hesabın var mı? giriş yap

  • abraham maslow klinik gözlemlerinden yola çıkıp insan davranışlarına yön veren temel gereksinimleri bir piramite benzeterek iki temel kategoride, toplamda ise 7 farklı başlıkta ele almıştır. ilk kategori insanların temel ihtiyaçlarıdır. bunlar, fizyolojik, güvenlik, sevgi, saygı. ikinci kategori ise üst düzey ihtiyaçlardır. bunlar, bilme anlama, estetik ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarıdır. sırasıyla tek tek ele alacak olursak:

    1. fizyolojik ihtiyaçlar: piramitin en alt tabakasını oluşturan, nefes alma, yeme içme, uyuma vs. gibi hayati ihtiyaçlardır.

    2. güvenlik ihtiyacı: kendisini ve sevdiklerini güvende hissedeceği istikrarlı istihdam sağlaması. finansal açıdan da fiziksel açıdan da kişinin kendisini güvende hissetmesi gerekmektedir. ayrıca sağlıklı kalmak yine bu ihtiyaç dahilinde ele alınmaktadır.

    3. ait olma, sevme, sevilme ihtiyacı: başlığımıza konu olan kişinin temel ihtiyacıdır. piramidin bu basamağında birey aidiyet duygusunu tatmin etmeli, değer verip değer görmelidir. dostluk, romantik bağlanma, ailesel bağların kuvveti yine bu ihtiyaç dahilindedir.

    4. saygı ihtiyacı: ilk üç ihtiyaç tatmin olduktan sonra saygı ihtiyacı daha çok önem kazanmaktadır. başkalarınca benimsenip tanınmak başarılı olmak bu ihtiyaç içerisinde ele alınır. insanlar bu ihtiyaçlarını karşılamak için okula gider, spora gider, mesleki faaliyetlerde bulunurlar. burada kişi başarılarının farkedilmesini sağlarken başarısız olursa kendisini fakir ya da başarısız hissedebilir.

    5. bilme anlama: temel ihtiyaçlardan sonra gelen, üst düzey ihtiyaçlardan ilkidir. kendi içinde olsun, toplumda olsun, çevresinde olsun, olayları daha iyi bilme ve anlama ihtiyacıdır.

    6. estetik ihtiyaçlar: sanatı anlama, zevk alma, kendi yaratıcılığını kullanma, ihtiyacı estetik ihtiyaçtır.

    7. kendini gerçekleştirme ihtiyacı: ihtiyaçlar hiyerarşisinin en üst seviyesidir. kişinin potansiyelinin farkına vardığı, kendini ve çevresini olduğu gibi kabul ettiği, kendi üzerine değil, sorun üzerine yoğunlaştığı, hayata nesnel açıdan bakabildiği, çok değil az insanla derin, tatmin edici ilişkiler kurduğu basamaktır.

    maslow'a göre kişi, sırasıyla bir kategorideki ihtiyacını tam olarak karşılayamadan bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine geçemez. açıklamasını ise 'karnı aç olan bir bireye 5.sınıf bir çorba, 1. sınıf bir yağlı boya tablosundan daha değerli gelir.' şeklinde örneklendirmiştir.

    kendini gerçekleştirme insanın nihai ihtiyacıdır. piramidin bütün basamaklarını tek tek çıkmak gerekmektedir. bir ihtiyacı karşılamadan bir üst aşamaya gelinemeyeceği için insan, sevilme ihtiyacını karşılamadan saygı ihtiyacını, saygı ihtiyacını ve sonra gelen ihtiyaçlarını karşılamadan da kendini gerçekleştirme ihtiyacını tatmin edemez. *

  • geçenlerde gittigim mekan 3500 liraya dana aldim.

    dedim nusret'çim etimi kendim getirdim. bana bu danayı hemen kes pişir.

    adeta etin envai çeşidine doyduk, dananın taşaklarını ise nusret bize özel hazırlattı taşak sushi yapmış, sonuçta 3500 tllik hayvan.

    edit: 3500 liralık hesabıyla artizlenen bir yazar vardı bundan 4-5 entry üstte.. onunla billur geçiyorduk ki, uçuvermiş o yazı.

    edit2: ilk debe'ye giren entrymin nusr-et'le ilgili olması da komik olmuş...

