hesabın var mı? giriş yap

  • nasıl bir çarkın içinde hapsolduğumuzu pata pata yüzümüze vuran belgeseldir.
    sırf kendi bedenimize,organlarımıza olan saygımızdan dolayı, rafine paketli maketli ürünlerden olabildiğince uzak durmamız gerekiyor. başımıza ne geliyorsa insülin denen zımbırtıdan geliyor. en çok ayvayı yiyen organımız da pankreas. güzel bir belgesel, tüm dünya vatandaşlarına tavsiye ederim.

  • içi dışı bir bi insanın dürüstlüğünü gözler önüne seren cümlesi.

  • adam cesaret etmiş, cesur bir karar almış gidiyor.. cesaret edemediğiniz şeylere cesaret edenleri kıskanmayın, destek olun bir zahmet..

  • ingilizce'de dentist o yüzden diş hekimleri doktor değilmiş demiş bir arkadaş. akademik olarak açıklayayım durumu belki faydalı olurum. diş hekimliği fakültesinden mezun olan bütün öğrencilere verilen bir unvan var. ddsyani doctor of dental surgery. diş hekimliği tıp disiplininin cerrahi dallarından birisi olduğu için dds ünvanı verilir. bazı ekollerde bu durum dmd'dir yani doctor of dental medicine. tıp fakültesinden mezun olan her öğrenciye dr. unvanı verilir. ingilizce'de tıp hekimlerine md unvanı verilir. medical doctor yani. bir şekilde doktora yapan herhangi bir hekime phdunvanı verilir. ha benim için fark etmiyor ister dişçi deyin ister diş hekimi ister dmd/dds. bir çok tıp hekiminden daha rahat çalışma şartlarımız olduğu bir gerçek. zorunlu hizmet olmadan istediğimiz gibi, istediğimiz yerde çalışmaya başlıyoruz. hayat standartlarımız gözlemlediğim kadarıyla kendini sıralarda çürüten bir çok doktordan daha iyi. bu gibi durumlar göz önünde bulundurulduğunda diş hekimliği daha avantajlı görünüyor. ergen birinin bu lafının bu kadar gündem olmasının sebebi aslında iki meslek grubununda aşağılık kompleksine sahip olmasından kaynaklanıyor.

    şu anda twitter'da dönen bir kavgaya sebebiyet veren konu.

    mesele 3. sınıfa yeni geçmiş bir tıp fakültesi öğrencisinin diş hekimlerini aşağılaması.

    #tıpçılarsendenutanıyor diye bir etiket oluşturmuş diş hekimliği öğrencisi arkadaşlar. detayları buradan takip edebilirsiniz.

    5. sınıfa yeni geçmiş bir diş hekimliği öğrencisiyim. bugüne benzer bir çok olaya şahit oldum. bir çoğu tıp fakültesinden temel bilimler dersine gelen öğretim görevlileriydi. sürekli siz dişçisiniz, çok bilmenize gerek yok gibi cümleleri çok duyduk. yalan yok, sizde hekim olacaksınız, o yüzden bunların hepsini çok iyi öğreneceksiniz diyen hocalar da dersime girdi.

    hiçbir zaman anlayamadığım bir olay var bu konuyla alakalı, tıp fakültesi öğrencilerinin egosu değil, bu egoyu kendilerinde hak görmeleri. biz tıpçıyız, o yüzden her şeyi yapabiliriz kafasını hiçbir zaman anlamadım. hayattaki tek başarısı, bir kaç soru fazla yapıp tıp fakültesine gitmiş öğrencilerde gözlüyorum bu durumu. hacettepelilerin, cerrahpaşalıların bu tarz gereksiz tartışmalara dahil olmadığı da dikkatimi çeken başka bir konu. sanki hiçbir diş hekimliği öğrencisi diş hekimliği isteyerek seçmemiş gibi davranmaları oldukça üzücü, hepsi tıp kazanamadığı için diş hekimi oldu sanıyorlar. bu gerçekten komik bir durum bana göre.

    tıp okuyarak statü kazanmayı ummak çaresizliğin, mutsuzluğun kaçıncı seviyesi bilmek isterim.

