hesabın var mı? giriş yap

  • yakın zamanda patron şirketinden büyük bir şirkete geçtim.

    ağırlıklı olarak öss'de derece yapan itü mezunları çalışıyor. tdk'de olmayan bir terimin bitişik veya ayrı yazılması üzerine tartışmalarına tanık oldum.

    önceki şirkette dandik bir üniversiteden mezun ekip liderinden müdürüne bağlaç olan de'yi bırakın soru eki "mi?"yi bitişik yazıyorlardı. e-postalarını okurken inanılmaz öfkeleniyordum. dahası şirket içinde inanılmaz yanlış anlaşılmalar dönüyordu. neyse ki kurtuldum.

    wittgenstein "dilimin sınırları ufkumun sınırlarıdır" sözünün doğruluğunu mevcut şirkette gördüm: mevcut iş arkadaşlarımın dünyayı, işi, işlerini algılamaları oldukça berrak.

    doğduğundan beri öğrendiği, konuştuğu dile hâkim olmayan birisinin entelektüel birikimi sorgulanmaya açıktır.

  • ''eğlenceli bir kadındı. kadındı.
    ne abarttı kadınlığını, ne de utandı ondan.
    lise birinci sınıftaki oğluma 'beni güzel buluyor musun? kadın olarak?' derken de kadındı;
    dokuz eylül üniversitesi'nin kellifelli bir öğretim üyesinin, masanın altından bacağına dokunduğunu fark edip haddini bildirdiğinde de.''

    ''içki olsaydı rakı olurdu mesela, ona hiç kuşku yok.
    ev olsaydı, sonradan görmelerin kondurdukları sütunlu mütunlu villalardan değil, bütün depremlere dayanacak, iki katlı, küçük, sağlam taş bir bina olurdu.
    çiçek olsaydı gül, karafil gibi herkesin bayıldığı bir çiçek değil, ancak çiçek zevki olanların arayıp bulacağı, bulunca da asla vazgeçemeyeceği bir çiçek; müge, incir çiçeği olurdu o.
    insan oldu o. tomris uyar oldu. iyi ki oldu.''

    ''kendisiyle dalga geçmeyi bilen ve seven bir insandı tomris. siroz olduğunu öğrendiğinde,
    'en hakiki atatürkçü kimmiş, öğrensinler şimdi.' deyişini anımsadıkça gülerim hala.''

    feyza hepçilingirler, varlık dergisi, ağustos 2003

  • çok sevgili hükümetimiz sayesinde artık kimsenin adımını dışarıya atamaması durumudur. gezmeye gitsen git gel en az 150-200tl yakıt parası, dışarıda yedin içtin 500tl'yi bulacak masraf. kısaca ne işimiz var dışarıda en iyisi oturalım evimizde.

  • bir gs'li olarak bu akşam yaptıklarını haklı bulduğum futbolcu. kendini ve takım arkadaşlarını çok temiz savundu. 1 vs 30000 yapacak kadar yürekliymiş, helal olsun.

  • bas, akorların en düşük ve temel frekanslarını barındırdığı için akorların güçlü bir gövdeye sahip olmasında büyük bir rol oynar. akorun en düşük sesi olarak, armonin temelini oluşturur.

    müzik türü farketmeksizin bas, orkestrasyonda olmazsa olmaz bir elementtir. ister bas gitar, ister kontrbas, ister synth bass.

    çok basit örnek vermek gerekirse, üç sesli bir akorun en düşük notalarını bir oktav aşağıda olacak şekilde duble yaparak bas elde edebiliriz ve üç sesli akorun eli kolu bacağı haline gelir.

    bas frekansları bir eserde net olarak duyulmasa bile armoninin güçlü olması için çok önemli rol oynar. önemli roller her zaman önemli sorumlulukları beraberinde getirir.

    baslar; akorların kurulumunda, akor yürüyüşlerinde rol oynadığı gibi akor ve melodi arasındaki zamk görevini de dolaylı yoldan gerçekleştirir. aynı vca tipi kompressörlerin buss kanallarda zamk görevi yapması gibi.

    produksiyona bağlı olmak üzere müzik eserlerinde oldukça düşük sesde duyulmasına veya hiçbir şekilde duyulmamasına rağmen önemli roller oynayan çeşitli sesler vardır.

    özellikle orkestrasyon ve miks aşamalarında buna oldukça dikkat ederiz, bazı elementler sadece tonlama görevi için kullanıldığından net ve belirgin duyulma şartı aranmaz. gereken tonlamayı yakalayana kadar tonlanacak ses ile harmanlarız, kimi zaman ise eserdeki boş frekans aralıklarını doldurmak için kullanırız kimi zaman ise sırf yüksek frekansları güçlendirmek için.

    konunun özetine gelirsek bir sesin eser içinde düşük ses şiddetinde olması ya da baskın olmaması onun gereksiz olduğu anlamına gelmez tam aksine özel bir sebeb ile yapılmıştır.

    bas sadece armoni güçlendirmek için değil aynı zamanda ritim görevini de üstelenebilir, ostinato buna bir örnektir.