hesabın var mı? giriş yap

  • "sevgili okuyucular, şimdi siz dinlemek isteseniz de istemeseniz de ben size niçin bir böcek bile olamadığımı anlatmak istiyorum. tüm içtenliğim ve ciddiliğimle söyleyeyim, böcek olmayı bile şiddetle istedim."

    yeraltından notlar* - fyodor mihailoviç dostoyevski

    "bir sabah tedirgin düşlerden uyanan gregor samsa, devcileyin bir böceğe dönüşmüş buldu kendini."

    dönüşüm* - franz kafka

    kafaları aynı çalışan ama dilleri farklı dönen, benzer acıların içinde debelenen ama bu acıları farklı açılardan anlatan iki yazarın karşılaştırması. ikisi de toplumdan, insanlardan, düzenden ve bunların çarpıklıklarından şikayetçi ve genel bir değişikliğin/düzelmenin mümkün olmadığının farkında olduklarından bu şikeyetlerini kişisel isyanlarla dile getiriyorlar. biri tüm bu çarpıklıklardan kurtulmak için böceğe dönüşmeyi arzularken, diğeri bu dönüşümün nasıl bir çarpıklıkla sonuçlanabileceğini anlatmış.

  • biri bana soruyor "onun yazımı böyle değil miydi?" diye. tdk'nın doğru kabul ettiği yazıma link vericem. link sadece tek kullanımlık. biriyle paylaşınca arama sayfasına geri dönüyor. o yüzden insanları kelimelerin doğru yazımları konusunda bilgilendiremiyorum.

    açıkçası tdk'nın "aman kelimelere direkt link verilmesin" diye üstüne titrediği bu konuyla hedeflediği şey ne acayip merak ediyorum. çok uzun zamandır da böyle bu arada. hatta ekşi sözlük'ün araştır kısmında tdk olmamasının sebebi de bu. şimdi iyice geliştirmişler sistemi.

    uygulanan tedbirin "gelsin herkes efendi gibi baştan aramasını yapsın, biraz eli klavyeye değsin" diye bir çaba dışında makul bir gerekçesi de yok. hatta kimbilir belki "online'a çok alışmasınlar biraz sözlük satın alsınlar" gibi bir zihniyet bile olabilir. bu iki zihniyet arasında çok mesafe yok çünkü.

    bu konuyu yöneticilerden birine ileteyim diye siteye baktım. yöneticilerin isim ve fotoğrafları var ama e-mail adresleri yok. yani ankara'da etrafa bir sürü "bu adamı gördünüz mü?" diye ilan yapıştırıp o fotoğrafları mı kullanıcaz? adamların tipinin neye benzediğinden bana ne? iletişim konusundaki tek imkan bilgi edinme hakkı kanunu çerçevesinde onda da belli kriterler kıstaslar var.

    resmen tdk'dan faydalanmaya çalışmaktan yoruldum.

    hani birileri çıkıp "yeaa dilimiz çok yozlaştı" falan derse sebepleri konusunda kayıt mahiyetinde dursun diye buraya yazıyorum.

    edit: birden fazla kişi tdk'nın tanımlarına erişim için url şablonu iletti. bir yolu varmış. biri konuyu "joomla kullanıyorlar, konudan anlamadıklarındandır muhtemelen" dedi. doğru olabilir. ama bu araştırma ve geliştirme kurumunuın teknik yetersizliği, yol açtığı sıkıntılara bir bahane olur mu? olmaz.

  • muharrem ince yalova’da oy kullanmak için sandık başına gelirken etrafındaki herkesi o harika gülümsemesiyle selamlar. o esnada bir “canlı” da hemen önünde beklemektedir. muharrem ince bu mahlukun görüntüsüne aldırış etmeksizin elini uzatır. kadın, tam bu esnada, bu ülkede dindarlar tarafından 16 yıldır oluşturulan tiksintinin arayüzü olur.

  • yıldırım demirören'i "yılın spor adamı" seçen özel üniversite ile ilgili "o üniversitede okunmaz" diyerek beni benden alan büyük yorumcu.

    edit: vikingstekibalta nickli arkadaşımız mesaj atmış. "hiçbir yerde videosu yok. yalan galiba. " demiş. geçen yedi yılın ardından videoyu buldum. 57.29 da söylüyor reis. hatta devamında "hangi üniversite abi? tanıdığımız falan varsa gitmesin oraya" diyor. :)

    youtube linki

    vesile olduğu için vikingstekibalta'ya teşekkürler.

  • buyuk bir sirketin ust duzey yoneticilerinden biri bir gun new york
    uzerinde balonla dolasmaya cikar. aksilik bu ya, pusulasini asagiya
    dusurur ve kaybolur. inmek icin uygun bir yer ararken bir gokdelenin
    tepesinde sigara icen bir adam gorur ve alcalir. "pardon. ben
    neredeyim acaba?" diye sorar. "yerden 500 feet yukseklikte bir balonun
    icindesin"der adam.
    yonetici sinirlenir: "sen muhendissin degil mi?" diye sorar.
    "evet." der adam. "nereden bildin?" "cunku basim belada ve sana bir
    soru soruyorum. verdigin cevap 100% dogru fakat hic bir isime yaramiyor."
    "sen de yoneticisin degil mi?" "evet sen nereden bildin?" "cunku
    yerden 500 feet yukseklikte bir balonun icinde kaybolmussun. pusulan yok,
    berbat durumdasin. fakat bu simdi benim sucum oldu."