ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bill gates'in güneşi karartma projesi
-
adana'dan okuyunca insanı sevindiren haber, karartmayan namussuzdur.
nejat işler'li yıldız tilbe klibi
-
nejat işler’i meczup rolünde başarılı bulduğum kliptir.
türkiye'de 6225000 lisanslı sporcu olması
-
o rakam nereden çıktı bilmiyorum ama gençlik ve spor bakanlığı 2014 verilerine göre futbol hariç lisanslı sporcu sayımız 3219324 (üçmilyon ikiyüzondokuzbin üçyüzyirmidört) baş insan evladıdır.
tek tek yazayım da hem başlık altında tahmini olmayan sayı vermiş olayım hem de kafalarda soru işareti kalmasın, futbolu en sona yazacağım o kısımda söyleyeceklerim var.
atıcılık ve avcılık: 22 379
atletizm: 174 764
badminton: 57 891
basketbol: 253 441
bedensel engelliler:5 137
bilardo: 23 059
binicilik: 4 154
bisiklet: 19 934
bocce, bowling ve dart: 15 725
boks: 78 623
briç: 11 487
buz hokeyi: 6 289
buz pateni: 3 604
cimnastik: 35 425
dağcılık: 36 939
dans: 9 665
eskrim: 10 656
geleneksel sporlar: 10 703
gelişmekte olan spor branşları: 8 824
golf: 6 575
görme engelliler: 4 296
güreş: 95 821
halk oyunları: 103 077
halter: 8 814
hentbol:97 918
herkes için spor: 134 166
hokey: 9 442
işitme engelliler: 9 765
izcilik: 110 482
judo: 68 466
kano: 7 492
karate: 158 600
kayak: 26 793
kick boks: 125 062
kızak: 342
kürek: 4 683
masa tenisi: 99 727
modern pentatlon: 3 659
motorsiklet: 7 568
muay thai: 56 424
okçuluk: 15 861
oryantiring: 10 547
oto ve motor sporları: 4 978
ragbi: 8 955
özel sporcular: 14 983
satranç: 434 439
su topu: 7 394
su altı: 9 983
tekvando: 309 283
tenis: 32 109
triatlon: 3 575
voleybol: 214 357
vücut geliştirme: 34 317
wushu: 59 853
yelken: 13 408
yüzme: 117 411
futbol: 596 765 - bu arkadaşlara göre ama net sezon içinde oynayan faal sayısı 280 bin civarı. futbolda verdikleri sayıya muhtemelen son 4-5 sezonda bir yıl vizelenmiş herkes dahil ya da adam hem okul takımında hem kulüpte oynuyor 2 sayıyorlar, net söylüyorum böyle bir sayı yok, bana ispatlasınlar daha da futbol izlemem, futbol sahasının kenarından bile geçmem. biz yine şişirip verdikleri sayıyı ekleyelim. 3 milyon 800 bin civarı oluyor ama daha fazla değil.
buyrun tff'nin faal futbolcu sayısı raporu;
http://www.tff.org/…lt.aspx?pageid=470&ftxtid=18363
diyor ki, 2013 için 273382. bir yıl sonra spor bakanlığı da diyor ki, biz saydık 596765.
hani nerede diyenlere kaynaklar (istatistiksel tablolar sekmesine tıklayıp, sporcu istatistikleri kısmından excel olarak açabilirsiniz);
http://www.tuik.gov.tr/veribilgi.do?alt_id=1087
enflasyon
-
enflasyona kısaca mal ve hizmetlerdeki fiyat artışı diyoruz. yani zaman geçtikçe aynı mala daha fazla para vermemiz gerekiyorsa burada enflasyon vardır diyoruz. peki neden, nasıl ?
geleneksel en basitinden arz talep grafiğimizi gözümüzde canlandırıyoruz. hani bu eğrilerin kesişme noktası piyasa fiyatını belirliyor ya, işte o fiyat nasıl yükselir? talep eğrisi sağa kayarsa ya da arz eğrisi sola kayarsa.
talep eğrisi nasıl sağa kayar? tüketicinin parası artar (nasıl artar? iki paragraf aşağıya), "ohoo ben bu fiyata bunu alırım mis gibi" diyen kişiler artar. arz talebi karşılayamaz, eksik kalır. üretici bakar duruma "vay ürüne bak mis gibi gidiyor" der, hem daha çok üretmek için o maldan yeni yatırımlar yapar hem de yeni yatırımların maliyetini fiyatlara da yansıtır çekinmeden "zaten satıyo mal" diye düşünürekten. böylece bir zaman sonra arz talep yine dengeye gelir. ne oldu, aynı mal daha pahalıya satılmaya başlandı. işte bu iki enflasyon çeşidinden biri yani talep enflasyonu.
ikincisi ise maliyet enflasyonu. üretici bir mal üretiyo satıyo, fiyat falan dengeli. ama birden hammadde maliyetleri artıyor mesela. "ohoo ben bu paraya satmam artık" diyor bazı üreticiler, arz azalıyor. ee arz azaldı ama o maldan almak isteyen insanlar var hala. işte onlar da daha çok para ödemek zorunda kalacaklar artık. yine ne oldu, aynı mala daha fazla para ödemek zorunda kaldık, yani fiyat artışı, yani enflasyon.
