hesabın var mı? giriş yap

  • kullanan dişi ben değilsem sıkıntı yaratmaz.

    babam bana araba kullanmayı öğretirken boş alan diye hayvan pazarına gitmiştik.. kocaman yer, dön dön bitmiyor. belediye elektrik direği için galiba çukur açmış ama boş bırakmış. üzerini de ot kaplamış

    öyle dönüp dururken ön tekeri o çukura soktum, babamın kafayı da aynaya. dakikalar geçti araba çukurdan çıkmıyor. baba sinirli, babanın kafası kanıyor, elinin tersinde ve kemerle bağlı durumdayım.. allah acıdı da ilerde tarlada top oynayan gençler peyda oldu bi anda ve kaldırıp çıkardılar bizi.

    dönüş yolunda yine direksiyona geçirdi beni zorla, hemde trafikte.. bi tane otobüs çok yakın geçince korkup gözümü kapattım, ellerimle :) nihayetinde; araba kullanacak cesaret ve yeteneğe sahip olmadığıma babam da ikna olunca, yer değiştirdik. tekrar yola çıkacağız

    babam- bak bakalım sağdan gelen var mı
    ben- maviden sonra yok

    yok kısmını duymuş sadece. bastı bakmadan.. benim oturduğum tarafa bi tane şahin girdi, ve akordeon olarak durdu.

    babam bence o gün silmiş, o gün vazgeçmiş olabilir benden.

    edit: babanın araba kullanmayı öğretmesi

  • ingilizceyi 10. sınıfta eşekler gibi kendim çalışıp öğrenip 12. sınıfta toefl'dan 106 aldım, o yüzden bu konuda açıklayıcı bir yorum yapabileceğimi düşünüyorum.

    8. sınıfa kadar devlet okulunda okudum. bir tane ingilizce öğretmenim vardı 4. ve 5. sınıfta, dünya tatlısıydı. ama en fazla öğretebildiği şey çatlak patlak bir present tense'ti. dersi çok seviyordum, tahtaya bakıp "bunun sayesinde bir gün yabancılarla konuşabilirim" diye hayal kuruyordum. ama gelin görün ki sınıfım 40 kişiydi. bir derste defterime yazdığım en kompleks bilgi "does mary have a bicycle?" "yes, mary has a bicycle. / no, mary does not have a bicycle." idi.

    sonra bu tatlı kadın gitti, yerine kolejli bir ingilizce öğretmeni geldi. telaffuzu süper, bilgisi süper ama bir egosu var ki anlatamam. sınıfım gecekonduda yaşayan, babası kapıcı olan, hatta çocuk esirgemeden gelen çocuklarla doluyken bu kadın bize haftada iki gün kolejindeki öğrencilerin nasıl iyi öğrendiğini, bizim iki kelimeyi bir araya getirip cümle bile kuramadığımızı anlatırdı. kitap özetleri hazırlatırdı, beğenmezdi. sınıfta bir keresinde özeti anlattırmak için beni tahtaya kaldırdı, "ingilizce anlat bakalım hikayede ne oluyor" dedi. boğazım nasıl kurudu, dizlerim nasıl titriyor. ki ben normalde derslerde en öne oturup her soruya el kaldıran bir öğrenciydim (hala öyleyim) ama o gün konuşamadım. sonra bir de telaffuzum kötü diye azar yedim. bizim yaşımızdaki kolej öğrencileri şu an roman okuyormuş, bizden bir şey olmazmış. hala unutamuyorum.

