hesabın var mı? giriş yap

  • press yapacağız sahada diri görüneceğiz pozisyonlara gireceğiz ama golü atamayacağız. atletico madrid duran top organizasyonuyla golü atacak atletico'nun 1-0 lık üstünlüğüyle ilk yarı sona erecek. 2. yarı baskıyı iyice arttıracağız burak'ın topu direkten dönecek akıl almaz goller kaçırcak. kaçırdığı goller sonunda sürekli burak'ın 2 eli kafasında objektiflere yansıyacak. 70. dakika civarında kontra ataktan gol yiyeceğiz durum 2-0 olacak. galatasaray yenilgiyi kabullenmiş vaziyette top çevirecek atletico geriye yaslanacak. atletico madrid kalecisi aut atışını kullanırken ağır hareket ediyor diye burak gidip artistliğine dışarı çıkan topu alıp getirip aut noktasına koyacak biran önce gol atmak istiyor gibi. son dakikalarda 1 gol daha yiyip 3-0 mağlubiyetle maçı bitiricez. maç sonu röportajında hamza hoca girdiğimiz pozisyonları değerlendirseydik bla bla bişiler geveleyecek. geçmiş olsun.

  • uzulmesine uzuluyorsun da 7 cocuk nedir be teyze?

    bizi merhamet, sizi de cahilliginiz oldurecek.

    edit : asagida (#122747946) no'lu girdide arkadas laf atmis ve aynen su cumleyi kurmus;

    --- spoiler ---

    ben 3 çocuk da yaparım, 13 çocuk da yaparım. devletin sosyalliğini kaybetmediği hiçbir ülkede bu sorun olmaz. sosyal devlet dediğin, zor durumdaki ailenin nüfusuna bakmadan yardım yapmak zorundadır.
    --- spoiler ---

    devlet dedigin cebinde parayla gezen bir organizma degil. harcamalarimizdan vergi keserek ya da urettigini satarak butce olusturan bir sistem. sen keyfine gore bakamayacagin cocugu yapacaksin, sosyal devlet bu vergileri sana dagitacak, yapmasi gereken hizmetten geri kalacak oyle mi?

    ayak bile yorgana gore uzatiliyor. duygusallik baska gercekcilik baska. bakamayacagin cocugu dogurmayacaksin arkadasim.

    bunun ak parti ile alakasi ise bu iktidar doneminde yasamak cok daha zorlasti ve insanlar daha cok acliga maruz birakildi. ama bu gercek bile senin bakamayacagin cocugu dogurabilecegin anlamina gelmiyor.

  • bahcedeki cimlerle ugrasmak. basta guzel geliyor bahce cim falan ama sonra amigolara itelemek zorunda kaliyorsun. zamaninda kesmezsen ozellikle yaz aylarinda basa cikilamaz hal aliyor hemen. 1 hafta aksatirsan gecmis olsun. sehirlerin bahcedeki ot icin yukseklik limiti var. o yuksekligi gecerseniz 3000 dolara kadar cezalar var. bizzat uyari aldigim icin biliyorum.

    evi surekli bakimli tutmaniz gerekiyor. oyle aldim kiraya verdim saldim cayira kafasiyla basi bos birakirsaniz evi bok goturur. bir tanidigim kiracisina guvenip birakmis, en son konustugumda evdeki hamambocegi istilasiyla ugrasiyordu. bakimsiz evlere de cezalar var muhitine gore. mahallenin goruntusunu bozan evlere hemen denetim gelir.

    sehrine gore degisir bu: atlanta sehir sinirlari icerisindeki su faturalandirma sisteminde atik su ucreti kullandigin su ucretinin 3 katiydi. $20 su kullandiysam $60 atik su ucreti veriyordum. bu yuzden ogrenciyken atik su ucretini azaltmak icin aklima ne igrenclikler gelmisti de yapmadim ama simdi burada anlatmayayim ;)

    ha bir de, cogunlugunda banyo kuvetleri derin degil. japonyadaki gibi daha derin olsaydi cok guzel olurdu. ev alirsam ilk banyosuna girisecegim.

    ek:
    evden kastin mustakil ev oldugunu varsayip ona gore yazmistim fakat apartman dairelerini de kapsiyorsa, en nefret ettigim sey icinde camasir/kurutma makinesi olmayan dairelerdir benim de.

