hesabın var mı? giriş yap

  • bir "utanç" haberini alıp, daha sonra bunu "belli bir kesimi aşağılamak" amacıyla açık açık şehir ismi vererek ve de "modernler guya" altyapısıyla servis etmeye çalışmak, en az o utanç haberine konu olan kişinin yaptığı kadar büyük bir ahlaksızlıktır.

    türkiye'nin en muhafazakar illerinden biri olan erzurum'da öz kızına tecavüz eden,

    yine muhafazakarlığın kitabının yazıldığı konya'da öz kızına tecavüz edip hamile bırakan ve doğan çocuğu dereye atarak öldüren,

    delikanlılığıyla meşhur adana'da kızlarına tecavüz eden,

    ülkenin başkenti ankara'da iki kızına yıllarca tecavüz eden,

    kocaeli'de yıllar boyu kendi kızına tecavüz eden,

    amasya'da çocuğuna tecavüz edip hamile bırakan, doğan çocuğu da öldürüp gömen babalar gibi, her yerde olabilecek ve olan bu tür olayları şehir bazında "bok atma" amaçlı kullanmanın nasıl bir cibiliyetsizlik örneği olduğu sanırım herkesin malumu...

    ancak ahmaklık ve geri zekalılık, muhafazakarlıkla birlikte üçlü bir paket halinde doğuştan geliyor bazı insanlarda. üzerine ahlaksızlık sosuyla servis edildiğinde ise tadından yenmiyor...

  • birazdan kendine muhalif diyen "iyi olmuş" diyen tipler gelir. sorsanız tüm suçlular "yetmez ama evet"çiler, solcular, aktroller, kk, imamoğlu, canan, hatta bütün muhalefet ama akp ne zaman işinize gelen bir şey yapınca çomarlardan daha çok rte'ci oluyorsunuz. sürekli vatan millet edebiyatı yaparsınız ama ülkenin içinden geçilirken tek derdiniz yüzeysel şeyler olur. balyoz ve ergenekon için yıllardır neler dersiniz (ki haklı olarak hepimiz diyoruz) ama aynısını sizin gibi düşünmeyen birisine yapınca "iyi olmuş" dersiniz. hukuk, adalet, liyakat gibi kavramlar ağzınızdan düşmez ama "sadece benim gibi düşünenlere olsun" diye istersiniz. hatta "benim gibi düşünmeyen, benim inandıklarıma inanmayan herkes gebersin" diyen bir çomarlar var bir de siz ama sorunca sizden daha medenisi yoktur. "dinci ve tarikatçi" dediğiniz alparslan kuytul (sevmediğim bir tip) bile sizden daha omurgalıymış ya onu gördük.

    neyse, seçim yaklaşırken mansur başkan ile ilgili bir kaç ülkücü kaseti çıkarıp, abb ile alakalı 3-5 dava ile adamın başını yakınca "iyi olmuş" dersiniz. ümit hocanızla işi bitiip onu da bi kenara atınca o zaman "iyi olmuş" dersiniz. seneye rte seçimi kazanınca gene kendiniz hariç herkesi suçlu çıkarıp "iyi olmuş" diyebilirsiniz.

  • fantastik ve acayip ulkemizde heves edilmesini tavsiye etmedigim yasam bicimi. evet yasam bicimidir karavan, bir tasit veya makine degildir. insanin "bir yere bagli olmadan yasamak" hevesi ve "tum memleket benim evim" dusuncesiyle girismesi sonucu sinir krizi, hayattan soguma ve cildirma basta olmak uzere cesit cesit yan etkileri vardir ki tadindan yenmez.

    mesela degisik ulkemizde karavanla ilgili yasalar kisaca "ya nasip ya kismet" seklinde ozetlenebilir. bir mercinin dogru kabul ettigini bir digeri yasaklar ve ceza keser, bunun kabul ettigini ise oburu zinhar kabul etmez.

    her insanin hayali "kendi ihtiyaclarina gore karavan yapmak" imkansizdir, otuzsekizbin ayri mevzuat ve yasaya takildigi icin (bunlarin hicbiri saglam gerekcelere dayanmaz bu arada) ulkemizde karavancilik "servis minibusunu caktirmadan karavana cevirmek" ve "karavan firmalarindan dunya kadar paraya en kalitesiz urunu satin almak" arasinda gider gelir. oyle alayim bir offroad araci, karavan yapayim falan yok yani.

