hesabın var mı? giriş yap

  • cep telefonumu bulamayip, bulamadigim cep telefonumla arkadasi arayip 'beni caldirsana telefonu sesinden bulayim' demem

  • insan hanzo olduktan sonra plajda zemzem içse bile aynı kapıya çıkacak olay. çoluk çocuk yaşlı olması fark etmez. adabınla , kimseyi rahatsız etmeden içebilmek önemli. burada mevzu biradan bağımsız insanları rahatsız etmekse haklı bir serzeniş. ama sorun sadece bira şişesiyse o şişe afedersin de....

  • eski akp milletvekili hakan şükür'ün üyelikten atılmamasıdır. bir beşiktaşlı olarak beni hiç ilgilendirmez ancak düne kadar bu adamı meclise çıkaran akp'ydi. gelip kimseye şimdi atar yapmaya hakkınız yok.

    siz bi şey yapınca kandırıldık ama başkaları yapınca hain. oldu canım.

  • okumadiginiz seyler, bilmediginiz konular hakkinda bos bos yorumlar yapmayin.

    virgulden sonra bosluk tusunu kullanmayi ogrenin.

  • bir rivayete göre asıl ismi captain miki(yüzbaşı miki) olan çizgi romanın ismi samim utkun tarafından değiştirilmiş. sebebi ise miki isminin disney karakteri olan mickey mouse(miki fare) ile karıştırılmasıymış.

  • üretimi oldukça zahmetli olan, evlerimizde bileşik formatında nacl olarak yani "sofra tuzu" olarak bulundurduğumuz, oysa ki saf metal halinde nükleer tesislerin vazgeçilmesi olan bu elementin hikayesi ilginçtir. evet bir çoğu farkında olmasa da "sodyum" bir metaldir...

    peki sodyum üretimi neden zahmetlidir? sodyum (ve benzeri elementler diyerek genişletelim) doğada neden saf halde bulunmaz? hatta laboratuar ortamında oksijenin ve nemin olmadığı ortamda tutulmak zorundadır?

    sodyum, alkali metal sınıfında 1a grubunda su ve hava ile hızlı şekilde reaksiyona giren sünek bir elementtir. kimyada basit bir kural vardır, "kolay elektron verebilen metaller doğada saf halde bulunmaz." bu iyonlaşma enerjisiyle açıkanır, periyodik cetvelde sağdan sola, yukarıdan aşağıya inildikçe iyonalşma enerjisi azalır yani elementler kolay elektron verir. bu duruma en yatkın grup ise 1a'dır. (hatta 1a grubunda benzer yukarıdan aşağı inildikçe yeryüzünde bulunma ihtimallerinin de azaldığını görürüz. )

    konumuza geri dönelim. bu element oğada saf bulunmaz çünkü iyonlaşma enerjisi çok düşüktür. elektron alma isteği yüksek bir element gördüğü anda reaksiyon yapar. ne mutlu ki dünyada bunu gerçekleştirebilecek önemli bileşikler mevcut oksijen ve su molekülleri.

    --- spoiler ---
    bu zor metali nasıl üretiyoruz?
    --- spoiler ---
    bu metal genellikle tuz formatında (nacl) bileşik halinde yeryüzünde %2,8 oranında bulunur. üretimi elektroliz hücresinde gerçekleşir, popüler metaller gibi ergitilerek üretilemez çünkü kloru sodyum elementi bileşiğinden kopartabileceğiniz affinitesi daha yüksek bir element yok gibidir, olanlar da pratik değildir çünkü kendileri de doğada çok az miktarda bulunurlar.

    kısacası üretimi elektroliz ile kendi tuzunda gerçekleşir fakat tuzun ergime sıcaklığı 800°c olduğu için ve sodyum 882.9 °c kaynadığı için üretim esnasında ciddi bir sis yaratır. bu sebeple ergime sıcaklığı düşürülmelidir. bu amaçla cacl2 tuzu da sisteme eklenir ve ergime sıcaklığı 600°c düşürülür, böylece hem sisle sodyum kaybı engellenmiş hem de enerjiden kazanç yaratılmış olunur.

    sodyum her durumda kalsiyumdan daha kolay elektron verdiği için katotta toplanır. dışarıya ise cl2 gazı (klor gazı) verilir, bu gaz tehlikelidir ve bacadan toplanarak asit yapımı için değerlendirilebilir. toplanan sodyum sıvı haldedir ve oksitlenmemesi için hava ve nem ile teması olmamalıdır.

