hesabın var mı? giriş yap

  • havada motor arızası meydana gelen helikopterlerin güvenle yere inmelerine olanak sağlayan pilotaj tekniği. belli bir irtifada iken pervanelere* giden güç kesilirse pilot, tabiri caizse, "motoru boşa alır". bu noktadan sonra helikopteri havada tutmak için gerekli kaldırma gücü üretilemediği için helikopter hızla alçalmaya* başlar. ancak alçalma esnasında rotor pallerine dikey olarak aşağıdan yukarı doğru gelen hava akımı, pallerin dönmelerini sağlar. hava akımı sayesinde dönen rotor yeterli kaldırma gücü ürettiği zaman güvenli iniş mümkün olur.

  • bu kadının oyuncu olup bu işten para kazanabildiği dünyada herkes her şey olabilir, bu ne yeteneksizlik arkadaş.
    tanım: gece gündüz sjwlik yapacağına niye kendini geliştirmiyor anlamadığım oyuncumsu, duyar makinesi feminist.

  • dandik olsun olmasin, istisnasiz her markayi over gibi yapiyor, en ovmedigi videoda dahi tek kelime kotu laf etmiyor, cunku alimallah ya beles cihaz incelemesi gelmezse, ya lansmana cagirmazlarsa, ya arasi bozulur da arpa kesilirse.. yani boyle degilse de daha kotu, cunku en boktan cihazlari bile kotu tek kelime etmeyip sozde incelemesinin baska sebebi olamaz.

    tabii hakki ozelinde aslinda butun sozum ona teknoloji incelemesi yapanlara sitemim. ulan bir seye de kotu deyin, bir seye de "su seyi baya baya kotu, bes para etmez" deyin arkadas. yok. her incelenen sey illa ki bir yonleriyle mukemmel, 3 liralik bok versek "arkadaslar simdi bu bir bok ama fiyatina gore bence performansi kabul edilebilir bir bok" diyecekler.

    haa. ama is donup dolasip ibb baskaninin muhtarlara dagittigi telefona gelince cosmus hakki, normalde gocek'te lansmani olsa kosa kosa gidip, ballandira ballandira anltacagi telefonlara bok atiyor, parasini elestiriyor.

    hakkicim birak sen 1000 liralik tableti mableti.. yeri gelince araba incelemeleri de yapiyorsun, devletin essegin orekesine su kacirircasina yaptigi makam arabalarinin fiyatlariyla ilgili de yapsana koc bi video.

    cok meraklisin ya bu devletin kaynaklarinin yonetime. hadi bakayim, gorelim omurgani.

  • - eee peki sonra ne olmuş
    - işte onlar da şatoya gitmişler hep beraber
    - hangi şatoya
    - olm masalın başında dedim ya, büyük şato hani
    - kim gitmiş
    - hepsi
    - kim yani
    - yavrum gözünü kapat dinle sen böyle soru sorunca uyuyamazsın ki…

    - sonra kötü kraliçe çıkmış dışarı
    - en kötü olan mı?
    - soru yok!!!

    yemek yemeyi bilmese, yedirirsin; okuyamasa, okursun; kalem tutamasa, öğretirsin; oyun oynayamazsa, oynarsın da uykuya dalmayı bilmeyen çocuğa ne yapılır bilmiyorum. kaç masal okuduğumu kaç ninni söylediğimi unutuyorum bazen. yeri geliyor çocuk gelişimi kitaplarının çalışma kampını andıran, odasına kilitleyin bırakın ağlasın nasıl olsa uykuya dalacaktır türünden insanlık dışı önerilerini uyguluyorum ama bana mısın demiyor çocuk. uykuya dalmak nedir bilmiyor, öğretemiyorum.

    uykuya gidip de yarım saatte dışarı çıktım mı evde zafer turu atıyorum. uykudan ölen çocuğun nasıl olup da 1 saat yatakta beni soru yağmuruna tuttuğunu anlayamıyorum. gözünü kapatır uyursun, bunu çocuğa öğretemiyorum. sanırsız yarın iki vizesi var, sanırsın senedinin günü geldi, sanırsın çeki karşılıksız çıktı da sıkıntıdan uyuyamıyor. lan çocuksun, kafa pırıl pırıl devrilip uyutsana?!

    bir saat sonra, 10 dakikalık sessizliğin ardından…
    - kraliçe hani o siyah giysili olan mıydı?
    - ………
    - ………
    - o prenses değil miydi ki?
    - la uyusan ya!!