    8. sınıfta gittiğim özel okulda ingilizce dersleri iptal oldu, test çözdük. lisem özeldi, haftada 10 saat derslerde tamamen ingilizce konuşmaya başladık ilk kez. sınıf arkadaşlarımın hepsi şakır şakır, ben kekeliyorum, ellerim terliyor. çünkü pratiğim yok arkadaşım, pratik yapacak kaynağım, kaynak bulacak bilgim bile yok. öğrenmek istiyorum ama ileriye gidemiyorum.

    sonra bir gün, birinin ingilizcemle alay etmesi üzerine "yeter lan öyle bir ingilizce öğrenecem ki hepsinden iyi konuşacam" diye hırs yaptım. o sene de harry potter ve ölüm yadigarları çıkmıştı. onun ingilizcesini dünya para verip aldım, anlamadığım bütün kelimeleri tek tek yazıp öğrenmeye çalıştım. günde 3 sayfa okuyabildim. ama içimde artık o kadar birikmiş ki sürekli elimde olmayan bir durumdan dolayı aşağılanmak, bu çileye 1 sene boyunca devam ettim. şu an ise yeni tanıştığım insanların "ingilizcen çok iyi, kaç senedir amerika'da yaşıyorsun?" diye sorduğu bir seviyedeyim.

    ama ben bu noktaya, hırslı olduğum için gelebildim. o kolejli ingilizceci bizi derste her fırsatt aşağılarken "bir gün göreceksin" diye düşündüğüm için geldim. benim yaşadıklarımı yaşayan diğer çocukları, cesaretleri kırıldığı ve bir daha ingilizce öğrenmek istemedikleri, yabancı dili bıraktıkları için hiç suçlayamam.

    evet, sorun müfredatta. ama aynı zamanda da öğretmenlerde. bölümünü bitiren herkes öğretmen olabiliyor ama devlet okullarında doğru düzgün eğitimci yok. öğrenciye şefkat, anlayış, iyi niyet diye bir şey yok. mutsuz hayatlarının, doğru düzgün maaş ödemeyen işlerinin acısını 30-40 tane gariban çocuktan çıkaran memurlar var sadece sınıfta. materyal müfredat imkanlar artsa bile bunları tutkuyla, ilgiyle aktaracak öğretmen bulamazsanız hiçbir eğitim reformu bir boka yaramaz.

  • anne babalık evlilikle bağlantılı olmadığı için çocuğuyla ilgilenmek zorundadır. ona zorunda değil buna zorunda değil diye diye insanın ahlakı olmadığında sadece akılla hayvandan hallice olacağını unutmamak gerekir. kişi çocuğuyla her koşul altında ilgilenmeyecekse, baba olmayı sikinin keyfine bir durum olarak görüyorsa o zaman hiç bir şekilde baba olmamalıdır.

  • düpedüz yalanciliktir lakin bir diger açidan da karsi taraf yutarsa, çok kere karizma kurtaran bir harekettir. bu sebepten, bu eylemimize bir tür beyaz yalan da diyebiliriz. mesela, misil misil uyurken, aniden fürülü fürülü telefon çalar. elbette, ya is yerine ya da baska bir seye geç kalinmistir. karsi taraf "oha! gunaydin! oha! uyandirdim mi? oha! oha?" diye sorar. rol yapicisi da "ay hiç olur mu canim? çoktan uyanmistim! çikiyorum birazdan!" der. iste bu "çoktan uyanmistim" bölümünün inandirici olmasi için, dikkat edilmesi gereken hassas hususlar sunlardir:

    - telefonu açmadan önce, 3 kere öhö demek. (bu hareket, bogazi temizlemeye, uyku sesinden kurtulmaya ve sesin çatalli çikmasini engellemeye yarar.)
    - telefonu açinca söylenecek "alooo?" kelimesini, sonsuz bir enerji ve hiperaktiviteyle söylemek. (bu hareket, "en az bir saattir ayaktayim. dusumu yaptim, tostumu yedim seni bekliyorum" imaji yaratmaya yarar.)
    - konusma boyunca, bu enerji ve hiperaktiviteyi artirarak devam ettirmek. (bu hareket, inandiriciliga atilan adimlari hizlandirmaya yarar.)
    - konusma esnasinda yataktan firlayip, çaktirmadan mutfaga ya da banyoya gitmek ve fonda gürültü yaratmak. (bu hareket, "kahvaltim bile bitti, ortaligi topluyorum yahut banyoda saçlarima son bir kez bakiyorum" imajiyla, inandiriciligi perçinlemeye yarar.)
    - telefonu kapatmaya yakin, sokak kapisini gürültüyle açip, gürültüyle kapatmak. (bu hareket, "evden çiktim bile!" mesaji vermeye yarar.)
    - konusmanin sonunda pencereyi açarak, kafayi disari uzatmak ve fonda sokak gürültüsü yaratmak. (bu hareket, "su anda sokaktayim, emin adimlarla ilerliyorum!" mesaji vermeye ve basarili bir rolle oscar'a aday olmaya yarar.)