    --- spoiler ---
    nerede kullanılır?
    --- spoiler ---
    öğrendiklerimizden şu sonucu çıkartabiliriz. sodyum açık atmosferde hızlıca reaksiyona girerek yanar. demek ki günlük kullanımda bir yeri yoktur, hatta benzer özellikte lityum, potasyum vb. 1a ve 2a grubu elementlerin de aynı sebepten yok denecek kadar azdır.

    sodyumun en önemli kullanım alanı nükleer reaktörlerdir. "sodium-cooled fast reactor (sfr)", yani sodyum soğutmalı hızlı reaktörlerde soğutma elemanı olarak kullanır. tabii ki bunun yapılabilmesi için oksijen ve havadan uzak kapalı bir devrede olması gerekmektedir.

    geçmişte bu reaktörlerde su kullanılırdı fakat suyun bazı negatif tarafları mevcuttu. suyun 100 °c üstünde kaynadığını görüyoruz. aynı zamanda güçlü bir "nötron yavaşlatıcıdır." suyun kimyasal yapısındaki hidrojen hafif bir elementtir ve çarpışma esnasında nötronla etkileşime geçer. kısacası çarpışmaları yavaşlatır ve verimi düşürür. oysa ki sodyum'un böyle bir problemi yoktur. (fast reactor ismi buradan gelmektedir.)

    oysa ki sodyum metalinin özkütlesi sudan bile düşüktür (0.971 suyun üstünde yüzer), bu daha az hacim kaplamasını sağlar. ergime noktası 97,81°c, kaynama noktası 882,3 °c'dir ve ısıyı çok iyi iletir. çalışma aralığı suya göre geniştir. su, sodyuma göre yüksek ısıyı üstünde taşıyabilse de 100°c kaynar ve sodyumun ısı iletimi daha iyidir. su basınçlı kullanılması gerekirken sodyumda bu ihtiyaca gerek yoktur. sodyum, çelik reaktörü korozyona uğratmaz ve elektriksel olarak iletken olması sebebiyle elektromanyetik pompalar tarafından pompalanabilir.

    bu sebeplerle kolaylıkla suyada göre daha yüksek miktarda ısıyı kullanılabilir hale getirebilir. örneğin su soğutmalı sistemler de nükleer reaktör 100 mw/m3 güç üretilebilirken, sodyum soğutmalı sistemde 3 katına ulaşabilmektedir. şurada ısı değiştiricinin ısıyı ve buharı sistemden alarak nasıl elektrik enerjisine çevirdiği üstüne dair görsel bir gösterim mevcut:
    ref: http://large.stanford.edu/…/rojas1/images/f1big.jpg

    bazen bu ergiyiğe özellikleri benzer olan hemen atında bulunan potasyum da katılıp alaşım yapılabilmektedir. %22 civarı sodyum katıldığında oluşan ürün ötektik olur ve ergime sıcaklığı yaklaşık -15°c'lara düşer. amacımız zaten sıvı ürün elde etmek olduğu için işimize gelir.
    na-k faz diyagram

    sodyumun ısı değiştirici olarak kullanılmasında 2 temel problem vardır. 1.si nötronla nükleer karakter kazanabilir ve 15 sa yarılanma ömrüne sahip olur. hava ile temas ederse hali hazırda soğutmaya çalıştığımız reaktörde yanıcı bir reaksiyon verir ve bu da büyük bir tehlikedir.

    görüldüğü gibi sodyum dediğimiz metal kendi başına bir hikayeler bütünüdür.

    kaynaklar
    1] https://www.britannica.com/science/sodium
    2] http://www.dynamicscience.com.au/…dox/downscell.htm
    3] http://large.stanford.edu/…urses/2018/ph241/rojas1/
    4] https://en.wikipedia.org/…odium-cooled_fast_reactor

  • asteğmen inshroud, mesai bitiminde yorgun argın nizamiye kapısına doğru ilerlemekte, sampi'den pide mi yoksa domnos'tan pizza mı söylesem diye düşünmektedir. nizamiye kapısına yaklaşırken acı acı çalan üç düdük sesi* duyar. garnizon komutanı kışlayı terk etmektedir, esas duruşa geçer, selam layıkıyla çakılır lakin önünden geçip gitmesi gereken flamalı araç, tam önünde durur, asker iner, komutanın kapısını açar, komutan araçtan inmeden inshroud'u eliyle çağırır.

    + [caps] asteğmen inşorut eğmreğt gomtanığm! [/caps]
    - üçyüzyetimişsekiz artı ikiyüzotuzaltı? çabuk?
    + ...(2 saniye)... [caps] ağltıyüzondört gomtanığm! [/caps]
    - afferin
    + [scream vocal] soğal! [/scream vocal]

    diyaloğu gerçekleşir ve komutan basar gider, inshroud anlam veremez, anlam vermeye de çalışmaz, zaten pizza yemeye de karar vermiştir ve evine gider. ertesi gün olayın sebebi öğrenilmiştir. 40'dan fazla subay öğrencinin arasına giren komutan onlara bu toplama işlemini sormuştur ve adamlar (bir tane de bayan asker vardı) heyecandan cevap verememişlerdir. kendi halinde yalnız asteğmenin cevap vermesi çok hoşuna gitmiş olacak ki bu değerli komutan inshroud'a takdir belgesi vermiştir. 20 sene okullarda dirsek çürüten, difransiyel denklemlerle yıllarca uğraşan, 2 tane calculus kitabı yemiş olan inshroud kişisi bir toplama işlemiyle yüceltilmiştir.

    kıssadan hisse: pizza güzeldir

  • tüm görüşmelerinde "nereyi imzalıyoruz" diye sormaktan başka birşey yapmadığı için olabilir. adam "anayasaya aykırı ama ben imzalayayım siz bilahare düzeltirsiniz" dedi ya la geçen gün. bunun neyini dinleyeceksin? konuyu anlamıyor ki yorum yapsın.