  • (bkz: bilale anlatır gibi)

    dünyanın sayılı akordeon virtüözlerinden olması ve pek çok festivalde pek çok sanatçı ile veya solo sahne almış olması, çok geniş bir ses aralığını, balkan tipi ile başlayıp sonra daha farklı vokal tekniklerine taşımayı öğrenmiş, müzik bilgisi itibarı ile, alaylı olmasına rağmen bir sürü okullunun eline verebilecek olması ve daha pek çok, müzisyenliğine dair meziyetine rağmen, etnik kimliği, öldüğü gibi bir insan olması, got yalamaması ve başka bi sürü nedenle, türk müzik piyasasında hak ettiği değeri bulamamış bir müzisyendir.

    laf edenler, lütfen, önce 4/4lük bir şarkıyı, akordeonda bi çıkarsınlar, sonra 9/8 ve bol bol komalı bi balkan şarkısını, diatonik klavyeli ve körüklü bir enstrüman olan akordeonla imprevize edebilir hale geldiklerinde, cigulinin müzisyenliğine dair yorumlarını seve seve dinlerim. kimse, eleştirmek için yapmak mı gerekir argümanı ile gelmesin, eğer kuramsal veya teknik bir eğitimin veya altyapın yoksa, bazı şeyleri eleştirmek için o konuda ustalık aranır. yaptığı müzik senin kulağına uygun olmayabilir, eyvallah, başım üstüne, ama teknik bir konuda, sırf yaptığı müzik senin hoşuna gitmiyor veya müziğin içinde aslında yapılması çok zor olan şeyleri anlayamıyorsun diye ukalalık yapma hakkını kimse vermez.

    bu akordeon kısmı idi, 3 oktavin üzerinde bir ses aralığına sahipti ciguli, resmi olarak ölçüldü mü hiç bilmiyorum, bu benim en mütevazı tahminim, 4 oktavi zorlar hatta geçebilir gibi geliyor bana parça parça dinlediğim şarkılarından, canlı performanslarından. bugün piyasada tutan, iş yapan şarkıcıların, kadın erkek, bi çoğunun ses aralığı, auto-tuner olmadan, kıçlarını yırtsalar 2 oktavi geçmez. cigulinin yapabildiği vokal oyunlarına, bırak oyunları, nefes yetiştirebilmeleri için çoğuna dışarıdan kompresörle hava basmak gerekir.

    evet, ciguli, kıymeti bilinmese de, türk müzik tarihinde önemli bir şahsiyetti. müzikten biraz anlayan insanları katil edecek binnaz isimli şarkısı, müzikten birazdan daha fazla anlayan insanlarca, özellikle vokal oyunları nedeni ile özel bi yere konulur. diafram - kafa sesi arasındaki geçişleri duyar çünkü bi insanlar, overtone söylediği yerleri duyarlar, iniş ve çıkışlarda sesinin rahatça akışını fark ederler. gırtlak oyunlarını duyarlar. binnazdaki vokal oyunlarını türkiyedeki vokallerin içerisinde teknik olarak ve bu kadar rahat, zorlanmadan yapabilecek vokalist sayısı bir elin parmaklarını geçmez, bunu bilirler. bide bütün bunları 9/8 gibi aksak ve zor bir ritmde, nefes alırmışçasına doğal bi şekilde yapabilmesini duyar çünkü o insanlar.

    ciguliyi beğenmiyorsundur, müziği hoşuna gitmiyordur, ses tonu kulağını tırmalıyordur, içten içe balkan tarzı müzikten hoşlanmıyorsundur, senin için fazla esmerdir, sebebin her neyse eyvallah, başım gözüm üstüne, ama nolur, mevzu, olmayan bilgilerle teknik eleştiri, tartışma noktasına gelmesin, gerek yok.

    edi: türkçe karakter