    diyelim ki bir sekilde karavan aldiniz ve hevesle yola koyuldunuz, adama "hoop bi dakka nereye gidiyorsun bilader?" derler. haklilar, nereye gidiyosun ulan oyle kafana gore? (sinirlendim bak yine). bir kere karavan kulturu olmayan allah'lik ulkemizde karavan kampi var mi diye dusundun mu hic? dusunmedin di mi ibis? bosuna arama ben soyleyeyim yok. yani var da yok. bir dunya para isteyip karsiliginda 5 metrekarelik toprak sunmak karavan kampi sayilmiyor ne yazik ki. ayni paraya avrupa'da hatta en pahali ulke sayilan ingilterede bile posta kutusu hizmetinden bedava uydu ve internet sistemine kadar hersey varken, bizde en luks hizmet "golgelik agac var daha ne istiyonuz?"
    zaten kendilerinin karavan kampi oldugunu iddia eden tarlacilar o kadar yuksek meblalar istiyorlar ki cidden o paraya okuz aliriz diyesi gelir insanin. ortalama bir evden daha pahaliya patlar kira gibi.

    bu kamplarda yabanci ulkelerden gelen karavancilar euro/dolar uzerinden odeme yapacak diye en iyi yerler (iyi yer dedigim de agac alti iste) bunlara ayrilir, yurdum karavancisina verilmez. zaten yurdum karavancisinin karavani da karavan sinifina girmez "stealth camper" yani gizli karavan sinifina girer, minibusu bozup karavan yapmaktan baska alternatifleri yoktur cunku.

    misal dedinki "bu cennet vatanin dort kosesi kamp iste" ve kafana gore biryerlerde konaklamak istedin, sonuclar:

    1- ayni gece icinden yaklasik 45 kere farkli polis/jandarma incelemesi icin uyandirilirsin, niye mi? ulan dedik ya bu ulkede karavan kulturu yok, ortalama her medeni davranis "supheli" gorunuyor bu yuzden.

    2- senin pansiyon/hotel/kamplarinda kalmadigini goren yerli isletmeciler seni en fantastik sekilde ihbar eder yetkililere ("terorist bunlar" diyen mi istersin, "icerde hep sevisiyorlar kesin" diyen mi). bunu yapma sebepleri cok iyi vatandas olmalari degil senin uzerinden para kazanamayacaklarini anlamalaridir.

    3- hangi deniz manzarasi, hangi muhtesem dogal guzellikte kamp yapmayi dusunuyorsun? hangisini hayal ediyorsan bosuna hayal etme, coktan birilerine peskes cekilmis butun sahiller, ormanlar, cayirlar yaylalar. karavanla gidip issiz koylarda kamp yapacagim, kitap okuyup kedilerimi sevecegim gibi entel hayallerin sehir otoparkinda egzoz (eksoz, eksos,egzozst her ne haltsa) dumanlari icinde gecer.

    4- diyelim ki bunlara sabrettin. ya yurdum hayvanevlatlarina ne yapacaksin? gecenin bir korunde gelip basina bela olurlar, cami cerceveyi kirmaktan tut, acik gordugu her delikten iceriyi gozetlemeye, hatta tehdit etmekten tut sabaha kadar bagirarak korkutmaya calismaya kadar her yolu denerler. neden mi? arkadas memleketin ne kadar maganda oldugunu da ben mi ogreteyim sana? bir nedeni yok iste, oyle bir yaradilislari oldugu icin.

    5- gordugun issiz bir koy bile uzerinde insaat olmasa da, bombos bir yer olsa da kesin birilerine otel, avm her ne haltsa yapilmasi icin hediye edilmistir o yuzden cennet vatanin cennet koyunda bombos bir alanda durdun diye "mulke tecavuz" suclamasiyla karsi karsiya kalabilirsin.(saka degil ciddiyim)

    iste butun bunlar ve daha saymaktan imtina ettigim binlerce sebepten, herseyden once akil ve can sagligin icin uzak dur karavan isinden. bunu seni karavandan sogutmak icin soylemiyorum. keske asgari derecede medeni ve sistemli bir ulke olsaydik da bu soylediklerimin hepsini yeseydim.

    ama simdilik gel sen beni dinle, paran varsa muteahhit ol, belki cennet vatanin cennet bir kosesi de sana peskes cekilir. yoksa oyle karavanla falan gezeyim dersen daha coook beklersin cicis. niye mi? bir nedeni yok, oyle iste.

  • ya konuşmayım diyorum da salak salak yorumlar yapıp çıldırtıyorsunuz adamı.
    euroleague'in ne kadar vasat bir basketbol seviyesi olduğunu göstermişmiş.
    hadi canım? nerenden uydurdun bunu paşam?
    lan daha düne kadar top 16'ya kalınca tarihi başarı diyorduk burada. şimdi kalkmış final 4'lardan bahsediyoruz. ama fenerbahçe çıkınca bir anda vasat lig mi oldu?

    beşiktaş eleyince de köy takımı oluyordu. tebrik etmeyi öğrenin biraz amk.

    not:beşiktaşlıyım.

    0.

