hesabın var mı? giriş yap

  • yeni turkiye o kadar bereketli bir yer ki her gun bir baska kanaat onderi yetistiriyor, toplumu egitecek, sistemin isleyisi icin duzeni olusturacak yeni bir bekci murtaza cikartiyor. daha dune kadar adi uyusturucu kullanimi, velayet kavgasi gibi haberlerle ismi anilirken bugunlerde "sanatta seviye, etik" gibi konularda topluma yon gostermeyi kendinde hak goren sarkici.

    http://www.sabah.com.tr/…isan_unluler?tc=56&page=34
    http://www.gazeteciler.com/…ler-gecti-0-33029p.html

    son gunlerde verdigi roportajlarda, yaptigi ahlak temali cikislarla hem gundemde kaliyor, hem ismini temizliyor, hem de yeni turkiye duzeninde kendisine guvenilir bir yer aciyor. ve tabii asil unutmadan soylemek lazim, "kutsal anne" kendisi. roportajlarinda surekli "bunu bir anne olarak soyluyorum" veya "o arkadaslar da anne olduklarinda beni anlayacaklar" gibi ifadeler kullanip anne olmayan (tercih etmeyen) veya olamayan kadinlari da stigmatize etmis olurken, öldürülen, siddete ve tacize maruz kalan kadinlar (veya anneler) icin herhangi bir cikista bulunmuyor.

    hakkinda bu kadar yazmak bir sekilde yine kendisinin ulvi amacina hizmet etse de, pazar pazar "insanlari sadece dogruya yonlendiriyorum" veya "illuminati gibi kavramlar var" tarzinda kendini aşan vaziyette laflar edildiginde hele hele bunu edenin de victor hugo'yu bilim adami zanneden biri olmasi insani yalan degil, biraz olsun "dogruya yonlendirmeye itiyor", hakkinda paragraflik entry yazdiriyor.

    http://www.radikal.com.tr/…i_donla_cikmadim-1212554

    gercekten de dinime kufreden musluman olsa.

  • vatanlarını satıp kaçmalarını bir noktada haklı görebiliriz ama bu şartlar altında deli gibi üremelerini kimse haklı gösteremez.

  • imgelemine vurulduğum adam... çok duru, çok derin, çok güzeldir şiir onda.
    "...
    ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
    bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
    çünkü iki kişiydik
    ..."
    der, dağılırsınız.

  • "erkeğin kavgada sevgilisine attığı mesaj, içinden gelenlerdir. ama kızın attğı mesaj, 4-5 kişilik arkadaş grubunun içinden gelendir."

  • google 17 yasindaymis..

    turkiye'de olsa kesin tecavuze ugrar sonra da " zaten motordu, araniyordu" denip ustu kapatilirdi.

  • fenerbahçeli olmama rağmen gururlandıran olaydır. futbol dahil birçok konuda bize tur bindirmiş bir ülkede, türkiye'nin bir değerinin -bireysel de olsa- benimsenmesi ne güzel lan!

  • kuzenim, 14 yaşındaki oğlunun facebook mesajlarına bakmaktadır. "yin yang, gel gel beraber okuyalım çok komik" çağrısıyla birlikte bu eşsiz günaha katılıyorum. yazışmalar muazzam.

    ilk mesajla birlikte her şey hızla gelişiyor..

    erkek: beni eklemişsin? tanışıyor muyuz?
    kız: ben sizin okuldan bilmem ne sınıfından bilmem kim. ben seni tanıyorum ama demek ki sen beni tanımıyorsun.

    araya birkaç kısa geyik serpiştirildikten sonra:

    erkek: çıkalım mı?
    kız: düşünmem lazım..
    1-2 dakika sonra kız: düşünüyorum...
    1-2 dakika sonra kız: tamam kabul ediyorum.
    erkek: oleyy. çok sevindim :)))

    5 dakika sonra erkek: aşkım?
    kız: aşkımmmm.

    yarım saat sonra erkek: o senin fotoğrafının altına yazıp duran lavuk kim?
    kız: salağın teki ya boşver. peşimde koşup duruyo. yüz vermiyorum. önemli biri değil, kafana takma.
    erkek: benim için önemli ama!..
    kız: ya boşver, yakında vazgeçer zaten.
    erkek: neyse ben onu hallederim en kısa zamanda..

  • (...) alinti yapilirken yapilan atlamalarda vs. kullanilan uc noktayi gectim.

    biz, sanki bu uc noktayi koydugumuz cumleyi biraz "derin" zannediyor olabiliriz...
    veya belki de devrik cumlelerdir bu uc noktayi anlamli kilan; siirsel yapan...

    ama sadece beni mi gicik eder acaba bu uc noktayi her bokun sonuna koyan insanlar...

    son olarak demek isterim ki; beslenme cantamda otlu peynir kokusuydu babam...

  • 1* yeni türk tipi başkanlık sisteminde cumhurbaşkanının görevleri arasında bakanları atamak ve görevlerine son vermek de var. ilgilenen, anayasanın 104'üncü maddesini okuyabilir. ama sizi uğraştırmamak için 104'üncü maddenin ilgili fıkrasını doğrudan buraya alıntılıyorum:

    --- spoiler ---

    cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir.

    --- spoiler ---

    2* görüldüğü üzere bir bakan istifa etse dahi, onu görevden alma yetkisi cumhurbaşkanındadır. ortada bir iş akdi yoktur, zira istifa, genel geçer bilindiği üzere bir iş akdinde işçinin iş akdini tek taraflı feshetmesi işlemidir. istifanın hüküm ve sonuçları vardır. oysa bakan gibi üst düzey bürokratlara bu istifa hakkı anayasa üzerinden verilmemiştir. diğer bir deyişle bir bakan istifa ettiğine yönelik bir bildirimde bulunsa dahi, bunun hüküm doğurması (kurucu unsuru) bir cumhurbaşkanı kararıyla mümkün olacaktır.

