hesabın var mı? giriş yap

  • insanlarla, yalnız kalmamak, yalnızlığın ve konuşmamanın çok bunaltıcı olmasından ötürü konuşuyor ve ilişki kuruyorum. erkek arkadaşlarımın araba ve futbol sohbetlerinden, kız arkadaşlarımın dedikodusundan vesairesinden nefret ediyorum. sadece konuşma sırası bana da gelsin diyerek onların anlattıklarını merak ediyormuş gibi yapıyorum. günlük hayatta konuşulan hiçbir şey ilgimi çekmiyor.

    insanlarla istediğim gibi konuşamadığım için, yüzde 99'unu salak, isterik veya cahil gördüğüm için, içten içe hepsini aşağılıyorum. kafamda onlarla alay ediyorum. baskıcı muhafazakar bir ailede yetişmiş olmaktan, sırf kendi çabamla bir yerlere gelmiş olmaktan, seneler önce bıraktığım inancımı; ne inançlısına ne de inançsızına gönlümce açıklayamamaktan, her şeyden bir sinir stres çıkmasından nefret ediyorum.

    yaşadığım aşkları da yalan olarak düşünüyorum. kendimi ömür boyu rol yapmak zorunda olacak lanetlenmiş bir insan olarak görüyorum. bu rol bazen o kadar içime işliyor ki, aslında ne olduğumu şaşırıyorum. hiçbir şey benim için hiçbir şey ifade etmiyor. dünyanın böyle oluşuna kızıyorum. her şeyin dilediğince konuşulabildiği, değer yargılarının olmadığı, antik yunan'ın bile ötesine geçmiş, baskısız, yönetimsiz bir toplumun hayalini kuruyorum.

  • 23 aralık 1979 tarihinde thy'ye ait fokker f28 fellowship 1000 tipi, tc-jat tescilli trabzon uçağı samsun-ankara seferinin son yaklaşma kısmında, esenboğa havalanına inişe geçtiği sırada ankara'nın çubuk mevkiğindeki kuyumcuköy'de bulunan 1400 metre yükseklikteki bir tepenin zirvesine çakılarak kaza yaptı.

    kaptan pilot sabri inanlı'nın yönetimindeki uçuş ekibi sabah 8.45'te sivas uçağıyla yeşilköy havalanından ankara'ya hareket ettiler. fakat sis nedeniyle ankaraya'ya inemeyip göynük üzerinden tekrar istanbul'a döndüler. daha sonra aynı ekip trabzon uçağıyla önce ankara'ya oradan da samsun'a uçtu. saat 14.17'de samsun'dan havalanan uçak 14.51'de radar ekranından kayboldu ve telsiz irtibatını kaybetti.

    pilotların sis nedeniyle ankara'ya inemeyeceklerini düşünüp istanbula yöneldikleri kazadan kurtulan bir hostes tarafından teyid edildi, fakat sonradan neden tekrar ankara'ya inmeye karar verdikleri bilinmiyor.

    uçak zirveye çakıldığında kendi etrafında bir kaç tur döndükten sonra motor ve gövde iki ayrı parçaya bölündü ve ayrı ayrı yandı. ils yaklaşma sırasında meydana gelen kazanın sebebi yüksek türbülans ve sis olarak kayıtlara geçti.

    kazada 4 mürettebattan 3'ü ve 39 yolcudan 36'sı hayatını kaybetti. samsun havalanı'nda son anda uçağı kaçıran bir japon yolcu ve hava kötü olduğu için uçağa binmekten korkan 2 türk yolcu mutlak bir ölümden kurtuldu. kaza haberinin samsun'a gelmesinin ardından samsun'dan ankaraya 700'e yakın otobüs ve minübüsle yolcu yakınları hareket etti, aynı gün 7bin lira olan samsun-ankara taksi ücreti 25bin lira oldu.

    kazada ölen hostes berrin çini istanbul şişli kolejinden bir yıl önce mezun olmuş, annesi ve babası ayrıldığı için çok zor bir dönem geçirmiş ve üniversite sınavına girmek yerine hostes olmayı tercih etmişti. hosteslik onun için bir kaçıştı ve yeni hayatından son derece memnundu. fakat bu yeni hayatı sadece 5 ay sürmüştü.

