hesabın var mı? giriş yap

  • doğrusunu yapan kişidir. dışarıda yapılan vücudun içine kim bilir ne katıyorlar.

  • debe editinden sonra bir ekleme: başlık başa kalmış. bu utançla fazla kalamamış arkadaş belli ki ahahah.

    dostum sen de japon'la koreli'yi ayırt edememişsin.

    japon 3 aslında bir koreli. adı da song hye kyo.

    bu durumda beyinsiz kim oluyor?

    ekleme: japon arkadaşları olan biri olarak söylüyorum; onlar bile çinlilerle korelileri japonlardan ayırt etmekte zaman zaman güçlük çektiklerini söylüyorlar. sana n'oluyor demezler mi?

    al bir fotoğraf daha.

    ekleme 2: dostum japon 3'ü değiştirmişsin de bari edit yapsaydın. ayıp değil mi, insanı yalancı çıkarıyorsun. hem entry'yi değiştirdiğin de belli oluyor ahaha. kaçabilirsin ama saklanamazsın.

    ekleme 3: senin çinli 5 de koreli çıktı yaa. onun adı da ju ji hoon imiş. hatta trt'de bir ara yayımlanan düşlerimin prensi (goong) adlı dizideki başrol. ahaha. tanıdık gelmesine şaşmamalı.

    bak bu da kendisine ait bir görsel.

    neymiş, google görsellere japon çinli falan yazıp önümüze çıkan ilk fotoğraflara atlayıp burada millete beyinsiz demiyormuşuz. millete öylece beyinsiz demek hoş olmuyormuş, değil mi?

    debe editi: debeye ilk kez giriyorum. mutlu ve gururluyum ahah. buradan bana şükela veren herkese, sürekli kore dizisi yayımlayan trt'ye ve japon arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler!

  • okumadım.
    furkan murkan tanımam.
    kişiden bağımsız tek diyeceğim şu ki;
    bir insan gerçekten fetö düşmanı ise fetö düşmanıdır. bunu kanıtlamak için destan yazmasına gerek yoktur.
    bir insanın geçmişinde fetö sempatizanlığı varsa bunun aksini kanıtlamak için destan yazar.
    adios.

  • - baba bak elalemin babasi 276 bin yapiyomus dx-ball*'da sen hala 100binlerde surunuyosun eki eki..
    - nerdeymis sen nerden biliyosun?
    - sozlukte yaziyo iste.
    - e git sen de yaz benim babam 500bin yapiyo o zaman.. ne ki. konsantrasyonumu bozma..
    - hmm

  • her alanda karşıma çıkıyor bu arketip.

    daha önce cehaletiyle övünen insan diye genellemiştim bu konuyu ama yetersiz kaldığını düşünmeye başladım gerçeği tanımlamada. her ne kadar cehaletiyle övünen insanla akraba olsa da yer yer birbirlerinden ayrılıyorlar.

    bu insan, anlamamayı dış kaynaklı bir saldırı olarak görüp, anlamadığı şeyi küçümseyerek egosunu korumaya çalışırken, cehaletiyle övünen insan kendi cahilliğini bir değer haline getirmeye çabalıyor.

    daha basitçe, dalga geçen ezikliğini yok etmek için çırpınırken, övünen adam vahşice bilmemeyi yüceltiyor.

    sözlükte de sıkça karşımıza şu şekilde çıkıyor bu tip; herkesin aşina olmadığı bir felsefi tartışma hakkında görüşünü dile getiriyorsun mesela, bunu yaparken de konunun ihtiyaç duyduğu terminolojiyi kullanıyorsun.

    hemen altına okuyamadım kardeş durumumuz yoktu esprisi yapıştırılıyor. fular yetmezliği şakası oturtuluyor.

    sanki yazı adama zorla okutulmaya çalışılıyormuş gibi bir hava yaratılıyor.

    halbuki baktın ilgini çekmiyor geç git sana ne dingil.

    illa yorum yapmak zorunda mısın?

