ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
umut deneyi
-
acı, ağrı ve diğer işaret edilemez kavramlar gibi, umudun tasviri de epey zor.
acıyan yerini gösterebilirsin, acını çeşitli benzerliklerle ifade edebilirsin veya belli davranışlar sergileyerek bu acını dışavurabilirsin. peki tam olarak acıyı nasıl işaret edersin?
acıyı "bir şey" veya "işte bu" diyerek göstermenin zorluğu bir tarafa, onu "hiçbir şey" olarak nitelemek de yanlış olurdu. zira acı sadece tecrübe eden nezdinde kesinliğine sahip bir duygu olmakla kalmıyor, üstelik bu duyguyu yaratan koşulların ve hatta bu duygunun kendisinin çeşitli bilimsel açıklamarı da ortada.
umut da gözümdeki bu resimde acıdan pek farklı bir yere oturmuyor.
yokluğunu yutkunan bir boğazın düğümlenmesinden, varlığını ise sesin belli bir türde çınlamasından çıkarabileceğimiz umudun, muğlak fakat o ölçüde kesinliğe kaydolan veçhesini bir kenara bırakalım ve onu bilimsel olarak tasvir etme çabalarından birine odaklanalım.
1950'de harvard üniversitesi'nde hipotalamus üzerine sağlam araştırmaları bulunan bir biyolog olan curt richter'ın gerçekleştirdiği acımasız, fakat bir o kadar da çarpıcı deney, umudun böyle bir bilimsel tasvirini sunma amacı taşıyor.
deneyde fareler su dolu şeffaf bir kabın içine koyuluyor. deneyin amaçlarından biri, tırmanmaları imkansız gözüken bu kaygan ve su dolu kabın içinde yüzmeyi ne kadar süre sonra bırakıp boğulacaklarını tespit etmek.
fareler büyük çoğunlukla 15, 16 dk civarı kafalarını su üstünde tutup yüzmeye devam ediyor ve ne yazık ki bu dakikalardan sonra teker teker kendilerini suya bırakıyor ve batıyorlar.
buraya kadar umut devreye ne ölçüde girdi belli değil. umudun buz gibi somut ve bilimsel tasvirini gerçekleştirmek adına bu kontrol grubu yetersiz. bir de deney grubu gerekli.
bu aşamada yeni fareler boğulmaları üzere su dolu kapların içine atılıyor fakat farelerin boğulması beklenen süreye çok yakın bir zamanda bir hamle yapılıyor ve kapların birinin içindeki fare sudan çıkarılıyor.
ona dinlenmesi, temizlenmesi ve kendine gelmesi için bir süre tanınıyor. ardından, tekrar su dolu kaba bırakılıyor.
fare tekrar suya bırakıldığında boğulmadan bir 15 dk daha dayanmıştır değil mi? hatta dinlendiği için belki 30 dk daha sürmüştür... tahminleri alalım.
deneye göre boğulmak üzere sudan çıkarılıp "umut aşılanan" fare tam olarak 60 saat daha boğulmadan su üstünde kalmayı başarıyor.
hadi şimdi hazır modunuz düşmeden motivasyonel bir kıssadan hisse bırakayım ve yüzmeye devam edeyim: ümitvar olunuz, umudunuzu yitirmeyiniz. boğulmak mı üzeresiniz? bıçak kemiğe mi dayandı? biraz kafayı dağıtın, kendinize zaman ayırın, önünüzde dünyayı kurtarmak daha çok uzun zamanların bulunduğunu fark edeceksiniz.*
9 haziran 2019 koç holding basın açıklaması
-
ekrem imamoğlu'na uçak tahsisi yapılmadığını, isteyen herkese olduğu gibi imamoğlu'na da bedeli karşılığı uçak kiralandığı, 3 mart 2019'da da binali yıldırım'a uçak kiraladıkları şeklinde özetlenebilecek açıklamadır. kaynak
süleyman soylu kadar desteksiz sallayan başka bir içişleri bakanı görmedim.
bu da binali yıldırım'ın koç'un helikopterine binişi. kaynak
ahu yağtu'ya aylık 186 bin tl nafaka kararı
-
her zaman söylüyorum bu istenmeyen zoraki evlilik ve çocuk cem yılmaz'ın tüm komikliğinin ve üretkenliğinin dibe vurmasının başladığı noktadır.
10 şubat 2014 özgür mumcu'nun rte tespiti
-
özgür mumcu'nun twitter üzerinden yaptığı tespittir.
üzerine fazla yorum yapmaya gerek yok.
(bkz: babasının oğlu)
--- spoiler ---
televizyonda alttan akan yazıyla gazetede kıyıda köşede kalmış haberle uğraşıyorsa ülkeyi erdoğan değil başkaları yönetiyor demektir.
bu kadar boş vaktin başka izahı yok.
--- spoiler ---
https://twitter.com/…umcu/status/432875924976324608
https://twitter.com/…umcu/status/432875987601489920
neden entry silmektense hesap kapatmıyorsunuz
avrupa'nın türkiye'den geri olduğu konular
-
sabah sabah neşelenelim diye açtım yine aynı terane.
olm vurmayın lan ülke öldü.
saniyelik salaklıklar
-
izmir'in ilçelerinden birine gitmiştim iş için, belediye binasında hesap işleri odasını arıyorum, baktım küçük bir odada bir kadın oturuyor, daldım odaya ve sordum kadına, kadın aniden panikle dışarı attı beni. meğer belediyenin hoparlörlerinden anons yapacakmış kadın, bütün ilçe benim "hesap işleri ne tarafta acabağağağğ" sesimle çınladı. ulusa seslendim lan resmen, keşke anlamlı bir şeyler söyleyebilseydim.
haka
-
kanımca en efsanesi 2011 rugby dünya kupası finalinde all blacks'in fransa'ya karşı yaptığıdır. ayrıca 2015'te de fransa'yı çeyrek finalde deyim yerindeyse paramparça ettikleri maç öncesi de çılgın bir haka yapmışlıkları vardır. diğer sporlarda da yapıyorlar ama ben en çok rugby milli takımına yakıştığını düşünüyorum. zaten yaratık gibi bir takım, haka onları daha da ürkütücü gösteriyor rakip karşısında, tek kelime ile inanılmazlar.
bana iyi geliyorsun diyen kız
-
muhtemelen sizi yara bandı olarak kullanan kız.
ben diyeyim de. sonra kafanı nereye vurursan vur.
ama çok güzel laf a.q, bir daha söylense bir daha yerim.
start/stop sistemi
-
kimse yazmamış ama anahtar çevirmekle alakası olmayan sistemdir.
kiminle görüşüyorum
-
(karismatik)
- kiminle görüşüyorum?
- yanlış insanla.
(sıkıcı)
- kiminle görüşüyorum?
- hangi numarayı aradıysanız, o numaranın sahibiyle.
(çok kişilikli)
- kiminle görüşüyorum.
- kimi arzu ederdiniz?
(paranoyak/asabi)
- kiminle görüşüyorum?
- sen kimsin?
(ev hanımı)
- kiminle görüşüyorum?
- hatice sen misin?
(ev babası)
- kiminle görüşüyorum?
- aloo
(espriktüel)
- kiminle görüşüyorum?
- özcanoğulları'nın malikânesi, buyrun. eküki
(sözlükçü)
- kiminle muhatap oluyorum?
- (bkz: kiminle görüşüyorum) (bkz: aramaya inanmak)