hesabın var mı? giriş yap

  • vahit emmi ve haydar'ın, evlilik üzerine diyaloğu;

    --- spoiler ---

    -vahit emmi, evlilik nasıl bir şeydir?
    +evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat.
    -anlamadım...
    +şimdi bir dağ düşün yalçın mı yalçın. sivri kayaları var. işte doğar doğmaz bizi ''hadi bu dağı aş'' diye eteklerine bırakıveriyorlar
    -hayat yani?
    +aferin... ilk başlarda iş kolay. ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor... dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. gücün azalıyor... derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize... biliyorsun ki artık tek başına değilsin. biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin... dağ yine yalçın. ama artık yürümek zevkli. nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. çünkü yanında kendi can nefesin gibi bir nefes daha var... anladın mı?
    -her evlilik sizinki kadar mutlu mudur?
    +yoldaşına bağlı... biz zeliha'mla yan yana yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik. canımız yanınca bir yandan ağladık, bir yandan türkü söylemeyi bildik... ben ''pes'' deyince, o ''hadi'' dedi, o yorulunca ben sırtımda taşıdım.
    -peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez mi?
    +bilmiyorum... biz mutluluğu ne parada ne handa bulduk evlat... bak bugün deniz kenarında zeliha'mla beraber çekirdek çıtlayıp, çay içerken, mutluluk da bizimle beraber masada oturuyordu sanki...

    --- spoiler ---

  • üniversitenin ilk senesi. eve çıkalı çok olmamasına rağmen annemden cuma günü bir telefon aldım.

    "oğlum, babanla önce amcanlara sonrada size uğrayacağız, en geç pazartesi orada oluruz."

    telefonu kapatır kapatmaz tutuşmaya başladım. gözlerimi telefondan ayırınca halının görünmediğini fark ettim. 2 aydır kaldığım eve ilk kez bu gözle bakıyordum, yerde boş şişeler, pizza kutuları, market poşetleri...

    evi temizlerken hiç görmediğim tişörtler, çoraplar buluyorum. duşa kabine varana kadar temizledim. pazar günü olunca tüm bulaşıkları yıkayıp sarı bezi mutfağın ortasına serdim. anahtarı ilk aldığımdan daha temiz bir ev görüyordum, temizlik bitince belimin ağrısından nasıl uyuduğumu bilemeden pazartesi oldu. okula gidemedim haliyle. annem aradı,

    "bitti mi temizlik?" dedi, "bitti anne." dedikten sonra ne olduğunu anladım. kızamadım. teşekkür edip kapattım, evi 800 km öteden temizlettiği için.

  • 19 haziran 2018 seçimlere 4 gün var ve adana mitinginde malum kişi şöyle buyurdu “24'ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, dolarla, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz”
    19 haziran 2018 dolar kuru 4.75
    19 haziran 2018 faiz oranı 17.75
    28 mayıs 2021 dolar kuru 8.57
    28 mayıs 2021 faiz oranı 19.00
    maşallllahhhhhhhhh

    edit: imla

  • uzun yıllarım geçti burada. zor da olsa mezun oldum. yaşıtlarım işe girip çalışırken ben halâ son dersleri vermeye çalışıyordum. eğitim kalitesi falan tartışılabilir.

    ama,

    havasından mı suyundan mı bilmiyorum; mücadeleci, teslim olmayan, zorluklardan yılmayan, çalışkan biri yapar insanı. düşünce kalkmayı iyi öğretir. hayatta tek başına olduğunu kafana vura vura anlatır.

    iyi bir okul mudur bilmiyorum ancak iyi bir eğitim yuvasıdır.

    bir de, padişahları sevmez.

  • syndrome'larin en bi tatlisi ve komigi, hamile eslerin yasadiklarini kocalarida psikolojik olarak yasamaya baslarlar. sabah mide bulantilari, bas donmeleri, kilo alma-aserme gibi seyler birden psikolojik olarak kocalarda da gorulmeye baslar. komiktir, tatlidir.

  • "uzlaşmacı bir tavırla memur olduğunu sabit bir gelire sahip olduğumu bu cezanın hem ağır hem de lüzumsuz olduğunu söyledim diğer polis cebinden çıkardığı telefonla beni videoya kaydetmeye başlayınca sinir krizi geçirdim"

    yalan.. yalan söylüyorsun. polis sana "bana ne öğretmensen" dedi, sen de ego patlaması yaşadığın için çığlık atmaya başladın. nasıl beni ciddiye almaz? ben akademisyenim, diye düşündün. çığlıklarından ürken polis de "başıma iş açacak" diye sonra seni çekmeye, kendini güvence altına almaya başladı.

    yalancının birisin.

  • oyun devam ettikçe hanım kızımızın aslında başka bir çocuğa meylettiğini fark etmekle daha da bir dramatikleşen olay.

    şöyle ki kızımız parmak uçlarıyla narin pasları hep o dingile atmaya, saçını bir sağa bir sola atıp gülümsemeye, dingilin de ona karşılık olarak gönderdiği topa düşmesin diye son anda yetişirken cilveli ve minik "ay!" sesleri çıkarmaya başladığında dünya başınıza geçebilir.

    bu gibi durumlarda önce surat asılır, kıza "vay be, bana ha..." diye imalı imalı bakılır (kız bakmaz ama), son çare olarak dönüşüm geçirip payidar demir olunur, herifin kafaya kafaya smaçlar çakılır. ortam elektriklenir gibi olduğu anda ise son smacı da kızın kafasına çakıp "siz oynayın!" diyip basıp gidilir.

    "kız hemen koşarak arkadan gelip "dur, nereye gidiyorsun... neden böyle davrandın ki?" diye sorar. kıskandığını anlamıştır ve sana karşı boş olmadığını göstermek için gülümseyerek gözlerinin içine bakar" diye bitirmeyi çok isterdim ama genelde arkandan "gerizekalı" demekle yetinir sondaki "a" harfini inceltmeyi beceremeden...