    tabii, telefonu kapattiktan sonra, isik hiziyla giyinmek, hazirlanmak, kosmak lazimdir. öyle miyir miyir hareket edilirse, karsi taraf süphelenebilir. "hani çoktan uyanmistin ulan?" diyebilir. sitemkar taslamalarla kalbinizi kirabilir.

  • sahibinden gibi siteler sağlıklı ekonomilerde bilgi asimetrisini azaltarak pazarın daha sağlıklı oturmasını sağlar.
    sağlıksız ekonomilerde ise bizde olduğu gibi yapışkan enflasyonun daha da yapışkan olmasını sağlar.
    kötü olan site değil, ekonomi.
    kapatacaksanız liyakatsiz ekonomi yönetimini kapatın.

  • bakara makara sorun degil, beni temsel eden basbakanin elini kolunu yardirarak omzunu araya sokarak fotograf karesine girmesi sorun degil. turkiye ekonomisinin 19. siraya dusmesi sorun degil. adamin peceteye parayi teslim aldim yazip cezadan yirtmasi sorun degil. bunlara bakip ne gunlere kaldik demiyoruz ama birisi asker kiyafeti bornoza benziyor diye dusakabin diyince ne gunlere kaldik oluyor. dikkat ettiysen daha yolsuzluk kayitlarina dogudaki sorunlara girmedim. akpnin cogunluk oylari almasi garip bir durum degil her gun daha cok ispat cikiyor. koyunogullari

  • modlarla alakalı çok fazla entry giriliyor. özellikle ara ara oyunun ücretsiz dağıtımı ile oyuna yeni başlayanlar dalga dalga oyunu keşfetmeye çalışıyor. bu entry'de bence oyunun olmazs olmaz modlarını paylaşacağım. mod işi bir dehliz ben öncelikle oyunu oynamamı rahatlatan modları paylaşıcam. ileride daha farklı modları da eklerim. bu arada dikkat etmeniz gereken bir konuda dlc'ler. oyunu aldınız ama zibille dlc var. bazı modlar ve skinler belirli dlc'ler olmadan çalışmaz. bu yüzden mod yüklemeden önce sizde olmayan bir dlc'yi istiyor mu diye kontrol etmeyi unutmayın.

    tm:pe v11 stable (traffic manager: president edition)
    en önemlisi ve tartışmalı olanla başlayalım. trafik düzenleme modu. öncelikle menü açıklamasını bırakalım.

    bu modda benim en sık kullandığım özellik trafik düzenleme özelliği. özellikle otoban çıkışlarını ve katılımlarını düzenlemek için birebir. menüde lane connector olarak geçiyor.
    ikinci en sık kullandığım özellik ise geçiş önceliği ayarı.
    bu da menüde priority signs diye geçiyor. dönel kavşak veya 4 yol ağızı fark etmez her türlü kesişim noktasındaki karışıklıkları kolayca çözebilirsiniz.
    trafik ışıklarını açıp kapatabilirsiniz
    yolu kullanıcak olan araçları açıp kapatabilirsiniz.

    bunun dışında da özellikleri var ama benim en sık kullandıklarım bunlar.

    precision engineering yol yaparken bir viraj yapacaksını diyelim 90 derecelik bir açı ile dönmek istiyorsunuz. işte size bu bilgiyi yol çekerken ekran gösteriyor. yolun dönüş açısı gibi bilgileri görerek yaparsanız mükemmel simetriklite parseller yapabiliyorsunuz. şöyle görünüyor.