  • ampül ve hırsızlık çok moda. bu trende yabancı kalmayan bir kiracıdır.
    kim bilir belki havaya atıp zevkle yere düşüşünü seyretmiştir ampülün.

    yanında da bir cigara.

    (yazarken farkettim, ampül; ne iğrenç bir kelime. başka bir şey bulamadınız mı?)

  • bekleme yapmayın,
    aşkını alan acıya doğru ilerlesin...

    dizeleriyle önünde eğildiğim büyük üstad.
    mekanı cennet olsun...

  • öncelikle feyyaz şive komedisi falan yapmıyor. feyyaz'ın iyi olduğu konu durum komedisi bölümü, deadpan humour ana bilim dalıdır. yani içinde bulunduğu saçmasapan ve absürt bir durum karşısında ciddi yüz ifadesiyle olayları ele alma komedisi. bunun geçmişteki en iyi temsilcisi buster keaton'dır ve eminim feyyaz'ın komedisini de etkilemiştir. ayrıca feyyaz'ı komik yapan diğer bir unsur da sahip olduğu fiziksel tip bence. adamın mizahı, ağzından dökülen kelimeler ve fiziksel özellikleri ile bir bütün oluşturuyor. "ben senin yılgın bir hoşgörüyle beni benimsemene mi kaldım" soru cümlesini ilkkan kursa komik olmaz ama işte yılmaz sorunca komik oluyor. feyyaz'ı komik ve absürt yapan şey "bak kutay, bugün sen arı olabil diye çok büyük bedeller ödendi" derken, bunu 6 yaşında bir çocuğa eğilip kararlı gözlerle ve tüm benliğiyle inanarak söylemesinde gizli.

  • hakkındaki en güzel tanımı okudum geçen gün; türk kızını aya göndermişler, ilk adımı aydan beklemiş.

  • iphone 12 çıkmadan aylar önce tasarım ve özelliklerini tam olarak bilen gizli haberciler, samsung vb firmalarda en üst modellerde bile 5g yok, 5g içeren ayrı model satılırken, apple tüm ürün yelpazesine 5g koyacak ama bu maliyeti sarj cihazını kutudan çıkartarak yapacak demişti.

    yani ne karbonu. apple karbon izini azaltmak istiyorsa, tamir edilemez ürünler üretmek için ar-ge yapmasın. bir ürün 3-4 defa tamir edilip uzun yıllar kullanıldığı zaman mı karbon izi azalır veya ufak bir kaza sonrası arızalanıp tamir edilemediği için atıldığında mı?
    macbook'u düşük ram ile alan 2 sene sonra ram'i arttıramasın diye lehimleyen firma karbon izini düşünüyor ha
    saf olmayın

    edit:
    @chocolate addict gönderdi:
    ürünler tanıtıldıktan sonra da doğrulandı bu, çünkü 5g modem oled panelden bile pahalı, 6ghz üstü frekansı destekleyen hızlı 5g modem daha da pahalı, abd modellerinde power tuşunun aşağısında modem için ayrı anten var.

  • "ben bir ateist değilim. kendime bir panteist diyebileceğimi de düşünmüyorum. ilgili soru bizim kısıtlı akıllarımız için çok geniş. biz, pek çok değişik dilde kitapla doldurulmuş bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğun durumundayız. çocuk kütüphanedeki kitapları birisinin yazmış olması gerektiğini bilir. nasıl yazıldıklarını bilmez. yazıldıkları dilleri anlamaz. çocuk, kitapların sıralanmasında esrarengiz bir düzen olduğundan şüphe eder, ama ne olduğunu bilmez. bu durum, bana göre, en zeki insanın bile tanrıya göstereceği yaklaşımdır. biz, evrenin muhteşem bir şekilde düzenlendiğini ve belirli kanunlara uyduğunu görmekteyiz, ancak bu kanunları çok bulanık bir şekilde anlayabilmekteyiz."

    albert einstein