hesabın var mı? giriş yap

  • kurabiye gibi kurabiye. hiç öyle çamur haline gelmiyo, basın açıklamasını yapıp olaysız dağılıyo. mis.

  • debe editi: evet insanlarla
    konusurken agizlarina bakiyorum hala...

    2003 yazi.
    universite yillari,
    alanyada 5 sap tatil yapmis donecegiz.
    ben 1 gun erken donecegim;
    kol kola, hafif cakir donus biletini almak uzere kamilkoc yazihanesine girdik.
    sonra bizimkiler cikti ben kaldim tek yazihanede.

    eskiden ,konustugum kisilerin suratina pek bakmazdim. ne yalan soyleyeyim hala agizlarina bakiyorum, yuzyuze konusurken insanlarin...

    neyse yazihaneye girdik topluca sonra ben tek kaldim.
    bilet tarihimi netlestirmek icin yazihanenin sol duvarindaki takvime baktim. sag kolumu bankoya dayadim. omzum elemana donuk...
    yan donuk vaziyette bilet saticisiyla konusmaya basladim.

    iste su tarihte su saate istanbul’acam kenari bilet istiyorum.
    eleman tamam dedi.

    ben yine omuzum elemana donuk parayi verdim ustunu avcumun icine tutusturdu.
    bi garipsedim bu hareketini zira insanlara donukmayi daha dogrusu insanlarin bana dokunmasini da pek sevmiyorum.

    neyse dedim.
    eleman bileti kesti.
    bileti de ayni sekilde elimi tutarak icine tutusturdu.
    icimden bi tovbe cektim.
    ben tovbemi cekerken eleman bankonun arkasindan cikti koluma girdi!!!

    ben yardimci olayim size dedi.
    basamaklardan nazikce indik.
    arkadaslarimin yanina dogru ilerliyoruz...
    ben durumu anlamistim, kas goz isaretiyle arkadaslarima izah etmeye calisiyorum.

    beni yillardir taniyan arkadaslar da durumu anlamis olacak ki caktirmadilar...
    eleman beni arkadaslarimin arasina birakti.
    2 arkadas koluma girdi, tesekkur etti.
    eleman yazihaneye girince kahkahalarimizi tutamadik...

    2003 yilinda alanya merkez kamil koc calisani; sen ne kadar naif, iyi niyetli, yardim sever bir insan ki yuzune bakmayan bir düdüğün kör olabilecegini dusundun.
    bir de yardim ettin...

    ben kör degil bir hödüktüm, sayende biraz törpülendim.

    sana tesekkur ederim...

  • hakkında okuduklarım doğruysa şu an teknoloji diye kullandığımız şeylerin hemen hepsinde imzası bulunan deha.

    edison, sen de şarlatansın, topsun ibne.

  • arabama zarar verilmeyeceğini bilsem ben de aracımın arkasına " uber siksin sizi emi " notu yapıştırarak destek olmak istediğim firma. o kadar sevmiyorum ki taksiyi, plakasını, sahibini , şöförünü... uber böyle canınızı acıta acıta acıta devam etse.

  • (bkz: kibir)
    yaşadığımız bedenden izlediğimiz hayatın sahnesindeyiz ve öncelik biziz. ancak diğer insanlarında böyle olduğunu kabullenmek zor.

    (bkz: korku)
    savunmalarımız, öfkelerimiz, küsüp gitmelerimiz, vurup öldürmelerimiz. günlük yaşantıda verilen basit tepkilerden, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine kadar neredeyse hepsi korku yüzünden. zarar görmekten, bazen toplum içinde ya da ait olduğu zümre ( aile vs. ) dışlanmaktan, önemsiz olmaktan, kontrolü kaybetmekten, kontrolü ele geçirememekten, zamanı kaçırmaktan, yanlış anlaşılmaktan, önemsizleşmekten, önem atfedilmemesinden, yanlış tercih yapmaktan, yanlış insandan, doğru insanı kaçırmaktan... uzar gider. çok korkuyoruz. hayatı kaçırıyoruz.

  • türkçede artı sayıdan önce tanımlanmaz, matematikte öyle yapılır, onun da ingilizcesi türkçesi yoktur. yani ingilizce’de eksi beş sayısı "5-" türkçe’de "-5" diye yazılmaz. ikisinde aynı yazılır.

    ingilizcedeki “x+” yani “x plus” notasyonu bizdeki “x ve üstü” anlamına gelir ama kısa bir karşılığı yoktur. +18 de “18 ve üstü” anlamına gelmez. “üstüne 18 ekle” anlamına gelir. bunu bir etkinlikte yanınızda getirdiğiniz ekstra kişiyi “+1” diye tanımlıyor olmanızdan çıkarabilirsiniz. (bkz: +1)

    öte yandan türkçe’de 18 yaş ve üstünü tanımlamak için kısa bir notasyon olmadığından “+18” ile “18+” arasında bir doğruluk farkı yoktur. çünkü dillerin kuralları, dolayısıyla doğrular kullanımla belirlenir, organik gelişir. bir gün “şarz” söylenişi daha popüler olursa doğru söyleniş o olur.