    move it yaptığınız şeylerin yerini değiştirmek bazen çok maliyetli oluyor. çoğu zaman da bi yolu geçirmek için azıcık kenara almak istiyorsunuz. işte bu tip ufak kaydırmaları rahatca yapabileceğiniz bir mod.

    extra landscaping tools adından anlaşılacağı gibi harfiyat işlerinizde size yardımcı olabilecek bir mod. oyunun kendi harfiyat aletleri biraz yetersiz. bu mod ile haya ettiklerinizi daha kolay yapabilirsiniz.

    automatic bulldoze v2 yine ismi ile müstesna bir mod. terk edilmiş, yanmış, yıkılmış binalar otomatik olarak yıkıyor. bu mod olmazsa bu binalar tek tek sizin tespit edip yıkmanız gerekiyor. yoksa bu binalara başka yeni insanlar gelip yerleşmiyor. önce yıkılması şart. şehir büyüyünce de bunu takip etmeniz gerçekten zorlaşıyor. özellikle de bazen şehirde beklenmedik sıkıntılar yaşandığın bir anda büyük popülasyon kayıpları yaşayabiliyorsunuz ve bir anda yülerce terk edilmiş bina oluyor. bunları da tek tek yıkmak çok can sıkıcı. mesela bir deva benim kanalizasyon çıkışım su pompasına fazla yakın olmuş bütün şehir içme suyundan zehirlendi ve bir anda kitlesel ölümler yaşandı. bir yandan insanları hastanelere yetiştirirken bir yandan da terk edilmiş binaları yıkmak çok zor bir şey. o yüzden bunu da kurun bence.

    roundabout builder 4 yol ağızları trafiğin 1 numaralı kaynağı. bu yüzden yoğunluk olan yerlere roundabout yani dönel kavşak yapmaya çalışın. özellikle otobanların şehre bağlandığı ilk noktalara mutlaka yapın. bazen de 4 yol ağızı olan bir yer oyun ilerledikçe yoğunlaşıyor. orayı sonradan dönel kavşak yapmak için bu mod ideal. çapını belirliyorsunuz, hangi tip yol yapmak istediğinizi seçiyorsunuz, 4 yol ağızının ortasını seçiyorsunuz ve tıklıyorsunuz mükemmel yuvarlaklıkta bir dönel kavşak yapıyor. bu da şöyle görünüyor.

    auto line color
    bence bu mod oyunun buglarından birini kapatıyor. diyelim ki metro hatları döşediniz ve birden fazla hattınız var. bu hatları harita açtığınızda her hattın aynı renk olduğunu göreceksiniz. bu renkleri değiştirmeniz gerekiyor. hangisi hangisi anlamak için. işte bu küçük mod yeni bir hat açtığınızda ona otomatik farklı bir renk veriyor. tekrar girip değiştirmenize gerek kalmıyor.

    clouds & fog toggler
    bu özellikle bilgisayarı zorlananları rahatlabilir. oyundaki bulut ve sisleri ortadan kaldırıyor.

    city vitals watch
    şehir büyüdükçe takip etmeniz gereken ve büyütmeniz gereken bazı temel metrikleri düzenli olarak devamlı ekranda tutan bir mod. mesela elektrik, su, kanalizasyon kapasitenizi falan devamlı ekranda tutuyor böylece kesinti yaşanmadan gerekli büyütmeleri yapabiliyorsunuz. ekranda sağda city vitals watch diye bir pencere var. o siz kapatmadığınız sürece sabit duruyor. bu alanı kişiselleştirebiliyorsunuz da.

    one-way street arrows
    tek yön olan yolların yönlerini sürekli gösteren mod. yol menüsüne girdiğinizde görebiliyorsunuz biliyorum ama ben bu bilgiyi almak için her seferinde yol menüsüne girmiyim her an göreyim isterseniz bu mod çözüm.

    unlimited money + everything son olarak da bu mod işin kolayına kaçma isteyenlere herşeyi limitsizce kullanabiliyorsunuz.