  • şimdi 14 ocak günü diyelim ki istanbul'dan sao paulo'ya gitmek istiyoruz.

    skyscanner'dan ve kayak'tan aratıyorum:

    thy'nin sao paulo'ya direkt uçuşu var. ve belirtilen tarihte bilet fiyatı : 2663.59 tl

    http://imgur.com/lrnrz08

    ---

    sonra aynı thy'nin aynı tarihte roma sao paulo uçağına bakıyorum.

    bu uçak roma'dan direkt sao paulo'ya uçmuyor. önce roma'dan istanbul'a geliyor. ondan sonra da istanbul'dan sao paulo'ya giden ve türk vatandaşlarının 2663.59 ödeyerek bindiği uçağa aktarma yapıp sao paulo'ya gidiyor.

    yani ilk uçuşa ek olarak bir 2.5 saat roma-istanbul uçuşu var.

    peki bu uçuşun bileti ne kadar? hazır mısın? tam 1000tl

    http://imgur.com/yr6rpn4

    tam tersi olması gerekirken sözde milli! havayolumuz türk vatandaşlarına %160 kazık bileti layık görüyor.

    bu durumda pegasus'la 250tl'ye önce roma'a gidip. oradan thy ile tekrar istanbula dönüp, oradan sao paulo'ya uçmak bile 1250 tl yani 1400 tl daha ucuz.

    ağıza geleni söyleseeem çok ayıp olacak çok.

  • ilber ortaylı ve halil inalcık'a göre osmanlı' nın "3. roma imparatorluğu" olması.
    hatta ilber ortaylı' nın tanımı ile söyleyeyim; "türkler, müslüman romalılardır"

    öncelikle; kendilerinin de savunduğu bu tezi, kendi söylemleri ve benim de eklemelerimin bulunduğu durumlar ile, herkesin anlayacağı şekilde basitçe açıklamak istiyorum.

    roma imparatorluğunun barbar kavimlerin göçü sonucunda ikiye bölünüp hemen ardından çok kısa sürede batının parçalanması; doğu roma tarafından yani devletin diğer yarısı tarafından bu şekilde tanımlanmıyor.

    doğu roma'ya göre; roma tek bir devlettir, yönetim kolaylığı açısından iki ayrı yönetim bölgesine ayrılmış, başkenti bir dönem "nuovo roma" yani "yeni roma" şeklinde adlandırılan "konstantinopolis"e taşınmış, batı bölgesi ise barbar kavimlerin işgaline uğramıştır. işgale uğrayan bölge, hala daha roma toprağıdır, ancak işgal altındadır.

    doğu roma'nın savunduğu bu tezi ise şu şekilde anlıyoruz;

    - doğu roma, doğuya, kuzeye ya da güneye ilerlemek yerine, daima batıya yani "işgal altındaki topraklarına" ilerlemeye çalışmış, ve kısmen de başarılı olmuştur. zira doğu roma dediğimiz devlet, italyan yarım adası, sicilya, kuzey afrika ve iber yarım adasına kadar ilerleyebilmiş ve eski topraklarının büyük bölümünü (galya ve britanya hariç) tekrar kontrolü altına alabilmiştir.

    - benim en önemli gördüğüm diğer husus şudur. doğu roma; kendisinden hiçbir zaman "doğu roma" ya da "bizans" gibi tabirlerle bahsetmemiştir. kendinden daima "roma imparatorluğu" olarak bahsetmiştir. doğusu batısı olmadan, dümdüz, "roma imparatorluğu".

    iddianın doğu roma kısmını inceledik. şimdi de osmanoğulları kısmını inceleyelim.

    osmanlı tarafını incelerken, istanbul'un fethi'nin "gavur toprağı almak", "islamı şanlandırmak", "peygamber övgüsüne mazhar olmak" gibi manevi hususlardan ziyade, politik açıdan neden inanılmaz büyük bir öneme sahip olduğunu incelemek gerekli. maddeler halinde gidelim;

    - istanbul, hali hazırda roma imparatorluğu'un başkentidir.

    - fethinin ardından, osmanlı'nın başkenti olmuştur.