    şaibeli bir şekilde 1972'te thy'nin satın aldığı beş adet f-28 tipi uçaklardan ilki 24 ocak 1974 izmir uçak kazasında, ikincisi 30 ocak 1975 marmara denizi uçak kazasında düşmüş ve o dönemde f-28'ler tartışma konusu olmuştur. 7 yıl gibi bir sürede beş uçağın üçüncüsünün de düşmesiyle sağlam kalan iki adet f-28 seferden kaldırılılmıştır. borçları bitmeden yabancı bir firmaya satılan uçakların ikisi de kısa bir süre sonra kaza yapmıştır.

    tc-jat trabzon'ın kazadan önceki fotorafı

    enkaz yerinden bir gazete fotorafı

    enkaz yerindeki anıta benzer ilginç yapı

    bugün bile kaza yerinde parçalar bulmak mümkün

  • ya bi git, politik meseleymis ve montro sadece mecliste ve diger politik kamu alanlarinda konusulurmus...

    ayni bu kafa 10 yil once de yetmez ama evet diyordu.

    asker politikaya karismasin :((((

    politikacilarin cikar ugruna ulkeyi satmaktan cekinmedigi bir ortamda montro herkesin konusudur, asker de konusur vatandas da konusur.

    100 yil once ulke politikacilara birakilmis olsa simdi ingiliz u$agiydin.

  • aidat toplar. vermezsen mahkemeye verir. meslek dışı devamlı siyaset yapar.

    asla meslek hakkını savunmaz, istihdam projesi sunmaz, kadın mühendislerin haklarını savunmaz, işsize derman olmaz, asgari ücret veren işverene ses çıkarmaz, serbest çalışan mühendisin sorunlarına eğilmez, türkiye'de ki mühendislik eğitiminin yetersiz olmasını eleştirmez, mühendislik öğrencilerine destek olmaz, dünyadaki gelişmeleri takip etmez, ülkenin kalkınması için kurumlarla görüşmez.

    sadece yıllık tescil ücreti ve aidat toplar. siyaset yapar.

  • peygamber efendim dediğin adamın ilk karısının kendisinden önce üç eşi olmuştu. sakat bir kafa yapısı var maalesef. zokora olayından sonra en büyük falso oldu, futbolcunun zeki çevik ve ahlaklısını seviyoruz.

  • beceriksizve salak canlılara verilen isim.
    neden salaklar? suda yaşıyorlar. bi kere suda yaşanmaz ki. yaşansa biz çıkmazdık sudan. kafası çalışan bütün canlılar çıktılar. balık hala suda.
    neden suda yaşanmaz? havadar değil. adam gibi oksijen bulunmuyor. olanı da kullanabilmek için değişik değişik şeylerle uğraşıyorlar: süzgeç.
    süzgeç gerçeği! süzgeçle nereye kadar yaşanır? evet denizde oksijen var ama suyun içinden süzeceksin de kullanacaksın da...ölme japonum ölme. çok meşakkatli. ayrıca deniz hayatı çok streslidir. orada kural olarak büyük balık küçük balığı yer. ve eğer az önce çıktığınız mercanda daha büyüğüyle karşılaşmadıysanız, diğerinde mutlaka karşılaşacaksınızdır. böyle stresli bir ortamda şöyle derin bir oh çekemez, rahat bir nefes alamazsın. çabuk ölürsünüz.
    balıklar neden ölür? çünkü birbirlerini sizi yer. denizde mutlaka sizi yiyecek birilerine rastlarsınız. rastlamadıysanız da stresten ülser olursunuz. neden? "derin bir oh" çekecek hava yok da ondan. diyelim ki kendinize akciğer geliştirdiniz, en büyük balık oldunuz, olsanız olsanız balina olursunuz.
    balinalar az mı yaşar? yetişkin bir balina ortalama olarak 15-20 yıl yaşar *. fena bir ömür sayılmaz aslında. ama onların karadaki muadillerine oranla çok daha kısa süre yaşarlar. serseri mayın bir fil ortalama olarak 60-80 yıl yaşar.
    peki bu aradaki fark neden? rutubet. rutubet adamı yer bitirir. istersen balina ol. her taraf su. suda ne olur? çürüme. ben o denize ne atsam çürür. fil atsam fil de çürür.
    bu konuda devlet bişey yapamaz mı? yapamaz arkadaşım. devlet bana yapsın ne yapacaksa.
    işte bu bahsettiğim sebeplerden ötürü suda yaşanmaz.balıklar sudan çıkmayı akıl edemediklerinden ölürler. akıl edenleri de var. ama onlar da beceremiyorlar. en akıllı balık: yunus. akciğer olayını da hallettiler. fakat gel gör ki sudan çıkacak teknoloji henüz ellerinde yok. öyle zıplaya zıplaya çıkılmaz. bakma sen kurbağa çıktı. ama onun durumu başka. o çıkabilmek için kaç bin yıl zıpladı biliyor musun sen?
    binaenaleyh, aklı olan karada yaşar.

  • vapurda ya da feribotta giderken, denize yakın duruyorsam eğer bir anda kendimi tutamayıp elimdeki değer olarak kıymetli bir şeyi istemeden kendini kaybedip bir anda denize fırlatmak.. mesela atıyorum elinde 1,5 - 2 milyarlık cep telefonu var diyelim, bir anda hoop denize fırlattığını düşün kendinde olmadan.. işte bundan çok korkuyorum sözlük..