cahız
-
darwin'den yaklasik bin sene once, hayatta kalma mucadelesi ve evrim uzerinde uzun uzun dusunmus ve yazmis islam alimi. bugun seyh ozentilerinin doldurusuna gelip "evrim curudu" diye atip tutan angut muslumanlarin torunlari yarin "evrimi ilk once muslumanlar kesfetti" diye ovunup iman tazeleyecekler. icime sikintilar basiyor...
-
kendisine kitaptan müteşekkil bir ev oluşturan bu zat, kitaplardan müteşekkil duvarın üzerine devrilmesi sonucu 90ı aşkın bir yaşta ölmüştür. eşşek yüküyle okumuş ve yazmıştır. nitekim islamcılar her fırsatta medeniyetin doğudan ve islamiyetten feyz aldığını söylerler ama neredeyse 13. yydan beri elle tutulur bir islam bilgini de yetişmemiştir. benim gözümde el biruni son halkasıdır o zincirin. cahız da zaten mutezile mezhebine mensuptur. bugün yaşasa "biliyorsunuz cahız mutezile" diyecek bir erkle karşılaşacaktı. halbu ki evrimle ilgili terennümleri ilk ortya atan kişi olarak bilinir.
-
müslüman bilim adamlarından biri.
* ilk defa kurulan destilasyona tabi tutmak suretiyle hayvan gübresinden amonyak elde etmeyi başarmıştır.
* avrupa bilginleri, milletlerarası ilmi toplantılarda, teneffüs faaliyetinin sadece akciğerlere mahsus olmadığını, teneffüsün ciltteki delikler vasıtasıyla da yapıldığını ilk ortaya çıkaranların kendileri olduğunu söylerler. fakat bu arada cahiz, asırlar önce bu hakikati ortaya koyan tek alimdir. el-hayvan isimli eserinde şöyle demektedir:
"her kıl dibinde, bedenin teneffüsünü temin eden delikçikler mevcuttur. şayet bunlar olmasaydı, insan ilk anda ölürdü"
* cahiz, kendi düşüncelerini, eserlerini, hayvanları konuşturmak suretiyle ortaya koydu. bu durum daha önce doğu edebiyatlarında kelile ve dimne ile hint'te, 13. asırda mesnev-i şerif ile mevlana'da görülür. cahiz'den tam sekiz asır sonra dünyaya gelen
18. asır fransız edebiyatçısı la fountaine, onun hayvanları konuşturma üslubunu taklit ederek üne kavuşmuştur. -
cahız, patlak gözlü, çirkin yüzlü demektir. ebu osman, nâm-ı diğer cahız, gerçekten de yoksul bir âilenin patlak gözlü, ablak suratlı çocuğuydu. "cahız" ismi de bu sebeple, onu "çirkin" bulan çevresi tarafından kendisine lâyık görülmüştü.
lâkin cahız çirkinliğiyle hemen hiç meşgul olmamış:
"insanın fizikî görüntüsü kendi eseri değildir, kî çirkinliğinden dolayı üzülsün ya da güzelliğinden kendine pay çıkarsın. bu görünüşüm benim eserim değil, kî aşağılık, küçüklük hissine kapılayım. ne gözlerimi ben oydum, ne de yüzümdeki çukurlar benim eserim. ben bana âit olmayan yaratılışımdan kendimi sorumlu tutmam. kaldı kî, allah kulunun dış görünüşüne değil iç âlemine, amellerine ve niyetlerine bakar ve ona göre değerlendirir kulunu!" diye başından savmış.