  • cok kotu, gercekten cok kotu. bunun irkcilikla ya da dusmanlikla ilgisi yok. malesef biz daha kendine yetemeyen bir ulkeyiz, bir baska ulkenin insanina kol kanat gerecek gucumuz yok. demokrasimiz ciddi darbe almis, yarali bir demokrasi, insan haklarini dogru duzgun savunan, uygulayan bir millet de degiliz. o yuzden bu insanlar kacak gocek isler yapmaya devam edecek, turkler de bunlara iyiden iyiye dis bileyecek. suriyelilerin simdilik sesi cikmiyor turklere karsi (bildigim kadariyla), biraz daha palazlansinlar, artik gocmenlik, siginmacilik bitti, biz de burda yasiyoruz, calisiyoruz demeye baslasinlar, onlar da olay cikartacaklar, kendilerine haksizlik yapildigini iddia edecekler ve karsilikli saldirilar baslayacak. milleti birbirine kirdiracaklar.

  • 1. rektör
    2. fotokopici
    3. dekanlar

    şeklinde bir hiyerarşi vardır üniversitede. fotokopicinin de cumhurbaşkanı tarafından atanması gerektiğini düşünürüm hep. korkunç bir sermaye kayması yaşanmaktadır. adamlara hem para akıyor, hem de bilgi akıyor. birleşip dünyayı bile ele geçirebilirler.

  • kucuk goguslu bir kadin olduguna dair ipucudur. zira buyuk goguslu bir hatun sutyenini unutmaz .unutamaz

  • ne zaman ki bir şehit haberi çıkar benim raporda ya da haberde içgüdüsel olarak ilk baktığım şey şehidin çocuğu olup olmadığıdır.

    kesinlikle ajitasyonla falan bir işim yok, kameralara bıçak kemiğe dayandı açıklaması vermek dışında bir şehit evine gittiyseniz görmüşsünüzdür. ortamdaki en çarpıcı şey şehidin çocuğudur. hele ki bebekse 1 yaşında falansa hiç bir şeyden haberi yoktur onun. etrafında feryat figan ağlayan, gözyaşlarını durdurmaya çalışan insanların yanında hep bildiği şeyleri yapar. halıda oynar. kendinin durup durup başını okşayanlardan bunalır. annesinin neden etrafında beş kişinin olduğunu ve herkesin ağladığını bir süre merak eder. babası o sırada bir morg çekmecesindedir. babası kendisini bir daha asla görmeyecektir. ilk adımlarını, ilk karnesini, okuldan mezun oluşunu, düğününü falan tecrübe edemeyecektir. işte o çocuk hayatının o gün geri döndürülemez bir şekilde değiştiğini bilmeden çocuk olmaya devam eder. ama bilirsiniz. zira bu manzara değişecektir. bu ortam insanlık tarihinin gördüğü en ciddi, en dolu sorunun ama bir ama beş yıl sonra doğmasına mutlaka vesile olacaktır. hiçbir cevabın şiddetini dindiremeyeceği bir sorudur o :

    -benim babam nerede anne?
    -şehit oldu yavrum. meleklerle beraber.
    -ama neden???

    ne diyeceksiniz o vakit tam olarak? sünni değil diye ondan 10 yıl öncesine kadar resmen tanıdığımız, meşru saydığımız, karşılıklı resmi ziyaretlerde bulunduğumuz, yıllarca ticaret falan yaptığımız falan bir ülkenin (komşumuz bu ülke) liderini ilk fırsatta sattık. adamın ülkesinde iç savaş çıkınca kendisini diktatör eset ilan edip, hükümet olarak savaşın taraflarından bizim de dini anlayışımıza daha yakın sünni factionla -yani tekbir getirip kafa kesip ciğer yiyen ösocularla el nusracılarla flört ettik. ama sonra gün oldu devran döndü işler pek yolunda gitmedi, bunlar iki elleriyle bir şeyi doğrultamadılar, işte biz de bu cihatçıların elde kalan son toprağını korumak için bu rusyayla iranla masada anlaştık. işte bu amaçla kaleler kuleler gözlem noktaları kurmuştuk top tüfek de girmiştik babanı da üç kuruş maaşa oraya dikmiştik. sonra o ülkenin meşru rejiminin askerleri kendi ülkelerindeki bu bizim kulelere haince saldırdılar. kendisi o yüzden şimdi meleklerle beraber.

