hesabın var mı? giriş yap

  • gücünün yettiği takımlara çirkeflik yaparak maç alan brezilya'nın karşısına dikilip kafasına vurmuş über takım.

    şu an gözümde hırvatistan ve kolombiya'yı yanına almış, "sen bu çocuklara artislik yapmışsın??" diyerek brezilya'dan hesap soran delikanlı bir mahalle abisi konumundalar.

  • sen hiç utanma benim güzel kardeşim!!!

    vatanımı bu hale getirenler, milletimi bilfiil aç ve açıkta bırakanlar o akan gözyaşının hesabını vermeden gidemezler bu diyardan.

    gerçekten üzüntü verici

    edit:

    1-bana mesajlar geliyor video ocak ayına ait diye. kusura bakmayın ben yeni gördüm videoyu. lakin bu tür mevzuların tekrar tekrar konuşulması ve ülke gündemine gelmesi taraftarıyım.

    2-sözde dogalgaz rezervleri, abdullah gül adaylığı veya büyük ihtiyaç ayasofya cami gibi yapay mevzulardansa bu ülkenin gerçek sorunları sürekli gundemde tutulmalı ve halk sürekli kedisini yöneteni sorgulamalı.

    3- (bkz: turkiye'nin 15 bin imama ihtiyacı var) yazık!!!!

  • yollar daha dar, evler daha küçük, toplu taşıma daha yaygın. mesela 305 km ile dünyanın en uzun metro hatlarından birine sahip tokyo. ülkenin geri kalanı da hızlı tren ağlarıyla örülü. öyle ki başka bir şehirde yaşayıp her sabah bunlarla işe gelip giden insanlar bile var. ülke koca bir amsterdam zaten, bisiklete binmeyen yok.

    ülkede otopark çok büyük bir sorun olduğu için sarı plaka, yani "kei" dedikleri 0.66 litreden küçük motor hacmine sahip arabaları var. devlet de "araba alacaksanız bunu alın" diye teşvik ediyor. ülkede araba park etmek büyük bir sorun olduğundan çok katlı otoparklar var, hatta sepet gibi bir aletle arabaların altlı üstlü sıralandığı asansörlü sistemler var. yer kazanabilmek için her metre kareyi değerlendiriyorlar. araba alırken devlet size önce park edebileceğiniz yeri soruyor, "nereye bırakacaksın arabayı?" diyor. park yerin yoksa ya otopark kiralayacaksın ya da araba almayı unut. bazı evlerin önünde ufak bir araba bırakacak alan oluyor. millet eline cetveli alıp oraya sığacak büyüklükteki arabayı alıyor bu yüzden. biz araba alırken o kağıt üzerindeki uzunluk genişlik gibi değerlere bakmayız bile ama o değerler bir japon için hayati öneme sahiptir.

    nüfusu ülkenin büyüklüğüne göre hesaplayınca japonya dünyada ilk sıralarda yer almaz. ancak göz önüne alınmayan bir durum vardır, o da japonya'nın %76'sının dağlardan oluştuğu gerçeği. coğrafi nedenlerden dolayı japonya'nın çok küçük bir bölümü yerleşim için uygundur. bu yüzden dünyanın en kalabalık şehrine (tokyo) sahiptir bu ülke. tokyo'da km2 başına 6,200'den fazla insan düşer. bu sayı, new york'un iki katıdır.

    ayrıca nüfusu resmi olarak 126 milyon gözükse de japonya, çifte vatandaşlığı kabul etmeyen bir ülkedir. bu yüzden hem çin, kore, tayvan gibi asya ülkelerinden hem de dünyanın geri kalanından milyonlarla ifade edilecek kadar çok sayıda nüfusu vardır. bunlara da kendi vatandaşı gibi bakar.