cahız'ın yüz seneyi bulan ömrü "kendi elinde olan"ı geliştirme uğraşı ile geçmiş. âlim olmuş. mürşîd olmuş. şâir olmuş. yüz yaşına yakın bir yaştaki vefâtı da üzerine devrilen kitaplığının altında kalarak olmuş. yüz yaşına merdiven dayadığı dönemde dahi okumaya devam ediyormuş. zirâ ona "cahız" ismini münâsip görenler vakti gelince kendilerini cahız'ın sohbetlerini dinlemekten alamaz olurlarmış. bir anlık kulak misafiri olanlar dahi, mıknatıs misâli cahız'ın câzibesine kapılır, hayran olurlarmış... -
fazâ’il el-etrâk adlı eserinde türkler hakkında şunları söylemiş:
--- spoiler ---
muhammed b. el cahm gibi sık sık türkler’den bahseden şumâme b. el asras de şunları söyledi:
“türk, ancak korkulması gerekenden korkar. ümit edilmeyecek şeye karşı ümit beslemez. bir şeyi elde etmeye çalışmaktan onu kesin ümitsizlik alıkor. daha çoğunu elde etmedikçe azı bırakmaz. eğer, her ikisini elde etmesi mümkünse hiç birini feda etmez. iyi bilmediği bir şeyin hiç bir tarafını iyi bilmez, iyi bildiği hususun tamamım sağlam yapar. her işini bizzat kendisi yapar. içi dışı gibidir. hiçbir netice çıkmayacak bir şeyle uğraşmaz. uyku ile vücudunu dinlendirmese uyumaz. bununla beraber uykusu uyanıklıkla karışıktır. uyanıklığı esnasında uyuklamaz. eğer, onların memleketlerinde peygamberler ve filozoflar yaşayıp da bunların fikirleri kalplerinden geçse, kulaklarına çarpsa idi sana basralılar’ın edebiyatını, yunanlılar’ın felsefesini, çinliler’in sanatını unuttururlardı.”
--- spoiler --- -
zamanında kavmiyetçi araplara sağlam türk propagandası yapmış elemandır. sanırım abbasi derin devletinin teşvikiyle.
-
viii. yy. 'ın ikinci yarısından 870'e kadar 100 sene veya 100 seneden fazla yaşadığı söylenen mutezile filozoflarından biridir bu zat. kendini daha çok tabiî ilimlere vermiş olan septik yani reybî bir islam alimidir.
basra 'da doğmuş, orada ölmüştür. abbasi devleti 'nin en parlak devrinde yaşamıştır.
cahız 'ın reybiliği, mütereddid ve şüpheli bir dimağın mahsülü değildir. onun reybiliği, şimşek gibi çakan alaycı bir zekanın ürünü olmakla beraber, eserleri bugün dahi zevkle okunur imiş. yunan aristoteles 'e karşı durarak, yılan hususunda ilginç reybi mütalaaları vardır.
eseri; kitab-ül hayvan
edit: entiriyi girdikten sonra net aleminde şöyle bir tarama yaptım üstünkörü ve birkaç linke ulaştım belki yararlı olur;
http://www.sadabat.net/alim/cahiz.htm
http://www.psikoloji.gen.tr/…s&file=article&sid=225
http://www.davetci.com/…yografi/biyografi_cahiz.htm -
câhız’ın hayvanlar üzerine uzun çalışmalarından sonra, kendisinden sonraki
evrim düşüncelerinin özü olan (hayvan embriyolojisi, evrim, uyum sağlama, hayvan
psikolojisi ve sosyoloji) konularını içeren kitâbü’l-hayavân’da ilk defa evrim
düşüncesi üzerine görüşlerini ortaya koymuştur.
her şeyden önce, câhız’ın girişimi, gerçek bir bilimsel ruhla yapılmış bu
girişimin amacı, hayvanları lineer bir seri halinde en basitten başlayarak en
karmaşığa kadar devam eden bir sınıflama yapmaktı; aynı zamanda, benzer olanları
bir grup içerisinde işaretleyerek düzenledi ve bu grupları, alt gruplara bölerek
türlerde nihai birimlere ulaşmayı hedefledi.
