hesabın var mı? giriş yap

  • biz buna psikolojide yetersizlik duygusu diyoruz. bu insanlar kendilerine değer vermiyorlar, hatta karşılarındaki insana da değer vermiyorlar ve sahte, abartılı, olağandışı bir imaj yaratmaya çalışıyorlar. akıl sağlığı yerinde bireyler daha sade, minimal, temiz ve gürültüsüz bir şekilde sakince hayatlarını sürdürmeye devam ediyorlar.

  • bir anda polislerin içinde öyle başı öne eğik, siyah hırka, üç numara saçlar ve sakalla ortaya çıkınca hakkında "sempatik" ünvanını duyuverdiğim insan.

    kız kardeşim, "niye bu kadar kızıyorsunuz çocukcağıza?" dedi.

    not: kardeşim mal.

  • sevgiliye gönderilen mesajın bir iki saniye sonrasında, zııırrrr... cep telefonu çalar. baba aramaktadır.

    -alo kizim,
    - aaaa.. babacim nasilsin?
    - ben iyiyimde, sen iyimisin?
    - evet iyiyim, biraz ateşim var sadece, üşüttüm heralde.
    - belli ateşinin olduğu.
    - nasıl yani, sesimdenmi anladın?
    - hayır gönderdiğin mesajdan anladım...
    - anlamadım, ne mesajı baba?
    - az önce gönderdiğin, "seni çok özledim, suanda keşke yanımda olsaydın, sabaha kadar öpüşürdük" mesajı.
    - neeeeeeeeee.....
    - yaaaaa....
    - şey, ben, eeeee... aaa baba kapı çalıyo galiba, şey ben seni sonra ararım...
    - yok yok gerek yok, ben geliyorum zaten şimdi....

  • "hayatını, saygıdeğer bir adam olamamana mazeretler aramakla geçiriyorsun."
    ahmet altan

    nokta...

  • dede ve erkek kardeşle birlikte maç izlemekteyiz. dedemin kulakları ağır işitiyor, yaşından dolayı. kardeşimin de sesi pek gür çıkmaz.

    dede: ahmet, en iyi futbolcu kim?
    kardeş: dünyanın mı?
    dede: bünyamin demek, hımm.

    dedem sert adamdı, o yüzden kahkahalarımı içime attım. kardeşim de düzeltemedi, ayıp olmasın diye. dedem kendi çapında bir aydınlanma yaşıyordu zaten. o günden beri bünyamin benim için dünyanın en iyi futbolcusudur. her nerede top koşturuyor ve goller atıyorsa.

  • birleşmiş milletlerin aldığı bütün kararlar, uluslararası hukukun bir parçası değildir.

    beyanname (declaration), konvansiyon/anlaşma (convention) ve onay (ratification) terimleri arasındaki farkları bilmek, hem işleyişi, hem de birleşmiş milletlerin neden etkili bir kurum olamadığını anlamaya yardımcı olabilir:

    birleşmiş milletlerin yayınladığı beyannamelerin hukuki anlamda herhangi bir bağlayıcılığı yoktur. örneğin, insan hakları evrensel beyannamesi uluslararası hukukun bir parçası değildir. daha çok, norm oluşturucu bir işleve sahiptir.

    birleşmiş milletler konvansiyonları/anlaşmaları ise, tanımları gereği ülkelerin altına imza attıkları metinlerdir. ancak bu, bütün birleşmiş milletler üyelerinin komvansiyonlara imza atacakları anlamına gelmez. bir konvansiyon metni ortaya çıkar, isteyen devlet bunu imzalar, istemeyen imzalamaz. imzalayanlar, ilgili metnin bağlayıcılığını kabul etmiş olurlar. kimi zaman, bir ülke, herhangi bir konvansiyonu kendince nedenlerle "belli maddeleri istisna ederek" de imza edebilir. (türkiye'nin de imzaladığı bir birleşmiş milletler konvansiyonuna örnek: soykırım suçunu önleme ve cezalandırma konvansiyonu)

    bir ülkenin temsilcilerinin herhangi bir birleşmiş milletler konvansiyonunu imzalaması, ilgili konvansiyonun otomatikman o ülkenin hukukunun bir parçası olduğu anlamına gelmez. bunun için, ülkenin kendi içinde ek bir onay (ratification) aşaması da gerekebilir. örneğin, abd'nin temsilcilerinin imzaladıkları bir konvansiyon, ardından senato tarafından da onaylanmak durumundadır.

    ana tema:
    (bkz: siyaset bilimi/@derinsular)

  • dün tuvaletini kullanmak istediğimde, bana otelin sahibiymişim gibi bir edayla kapılarını açan, çok zarif ve samimi güvenlik görevlilerini bünyesinde barındıran otel. tuvaletin yolunu göstermek üzere, koridor boyunca bekleyen çalışanlar vardı. hiç birinde, "iyi hadi geç de kullan bari" ifadesini görmedim. uğurlarken, "kolay gelsin" dediler. bin kere orda konaklasam, bu etkiyi bırakamazlardı üstümde. başlarındaki insan kimse, onu da öpüyorum güzel yanaklarından.gözlerim doluyor; eyyorlamamı sonlandırıyorum.

  • ankara kızı: hocam fazla ego'nuz var mı?
    istanbul kızı: afedersiniz, fazla akbil var mı?
    izmir kızı: merhaba, arabada yer var mı?