    “türkçe’de %18 yazıyoruz ama ingilizce’de 18%” argümanı ise konuyla alakasızdır çünkü bu sıralama açık hallerinin yazılışından dolayı öyledir: “yüzde 18” deriz, ama ingiliz “18 percent” der. oysa “18 ve üstü” ile “18 plus” açık şekilde aynı yazılır.

    dolayısıyla bana “18+” “18 ve üstü”nü anlatmak için makul geliyor ama başka bir notasyon yaygınlaşabilir o zaman onu kullanırız. yine de siz bunları saçma mantıklara oturtmaya çalışmasanız, hatta bunları debeye sokmasanız nefis olur. üzülüyoruz.

  • geçenlerde bir televizyon programında -adını hatırlayamıyorum- sinema konusunda ne kadar cahil olduğunu gösterdi şahan. recep ivedik 2 isimli filminin tanıtımı için mikrofonlara konuşurken sunucunun ''bir röportajınızda sanat filmlerinden hoşlanmadığınızı söylemişsiniz.'' demesi üzerine bir anda su görmüş kediye dönmüştür. ''aaa hiç gelemem , hiç dayanamam. aman allah korusun'' diyerek garip bir tribe girmiştir. sanat sineması sever sevmez , buna bir lafım olamaz elbette ama konuşmanın devamı her şeyden önce şahan için çok talihsizdi. ''şimdi ben alayım ağzıma bir sigara , başlayayım buradan eminönün'e kadar yürüyeyim. arada denize bakayım bir şey demeden. al sana sanat filmi.'' eyvah eyvah. bu kadar mı bağırır bir insan ben cahilim diye. tamam , sevmiyorsun etmiyorsun ama bu mudur senin sanat filmi benzetmen ? devam ediyoruz. ''öyle fukaralık edebiyatı yaptıklarına da bakmayın , milyon dolarlar kazanıyorlar festivallerde aldıkları ödüllerden sonra.'' sanırım burada nuri bilge ceylan a bir taş atıyor. e şahan bırak da adam kazansın para yahu , sen mi kazanacaksın olan parayı. neyse , devam. ''oyunculara da para vermiyorlar bunlar. mehmet sen gel , ahmet sen gel diyerek tanıdıklarını oynatıyorlar. bedavaya getiriyorlar filmi'' hmm. bu da oldukça talihsiz bir açıklama. acaba kaç sanat filmi izledi bu adam ? gerçekten tanışsam ilk önce soracağım bu. söylevinin en komik yerini sona sakladım tabi ki. ''zaten toplasan kırk ya da elli plan var. öyle film mi olur.'' hmm. demek ki film yapmak için devamlı cut , devamlı geçiş , devamlı bir aksiyon olacak öyle mi. baksanıza adam fellini , bergman triplerine girip sinemayı açıklıyor. planların ne kadar önemli olduğunu belirtiyor. gerçekten yazık. adam , sen sevmeyebilirsin. recep ivedik çek , izlen. bir lafım yok. ne diye çıkıp kendini gerçekten komik duruma düşürüyorsun ? sinema üzerine konuşacak son insanlardan birisin , bari konuşma.

    (bkz: gonuşma layn)

  • - sneijder gelecekmiş
    + la olm mal mısınız ne işi var onun türkiyede

    ....

    - gelmesi an meselesi
    + a aha ahahhaa mal la bunlar hala gelecek sanıyolar

    ....

    - anlaşmışlar
    + bisktrin la hayal kurmayın amk

    ....

    - geldi ya la
    + olm sneijder da futbolcu mu amk

  • ondört, onbeş yaşlarındayım sene 98. kuzenimle su tabancalarının içerisine çamaşır suyu doldurup akmerkeze gittik. önümüze ne geldiyse vakko,mango,diesel girdik çaktırmadan sıkıyoruz kıyafetlere, cephanemiz bitmeye yakın ilk uğradığımız mağazalardan biri olayı çakozlayıp güvenliğe haber vermiş.

    alışveriş merkezinde olanüstü hal ilan ettiler, çıkanların üstlerini arıyolar filan. eylem silahlarını tuvalete atıp, şüpeli hareketler sergilemekten kaçınınıp sıvışmıştık. acayip eğlenceliydi!

  • sınıfa girmeyen çocuk bıçaklasaydı terörist olacaktı. ama başkan bıçaklamış. şimdi soruyorum: ne işi varmış o çocuğun sınıfın dışında?