hesabın var mı? giriş yap

  • hakk'ın rahmetine kavuşan tümamiral soner polat'ın cenaze yürüyüşünde, şanlı türk ordusunun komutanlarına son veda yürüyüşündeki disiplinsiz ve düzensiz görüntüleridir.

    inanılmaz derecede üzüldüm. dünyaya nam salmış bir ordunun, böyle bir duruma getirilmesine sebep olan/göz yuman her kim varsa allah hesabını sorsun.

    video

    edit 2:
    ısrarla bu ayıbı örtmek için "acemi askerler yeaa, bedelli askerler yeaaa" diyen gevşekler var.
    arkadaşlar, bir "tümamiral" rütbesindeki komutanın cezane yürüyüşü bu. yürüyenler de eğitimi almış askerler. keza, askerliğin ilk başında bu yürüyüşleri öğretirler.
    tümamiral'imize ve vatana yapılan bir ihanettir bu görüntü. hesap soracak olanlar da vicdanlı türk milletidir. gevşekleşmeyin.

  • öncelikle saygılar..

    özellikle mutfakta kullanım için piyasada yeterince bıçak çeşidi var ama her bıçak mutfakta kullanım için uygun değildir. örneğin sırf içeriğinde vanadyum olduğu için bir dünya para vererek aldığınız bıçak tuzlu suda sizi rezil edebilir ve paranızı çöpe atabilirsiniz. bunun yerine itilip kakılan, yüzüne bakılmayan düşük karbon oranlarına sahip 440 a çeliğinden yapılan ve piyasada görece çok daha ucuz olan bıçaklar dalgıçlar için en ideal bıçaktır. sağlam bir keskinlik için düşünülen çelik 52100 olurken genel itibariyle karbon miktarı düşük olan bıçaklar eli yeni bıçak tutanlar için daha pragmatiktir.

    evet bıçak konusunda bu girişi yaptıktan sonra sıra kurallarımıza geldi. bir numaralı kural bıçak eşittir çeliktir ve çelik eşittir demir ve karbon bileşimidir.

    kural 2: çeliklerin tamamı karbon içerir ve karbon miktarı çeliğin sertlik ve dayanıklılık derecesini ayarlar. karbon çelik olan bıçaklar daha keskin olurlar ve bilemeye uygundurlar. fakat çabuk paslanırlar. asitli ürünlerde lekelenirler. bu sebeple daha dikkatli kullanılmalıdır.

    kural 3: herkes için uygun bir bıçak yoktur. evde meyve ve sebze doğrarken işinize yarayacak olan oluklu santoku bıçağı iken et doğrarken kullanacağınız bıçak klasik şef bıçağı ya da kasap bıçağı olabilir. burada dikkati çekilen nokta piyasada şef bıçağı diye satılan bıçakların içerisindeki elementler birbirinden farklılık gösterir. örneğin japon bicaklari daha yumusak celikten uretildiginden bilendiğinde istenen verim alamayabilirsiniz ya da karbon oranı yüksek şef bıçağını bir kere kullandığınızda “-ben şef bıçağı kullandım hiç beğenmedim” demek tecrübesizliktir. 52100 çeliğinden üretilen şef bıçağını kullandığınızda bu bıçak ile traş olmak, ağda yapmak, denize girmek ve uyumak isteyebilirsiniz.

    kural 4: titanyum ve seramik bıçaklar her ne kadar ürün çeşitliliği sağlasalar da çeliğimiz bizim herşeyimiz. çeliğimize sahip çıkıyoruz.

    kural 5: çeliğimizdeki karbon miktarını belirledik ama bunun yanında esneklik ve aşınma direnci, paslanmayı engelleme gibi ek özellikler istersek aşağıda sıralayacağım ek elementleri bilmek gerekiyor. bunlar:

    krom. aşınmayı önlüyor, bu bizim için önemli. unutmadan çeliğimizde en az %13 krom varsa bu çeliğe paslanmaz çelik diyoruz.
    manganez: çeliğimizin yapıtaşını düzenler. yani güç kazandırır.
    nikel: dayanıklılık sağlar.
    silikon: imalat aşamasında ekleniyormuş. ben pek tercih etmesemde çeliğin mikro yapısı için önemli olduğu söylenmekte.
    vanadyum:insanoğlu olarak valyria çeliğine en yaklaştığımız an..
    karbon: çelik, karbon miktarının artmasıyla sertlik ve dayanım önemli ölçüde artar demiştik. % 0.8 karbona kadar çekme gerilmesi ve akma sınırı değeri artar. yani bu değerden sonra kırılganlık artar, karbon miktarının artması aynı zamanda sünekliği, dövülebilirliği, derin çekilebilirliği ve kaynak kabiliyetini düşürür. yüksek karbonlu çeliklerin ısıl işleminde çatlama riski de fazladır. örneğin 420 numaralı çelik düşük karbon ihtiva eder çünkü karbon oranı 0.50% den azdır, oldukça yumuşaktır ve iyi keskinlik sağlamaz çoğunlukla dalgıç bıçaklarının yapımında kullanılır paslanmaya karşı çok dirençlidir. geniş maksat kullanım bıçakları için iyi bir seçimdir. 440-c numaralı çelik teknolojinin bizlere armağanıdır. çok iyidir, çok hoştur.

