ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
başak cengiz'in öldürüldüğü anın görüntüsü
-
silahı olan bir insan bile bu saldırıya karşı koyup kendini savunamazmış gerçekten.
şu an hayatta olmamızın tek sebebi o gün orada olmayışımız.
kokoreçin çok pahalı bir şey olması
-
yarım tavuğa bakıyoruz, 2 tl. yarım kokoreç 6 tl 7 tl. neden? hayvanın bokunu yiyip yemediğimiz belli değil, 7 tl'yi kitliyolar. öbür tarafta boksuz et 2 tl, burada boklu et 7 tl? bu nası mantık lan ecdadına koştuklarım...
üzücü.
bütün parçaların güzel olduğu albümler
-
levent yüksel - medcezir
fikret kızılok - yan yana
kazım koyuncu - viya
ezginin günlüğü -ilk aşk
2136 tl maaş alıp önce kariyerim diyen kız
edebiyat dedikoduları
-
afyon'da "kudret" adlı yerel gazeteyi çıkarmakta olan cüneyt mollaoğlu, 1950 yılının mayıs ayında bir trene binerek eskişehir'e doğru yola çıkar... cumhuriyet'in ilk yıllarından beri çalışan bir trenin kompartımanında, cüneyt bey'in yanına kütahya garı'nda bir kız çocuğu oturur. cüneyt bey cebinden gazetesini çıkarır, okumaya başlar; kız çocuğunun gözü de gazete sayfalarındadır.. akrabası sinirlenerek dirseğiyle dürter, "evladım ayıptır başkasının gazetesi okunmaz, yapma etme.." ama çocuk gazeteyi okumaya devam eder, üstelik bununla da kalmaz, cüneyt bey'e dönüp "siz bitirdikten sonra gazetenizi ben okuyabilir miyim?" diye de sorar..
çocuğa refakat eden akrabası çok bozulur bu duruma, kızın kulağına eğilip, "sen ne terbiyesiz bir kızsın, tanımadığın bir adamın gazetesi alınır mı?" der. konuşulanları duyan cüneyt bey gülümseyerek gazetesini çocuğa verir ve ardından "okumayı seviyor musun?" diye sorar. tarlalar arasından akıp giden trende bir sohbet başlar, gazeteci ve kız çocuğu arasında..
cüneyt bey anlar ki yol arkadaşı, okumayı çok seven, kitaplara ilgi duyan bir çocuktur. sohbet esnasında çocuk ona masallar yazdığını söyler, bu daha da hoşuna gider cüneyt bey'in. "peki," der, "yazdığın masallardan birini bana gönderir misin? eğer uygun görürsem gazetede basarım. ama masalını mutlaka daktiloyla yazıp göndermen gerekir."
bu sözler çok heyecanlandırır kız çocuğunu, masalının bir gazetede basıldığı düşüncesi günlerce süsler hayallerini.. ama daktilo, ulaşılması zor bir araçtır o günlerde; her yerde bulunmaz, ancak devlet dairelerinde, okullarda vardır. kız çocuğu, "nereden, nasıl daktilo bulacağım?" diye düşünürken bir gün kütahya'da, adliye önünde çalışmakta olan arzuhalcileri görür. arzuhalciler, okuma yazma bilmeyen insanların devlet dairelerindeki işlerine dilekçe yazan, daktiloyla geçinen emekçi insanlardır. küçük kız arzuhalcilerin yanına gider ve "benim bir masalım var, el yazısı, onu size getirsem bana daktiloda yazar mısınız?" diye sorar. "tamam," der arzuhalci, "ama 2 lira alırım."
2 lira o zaman büyük bir para, hele ki bir çocuk için.. ama kararlıdır kız çocuğu; haftalar boyunca harçlıklarını saklar, almak istediği karamelaları, bisküvileri yemez, içmek istediği gazozları içmez ve o parayı biriktirip yazdığı hikâyeyi arzuhalciye daktilo ettirerek gazeteye gönderir. yayımlanan ilk öyküsü budur.. ki yıllar sonra bu ülkenin çocuk edebiyatının en ünlü, en saygın ismi olacaktır. o kız çocuğunun adı, çok sevilen kitaplarının kapağında "gülten dayıoğlu" yazmaktadır..
gülten dayıoğlu, "kudret" gazetesinde yayımlanan ilk öyküsünü kaybeder. gazeteye başvurup arşivinden öyküsünü bulmak ister ancak gazete binasının yandığını öğrenir. ne gariptir ki dayıoğlu, gazetede yayımlanan ilk öyküsünde bir baca temizleyicisini anlatmıştır.
gülten dayıoğlu ailesiyle beraber istanbul'a gelir ve ortaokula başlar. türkçe öğretmeni onun edebiyata olan ilgisini kısa sürede keşfeder. bir gün, türkçe dersindeyken müfettiş gelir sınıfa. öğretmen ders anlatırken müfettiş, gülten dayıoğlu'nun yanına oturur. ders bittiğinde, sınıftaki çocuklar teneffüse çıkarken, öğretmen gülten dayıoğlu'nu müfettişle tanıştırmak için durdurur. "biliyor musunuz müfettiş bey, bu çocuk edebiyatla çok ilgili ve inanıyorum ki ileride çok büyük bir yazar olacak."
müfettiş, çocuğa bakar ve şöyle söyler: "madem edebiyatı bu kadar seviyor, o zaman bu çocuğu kütüphanede görevlendirelim."
gülten dayıoğlu o müfettiş sayesinde kütüphanede görevlendirilir ve raflardaki kitapları tek tek okumaya başlar. o gün derse giren müfettiş, reşat nuri güntekin'dir...
sunay akın
2013 kpss ücretleri
-
kesinlikle yok artık dedirtti. ücretler:
1 oturum:40 tl
2 oturum:80 tl
3 oturum:120 tl
4 oturum:160 tl
artık ciddi anlamda insanlarla dalga geçtiklerini düşünüyorum.zaten bu sınava başvuran insanların çoğu mezun ve işsiz.
25-30 yaşındaki bir insan için ailesinden harçlık almak ne kadar ağır bir durumdur bilir misiniz?
yazık gerçekten yazık bu ülkeye.
ben ailemden ayrı yaşayan bir insanım.
bir şekilde işsiz de olsa hayatıma devam ediyorum.
bazen kuru ekmek ve zeytin yiyorum.bazen domates ekmek yiyorum.
inanın 5 liralık bir şey alırken bile yarım saat düşündüğümü biliyorum.
sadece ben değilim bu durumda olan.
benim gibi çok kişi var bu şartlarda sınava hazırlanan.
bu kadar zorluklar altında çalışırken sınava 2 ay kala sistemi değiştiriyorsunuz dalga geçer gibi.
şimdi de fahiş fiyatlar.
mecbursunuz ben ne dersem yapmaya durumu.
zaten bu ülkede en değersiz olan şey insandır.
boşverin devlet büyüklerimiz düşünmeyi sizler bizi.
ama sadece şunu söylemek istiyorum: hiçbirinize hakkımı helal etmiyorum.
kızını kaçırmak isteyen genci öldüren baba
-
adaletin tecelli etmedigi ulkede adaleti tecelli ettiren babadir.
atatürk'ün şapka devrimi vizyonsuzluğu
-
hakkaten lan. bugünleri öngörebilseydi, herhalde kafamıza huni giyiyor olurduk.
debedit: (bkz: 22 aralık 2016 ışid'in 2 askerimizi şehit etmesi)
2 mayıs 2019 cumhurbaşkanlığının metro kararı
-
(bkz: kaleci değişti 2 penaltı)