  • başlık: nasıl kör oldum anlatıyorum

    1. asdkıdgfıw kjlfıskudaadll mamsej msuj masuduakag lhldfgı oadldslfs mfhgksf
    5. @1 adam başlığı yazmış sonra kör olmuş

  • uysal ve efendi durduğuna aldanılmaması gereken bir hayvan olan atın tersinin ne kadar tehlikeli olduğunu bizlere gösteren olay.

    çizgi filmlerde karakterlerin fırlarken çıkardıkları ses çınladı kulağımda.

  • benim babam bana kızar ve bir şeyi beceremediğimde bana "çöçe" derdi.
    ağzını çok şapırdatırdı. ama bizden ufacık bir ses duysa çok sert tepki verirdi.
    çok sertti babam çok sert.

    salak bir devlet hastanesinde, salak bir asistan bizi başından kovmak için hastanenin kantinine gönderdi. sonra orada beklerken bir kaç kız ile geldi. hemen yanına gittim. babamın filmleri ne oldu diye. canı sıkıldı kızların yanında ona yaklaşmama. birazdan yanıma gel diye bana emir verdi.

    tostunu çayını bitirip kızlarla muhabbetini bitirmesini bekledim ve iki adım arkasından merdivenle yukarı çıkıyoruz. annemle babam orada kantinde sırada oturuyorlar.

    yukarı çıkarken salak doktorun, salak asistanı, babamın beyninde kocaman bir ur olduğunu 3 ay bile yaşamayacağını, maç skoru söyler gibi söyledi. biraz biliyordum durumu ama böyle de söylenmezdi ki.

    neyse filmleri aldım. annemle babamın yanına gittim. hiç çaktırmadım onlara.

    babam durumu anladı ve

    "size ben doyamadım ki" dedi sadece.

    ameliyatlar kötü günler ve ben "çöçe" ellerimle ona biraz da olsa yemek yedirebildiğimde "şapırdatmasından hoşlanırdım". sadece biraz yemek yedi diye. sadece 3 ay sürebildi zaten.

    yani dediği tüm kötü sözleri kızmaları değil de "bize doyamadığını" söylemesini unutmamam.

    budur.

    ----

    edit: doktorlar kızmasın ama salak olan kişi salaktır. salak olmayan salak değildir. doktorluk teferruattır.

  • hakan ve doğukan gönüllüleri öyle bir yerin dibine soktu ki iki kelimeyi bir araya getirmeye zorlanan gönüllü zımbırtıları saçmalıyorlar şu an.

    turabi daha geçenlerde "onlar gülmesin hep biz gülelim" dedi röportajında şimdi diyor ki üzülüyoruz.

    hasan "yiyoruz ama sonra yine acıkıyoruz." ama onlar hiç yemiyor kafan basmıyor sanırım hasan? pama o kadar hamuru yedikten sonra protein eksikliği çok normal...

    hilmicem "önlerinden mi alıyoruz ödülü, kazanıyoruz gidiyoruz." adamlar hak etmediniz demedi ki? kaybettiğimiz için hem karnımız aç hem mutluluğa açız diyorlar. anlamak niye bu kadar güç?

    ulan sen dokunulmazlığı alamayasın diye turabi her türlü psikolojik savaşı yaptı, sen bile dayanamadın o kanka rolünden çıkıp turabi bir sus dedin, begüm seni desteklemedi çünkü sen kazanırsan onu yazacaklardı. karşı tarafa bakacağınıza kendi içinizdeki pisliklere bakın.

    doğukan'a soytarılık yap sana da bu yakışır diyen turabi, o adam hiçbir şey yapmasa sırf babası sayesinde saygıyla anılmayı hak ediyor. ki doğukan'ın da çok sağlam bir karakteri var. sen o adamın boku olamazsın. nasıl yetiştirmişler seni hangi hatalı gecenin ürünüsün anlamadım... beyinsiz maymun.

  • bildiğim kadarıyla olmayan olay. izmirliler etten pek çakmaz. olayları ot ve balık.
    ama izmir 'e çakacak laf bulamayıp sadece domuz eti üzerinden vurmak isteyen yobazlara göre olan şeydir.
    ne komik lan "domuz eti üzerinden vurmak" . :)