    ----------
    peki bu yorumların yapılması neden bana batıyor. dalga geçmesin mi insanlar bana ne?
    ----------

    bireysel olarak cahilce konuşmak ve yorum yapmak insani bir haktır. ben kimseye kalkıp onu yaz bunu yazma diyecek statüde bir insan değilim. haddim değil. ancak madem inandıklarımızı düşüncelerimizi paylaştığımız bir platformdayız bence bunun toplum için zararlı bir gidiş olduğunu söylemem lazım.

    toplumlar bireylerin eğilimlerinden etkilenen mekanizmalara göre şekillenirler. yani bireyin salaklığı zincirleme bir reaksiyonla toplumun genlerine/normalleri arasına hızla kaynayabilir. özellikle de tepki görmeyen klasik savunma biçimleri kolayca toplumun bilinçaltına konuşlanabilir.

    bilmemek, anlamamak insanın hiç değilse için için utanması gereken bir eksikliktir. bu kıymetli utanma duygusunu körelten bir dalga geçme kültürü uzun vadede benim inandığım aydınlık toplumu köklerinden çürütebilir.

    ----------
    peki ben çok mu biliyorum da böyle konuşuyorum?
    ----------

    elbette çok bilmiyorum ve hatta aranızaki en cahil insan olma ihtimalim olasıdır. tepkimin en önemli sebebi bilmemekten utanılmayan bir toplumun bana çok korkutucu gelmesi.

    ben gelecek nesillerin bilgisizlikle övünülen, bilgiyle dalga geçilen bir toplumda yaşamasına razı değilim.

    safımı belli etmek için yazmak istedim.

  • yapılmaması gereken hataların başında gelendir.

    ayrıca evli olduğu hale başka bir kadına aşkını itiraf eden ibnelerin sözlerine itimat etmeyiniz. zaten bu tipler düzgün insanlar olsa evliyken birisine aşık olabiliyorsa önce boşanır sonra gider birisine aşkını itiraf eder. ulan ben buna aşkımı söyleyeyim olursa evdekini bi süre idare eder bir süre sonra boşanırım olmazsa evdeki bulgurdan olmayalım mantığıyla hareket edenlerin aşkı da kişilikleri gibi bozuktur.

    yapılmamalı dememizin sebebi acı verici olması değil iş hayatının profesyonelliğini bozacak olmasıdır. yoksa kime aşık olduğunuz kimsenin sikinde değildir. siz gene de evli ibnelerin sana aşığım lafına inanmayın unutmayın ki başkasıyla evliyken size aşığım diyebiliyorsa, sizinleyken de başkasına ver bi yanak der.

    edit: uhuud savaşından kaçmış arkadaşlar entry editlemiş ayarı fazla kaçırdıysam demek benim enrty kurbağa olmuş. aramızda evli olduğu halde başka kadınlara sulanıp ret yiyince burada ağlayan ibneler var rıza baba.

  • yıllar boyunca yaptığı gezi programlarında "ben zeytinyağımı yunanistan'dan alıyorum, türkiye'de zeytinyağı yok, kimse kusura bakmasın" diyip diyip durdu.

    kim bilir belki de bu sebeple akhisar'da üretim yapan bir firmayla anlaşıp zeytinyağı şişelerinin üstüne ismini bastırdı ve 3 kat fiyatla satılmaya başlandı bu zeytinyağları. :) link

    bugünlerde açıklanan listede ise dünyanın en iyi 100 zeytinyağı listesine türkiye'de üretilen 14 zeytinyağının girdiği görüldü. novavera 4'üncü, hermus 6'ıncı., asiltane 13'üncü oldu üstelik bu sıralamada. link

    gözlerim sicimoğlu'nun da yağını aradı ama bulamadı listede. mesele tamamen duygusalmış anlaşılan :) ama yine de hastasıyız kendisinin. orası ayrı :)

  • kişisel görüşüm şöyledir. önem sıralamasına göre yazmıyorum tamamen karışık

    1-) spor yapmak;

    bildiğiniz gibi spor yapmak insan vücudundaki bir çok hormon uyararak vücudu hem daha sağlıklı hemde dinç tutar.

    ayrıca fit bir vücut her zaman insana özgüven verir.

