hesabın var mı? giriş yap

  • minibüs şöförünün yola tükürmek için hareket halindeyken kapıyı açıp eğilmesi ve aşşağı düşmesi ve minibüsün, yolcular çığlık çığlığa iken kendi kendine gidip bi arabaya çarpması...*

  • ya ben zaten 600 tl bağkur haraçı ödüyorum her ay.

    bir de zorunlu emeklilik yapmaya kalkarlarsa vallaha billaha kendimi sahte bi cinayete kurban gittirir öldü diye raporlattırır bir de cenazemi kaldırır nüfus kaydında "öldü" diye işletirim.

    kimliksiz biri olarak yaşarım hayatımı. abdden aldığım ehliyet vardı yolda trafik çevirmesinde falan soran olursa abd vatandaşıyım derim

    valla yeter ya. bir tc pasaportu bu kadar yük getirir mi içine ettiğimin dünyasında ya. türküz diye ebemize yüklene yüklene doymadınız be.

  • üzerinden bu kadar zaman geçtikten sonra ekşisözlük'te bile ( başka yerde olsa bu kadar canım yanmayacak) savaş ay'ın pis bir katakullisi sonucu akıllara yanlış yer ettirilen "çişim geldi " cevabı ile aşağılanmaya çalışılan yıldız.
    efendim 1994 yılında türkiye dahil bütün dünyada beğeniyle izlenenen ve 1995 de oscar kazanan forrest gump filminin son sahnelerinin baş rol oyuncusu tom hanks'e ait unutulmaz repliği "çişim geldi " o yıl bir ödül töreninde tarkan tarafından tam yeri gelmiş bir pozisyonda filme gönderme olarak kullanılmıştır. mesele bundan ibarettir. savaş ay bile o gün yaptığı izleyiciyi yanıltma çabasından artık vazgeçmiş bu işten pişmanlık duyduğunu defalarca belirtmiştir. bunu temcit pilavı gibi her tarkan lafı geçtiğinde ısıtıp ısıtıp önümüze komaktan ve her seferinde yemekten bıkmadık mı?

    edit: forrest gump filminin bahsettiğmiz sahnesinin videosu:
    [http://www.youtube.com/watch?v=jsedbnslgok http://www.youtube.com/watch?v=jsedbnslgok]
    sevgili comptrol'a video ile ilgili verdiği bilgi için teşekkürler.

  • postmodern ve hatta daha da ötesi, çağdaş sanat dalları içerisinde nitelendirilebilecek 1970-80 ler dönemlerinde; bir takım amerikalı ressamların, fotoğraf gibi çizdikleri resimleri barındıran sanat türü.

    şöyle ki; bu ressamlar, örneğin bir mağazanın vitrinini, birkaç saat içerisinde belli bir açıdan çekilebilecek, ve her türlü ışık yansımasını dahi detaylı olarak yansıtabilecek şekilde bir resim çizerler ve siz de bakıp oha falan olur, "yahu bu fotoğraf mı, resim mi; ne kadar da hiperrealmiş doğrusu" dersiniz. böyle de bir akımdır işte, hiçbir şekilde de, "sanat akımı kardeşim bu, öyle mi anlatılır" tarzı bir tepkiye cevap verilecek kadar ciddiye almamdır. marmaris'te de, insanların, plajların, fotoğraf gibi resimlerini çiziyorlardı, simit parasına satıyorlardı.

  • neyi nasıl anlatsam bilmiyorum. çalıştığım iş yerinde zerre kadar huzurum ve mutluluğum yok, işimden, iş arkadaşlarımdan ve iş yerimden ölesiye nefret ediyorum. buna mecbur olmaktan nefret ediyorum. çalışmak zorunda olduğum için kpss'ye vakit ayıramıyorum. sevdiğim işi yapamıyorum. önümü, yarınımı göremiyorum. sürekli içim sökülürcesine ağlıyorum. ruhum sıkışıyor.

    -boktan bir mağazada asgari ücretle çalışan 23 yaşında üniversite mezunu satış danışmanı

  • tam bir gothic atmosfer şu an istanbul'da. hava kapkaranlık manyak bir rüzgar deli gibi yağan yağmur... metalciler klip çekmemek için kendilerini zor tutuyorlar şu anda.

    en kötü dama çıkıp solo atmaları lazım yoksa sonları kötü olur.

  • bir yumurtalık olsun, sebzelik olsun en beklenmedik yerlerde insanların karşısına çıkan anti-kahraman.

    yarısı günler önce muhtemelen salataya sıkılmışken acısını içine gömer, buzdolabının kapağını açtığınızda "pişşt.. beni ne yapıcan ulan? daha ne kadar beklicem burda!" der gibi ters ters bakar. yalnız çabuk kararır bu.