    3* her neyse. teknik ağzımı daha fazla açmadan kapatıyorum. lütfi elvan'ın zaten görevinden istifa ettiği, istifanın kabul görmediğini herkes biliyor. ancak ben buna bir karşı görüş ileri sürmüştüm. şöyle ki lütfi elvan'ın istifası kabul görmemesinden sonra lütfi elvan, bana kalırsa, özellikle hükümetle çelişen açıklamalar yapmıştı. tabi hükümet derken, işin içerisine tcmb'yi ve diğer kamu tüzel kişiliklerini de katıyorum. zaten tcmb başkanı da akp bayburt eski milletvekili. o yüzden geçtiğimiz süreç içerisinde lütfi elvan, akp'nin diğer temsilcileriyle çelişen açıklamalar yapmış ve bunlar tartışma konusu olmuştu.

    4* bunun tek sebebi, lütfi elvan'ın da görevden alınmasını istemesiydi. cb onu görevden almadı, o da -bana göre- bilerek ve isteyerek "olması gerektiği gibi" açıklamalar yaptı ve elbette akp söylemiyle ters düştü. böyle olunca, geçtiğimiz haftaki akp grup toplantısında rte'nin hedefi oldu. tüm grup alkışlarken, elvan rte'nin ekonomik söylemini alkışlamadı. elvan da böylece istediğini elde etti. tüm bu ekonomik kriz olaylarında 1 tane bile tivit atmayarak da zımnen fikriyatını ortaya koydu.

    5* netice itibarıyla şuraya varıyoruz. trump sonrası joe biden ekolü, hem abd hem de dünya için bir kırılım oldu. bunları buralarda hep konuştuk, tartıştık. joe biden ile neoliberalizm 2.0'ın geldiğini, dünyada bununla beraber ilerleyen hareketler olduğunu, yeni bir batı ittifakı ve şemsiyesi oluştuğunu, aukus paktı üzerinden çin'e karşı başta avustralya olmak üzere uzak doğuda yeni oluşumların meydana çıktığını belirttik. rte de bu dalgayı görüp ilk başta tüm devlet yönetimini sert bir manevrayla bu yöne kırdıysa da, hiçbir şey olmasa da kesin bir şey oldu ve bu tercihten bir şekilde dönüldü. o nedenle de ilk başta naci ağbal, ardından da lütfi elvan görevinden alındı. elvan zaten temsil ettiği ekolün son temsilcisi olarak aylardır yalnızlık içerisindeydi. böylece bu aşkın ızdırabı da sona erdi.

    6* sonuç olarak akp'nin iki saygın ismi görevden alınmış oldu. yerine gelen arkadaşların kim olduklarını da biliyoruz. böylelikle, mevcut ekonomi yönetiminde damat ile ağbal arasında gidip gelen mücadeleyi de, nihayeten damat ekolü kazanmış oldu. vaktiyle "biz hapisteyiz ama fikirlerimiz iktidarda" denildiği gibi, damat görevini aylar öncesinde bırakmış olsa da, tüm fikriyatı ekonomi yönetiminde böylece, günümüz itibarıyla, %100 egemen oldu. hadi geçmiş olsun.

    7* hep aynı şeyleri söylediğimi düşünebilirsiniz, ancak işin kötüleşme katsayısı gittikçe artıyor. evet 3 ay önce de aynı şeyi söylüyordum, işler kötüleşecek diyordum. ancak o günlerde dolar 8,30'dan 8,45'e geliyordu. bugün ise 12'lerden bir anda 14'lere sıçrayan abidik gubidik bir olay var.

    türk lirası'na artık alt coin gözüyle bakıyorlar.

    ve biz o itibarsız para ile ay sonunu getirmeye çalışıyoruz.

    entry bu kadar.

    *

    (bkz: 1 aralık 2021 dolar kuru/@dragonlady)

    (bkz: ekonomi yönetimini yeniden oluşturduk/@dragonlady)

    (bkz: naci ağbal'ın berat albayrak'ın ayağını kaydırması/@dragonlady)

    (bkz: kemal derviş'in ekonomik kriz öngörüsü/@dragonlady)

  • beklemek, kucağınızda taşıdıkça ağırlaşan küçük bir çocuk gibidir. ilk kucakladığınız an hafif bile gelir. küçük bir çocuk ne kadar ağır olabilir ki? beklemek ne kadar zor olabilir ki?
    sonuçta çocuk küçük, kaç kilo olsun? on diyelim mi?
    diyelim.
    on kiloluk çocuk, kucakta geçen dakikalar boyunca yavaş yavaş ağırlaşır, kollarınız titreyene kadar ağırlaşır, bir noktada on değil elli kilo olur.

    beklemek de çok kolay gözükür başta. ne yapıyorsunuz ki? hiç. hiçbir şey. sadece duruyorsunuz, olduğunuz yerde. oysa çocuğun ağırlığını taşıdığınız ve o ağırlığa direndiğiniz gibi, beklerken de hayata karşı mukavemet gösterirsiniz. geçen anlar kapınıza dayanır, birikir de birikir. kapınız anları tutamayacak gibi olur. kapı da kollarınız gibi titremeye başlar. olur da anları tutamaz olursanız ve beklediğiniz şey hâlâ vuku bulmadıysa hayatın akışına kapılır, sürüklenir gidersiniz.

    beklenen gelse de gecikmiştir artık, siz bambaşka bir yere akmış gitmişsinizdir o biriken anların basıncıyla. peki beklenen de sizi bekler mi acaba?

    o da başka bir geceye, başka bir hikayeye, bekleyenlere kalsın artık.