ikincisini anlamak kolay ve çok sık rastlanan bir durum değil. ama birincisi daha karmaşık bir durum ve asıl devletin başını ağrıtan da bu. talep artıyor çünkü tüketicinin parası artıyor dedik. nasıl oluyor bu? en önemlisi hükümet piyasaya para arzı yapıyor (para basıyor karşılıksız). peki bunu neden yapıyor? bunu merak ediyorsanız buyrun:
http://makdis.pamukkale.edu.tr/mak11.htm
ama talep artışı sonucu enflasyon artışı illaha ki para basılmasıyla gerçekleşmek zorunda değildir. şuna da bir göz atın (bkz: #9602746)
işte enflasyonun oluşma nedenleri bunlardır. ayrıca bir de şu konu var; daha önceki dönemlere bakıyor işçiler, sendikalar: "aman enflasyon var abi paralar yetmiyor zam yap zam yap" diyorlar patronlara. işveren de zam yapıp bunu da fiyatları artırarak telafi etmeye çalışınca ne oluyor? aa, fiyatlar yükseliyor, kendini doğrulayan kehanet oluyor, enflasyon oluyor. böyle yapmamak lazım yani, cıs.
"enflasyon olsun abi, ne zararı var ki?" ya da "nasıl düzeltiriz ne yapmak lazımdır?" falan diyorsanız buyrun buradan alalım ben sıkıldım:
http://www.tcmb.gov.tr/…ayin/kitaplar/enflasyon.pdf
selektör yapmanın anlamı
-
sen geç bekliyorum.
kafanı çıkarma ben geçiyorum.
yeşil yandı yürü.
çevirme var ilerde.
hacı ne yaptın?
sağa çek, dövücem.
vs.
debe editi: bir dişi kişi olarak, selektör ile ilgili yazdığım entry debe'ye girdi ya, daha da kimse bana kadın sürücü muhabbeti yapamaz. (bkz: swh)
van persie'nin milli takıma çağırılmaması
-
30'luk gomez ve hatta podolski'yi bile milli takıma çağıran löw'ün kendisini milli takıma çağırmamasının başlıca tek bir sebebi olan futbolcu:
1. van persie alman değil.
bizim gençler aç kalır yine de sizin üründen alır
-
az bile söylemiş bakan. ekşi sözlük diye bir site var ordan açıp android ios samsung iphone gibi başlıklara bir göz at dese yeriymiş. telefon markası modeli fiyatı yüzünden telefonu bırakıp birbirine ana avrat söven adamlar var lan.
muhteşem yüzyıl kösem
-
osmanlı'nın en nadide padişahları olan deli mustafa, yeniçerilerin ırzına geçip öldürdüğü genç osman, deli ibrahim ve yine pek aklı başında olmayıp sabah akşam içen dördüncü murat dönemlerini görebileceğimiz dizi. şimdiden milliyetçi muhafazakar cenahın eteklerinin tutuşmasına neden olmuştur. oysa bir insan delirebilir, tecavüze uğrayabilir, ayyaş olabilir. bunlar onun değerini düşürmez. sonuçta insandır. padişah olması ne onu insan olmaktan kurtarır, ne de milliyetçi görüşlerini sağlam temellere oturtamayan zavallıları.
yks'de çıkan felsefe sorusu
-
bana din kültürü sorusu gibi geldi.
yoğurtçu parkında kruvasan yiyen göksu
-
lan o degil de etiketteki tek türkçe kelime göksu.
ne skim sokum seyler yiyor millet.
edit: cro brekkie, caprese crowiches nedir amk? ne olm bunlar, uzaylı yemişi mi, ayı maması mı nedir?
north ile south'u karıştırmak
-
oha demek istediğimdir. nasıl karıştırıyorsunuz böyle şeyleri anlamıyorum. bak mesela north. başında n var. böyle daha bi' kuzeyimsi. oysaki south'un başında s var. böyle daha bi' güneyimsi. anladın mı? anlamadıysan bi' daha anlatayım. bak north'un başında n var, daha bi' kuzeyimsi. oysaki south'un başında s var. daha bi' güneyimsi. benim yöntemim bu. saygı duyacaksınız.
22.00-05.00 arası sokağa çıkma yasağının mantığı
-
içkili mekanları iflas ettirip yerlerini nargileci tayfaya peşkeş çekip dönüşüme devam etmek.
evli bir kadının forumda sorduğu korkunç soru
-
5bin alıyorsa 4.5 alırsın bacım. 3 nedir?
bergüzar korel
-
boş duyar kasıcı.
neymiş; rahmi koç kulübüne 10 milyon lira bağışlarken hasta çocuklara da yardım yapmayı düşünür müymüş.
koç ailesi'nin, koç vakfı'nın çocuklara ve gençlere yaptığı yardımlar buradan uzaya yol olur. bırak da şahsi servetini istediği gibi harcasın insanlar. biz sana ''paranı tekne tatillerinde harcamak yerine falancaya verseydin.'' diyor muyuz; demiyoruz. o halde sen de insanların şahsi harcamalarına karışamazsın.