zoolojik ve antropolojik bilimlerin en erken temsilcisi olan câhız, hayvan
yaşamında çevresel faktörlerin etkisini keşfederek, aynı zamanda farklı faktörler
altında hayvan türlerinin dönüşümünü gözlemledi. onun bu eserinin dikkate değer
birçok bölümünde o, yaşamda kalmak için varlık mücadelesinin amacının yanı sıra,
mekanizmin değeri bilimsel ve folklorik yollarla bize tasvir etmektedir.
evrimin mekanizmasını bilmek için câhız, üç mekanizm tasvir etmektedir.
bunlar; yaşam mücadelesi, türlerin birbirine dönüşümü ve çevresel faktörler.
şimdi burada mümkün olduğu kadar kısaca bu mekanizmi görelim.
yaşam mücadelesi: câhız’ın evrim düşüncesinin ağırlıklı noktasında, yaşam
mücadelesi ve doğal seleksiyon düşüncesi geniş bir yer tutmaktadır. o türler
arasında doğal olarak yaratılıştan gelen yaşamak için doğal bir mücadele içerisinde
olduğunu, bu mücadele esnasında ancak kuvvetli ve güçlü türlerin yaşamda
kalabildiklerini ve sonuçta da doğal bir seleksiyon söz konusu olduğunu ortaya
koymuştur.
câhız’ın yaşam mücadele teorisini, iki farklı varlık sınıfının farklı yok
oluş oranları ile ilgili görmekte, az ölüm oranı olan kuvvetli ve güçlü sınıfın geride
kalmasını şeklinde doğal bir seleksiyondan bahsetmektedir. câhız için yaşam
mücadelesi ilahî bir kural içerisinde cereyan etmektedir. tanrı, bazı bedenlerin
yemek ihtiyacını diğer bazı bedenlerin ölümü ile tedarik etmesine izin vermektedir.
o bu durumu şöyle izah etmektedir:
“tarla faresi yiyeceğini aramak için yuvasından dışarı çıkar; önce bir
araştırma yapar ve sonra küçük kuş ve hayvanlar gibi kendisinden daha küçük
canlıları yakalayarak yer. kuşların ve yılanların saldırılarına karşı ise, kendini ve
yavrularını, yeraltında açtığı kıvrımlı, gizli tünellerde saklar. yılanlar, tarla farelerini
yemeyi çok severler. yılanlara gelince, onlarda kendilerini, kunduz ve sırtlan gibi
kendilerinden daha güçlü hayvanlardan korumaya çalışır. sırtlan, tilkiyi korkutur;
tilki de kendinden daha küçük hayvanları korkutur... bazı varlıkların, diğerlerinin
yiyeceği olması bir kanundur... bütün küçük hayvanlar, kendilerinden daha küçük
olanları yer ve bütün büyük hayvanlarda, kendilerinden daha büyükleri yiyemez.
insanlar da birbirleriyle olan ilişkilerinde, hayvanlar gibidir... tanrı, bazı varlıkların
ölümünü, bazılarının yaşamının sebebi yapar...”13
câhız’a göre yaşam mücadelesi sadece farklı türlerin üyeleri arasında değil,
aynı zamanda aynı türlerin üyeleri arasında da gerçekleşmektedir.14
câhız’ın söylemek istediklerinden yola çıkarak, onun düşüncelerini şu şekilde
sistematize edebiliriz: tanrı doğayı, çok bol bir şekilde yeniden çoğalacak bir
karakterde yarattı. aynı zamanda tanrı, varlığın biyolojik mücadelesinin yerini
tutan belirli bir oran içerisinde bir kanun tayin etti. yoksa başka türlü, doğada bir
karışıklık görülür, bazı türler ve zenginlikler kaybolabilirdi.
biz darwin’in ve yeni-darwincilerin doğal seleksiyon teorisini ve bu teorisini özünün dikkate değer
bölümlerinin benzer düşüncelerini yukarıda ortaya koymaya çalıştık.