    yukarıda bıçağımızın çeliğini tanıdık ama şimdi dikkat edeceğimiz diğer noktalara gelelim.

    piyasada set halinde satılan bıçaklardan kesinlikle satın almıyorsunuz.

    görmediğiniz, daha önce dokunmadığınız bir bıçağı internetten almamanız şiddetle önerilir.

    alacağınız bıçağın özelliğini bilmeden önce ne için alacağınızı düşünün. bıçağın ağırlığı, keskinliği ve esnekliği sizin için ne kadar önemli? bunları belirledikten sonra bıçak setinizi oluşturmaya başlayın.

    elinizin yapısı nasıl? evet şimdi gözlerinizi ellerinizden çekip tekrar bu yazıyı okumaya başladınıza göre bahsettiğim şey hakkında hiçbir fikriniz yok. elinizin yapısı dediğimizde bıçağın ağırlığı sizin için ne ifade ediyor? ağır bıçak keskinlik ama kol yorgunluğu iken hafif bıçak ise fazla güç sarfiyatı demektir.

    bazen bıçaklarda denge noktasından bahsediliyor fakat ben pek ciddiye almıyorum. denge noktası hep aynı büyüklükteki bir ürünü kesmek için önemli olabilirken; kavrama oranı çok daha önemli benim için.

    kavramak için bıçağı nasıl tutacağımızı bilmemiz gerekir. uygun kavrama yöntemini bilmiyorsanız elinize şimdi mutfağa gidip bir bıçak alın. elinize aldığınız bıçak şef bıçağı ise bıçağın namlusunu kavrayarak başparmağınızı bıçağın ağzı ile sapının birleşme yerinin bir yüzüne yerleştiriyorsun. orta, serçe ve yüzük parmağın ile bıçağın diğer yüzünü kavrıyorsun. işaret parmağımız boşta mı kaldı? işte asıl gücümüzü bu parmağımızdan alacağımız için ağız kısmına (bilezik) baskılıyoruz. bu tutuş şekli bizim bıçağımızdaki maksimim kontrolümüzü sağlıyor.

  • salla elini havada hızlı hızlı... bak gene soğuk hissettin. sadece elinin etrafındaki vücudun tarafından ısıtılmış sıcak havayı uzaklaştırıyorsun. o kadar. hızlı üfleyince de uzaklaştırıyorsun. yavaş hohlayınca olmuyor tabi. üstüne ciğerlerinden gelen sıcak havayı hissediyorsun. bu... pazar bulmacası çözer gibi. eğlenceli.

    öyle termodinamigi falan araya sokmaya gerek yok. salak falan demeye de gerek yok. doğru olduğunu düşündüğün şeyi paylaşmak önemli. eskiden öyle bir yerdi buralar. gerekli gereksiz bissürü şey ogrenirdik burada. yanlış biliyorduysak da "haaaaaaa!" derdik öküz gibi. zaman öldürürdük. eğlenmeye çalışırdık.

  • bu çok ciddi bir konu arkadaşlar.eğer bu polisler birbirlerinden güç alarak,bir şeylerinde ört bas edilebildiğini görerek böyle bir olaya kalkışmış iseler burda devletin ciddi deredece bu konunun üzerine gitmesi gerekir.çünkü bu herkesin başına gelebilecek bir olay olmuş oluyor.polislik çok hassas bir meslek.darbeden sonra 10 bin 10 bin birçok polis alımları oldu. 6 ayda polis oldular.vatandaşa nasıl davranacağını bilmeyen bir çok kişinin bu mesleği yaptğını düşünüyorum.yaşları genç, karakolda kendilerine kimsenin dokunamayacağını hissetmiş olup gaza gelmiş olabileceklerini düşünüyorum.çok dikkatli olunmalı 11 kişiden bahsediliyor.elbet içlerinden birisi birgün vicdan yapıp olayın gerçek yüzünü açığa çıkaracaktır.

  • o yazdıklarının yarısını yapsaydı o yazdıklarını yazma ihtiyacı duymazdı. hayat böyle bir şeydir kabul etmek istemeseniz de. iç huzur, tatmin gösterilmek istenen bir şey değildir, tam tersine göstermek zaten bunların eksikliğidir, hepimizde olduğu gibi tıpkı.

  • iş güvenliği uzmanı a.b. sanki olayın sorumlusu gibi çoktan gözaltına alınıp tutuklanmış bile. ilgili savcı ve hakim 6331 sayılı kanunu açsın okusun; işletmelerde iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmasından "işveren sorumludur". daha işveren ifade bile vermemiş deniliyor. işin ciddiyetine bakar mısınız?

    adamın sahibi olduğu fabrikada deprem etkisi yapan bir patlama oluyor, insanlar ölüyor ama daha ifadesi bile alınmamış.. bu nasıl bir hukuk sistemidir, nasıl bir adalettir acaba? bu kişinin dokunulmazlığı mı var?