    bunlar dışında çeşitli skin modları var. nedir bu skin modları mesela tırları dhl kamyonu gibi gösteren mod var. şehirlerin mimari tarzını değiştiren mod var. mesela yeni bir yerleşim bölgesi yaptınız. bu bölgeyi districts'den ayrı bir bölge olarak oluşturun. bölgeyi oluşturduğunuzda oraya otomatik bir isim atayacak. o isme tıklayın. şöyle bir menü açılacak. bu menüde european yazan şey o bölgedeki binaların mimarı çeşididir. işte indireceğiniz bu tip modlarla farklı mimari özelliklere sahip bölgeler yaratabilirsiniz. bendeki seçenecekler mesela şöyle. bunları ben indirdim yüklü gelen şeyler değil. steam'de nerde bunlar derseniz işte burda.

    şimdilik benden bu kadar. ara ara tazelerim burayı. sorusu olan olursa da yeşillendirsin. ben steam üzerinden oynuyorum bu arada. steam dışındaki platformlarda modlar nasıl kurulur vs. o konulara hakim değilim.

  • program öncesi anketleriyle hafızalara kazınmış program. nba'i her gece açıp izleyen biri değilim, anca play-off'larda düzenli olarak izliyorum o da eğer ertesi gün önemli bir işim falan yoksa. ama takip etmeyi seviyorum, haberlerine bakıyorum, kim ne yapmış ne etmiş öğrenmeyi seviyorum. bu bilgilerin hepsini, kaan kural'ın her hafta değişik değişik nba takımlarının t-shirt'lerini giyip anlatmasını daha çok seviyordum. aynı ekip olarak dönse negzel olur.

  • sıklıkla gerceklestirdigim olaydir. misafirin önceden gelecegi belli ise odaya erzak yigilir tuvalete gidilir ve odaya yerlesilir. bu sayede misafirler size gereksiz ahiret sorulari sorup , cocuklarini basiniza dolayamazlar. ancak aniden bastiran misafir durumunda odaya hazirliksiz kapanirsiniz. aclık ve tuvalet ihtiyaci sizi oldukca zorlar. her iki durumda da odayi terkedip misafirle burun buruna gelebilirsiniz ki büyük rezalettir.

  • hayal etsenize. türkiye'nin gururu olarak bir basketbolcu nba yolunu tutuyor. büyük umutlarla bütün ülke arkasında.

    tarihin en iyi basketbolcularından biri, belki zirvede olan lebron james'in takım arkadaşı oluyorsun. adam benim çaylağım diye seni bağrına basıyor. bütün rüzgar arkanda.

    milli takıma gelip, yeni jenerasyonun lideri oluyorsun. abd maçında 0/2 serbest atış atıp, ardından tatum'a üçlükte faul yaparak tarihimizin en büyük maçlarından birini kazanma fırsatını teptiriyorsun. bütün takımın emeği yok oluyor. herkes olur, gençtir deyip arkanda.

    cleveland geri dönüp bütün gücünle çalışmak gerekiyor. lebron ayrılmış, yeniden yapılanan takım ana ve rol oyuncuları arıyor. sen de en büyük adaysın. acunla vakit geçirmeler, özel hayatını basketbol önüne koyup magazinsel haberlerle her yerdesin. yine tutunamadın.

    bugün geldin, takımın lideri olman gerekti. hatalarından ders çıkarıp, milli ruhu yaşatman beklendi. iyi oynamana gerek yok. mirsad ruhunu yansıtsan yeter. ne mi yaptın? aynı hatayı yapıp 0/2 serbest atış atıp, üzerine topu kenardan rakibe hediye ettin. yine bütün takımın emeği yok oldu. bu kadar insanın hevesi kursağında kaldı, üzüntüden kahroldu.

    hiç mi utanma duygusu olmaz bir insanda, kameralara çıkıp konuşacak yüz bulamaz insan. şimdi tatil süren uzadı, sevgili eşinle güzel bir tatil yapmak hakkın.

    yazacak çok şey var da, yazıklar olsun.