türlerin değişkenliği: câhız kendisinden sonra gelen lamark ve darwin gibi
türlerin değişkenliği ve mutasyonun mümkün olduğuna inanmaktaydı. ona göre
değişim, çevresel faktörlerin etkisiyle tesadüfî olarak işlemektedir. o, orijinal
formların tedricen gelişerek tamamen yeni formların ortaya çıkmasında çevresel
faktörlerin yardım ettiği üzerinde durmaktadır.
bu konuda şöyle demektedir: “halk, dört ayaklı hayvanların ilk örneği olan
mesh’in (orijinal formu quadrupeds) varlığı hakkında farklı şeyler söyledi.15
kimileri onun evrimini kabul ettiler ve onun köpek, kurt, tilki ve diğer benzer
hayvanları meydana getirdiğini söylediler. bu ailenin üyeleri, bu (mesh) formundan
gelmektedir.” 16
câhız, tanrı’nın irade ve gücünün değişimde temel nedensel faktör olduğunu,
eğer o isterse, istediği zaman bir türü diğer bir türe değiştirebileceğini ilave
etmektedir. o aynı zamanda, türlerin değişimi ve mutasyonu savunarak, başta
tanrı’nın iradesini de içeren farklı faktörleri saymaktadır.17 câhız kendisinden
öncekilerden farklı materyaller sunmaktadır.
câhız, türler üzerine çevresel faktörlerin etkisine örnek olarak, yiyecek, iklim,
sığınak vb. biyolojik ve psikolojik faktörlerin türler üzerine etkisinden
bahsetmektedir. onun için bu faktörler aynı zamanda, yaşamda kalmak için türlerin
zor yaşam mücadelesine etki etmekteydi. değişen bir çevrede, bu yaşamsal
değerlerin sahip olduğu bazı karakterlerde değişmektedir. birbirini izleyen nesillerin
değişimi sürecinde karakterler, organizmalar çevreye daha iyi bir uyum (adaptasyon)
sağlamaktadır. onların yaşamı, karakterlerinin üreme yoluyla nesillere intikali ve
üremedeki değişime sahip olma şeklindedir. böylece câhız teorisini, hayvanların
çevresel faktörlere uyumunda, kullanılan ve kullanılmayan organların değişimi
düşüncesi üzerinde temellendirmiştir.
câhız şöyle demektedir: “kuşkusuz bazı coğrafî bölgelerde, bazı nabatlı
gemicilerin maymuna benzediklerini gördük. aynı şekilde bazı faslı insanları da
mesh’e benzer bulduk.18 öyle ki bunlar arasında çok az fark vardı... bu faslılar
üzerindeki değişikliği, tozun toprağın, kirli su ve havanın yapması mümkündür...
eğer onlar üzerindeki bu etki daha fazla artarsa, onların derileri, kulakları, renkleri
ve şekillerindeki (maymunlara benzer) bu değişiklikler de daha fazla artar.”19
bunlar câhız’ın biyolojik evrim teorisinin temel mekanizmalarıdır. şimdi,
onun müslüman ve avrupalı bilim adamları üzerine büyük etkileri hakkında
görüşlerimizi ortaya koyalım: câhız’ın zooloji ve biyolojik evrim teorisi, zooloji ve
biyolojinin gelişmesini derinden etkiledi. daha önce söylediğimiz gibi, câhız’ın
biyolojik evrim teorisi, ihvânu’s-safâ ve diğer işrâk filozoflarına, ibn miskeveyh,
bîrûnî ve ibn tufeyl üzerine doğrudan etki etmiştir. aynı zamanda câhız’ın teorisi
ile yeni bir kozmoloji anlayışı kazanılmıştır. çünkü bu olguyla evren bir bütün
olarak kabul edilmişti. aynı zamanda bu teori sosyolojiktir; çünkü sosyal bir olgu
olarak kabul edilmektedir. üstelik ibn miskeveyh ve ibn haldûn gibi filozoflar bu
teoriden gerçek anlamda ilham alarak açıklayıp genişlettiler. böylece câhız’ın saf
biyolojik evrimi, sonraki islâm düşüncesinin, sosyolojik, metafiziksel ve kozmolojik
evrimcilikleri gibi farklı doktrinlere kaynaklık etti.