    -fethin ardından; başpiskopos, fatih'i roma imparatoru ilan etmiştir. (burası önemli, zira her dinin, kendine ait bir "yönetim hakkı aktarımı" vardır. örneğin, türklerin bu konuda 2 ön koşulu vardır, birincisi yönetme yetkisini direkt olarak tanrıdan almak, yani kut inancı. ikincisi ise, cengiz han ya da oğuz kağan soyundan gelmek. her türk imparatoru, kendi soyunu cengiz han'a ya da oğuz kağan'a dayandırmak zorundadır. hatta tarihte osmanlı'nın soyu 4. murad'ın döneminde tükenmek üzere iken, cengiz soyundan gelen kırım hanının osmanlı tahtına geçmesi düşünülmüştür. taht hakkı türklerde bu şekilde iken, batı' da ise, katoliklerde papa'nın taç giydirmesi, ortodokslarda ise başpiskoposluğun sizi imparator ilan etmesi şeklinde resmiyet kazanmaktadır. şimdi diyeceksiniz ki "ulan adam şehri silah zoruyla zaptetmiş, başpiskopos napacaktı başka?". ancak şunu bilmek ve hatırlamak gerekli. zamanında roma içinde de birçok iç karışıklık olmuş ve kimi imparator adayları kendini silah zoruyla imparator ilan ettirmiş ya da katoliklerde de kendine zor kullanarak papa tarafından taç giydirtilen krallar, imparatorlar olmuştur. ve hepsi kabul görmektedir. velhasıl kelam, fatih sultan mehmet başpiskoposun kendisini imparator ilan etmesi ile birlikte, hem türklerin hem de romanın imparatoru olmuştur)

    - fethin ardından fatih, kendine resmi unvan olarak "kayser-i rum" unvanını almış ve ömrü boyunca bu unvanı kullanmıştır. peki ne demektir "kayser-i rum"? kayser, bildiğimiz sezar'ın osmanlıcasıdır. aynı zamanda imparator anlamına da gelmektedir. almanlardaki "kayzer" ve ruslardaki "çar" kelimesi bu kökten gelmekte ve yine imparator anlamına gelmektedir. peki rum? rum, arapça "roma" demektir. o dönem roma'ya doğuda "rum" şeklinde hitap edilmektedir. (buna yazının sonlarında güzel bir örnek vereceğim) yani "kayser-i rum" unvanı, direkt olarak "roma imparatoru" şeklinde dilimize çevrilir. bunun ilginç yanı, fatih bunu kendi kendine kullanmakla kalmamıştır. uluslararası diplomatik yazışmaların tümünde, bu unvanla yazışmış, her mektubunda kendini "roma imparatoru" olarak tanıtmış, giden
    elçi heyetleri "roma imparatoru elçileri" olarak gitmiş, gelen elçi heyetlerini "roma imparatoru" olarak sarayında kabul etmiştir.

    - fetihten itibaren istisnasız her padişahın (vahdettin'in bile) tuğrasında "el muzaffer daima" yani "daima muzaffer, hep kazanan" ibaresi vardır. bunun sebebi ise bir gelenekten ötürüdür. ne geleneği mi? roma imparatorlarının da adının yanında "semper victoria" yani "daima muzaffer" ibaresi bulunur.

    - fethin öncesinde konstantinopolis şehrinin bayrağı, kırmızı zemin üzerine beyaz ay-yıldızlı bayraktır. tanıdık geldi mi? * inanmayanlar, google görsellerde "konstantinopolis bayrağı" diye aratıp bakabilirler, zira roma döneminde basılan paraların bile ay-yıldızlı olduğunu görürler.

    - fethin ardından şehrin adı osmanlıcada konstantinopolis'e yani "konstantin'in şehri" anlamına karşılık gelen "konstantiniyye" olarak kullanılmış ve cumhuriyet dönemine kadar bu şekilde kullanılmaya devam etmiştir.

    - fethin ardından osmanlı'nın idari sistemi köklü bir değişime uğramıştır. "osmanlı, istanbul'u fethettikten sonra imparatorluk oldu" savı aslında temel olarak buraya dayanmaktadır. roma' nın çoğu idari birimi, osmanlı'ya adapte edilmiştir.

    aslında osmanlı'nın üçüncü roma imparatorluğu olması hakkında kitaplar yazılarak incelenmesi gerekecek kadar detaylı bir husus olduğunu düşünmekle beraber, yine de burada "çok mühim" gördüğüm hususları aktarmaya çalıştım.

    ha bir de unutmadan "yazının sonunda rum kelimesine güzel bir örnek vereceğim" demiştim bak iyi ki aklıma geldi de unutmadım.

    osmanlı'nın öncülü olan devleti biliyorsunuz. bizim okullarımızda bize öğretilen "anadolu selçukluları" devleti vardır hani. bazen "türkiye selçukluları" olarak da geçer.

    arkadaşlar, tarihte bu isimde bir devlet yok. o devletin adı; "selçukiyan-ı rum" yani "roma selçukluları"dır.

    adamlar kendilerine " roma selçuklusu" diyor, biz ise "hayır hayır roma değildir o, anadoludur" diyoruz. hatta "türkiye selçukluları" gibi absürd bir isim bile vermişiz.

    o dönem, bütün dünya üzerinde "türkiye devleti" olarak bilinen tek devlet vardır. o da "ed-devletü't türkiyye" adını kullanan, bizim ise "memlükler" olarak bildiğimiz devlettir.

    okuyanların gözüne sağlık.

    debe editi: yaşasın atatürk ilke ve devrimleri.