ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
zenginlerin bilmediği zevkler
-
kışın buzz gibi yorganın altına girip yorganla beraber yavaş yavaş ısınmak.
klima çarpıyor terör örgütü
-
var böyle bir örgüt. sıcaktan yapış yapış terleseniz bile klimayı açtırmazlar. neymiş çarpıyormuş. genelde 35 yaş üstü insanlar bu örgüte dahil olurlar. adamı hayattan soğuturlar.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: marmarayın neden ilk 15 gün ücretsiz olduğunu
1. açıklıyorum: ilk 15 gün fakirler binecek, eğer sağlam değilse fakirler ölecek.
eğer sağlamsa parasıyla bineriz biz. ahahaha
duşko tosiç'in aldatılması
-
''karın olduğunu bilmiyordum al vur beni''- ognjen vranjes
kerem demirbay
-
almanya liginde çok maç izleyen biri olarak söyliyeyim. geçen yıl ki kerem maalesef leverkusen'in defans yapmayı bilmeyen oyuncuları yüzünden geri geri gitti. o kadar kötü defans yapıyorlarda ki kerem ofansif yönünü nerdeyse hiç kullanamadı. tamamen defans ile orta saha arasında mekik dokuyarak geçirdi desek yeridir. hoffenheim ve leverkusen'in önceki sezonlarında ofansa katkı veren adam geçen yıl o kadar kötü defansla sudan çıkmış balığa döndü. takımın kötü gidişine xabi alanso'nun gelişide çare olmadı. ara ara leipzig ve bayer münih galibiyetleri alsalarda sezon geneli başarısız oldular diyebiliriz. kalede hradecky süper performanslar sergilememiş olsa sanırım sezonda 49 gol değilde 79 golle sezonu bitirirlerdi. şampiyonlar ligine direk katılıp ligde 3. olan takım avrupa liginde de iyi gitti. ancak leverkusen'in en büyük sorunu hoca değişikliğinden sonra bir türlü sabit 11'i bulamaması oldu. 1 maç kerem oynuyorsa 1 maç yedekde bekliyor. rotasyon yapılıyor ama takım kimyası o kadar bozuk ki bu ters tepiyordu. ona rağmen leverkusen yarı final gördü. yarı finalde roma'ya karşı tek kale oynamalarına rağmen elendiler.
kerem xabi alanso döneminde sürekli 11'de sahada olmadı. bazı maçlarda çok sonradan girdi. bir sonra ki maça ilk 11 başladı. ancak şunu söyliyeyim geçen yıl ki leverkusen defansı önünde patrick viera bile oynasaydı futbol oynamaya tövbe ederdi. özellikle geçen yıl kerem'in oyununda çok ciddi bir düşüş oldu. ayrıca kadroda sürekli rotasyon olmasıda takım kimyasını çok bozdu. kerem'de bir çok maçta konsantrasyon sorunu yaşadı. kerem içinde takım değiştirmek çok iyi olacak. özellikle leverkusen gibi sadece futbolu hücum yapmak zanneden takımların orta sahasında görev almak aşırı yıpratıcı bir pozisyon. galatasaray'a ise çok ciddi katkı sağlayacaktır.
bayer leverkusen'in korner ve duran toplarını genelde kerem kullanır. ayağı düzgün ve iyi top kesiyor. gösterişsiz bir oyun tarzı var. çok hızlı olmasa da alan savunmasını iyi biliyor. galatasaray eğer torreira ve kerem orta sahası ile beraber oynarsa orta saha üstünlüğünü kolay kolay rakip takıma vermez. defans arkasına atılan toplar haricinde de kolay kolay pozisyon vermez. ofansif tarafta ise kerem'in tekrar özgüven kazanması gerekebilir. ancak o meziyetleri fazlasıyla var.
yaran diyaloglar
-
geçmiş zaman tam hatırlamıyorum, emniyete gitmiştim. artık pasaport işi miydi, uyuşturucu mu kaçırmıştım bilmiyorum. bahçede duruken bankta oturan bi genç gördüm, herif kardeşmin aynısı neredeyse. gizlice fotosunu çekip yolladım kardeşime.
-napıyosun lan emniyette? yabancılar şubesine mi getirdiler hehehehe.
şööle bi cevap geldi...
+abi insan bi selam verir.
ebru gündeş'in 600 bin tl'lik yazlık alışverişi
-
aklıma şu hikayeyi getiren olay.
zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. "öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum" diye vasiyet etmiş. öldüğünde "kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?" diye araştırmışlar. kimse çıkmamış. nihayet bir hamal,
-benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. sabaha kadar durursam zengin olurum." diye düşünerek kabul etmiş.
vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. sorgu sual melekleri gelmiş. bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. "nasıl olsa bu ölü elimizde... biz şu canlı olandan başlayalım" demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar.
-o ip kimin? nereden aldın? niye aldın? nasıl aldın? nerelerde kullandın?"
sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. sabahleyin kabirden çıkmış.
- tamam, servetin yarısı senin, demişler.
- aman, demiş hamal, istemem, kalsın. ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. o kadar servetin hesabını nasıl veririm?
öğrencisini soyup sınıfta dolaştıran öğretmen
-
allah belasını versin. bu öğretmenin de onu öğretmen yapanın da, onu hala orada tutanın da.
küçük kızın yaşadığı travmayı düşünebiliyor musunuz? sonra bu çocuklardan gelecekte özgüvenli, mutlu ve huzurlu olmalarını bekliyoruz.
sevgilisiz yaşayabilen insan
-
en azından psikolojisini bozan sevgilisi yoktur.
replikas
-
çok güzel insanlar. daha güzel müzik.
türkiye'yi daha aşağı bir yere koymak için değil ama bazen bu insanlar gerçekten türkiye'de mi müzik yapıyorlar dediklerim. nekropsi'ye de aynı heyecanla şaşırıyorum mesela. sonra düşünüyorum da tam da türkiye'de oldukları için bu kadar güzel müzik yapıyorlar aslında bu adamlar. köprüyü geçmek'te diyor ya batının ve doğunun ayrı ve birbirine tahakküm eden ikilikler olduğunu düşünmek ne kadar da saçma, ne kadar iktidarca.
edit: imla
beyaz futbol
-
ahmet çakar: herkes paraya çalışıyor kardeşim. para vermeseler biz buraya çıkar mıyız? sen çıkar mısın apo?
abdülkerim: semtten geçmem.