diğer yandan câhız’ın teorisini el-mesudî ve ibn kuteybe gibi bazıları
eserlerinde zikretmese de, özellikle zekeriyya el-kazvinî’nin acâibü’l-
mahlukât’ında, müstevfî’nin nüzhetü’l-kulûb’unda ve ed-damirî’nin hayâtü’l-
hayavân’ında olduğu gibi müslüman zoolog ve bilim adamları tekrarlamaktadır.
câhız’ın avrupalı düşünürlere etkisi hakkında iki ana çalışma dikkat
çekmektedir. bunlar, fr. dieterici’nin 1878 yılında leipzig’te yayınladığı der
darwinismus im x und xıx jahrhundert ve e. wiedemann’ın 1915 yılında
erlangen’de sitzungsbericht der physikalisch-medizinischen sozietaet’de
yayınladığı “darwinistisches bei gahiz” isimli çalışmalardır. daha önce
söylediğimiz gibi, onlar câhız ile darwin arasında büyük benzerliğe dikkat çekerek
benzerlikleri ortaya koydular. gerçekte, darwin ve onun öncüleri câhız’ın teorisini
diğer evrimci teoriler temelinde benimseyerek kabul edip, xvııı. ve xıx.
yüzyıllardaki gelişen bilimsel bağlam içerisinde daha bilimsel bir yolla bu teorilerini
formüle ettiler. câhız’ın teorisi ile modern teoriler arasında tek temel farklılık
ideolojik olabilir: lamark, darwin ve diğerlerinin teoriler daha içkin ve materyalist
iken; câhız’ın teorisi teolojik ve aşkındır. câhız yaşayan organizmaların evriminde
ilk nedenin tanrı olduğu ve diğer faktörlerin bundan sonra gelen ikincil faktörler
olduğu düşüncesine sahiptir. bu teorilerin mekanistik açıklamaları rağmen,
birbirinden az ya da çok farklılık gösterir. darwin ve benzeri modern bilim adamları,
câhız ve diğer müslüman düşünürlerin teorilerini farklı bir şekilde ideolojik olarak
yorumladılar.
câhız’ın düşünceleri avrupalılara nasıl geçti? câhız ve diğer evrimci
müslüman düşünürler darwin ve onun öncüleri birkaç yoldan etkiledi. linnaeus
(1707-1778), buffon (1707-1778), e. darwin (1731-1802), lamark (1744-1829) ve
ch. darwin (1809-1882) gibi evrimcilerin düşünceleri gelişmeden önce,
almanya’daki doğa filozofları okulu’nun doğuşundan çok önce câhız ve diğer
müslüman düşünürler, onların eserlerinin ve çalışmalarının çevirileri aracılığıyla
avrupalılar tarafından bilinmekteydi. örneğin damirî’nin hayâtü’l-hayavân isimli
eseri yahudi düşünür abraham echellensis (italya, öl. 1664) tarafından kısmen
tercüme edilip, paris’te 1617 yılında yayınlandı. bu kitap, câhız’ın kitâbu’l
hayavân’dan bazı bölümler içermekteydi. nüveyrî’nin en-nihaye isimli eseri de
d’herbelot (1625-1695) tarafından çalışıldı. ibn tufeyl’in evrim felsefesini içeren
hayy bin yekzân isimli eseri ilk defa edward pococke sr. (1604-1690) tarafından
latince tercümesi ile birlikte 1671 yılında oxford’da (ikinci baskı yine oxford’da
1700 yılında) yayınlandı.20 zekeriyye el-kazvinî’nin acaibü’l-mahlukât isimli
kozmografisi f. wustenfeld tarafından, iki cilt halinde, 1848-1849 yıllarında