    2-) düzenli uyku;

    özellikle gece 23.00-04.00 arasında uykudayken(bakın uykudayken diyorum) growth hormon salınımı maksimum olur. growth hormon da büyüme hormonu olarak adlandırılsada aslında tüm vücuttaki yenilenme işleminde adı geçer yorucu/stresli bir günün ardından mutlaka yenilenmeye ihtiyacımız vardır ve bu saat diliminde uykuda olmak önemli.

    ayrıca uykununda fazlası her şeyde olduğu gibi zararlı genellikle başarılı insanların hayatlarına baktığınızda sabah gerçekten erken kalktıklarını göreceksiniz zaten dediğim saatler arasında uykuda olsanız uyku verimliliğinizi maksimize etmiş olursunuz

    3-) günde en az bir kere aç kalmak;

    aslında bunu az stres altında yaşamak başlığında da ayrı olarak değinecektim, evet dostlar açlık insan vücudunu strese sokar ve insan vücudu biraz stres altında daha iyi kararlar verir hale geliyor. unutmayın milyonlarca yıldan beri atalarımız her daim stres altında yaşadılar, avcılar her gün av bulmak ve aç kalmama stresi, sonraki insanlar da açlık, büyük salgınlar savaş gibi felaketlerin her an gelebileceği stresiyle yaşadılar ve o genleri bugün bizlere aktardılar.

    yine milyonlarca yıldır süregelen genlerimizin günde 1 ya da bilemedin 2 öğün yiyebildiğini unutmayın insanoğlunun düzenli 3-4 öğün yiyebildiği zaman dilimi 100 yılı geçmez tüm insanlık gen havuzuna bakınca 100 yıl oldukça kısa bir dönemdir genlerin 3-4 öğüne alışması için.

    4-) “biraz” stres ve stres yönetimi

    bu konu da yukarıda belirttiğim gibi yapılmış çalışmalar insan vücudunun “biraz” stres altında daha doğru kararlar aldığını göstermiş. tabi diyebilirsiniz ki türkiye de stresin “biraz” ı nasıl olacak o konuda yorum yapamam :)

    5-) öğrenmek

    çok geniş bir başlık gibi dursada tek kelimeyle nasıl özetleyebileceğim konusunda kararsız kaldım, başlıkta bahsettiğim öğrenmekten kasıt x öğrenmek y öğrenmek değil herhangi bir şeyi öğrenmiş olmanın verdiği mutluluk.

    günümüzde öğrenme işini yapabileceğimiz çokça mecra var en başta kitaplar, ardından bilimsel/hobinize göre youtube kanalları dediğim gibi istediğiniz bir şeyi öğrenin ama yeter ki “öğrenme” işleminden asla vazgeçmeyin her zaman farklı şeyleri öğrenmek için çabalayın ufkunuzun genişlediğini ve bunun sizi nasıl mutlu ettiğini göreceksiniz

    6-) hayal kurmak

    bir sıralama yapmadım fakat sıralama yapsaydım hayal kurmayı en başa koyardım muhtemelen, hatta öyle ki hayal kurarken küçük çocukları örnek alın onların hayal gücünün sınırı yoktur bir buzdolabının üstünde uzaya çıkmayı bile hayal edebilirler çünkü onların beyninde sınırları yoktur, deneyin beyninizdeki sınırları kaldırdıkça daha mutlu bir insan olduğunuzu göreceksiniz, aslında size engel olan şey beyninizdeki sınırlardır.

  • ben 5 yaşındayken, ingilizceden hiç anlamayan ve habire ingilizce dersinden çakan benden epey büyük komşu çocuğunu, eni vici vokke tadında uydurmasyon şarkılar söyleyerek delirtmem..

    bütün dünya ingilizce konuşuyoruz da bi o konuşamıyo sanıyodu mal..