• atalarimiz bu mevzuyla ilgili bir zamanlar söyle buyurmus.. "elinden bi bok gelmeyenin dili bok küreginden uzun olur"
  • kendi suçunu bal gibi bilenin eziklikten ve haksız durumda kalmaktan korkması sonucu, ki bu korkunun herhangi bir yerinde onurun o'su geçmez, saçma sapan verileri ve susulmuş olayları öne sürüp karşı tarafı suçlamasıdır. suçlanan kadınsa öyle bir hisseder ve öyle bir ah eder ki, at üstünden atabilirsen.
  • bok atacaksaniz illa ki kirlenmeyi goze almalisiniz; boka bulanirsiniz, bulanmayacak kadar kuru mu? kokusu kalir...
  • "bok atma"ya konu olan durumlar için şöyle bir belit* vardır: bok'un atılacağı hedef, bok'u atacak kişi tarafından hor görülmektedir; o kişi için, belli değerlerden yoksun olduğu için bok'u hak etmektedir.

    buradan şu sonuç çıkar:

    hedef'in, kişi için olan değer yoksunluğu; eylemin gerçekleşeceğini kesin kılmaz. çünkü bu kişinin kendisine dönük değer dizgesi de, bu eyleme ilişkin kararda, "bok atma" arzusunu küçülten karşıt bir güçle etkindir. eş deyişle, hedef'in değer yoksunluğuyla ("değersizliği"yle) kişinin kendisine dönük değer dizgesi çatışma [*] halindedir.

    (zira muhtemel eylem, kişiyi, kendisine değersiz görünen bir nesneyle ilişki içerisine sokma gizilgücünü* içerir. bu, kişi için, bir umursama durumunun oluşması ve değerden yoksun görünen hedefe yeni bir değerin aşılanması anlamına gelir. aşılanacak bu yeni değer, kişinin kendisine dönük değer dizgesinden gelecektir, çünkü neyin umur konusu olacağını belirleyen şey işbu dizgedir. dolayısıyla, tanım gereği sabit kalmaya eğilimli dizge için bu, "yeni" olmasından ötürü sorunlu bir durumdur - çatışma buradan çıkar.)

    o halde denebilir ki "bok atma" eyleminin gerçekleşmesi, değer dizgesiyle hedef'in "değersizliği"nin arasındaki çatışmanın sonucuna bağlıdır. hedef'in değersizliğinin soyut büyüklüğü, değer dizgesini sarsmayacak bir kertedeyse dizge buna razı olur: eylem gerçekleşir, "bok" atılır. fakat şayet bu değersizlik, değer dizgesini sarsacak denli büyükse dizge savunmasını alır ("iç ses"in malum lafı olan "elini kirlettiğine değmez", bu savunmanın kişinin anlayabileceği bir dildeki tercümesidir - ilgili deyimde "değmez" [değer etmez] olumsuzlamasının geçmesi, "iç ses"in kaynağının yalın bir gösterenidir) : eylem gerçekleşmez, "bok" unutulur.

    [*] kişinin kendisine dönük değer dizgesiyle hedef'in "değersizliği" arasında geçtiğini söylediğimiz çatışma, "gerçek" bir çatışmadan ziyade, değer dizgesinin "değersizlik"i tartmasını imler. yazımızın son paragrafında da görülebileceği gibi, "bok atma" eylemi gerçekleşsin gerçekleşmesin, sonucu belirleyen tek güç olması dolayısıyla değer dizgesi her koşulda "galip" olandır.
  • küçük bir kuş kışı geçirmek üzere güneye gidiyordu..
    hava çok soğuktu ve kuş donarak yere düştü. yerde öylece
    yatarken bir inek geldi ve üzerine bir parça dışkı
    bıraktı. donmak üzere olan kuş dışkının sıcaklığıyla
    ısındı. çok mutlu oldu, neşe içinde şarkı söylemeye
    başladı. ordan geçmekte olan bir kedi kuşun sesini
    duydu. onun nerde olduğunu keşfetmekte geçikmedi. kuşu
    dışkıdan sıyırdı ve yedi!
    1. üzerinize bok atan herkes düşmanınız değildir!
    2. sizi boktan kurtaran herkes dostunuz değildir!
    3. bokun içine düştüyseniz çenenizi kapalı tutun!
  • dışkılamanın dışarı ''atmak'' gerçeğinde, o çok sıkıştığınız son anda, baldırlarınızı alafranga tuvaletinizle buluşturduğunuz anın zevkini başkasının yüzünde yaşadığınızın hayalini kurmak.
  • fasist gibi bolca "abuse edilen" bir kavram. abuse etmek derken, icine sicmak, bok etmek anlaminda kullaniyorum (kaynak: meydan larousse) (ya da meydan la rus, italyanca ekli ama icinde rus var, ikilemden iki buklup gulmen lazim burada) (haha, ya da meydanlar us, got it?, meydanlar bizim ama toys r us gibi, guldururken bir yandan da cocuklari esir eden kapitalist sisteme karsi 1 mayista taksim meydanina diyor)

    evet, bok atmak deyimini bok ettik. ettik derken ben etmedim aslinda, bir takim essekogluessekler degisik seviyelerdeki elestirileri tek bitlik beyinlerine sigdiramadiklarindan, begenmedikleri herseyi topyekun "x'e bok atiyor" yaftasina mahkum ettiler, ediyorlar. karsi tarafin yegane amacinin sadece karalamak, iftira atmak oldugu suphe goturmez bir gercekmiscesine vurgulaninca da otomatikman onun argumanlarina cevap vermek, hatta cevabi/tartismayi birak icerigi uzerinde en ufak bir dusunce uretme geregi de yokoluyor. yani elestirinin ne oldugunun onemi kalmiyor, elestirinin varligi yetiyor zilleri caldirmaya. banality of evil diye birsey varsa, angutlugun dehasi diye de birsey olmasi lazim, cunku hakikaten minimum eforla karsidakini felc eden dahiyane bir taktik.

    dilin esnekligini azaltan, deyimleri ve kelimeleri gasp ederek anlamlarini daraltan, kullanilmaz hale getiren herkes essogluessektir. bu saatten sonra biri gercekten bok atsa, 40 satirlik dipnot koymadan kullanamayacagiz bunu duyarli ve yanlis anlasilma, angutlarla ozdeslesme kaygisina haiz insanlar olarak. o yuzden de kullanmamayi sececegiz, yasakli kelime olacak. ama bize yasakli, angutlara atis serbest. ve o mermilerden biri sana isabet edince ne diyeceksin mechul, "kendi diyen kendi olur" mu? angutlugun dehasi iste.
  • toplum olarak çok profesyonelce yaptığımız işlerden bir tanesi
  • prim yapmakla beraber kullanirsaniz aduket etkisi yaratiyor; boklar aninda dagiliyor.
    [bakiniz bok atmak'in bolca kullanilisina bok atarak nasil da prim yapiyorum]
hesabın var mı? giriş yap