göttingen’de yayınlandı; ayrıca bu eserin bir özeti olan bakûvî’nin kitâbü’l-
telhîsi’l-asâr isimli eser de guignes tarafından fransızca’ya çevrilerek, 1789
yılında paris’te yayınlandı.21 gerçekte bu kitaplar, câhız’ın bazı düşüncelerini
içermekteydi. yine kazvinî’nin acaibü’l-mahlukât isimli eseri a. l. de chezy
tarafından tercüme edilerek, s. de sacy tarafından 1806 yılında (ilk baskı)
chrestomathie arabe’de yayınlandı. şüphesiz büyük evrimci sufi mevlânâ
celaleddin rûmî’de goethe’ye büyük etki etti. o mevlânâ’yı “darwin öncesi bir
darwinci” olarak nitelemektedir.22 onun başkalaşım (metamorfoz) teorisi
biyolojinin gelişmesini derinden etkiledi. herhalde islâmî biyoloji xvıı. yüzyıldan
çok önce batı’ya etki etti.23 bazı avrupalılar arapça bildiklerinden, onlar müslüman
bilim adamlarının kitaplarını doğrudan okudular. örneğin darwin’in kendisi
cambridge’de ilk islâm kültürünü bir yahudi oryantalist olan samuel lee’den
öğrenmedi mi?24 evrimci müslüman düşünürlerin avrupalıların üzerine etkisini ve
bu düşünceleri batı’ya geçişindeki ışığı görebilmek için, karşılaştırmalı çalışmaların
ortaya konması ile bu yönlerin, avrupalılar üzerine müslüman etkisini bize
göstereceğini düşünüyoruz.
câhız’ın evrimci teorisi, daha önce hiçbir yerde yazılmamış, bilim tarihinde
çok yeni bir şeydir. aristoteles ve empedokles gibi bazı yunan filozofları da,
hayvanlarda, bitkilerde ve doğada değişimden söz etmelerine rağmen, onlar
gelecekteki müslüman evrimci teorilere yönelik ilk basamak olmayı başaramadılar.
---alıntı---
câhız ve biyolojik evrimciliğin doğuşu
dr. (bkz: mehmet bayrakdar) -
yunan filozoflarından gördüğü evrim teorisini uyarlayarak hayvanlar üstüne yazdığı kitabında yeniden yorumlayan,darwinin teorisine en yakın olan evrim teorisini ortaya koyan kişidir
-
charles pellat cahiz'in hayatı ve eserleri üzerine pek çok çalışma yapmıştır. pellat 1980 yılında yaptığı çalışmada cahiz tarafından kaleme alınan 245 eser tespit etmiştir. haliyle sayının daha fazla olduğu düşünülebilir. din, sanat, felsefe, edebiyat, hayvanlar, bitkiler vs. çeşitli konularda yazmıştır. yazdığı farklı kitaplarda psikolojik ve sosyolojik tespitlerde bulunmuş ne yazık ki bu konulardaki yazılarını bir başlık altında toplamamıştır. toplamış olsa sağlam ve erken dönem kaynaklar olabilirdi.
bunların dışında çok çirkin olduğu rivayet edilir. zamanın veziri çocuklarına hoca olarak cahiz'i tutmak ister sonra çok çirkin diye vazgeçer. bir de arapça'da yerleşmiş anlatılar vardır elemanın çirkinliğine dair. derler ki bir domuz ikinci kere çirkinleşecek olsa en fazla cahiz kadar çirkin olabilir. neyse ki cahiz ahmet haşim gibi çirkinliğini dert etmez hatta ününe ün katmak için kullanır. yine de bin yılı aşkın zaman sonra çirkinliği ile anılmak ister miydi bilinmez.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap