlar olduğundan, hiçbirinde zerre ciddiyet olmadığından onlar da gülüyor. yetmiyor sizi zorla oynamaya kaldırıyorlar. çünkü oynayışı komik görünebilecek, pistte eğreti durabilecek tek adam sizsiniz. geçmişte beni oynatmak için kuzenlerden, teyzemden, annemden kurulu bi kurulun mikrofonu alıp bana tezahürat yaptığını biliyorum. ve akıbet kaçınılmaz oluyor. kendimi serçe parmaklarından tutulmuş, esir alınmış olarak buluyorum. kürt halayına, üç ayağa zorlanıyorum. halayı çekerken ısssss diye şarkıya eşlik eden, zılgıt atan adamlarla kameraya alınıyorum. küçükken anneyle, teyze kızlarıyla utandırılarak dansa kaldırılan ben o günlerimi geri ister hale geliyorum. adeta aralarında köylü diye dalga geçilen zeynep değirmencioğlu gibiyim... yıllardır bitmiyor bu işkence... ama yalnız olmadığımı aranızda benim gibi mağdur olanlar vardır diye umut ediyorum... gelin birleşelim.