hesabın var mı? giriş yap

  • başlığın asıl hali "kyk kız öğrenci yurtlarında kalan öğrencilerin 112 acil servis ambulanslarını gereksiz şekilde meşgul etmesi" olmalıydı ama karakter sınırından dolayı olmuyor tabi.

    bu başlığı 112 acil serviste görev yapan ve defalarca kyk kız yurtlarından bildirilen vakalara ambulans ile gitmek durumunda kalmış bir doktor arkadaşımdan dinlediğim olaylar neticesinde açtım. kendisinin bu şekilde bir talebi olmadı, benle dertleşmek için paylaşmıştı fakat dediğine göre hemen hemen her şehrimizde de benzer durumlar varmış.

    konuyu çok uzatmak istemiyorum, özet olarak aslında hiç bir sağlık problemi olmamasına rağmen tamamen eften püften sebeplerle ve çoğunlukla sadece "drama queen" olmaktan dolayı, ilgi çekmek için baygınlık ve sinir krizi geçirme numaraları ile 112 acil servisten ambulans talep edilmesi olayları çok sık yaşanmaktaymış. öyle ki çoğu zaman ambulans geldikten sonra ambulansa geçince hastaneye gitmesekte olur, biraz duralım sonra geri yurda çıkayım diyenlerin falan haddi hesabı yokmuş. ekseriyetle sevgilimden ayrıldım, çok kötüyüm vs. gibi şeylerle etraftan ilgi çekmek, arkadaşlarına şov yapmak için ambulans çağıran bu sözde üniversite öğrencisi, özde zır cahil tipler yüzünden gerçekten bu ambulans hizmetine o an hayati şekilde ihtiyacı olup bu hizmete erişemeyen insanlar olabilir.

    bu arada kızları itham ediyorsun, kadın düşmanı falan diyeceklere baştan söyleyeyim. erkek yurtlarında ambulans talep edilen vakaların neredeyse hepsi gerçekten acil müdahale gerektiren durumlar oluyormuş. bu da bir dip not. bu ciddi bir konu, kimseyi yermek için falan bu başlığı açmadım.

  • ben bu banyodan sonra krem, nemlendirici falan sürüyolar ya onu anlayamıyorum. bi kere sordum ne işe yarıyo bu diye, bunu sürmeyince "hatır hatır" oluyormuş tenleri kuruyormuş, sararıp solup ölüyorlarmış, ooo çok kötü oluyormuş falan. lan bizim evde banyo sabunu bitti, almayı da unutuyorum, iki haftadır süper dandik bi sıvı el sabunuyla alıyorum duşumu, hala cillop gibi tenim var. bal döküp yalayasım geliyor kendimi bazen. bazenler çoğalıyor bazen.

  • herkes konuşuyor da, konkordato, konkordato neymiş bu konkordato?

    konkordato ilanları sadece zarar ettiğinizde ortaya çıkan bir durum değildir. şirketin 10 borcu, 20 alacağı vardır ancak alacaklılar alacağını ödemediğinde, geciktirdiğinde, ödeyemez duruma doğru gittiğinde, şirket abiler bir dakika borçlular tepeme binmesin benim zaten kalkacak gücüm var şu borçları taksitlendirelim, vadesini yayalım deme şeklidir. zaten mahkeme de direkt kesin mühlet vermez. önce bir konkordato komiseri atanacak, o hemen bir rapor verecek, şirketin bu kadar alacağı bu kadar borcu var, şu şu durumda bunun altından kalkabilir/kalkamaz. eğer kalkabilir derse mahkeme kesin mühlet verir ve alacaklılar hotiç'e icra-tedbir vs koyamaz, onu 1 sene rahat bırakmak zorunda kalırlar.

    yani özetle bu durum sadece hotiç'in iyi/kötü yönetilmesi, zarar etmesi vs den kaynaklanan bir durum değil. piyasa hotiç'e taahhütlerini yerine getiremezse de ortaya çıkan bir durum. piyasada borç vadeleri geldikçe, bakalım durum ne olacak. 2 aya toparlıyor muyuz, piyasa nalları dikiyor mu bakalım.

  • çok mantıklı bir söz. mesela bence aslında sağlık hizmetleri de yetersiz değil ama insanlar hasta olup hastaneye gittiği için öyle gibi duruyor. veya eğitim sistemimiz süper ama öğrenciler okula gitmese farkedilecek ancak. hatta sırf internete giriyoruz diye siteleri sansürlüyorlar, halbuki kimse internete girmese sansüre de gerek kalmaz. koskoca bakan yanlış mı bilecek?..

    (bkz: ne hoş olurdu maarif şu okullar olmasa)

  • kahveyi bilmem de, bu "her sabah duş alıyorum" olayına kıl olan, amerikanvari bulan, entel kuntel işler olarak değerlendiren ampuller daha birkaç ay önce "metrobüste herkes ter kokuyor" diye şikayet edenler değil mi? her sabah duş alan adam amerikanvari, ter kokan adam pis türk. allahtan belanızı mı istiyorsunuz anlamadım ki

  • *
    küçük şeyleri özlersiniz aslında. zamanında önemsiz görünenleri. saçınızla oynamasını, tek kişilik yatakta yatmaya çalışmanızı, bakışlarını, aptal laflarını, dakikalarca zamanın nasıl geçtiğini bilmeden konuşmanızı, sarılmasını, telefon etmesini, ses tonunu, öpüşünü, göğsü üzerinde uyumaya çalışırken rahatsız eden kolunu, isminizi söylemesini, onunla beraber içmeyi, gülmesini, yemek yemesini, beraber film izlemeyi, mesajlarını, webcam açmasını, sarhoş olmasını ve bunun gibi birşeyler..

    çok sonra anlarsınız ki, siz aslında onu değil sevilecek birini özlemişsinizdir, sevilmeyi özlemişsinizdir. ...

  • neyseki bu sefer bir vatandaşı öldürmemiş.

    o değil de ankara’da afrika cumhurbaşkanlarının oğullarına özel bir sosyal kulüp falan mı var?

  • tina isminde 30'lu yaşlarda bir hanfendiyle çat pat konuştum. ingilizcemin iyi olduğunu, toefl'dan 60-70 alabileceğimi...(toefl kısmı şaka)
    tina eğer burayı okuyorsan o bendim, stockholm'e gelince söz arıycam seni

    olm ne acayip bi şey lan bu. hiç tanımadığın bi ülkeyi arıyorsun ve karşına hiç tanımadığın belki de hiç görmeyeceğin biri çıkıyor ve direkt sohbet ediyorsun.

    türkiye'nin de böyle bir tanıtım yaptığını hayal ediyorum da...

    -hellooo
    -hello mu, kimsin lan sen?
    -i'm calling from sweden
    -ne diyon lan sen, numaramı nerden buldun lan, internetten mi buldun, sapık mısın sen?
    -ok brother, don't wory, i delete