    üstelik japonya dünyada en çok yabancı turist alan ülkelerden biridir. adamlar bu yüzden kapsül otel diye bir şey buldular. tokyo yıllık ortalama olarak 30-35 milyon yabancı turistle genellikle birinci sırada yer alır.

    yani kağıt üzerinde dünyanın en yoğun nüfuslu ülkesi olarak gözükmese de gerçekte dünyanın en yoğun nüfuslu ülkelerinde başı çeker.

    edit: monako çok ufak bir ülke olduğu için yoğun olarak çıkar nüfus ama fransa'nın topraklarını kullanır. fransa'nın geniş bayırlarıyla birlikte görürsünüz burayı. avrupa vatandaşıysanız zaten avrupa içinde serbestlik var. elini kolunu sallayarak geçebiliyorsun. avrupa'da bizdeki gibi bir sınır kavramı yok. buradaki lihtenştayn, vatikan, monako vs. gibi ufak tefek yerler ülke statüsünde olsa da gerçekte ne kadar ülke oldukları muammadır. tarihte birkaç saçma sapan olaydan dolayı patlak dondan ülke olarak fırlamış yerlerdir. zaten etrafında bulunan ülkelerin belediyeleri gibidir bunlar.

    edit2: valla böyle bir entry'nin ekşi şeylere girmesine şaşırdım. başlıktaki bazı entry'lere tetiklendiğim için sert bir üslupla yazmıştım bunu. bu yüzden affola diyorum.

  • hayal etmekte zorlandigim aga. yahu ben kardesimi sandiga gitmeye ikna edemiyorum adamin bir lafiyla nasil oluyor da 7000 kisi hem de onun istedigi partiye oy atiyor.

  • gun itibari ile, sozlukte yasanan kisa sureli kaotik anlarin kisa aciklamasi. normalde yapmam bu tur seyler ama, olayi anlamayanlara kiyagim olsun.

    - sabahin ilk isiklari ile birlikte, sozlukte onay bekleyen tum caylaklar bir anda yazar oldu.
    - henuz hadise tam kavranamamisken, sozluge oluk oluk entry akmaya basladi.
    - yazar olan caylaklar o kadar seri entry giriyordu ki, girilen entry'ler henuz sol frame'in tepesine gelmeden 3. sayfaya dusuyordu.
    - gunun cok erken saatleri olmasina karsin tum basliklarda akil almaz bir patlama yasanmaya baslandi. ortam, zombi istilasina ugramis kent merkezinden halliceydi.
    - olaydan cok kisa bir sure sonra, sozlukte eskiler-yeniler tartismasi basladi.
    - yeni yazarlar "eskiler ucurulsun" gibi basliklar acarak goz yasartti.
    - yeni yazarlarin buyuk cogunlugu cumle dahi kurmaktan acizken, "sozluk radikal bir karar aldi. siz zaten bir bok yapmiyordunuz. biz kaliteyi yukseltecegiz" cikislari yaparak aklimizi basimizdan aldi.
    - tam sozluk manisa mesir macunu senliklerine donmusken, sozluk yonetiminden "pardon kuzenim yapmis" aciklamasi geldi.
    - bu aciklamadan sonra, yeni yazarlarda gergin bir bekleyis basladi. tekrar caylak olmamak adina, onlara destek veren bazi eski yazarlar ile direnis baslattilar. arada, mantikli entryler girerek tekrar caylak olmaktan yirtmaya calisanlar gozden kacmadi.
    - aciklamadan yaklasik bir saat sonra, ssg "yeniden caylak yap" butonuna basti ve 2 saatligine yazar olan caylaklar, yeniden caylak oldu.

    onay bekleyen caylaklarin buyuk kisminin yazar olmaya hazir olmadigini gozlemlemek mumkundu. arada, sozluge bir seyler katabilecek olanlar da goze carpiyordu elbette ancak buyuk cogunluk epey bir sure daha caylak kalacak gorunuyordu.

  • ateist ve sol geçmişe sahip oldukları için oldukça normal bir durummuş. hımm, tabi tabi. tüm hdp milletvekilleri solcu, ateist falan filan. hüda kaya, altan tan neden okumuyor? bunlar ateist ya da solcu değil. ulan oğlum erkek gibi çıkıp deyin ki, bu ülkenin marşından da, bayrağından da nefret ediyoruz. ne sikime bin dereden su getiriyorsunuz?