hesabın var mı? giriş yap

  • süper marketlerdeki manav reyonunu hatırlatan kafedir. marketlerde de hıyarların, maydonozların üzerine aralıklarla su serpiliyor, bu kafelerde de.

  • güvendiğim ve çok sevdiğim ve kendine sözde feministim diyen birinden bile "ben bir çocuğum, öyle kalmak istiyorum ama erkekte bunu istemem/aramam, şunu bunu isterim" gibi bir cümle duyduktan sonra kafamda perçinleşmiş tanımdır. kadınlar kendini kandırmasın diyeceğim fakat solipsist zihinleri yüzünden kandırmaya devam edecekler. özet olarak, bayanlar(en azından çoğunuz) güce tapıyorsunuz. sizi kişiler değil, tavırlar ve durum etkiliyor. tavır ve durum değiştiğinde siz de değişiyorsunuz. kesin ve net.

    yıllar boyu red pill öğretilerini çürütmeye çalıştım. fark etmeden yararlandım da ve sonunda hep aynı batağa saplandım. ve genelde bu davranışı test ederken o kişiden üzülerek, acı içinde vazgeçtim. inanılmaz bir şey, dark triad'ı bıraktığım anda hep aynı şey oldu. yani o kadın, geçmiş toplumların ona öğrettiği kolay vazgeçme, çarpık tümevarım yönetimi ile geride bırakma tavrını seçti. güçlü erkek duruşunu yeniden sağladığımda ise bana tekrar bağlandılar.

    inatla da bu tavrı bırakmayı seçtim, yahu ben bunu istemiyorum ki. böyle onlarca kadın var zaten. karşımdaki neden düşerken, zayıf anımda yanımda olmuyor? sanki onca yaşanan şeyi komşu yaşıyormuş gibi, bir anda yok oluyorlar. ne yaşadığınızın hiç bir önemi olmuyor.

    üstte bahsettiğim birinde daha yakalar gibi oldum ama olmadı. o pek farkında bile değil, kendince sebepleri var. oysa bilmiyor ki bir çoğuna inanmasını sağlatan bile bendim. söylemeyi çok istedim, "öyle olma, fark et" ima ettim ama malesef... olamayacağını anladığım anda da beta konuma soktum kendimi. yani açıklama yaptım, özür diledim, onu validasyonuna yanıt verdim. kendi fark etmese de gerçek yüzüyle tanışarak bitsin istedim. yoksa eminim, net olarak terk etsem, sert konuşsam, hiçbirini kabullenmeyecek, o ilişki sünecek ve sürdürülebilir olacak. yalan bir sevginin içinde sürüklenip duracağız.

    her defasında manipülasyonu değil, gerçek sevgiye inanmayı çok istiyorum ve hep hayal kırıklığına uğruyorum. yine de vazgeçemeyeceğim. malesef bir kadının gerçek yüzünü görmek, onunla tanışmak çok zor, ya bunu göze alacaksınız ya da hipergamiye inanarak, herşeyi kabulleneceksiniz.

    haklı olmayı sevmiyorum... evet belki de istisnayı arıyorum.

  • dünyada üretilen futbol toplarının %70'e yakını pakistan'ın sialkot şehrinde üretilmektedir. video

    pakistan, sialkot, 1800'lerin sonlarından itibaren dünya çapında bir futbol topu üretim merkezi olmuştur. ingiliz sömürgeciler, futbol toplarını tamir ettirmek üzere yerel bir ayakkabı tamircisine başvurmuşlardır. ayakkabı tamircisi ise topları tamir etmekle kalmayıp kopyasını çıkarmış ve o günlerden bugünlere şehirde futbol topu üretimi hiç durmamıştır.

    aile şirketinden aldığı mirasla 1991'de kendi şirketi "forward sports" u kuran inşaat mühendisi masoof akthar ilk başlarda ayda, tamamen el ile dikilen 1000 kadar futbol yapabilirken şirkete dahil ettiği modern teknoloji ve r&d yatırımları ile el ile dikilenlerden, makine ile dikilene, ısıyla birleştirilenlerden, havasız (patlamayan) minik toplara kadar ayda 1 milyon civarı futbol topu üretmeye başlamıştır.

    şirket adidas ve diadora gibi markalara üretim yaptığı gibi 2014 ve 2018'de fifa world cup'da kullanılan futbol toplarını da üretmiştir.

    kaynak: pupular mechanics

  • altmış bin kişinin bir saniyede yok olduğu bu felaketin dinsel inançlarını nasıl sarstığını johann wolfgang von goethe şöyle anlatır:

    “almış olduğu ilk din derslerinde o kadar düşünceli ve merhametli olarak tasvir edilen, yerle göğü yaratan tanrı, kötülerle birlikte iyileri de aynı felakete maruz bırakmakla, hiç de bir baba gibi hareket etmemişti. çocuğun genç ruhu, bu tesirlerden kurtulmak için, boş yere uğraşıp duruyordu; zira böyle bir hadisenin nasıl telakki edilmesi gerektiği hususunda, bilgelerle fıkıh alimleri bile anlaşamadıklarından, bu âdeta imkânsızdı.”

    kaynak: salah birsel (goethe) broy yayınları

  • asıl merak ettiğim, anlayamadığım; bu zihniyete sahip bir kişi cumhuriyetle ilgili nasıl bir kompozisyon yazmıştır ki o kompozisyon ödüle layık görülsün.