ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
o ses türkiye
-
"işin zor gökhan..."
"valla işin zor hadise..."
"işiniz çok zor mazhar abi..."
"ebrucum işin çok zor, kolay gelsin sana..."
sanırsın canlı yayında atom parçalıyorlar.
engin baytar ve yiğit gökoğlan'ın para saçması
-
ödev yapabilmek için odasına bir lamba isteyen kız diye de bir gerçek var bu ülkede. adaletini seviyim dünya.
kızdan cep telefonu numarası isteme yöntemleri
emniyet genel müdürlüğü'nün toplu sms göndermesi
-
" bu aralar hiç olay çkmyr. çok sklyrm. akşam planın var mı? cvbını bekliyorum. celalettin"
don't breathe
-
fede alvarez yarattığı sessiz ev içi gerilimi ile gerçekten seyirciye "nefesini tut" diye sesleniyor. 10.dk'dan sonra başlayan gerilim son dakikaya kadar aralıksız devam ediyor. bitti bitecek derken bitmiyor, bitmiyor, son yılların en iyi ev istilası.
patiswiss ceo'suna itibar suikasti yapılması
-
patiswiss piyasayı sürklase mi ediyormuş? allah belamı versin ilk kez duydum ismini. ayrıca başlık sahibinin yazdığı şeyin "tayyip iyi ama ah o dış mihraklar" laflarından hiçbir farkı yok.
ulan kadında öyle bir kibir ve kendine inanmışlık var ki öss'de 45'te 45 türkçe yaptığını yazarken bile imla hatalarıyla göz kanatıyor.
neyse, çikolata zaten pek sevmem, küflüsünü hiç yemem.
uydurma hikayeyi gerçekmiş gibi yazıp ilgi çekmek
-
yeterince erken davranıldığında ve doğru kitleye hitap edildiğinde, çekilen ilgi binlerce yıl sürebilir ve söz konusu hikaye milyarlarca insan tarafından bire bin katılarak anlatılabilir.
sözlükçülerin yediği tarihi ayarlar
-
bebek arabasinda asyali cok sevimli bir bebege bakarak sirinlik olsun diye gozleri yandan yatay dogrultuda cekistirerek kisik goz yapilir. pic kurusu kendi gozlerini dikey dogrultuda cekistirerek cevap verir.
doktor hasta diyalogları
-
yer: istanbulda bir kamu hastanesi
h: geçen ben geldim başka bir arkadaşınız vardı, benden şu tahlilleri istemişti
d: benim hiç arkadaşım yok
h ??????
olası zombi istilasında türkiyedeki en güvenli yer
-
(bkz: sivas)
sivaslı bile durmuyor sivas'ta. internette dolaşan "kürdistan" ya da "büyük israil" haritalarına bakıyorum hep sivasa kadar almışlar ama sivasa girmeyi hiç düşünmüyorlar.
william henry harrison
-
1840'ta abd başkanlığına seçilmiş, çok soğuk bir günde washington'da açık havada düzenlenen göreve başlama töreninde şapka ve palto giymeyi reddetmiş ve yaptığı uzun konuşma sonucu zatürree olarak 30 gün sonra ölmüştür. (aynı zamanda en kısa süre başkanlık yapan insan olmuştur)
counter strike'ta bıçakla kapışmış efsanevi nesil
-
cs_italy'de pazarın oradan geçerken tavukları da kesmiş nesildir.
edit : uzun bir aradan sonra listenin sonunda da olsa tekrar debe'ye girmişiz.
ama ben böyle entrylerle gündeme gelmek istemiyorum,o yüzden buradan buyrun : (bkz: #47081572)
bi daha edit : "aynı linki vermişsin lan asfdfasd" tarzı mesaj gönderen arkadaşlar oldu.
sözlük yazarlarının zenginlik kıstasları
-
çocukken ışıklı ayakkabıya sahip olanların fazlasıyla zengin olduğunu düşünürdüm.
bir gün babama ne zaman zengin oluruz dedim, yarın dedi.
inandım, yemin ederim inandım.
sabah kalkarken zengin olacağımızı düşünerek uyandım güne.
belki dedim ışıklı ayakkabım olur.
olmadı, hiç bir şey değişmemişti.
iki katlı bir evde oturuyorduk, müstakil bir ev.
evin tek erkek çocuğu olduğum için şımartılmam gerekiyordu ama durumumuz yoktu.
bende kendimi şımartmak için, alt kattaki odaya taşınıp, kendime genç odası yaptım
yalnız ne oda ama..
öyle ferrari genç odası takımı yok, somya üzerinde uyuyorum.
oyuncaklarım yok ki, somyanın altındaki mavi leğene doldurayım.
gazeteden kuponla elektrikli bir soba biriktirmiştim, yalnız çok şaşalı ha..
odun maketleri vardı, şömine havası yaratıyordu.
velhasıl uzun bir aradan sonra babama aynı soruyu tekrar sordum, baba dedim ne zaman zengin oluruz?
odama baktı, bana baktı, sobaya baktı.
kaloriferli bir evde oturursak o gün zengin oluruz dedi.
askere gidip geldim yeni bir eve taşındık, güneş enerjisi var kaloliferi var..
gittim yanına, can alıcı soruyu sordum..
baba dedim zengin olduk mu?
ev bizim olsaydı zengin olurduk dedi.
babam sanki bilge bende öğrencisiyim, sürekli beni cevapları tokatlıyordu. zaten ışıklı ayakkabıda alamamıştık.
otuzuma yaklaşırken, ev aldı babam.
inşaat halinde, onunca katta bir daire, haftada bir gün çıkıp eve bakıyoruz.
babam bakıp seviniyor, ben çıktığım merdiven basamakları nedeniyle söyleniyorum.
baba dedim zenginlik zormuş, fakirken iyiydi..
gel zaman git zaman evimize taşındık, kendi evimiz.
kendi odam, baza üzerinde uyuyorum, gençliğimin rüyası masaüstü bilgisayarım ayrıca elbiselerimi koyacağım şahsıma ait dolabım var.
baba dedim, zengin olduk mu ?
bilge vermiş cevabını ; oğlum biz zaten hep zengindik.
biz gerçek bir aileydik, hayallerimiz vardı, mutlu bir dünyamız.
her şey çok zordu, ama bir o kadar güzeldi.
baba dedim gariban edebiyatı yapma,
şimdi biz zengin miyiz değil miyiz?
ben direndim o devam ettirdi,
kendi evin olsun, zengin olursun dedi.
babamı trafik kazasında kaybettim, trafik sigortası kaza nedeniyle tazminat ödedi.
annem aldığı tazminatı bana verip kendime ev almamı istedi.
şimdi bir evim var,
ama zengin olduk mu diye sorabileceğim babam yok.
benim zenginlikten anladığım, vallahi de billahi'de beraber gülebileceğin bir ailem olmasıydı.
küçük dünyanızda mutlu olmaktı, bağlılıktı ve sevmekti en fazla.