ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mackolik.com'un yaran üye yorumları
-
liverpool-chelsea maçı ve bahisseverlerin çoğu yatar:
"liverpool benim 400 gitti senin sampiyonluk gitti.ben bir hafta da kazanarim kaybettigimi senin bir sezon daha beklemen lazim.simdi soyle kim kaybetti"
3000 tl hesap yüzünden boşanmak
deney yaparken anneannenin gazabına uğrayan çocuk
-
"sanırsın dünyada su kaynakları tükendi de başka su kalmadı ağzına sıçtığımın karısı seni ya..." albert einstein
acun ılıcalı ve şeyma subaşı boşanma protokolü
-
mondros ateşkes antlaşması gibi protokoldür.
yalnız hissettiğinde içine kapanan insan
-
rivayettir;
derviş baba dağ başında tek başına oturmakta, zikretmekte, tefekkür etmekte imiş. bir adam gelmiş ve demiş ki "be hey derviş! burada bir başına ne yapmaktasın?"
derviş baba usulca kaldırmış başını, adama bakmış ve cevaplamış "sen geldin, yalnız kaldım."
kadınlar parasız erkeği sevmez
-
bbc human instinct belgeselinde penguen-taş örneğiyle açıklanan olgu. penguenlerde erkekler kuluçkaya yatıyor. bu erkekler önceden karaya çıkıp taş topluyor. kimin ne kadar taşı olursa yuva o kadar yüksek, dolayısıyla da yumurtadaki yavrunun soğuktan zarar görme ihtimali o kadar düşük oluyor. sonradan karaya çıkan dişi penguenlerde de çiftleşilecek erkeği seçerken yuvası büyük yani taşı çok olanı seçme eğilimi oluyor... taş = para.
bir de meşhur bir video vardı, milletin topladığı taşları çalan hırsız penguen :) tanıdık geldi, değil mi? :)
400 geyiğinin bayması
ispanyolca
-
öncelikle (#66216124) ve (#68057455)
bu entryleri yazdığımdan beri birçok mesaj aldım ve kitap tavsiyesi için bir entry daha yazmaya karar verdim.
şunu da açın arka planda çalsın
öncelikle öğrenirken nasıl bir yol tavsiye ettiğimi yukarıda referans verdiğim ilk entryde açıklamıştım. bu konuda fazla yazmaya gerek yok.
arada bir not da geçeyim; ne kadar kitap okursanız okuyun, ne kadar kelime ezberlerseniz ezberleyin eğer konuşma pratiği yapmazsanız ispanyolca öğrenemezsiniz. istanbul'da yaşayanlar çok şanslı, git sultanahmet'e, ispanyolca bilen birisi illa ki çıkıyor. diğer arkadaşlar için de arkadaşlık sitesi tavsiye etmiştim zaten.
neyse, kaynak olarak tavsiye edebileceklerim;
- colloquial spanish of latin america
favori kaynağım. bu kitap ile ispanyolcanın neredeyse tüm gramerini hızlı ve eğlenceli bir şekilde öğrenebilirsiniz. tabi bu gramer bilgisini öğrenmek yetmez, akılda oturtmak, sindirmek, konuşurken karıştırmamayı öğrenmek epey zaman alır. neyse, basitçe, gramerin çok büyük bir kısmını bu kitaptan öğrenebilirsiniz.
- fono kendi kendine hızlı ispanyolca
bunu yıllar önce bir kez kullanmıştım, sonra bir daha yüzüne bakmadım. şimdi bunun olumlu olumsuz yanları nelerdir onları yazalım.
olumlu yanı, türkçe olması. hani daha ingilizceyi doğru düzgün konuşamayıp ispanyolcaya saranlarınız var ya, onların epey işine yarar.
olumsuz yanı, içerisinde bazı hatalar olması ve çok yavaş bir hızla ilerlemesi. öyle ki, ilk seti bitirdiğinizde kat ettiğiniz mesafe çok çok az.
- inci kut'un ispanyol dili ve grameri kitabı
adından nasıl bir kitap olduğu anlaşılmakta. tavsiyem bunu kullanacaksanız öncesinde en az bir set fono'nun yukarıda tavsiye ettiğim serisinden çalışmanız.
- fono'nun ispanyolca grameri kitabı
bu kitaptan alın, elinizin altında mutlaka bulunsun bir tane. gramer hakkında hemen hemen her şeyi barındırıyor. aklınıza takılan hemen hemen her şeyin cevabını bulabilirsiniz kolayca. fakat elbette ki bazı hatalar barındırıyor içinde.
gerçi ben bunları eski basımları için söylüyorum, belki yeni basımlar çıktıkça bu hatalar gideriliyordur, bilemiyorum.
- pimsleur spanish seti
bu kitap değil, dinleme seti. eğer ingilizceniz çok iyiyse bundan edinebilirsiniz. fakat size ancak turist ispanyolcası öğretir, fazlasını beklemeyin.
- rosetta stone ispanyolca seti
bu da kitap değil, bilgisayar programı. bundan epey ilerletebilirsiniz, fakat çok vakit alıyor haberiniz olsun. dolayısıyla ilerleme yavaş.
şimdilik kaynaklardan aklıma tek seferde gelenler bunlar, daha da gelirse ekleyeceğim.
romanlara geçelim;
ispanyolcada belli bir düzeye geldik, okuduklarımızın yarısına yakınını anlıyoruz diyelim. kelime hazinemizi geliştirmek için roman okumaya karar verdik.
öncelikle bir tavsiyem; kesinlikle ince kitaplar seçin. kalınları muhtemelen yarısına gelmeden bırakacaksınız. ince kitapları sonuna kadar okuduğunuzu gördükçe hedefi yükseltip kalınlara geçebilirsiniz.
dili öğrenme aşamasında basit kelimeleri öğrenmek için fono'nun hikaye kitaplarını kullanabilirsiniz, kullanılan dil de basittir genelde (dereceleri var gerçi).
ithal kitapları bulmak için ben arkadaş kitabevini kullanıyorum, orada ithal kitaplar bolca var, tavsiye ederim.
- el principito (küçük prens)
bu kitabı isterseniz yüz kez okumuş olun, yine de ilk alacağınız kitap bu olsun. kısa olması şevkinizi kırmaz, kısa zamanda bitirirsiniz.
bir not; bunun arkadaş kitabevinde satılan versiyonu arjantin/uruguay ispanyolcasıyla çevrilmiş. haberiniz ola.
- el alquimista (simyacı)
çok kalın bir kitap olmamakla birlikte, kullanılan dil çok basittir. anlaması çok kolaydır. arkadaş'ta satılan versiyonu ispanya ispanyolcasıyla yazılmış.
- crónica de una muerte anunciada (kırmızı pazartesi)
kitap inanılmaz sıkıcı, fakat okumak isteyenlere dili temiz bir latin ispanyolcası. zaten yazarı kolombiyalı gabriel garcía marquez
ayrıca buraya tek tek yazmayayım daha ama, g.g. marquez'in kitaplarını tavsiye ederim. anlaşılması biraz zor, hatta bazı kitapları çok zor. bilinmedik çok kelime çıkabiliyor. fakat geneli ince, kolay bitirirsiniz o yüzden. ayrıca ana dili ispanyolca bir yazar, yani çeviri değil, dolayısıyla dili çevirilere oranla bir tık daha doğal haliyle.
elbette nobel ödüllü kitabı cien años de soledad (yüzyıllık yalnızlık) okumanızı da tavsiye edeceğim, eğer uzun kitap sizi sıkmayacaksa. malum, türkçe değil sonuçta, habire sözlüğe bakarak kitap okumak bir yerden sonra sıkabiliyor ama sabredince ve kelime hazineniz gelişince bir süre sonra sözlüğe hiç bakmadan okuyorsunuz.
daha da kitap gelirse aklıma ekleyeceğim.
evil genius
-
netflix'te izledigim son zamanlarin en etkileyici suc odakli belgesel yapimi.
pizza dagiticisi 50 yasindaki yasli bir amcanın boynuna demir tasmayla takili bir bomba ile banka soygunu yapmasini ve sonrasinda gelisen olaylari konu aliyor.
soyguncu amca, soygundan kisa sure sonra polis tarafindan caddenin ortasinda kistirilip gozaltina alinir. amcanin vucudunda bomba oldugunu fark eden polisler bomba imha uzmanlarini beklerken bir sure sonra bomba patlar ve amca orada hayatini kaybeder. bombanin zaman ayarli bir bomba oldugu, soygunu yapan kisinin de aslinda kurban oldugu ortaya cikar. birileri tarafindan banka soygunu yapmasi icin kacirilmis ve soygunu yapip gerekli talimatlari yerine getirdigi takdirde bombayi etkisiz hale getirecek anahtara ulasabilecegi ile ilgili notlar sonrasinda arabasinda bulunmustur. belgesel olayi butun yonleriyle arastiriyor. yillar suren bir calismanin sonucu ortaya cikmis. belgeselin sonunda gelen itiraf ile sok olacaksiniz.
marmaray
-
yolcular yüzünden yine bozulmuş.
boş giderken hiç sorun yok halbuki. insanlar binince bozuyorlar. bence insanların binmesi yasaklanmalı artık. geç bile kalındı ya.
walk the line
-
insani cok mutlu eden bir film bu. ayrica bir ''joaquin phoenix show'' bence. kendisinin johnny cash karakterini yavas yavas gelistirmesi - film ilerledikce ses tonundaki degisimle, kendine guveninin artisini belirten mimikleriyle, gitari adeta bir uzvuymuscasina sahiplenmesiyle, vesaireyle vesaireyle - takdirlerin en buyugune şayan. reese icin de benzerleri gecerli, gerci june karakteri daha bir flat johnny'ye göre ama olsun. boyle icime sokasim gelen film, dvd'sine sarilip uyuycam hatta, o derece. şirinligin tavan yaptigi sahnelerden birinde soylenen şarkı için (bkz: time's a wastin')
onur akın'ın klibinde mevta olan koyun
-
onur akın'ın seviyorum seni klibinde, yönetmene kızıp taşa kafa atan koyundur.
http://youtu.be/m19v4g89ln4?t=1m32s
edit: kaçıncı saniyede olduğunu soranlar olmuş, olay 1.32'de gerçekleşiyor.
edit2 : link güncellendi.