    bu çocuğun size cevabınızın kolpa olduğunu farkedip ağız dolusu küfretmesi için kaç yaşına gelmesi gerekiyor sizce? 10? 12?

    vatan uğrunda can vermeyi "komşularla sıfır sorun" politikası güderken onların ülkesinde onların askerleri tarafından öldürülmeye kadar uzatırsanız o masum "neden" sorusunun altında nasıl ezilirsiniz biliyor musunuz? o çocuğun artık babasının olmayışını değil sizin yamalı dış politikanız veya 2007 astana anlaşması, dünyanın bütün dinleri bir araya gelse mantıklı bir şekilde açıklayamaz. o çocuk sizi unutmaz. güneşi balçıkla sıvayamaz, suriyede tam olarak ne bok yediğinizi, niye bu rezilliğin bir aktörü olduğunuzu kendisine açıklayamazsınız.

    artık suriye işi daha da dibe girdiği, artık idlibi halebi geçip zat ı muhterem tarafından şam da denildiği için aklıma geleyor bir takım deli sorular:

    * tsk'yı alıp şam'a girmeyi planlarken bu meşru hiçbir cevabınızın olmadığı kaç adet "neden babam yok" sorusu geldiğinden haberiniz var mı?

    * o operasyonda düşenler vatan savunmasında mı şehit olmuş olacak? ne bileyim zamanında kore'de falan şehit verirken bizi ittifaklarına alsınlar da sovyet rusya bize dalmasın diye şehit vermiştik. onlar bile vatan savunması idi. suriye'de vatanın tam olarak nesini koruyor tsk?

    * şam'ı ele geçirdikten sonra oranın tamamen düşman olmuş (belligerent bir işgalci olduğumuzu düşünürsek) halk sayesinde bizim vietnam savaşımız haline gelmeyeceğini siz mi garanti ediyorsunuz? sovyetler afganistanı, amerika ırak'ı aldı. almakta sıkıntı yok. sonrasında ne olacak mesela? beş yıl orada kaldıktan sonra artık kaç bin şehitle, kaç bin "neden" sorusuyla dönmeyi bekliyorsunuz?

    * tsk vatan savunması veren kurum mudur suriye iç savaşının en zayıf aktörünün (öso) savaşını onlar için kazanmak için mezhep savaşına falan girip şehitler vermeyi göze almış bir tür heyula mıdır?

    * asker olarak idlib şam arası 325km'lik bir mesafeyi ortamda iç savaş dönerken, ülkenin güneyi komple esad'a biat etmiş bir haldeyken, tartus'ta konuşlu rus s400'leri 15m üstü her irtifayı her an tararken hava desteğinden aşağı yukarı mahrum olarak sizin liderliğinizde mi gideceğiz?

    * rusya'nın 1500 kişilik personelinin 2016 senesinde suriye'de geçirdiği bir günde 4.4 milyon dolar kadar masrafı olduğunu düşünürsek şam'a top tüfek gidecek ve orada bir müddet kalacak personelin mevcudunun bunun 60-70 katı olacağından haberdar mısınız? o operasyonun ilerleme safhasında can kaybı şehitler ve size ileride neden diye soracak binlerce çocuk hariç günlük 264 milyon doları (dolar 6 lira falanken) ekonomi bu haldeyken kimin vergisiyle kaç ay boyunca ödemeyi planlıyorsunuz? size babam neden yok diyen çocuğa da "itibardan tasarruf olmaz" diyecek misiniz?

    * başkalarının çocukları üstünde bu kadar kolay tasarruflara gidebilen insanların kaçının çocuğu bilfiil orada?

    artık herşeyi gördüm daha da şaşırmam dedikçe geliyor. dur bakalım daha neler göreceğim.