• kelime anlamı olarak "demokrasi yanlısı" demek olup türkiye'de çok fazla kullanılan, sahiplenilmeye çalışılan bir deyimdir.

    "yıldırım mahallesi demokrat gençleri", "kendinden kurmalı demokratik solcular", "demokratik islami paskalya bayramı sevenler kulübü" vs...

    demokrasi de olduğu gibi demokrat kelimesi de "özgürlüğü" kendisine refarans alır ve demokrat bir bireyin en önemli özellikleri sahip olmak istediği özgürlüğün ve hakların karşısındaki insana da -ne eksik ne fazla- aynı ölçüde sunulmasını istemek, buna çabalamak ve bundan rahatsızlık duymamak olmalıdır.

    etrafımızda bir sürü demokrat warken, elimizi sallayınca mutlaka bir demokrata çarpıyorken ve bütün bu insanlar sadece kendi akıllarındakini konuşmak, kendilerini anlatmak ve "kendileri için bir dünya" istiyorlarken, demokrat deyimi etrafımızdaki bu insanlar için ne kadar geçerlidir, tartışmaya gerek bile yok.

    peki, demokrat insanlar nerede war; insanların eşit hak ve özgürlüklere sahip olmaları için genel anlamda aynı şartlar içinde büyüyor, aynı şartlarda kazanıyor ve taşralı-metropol insanı, süper lise mezunu-düz lise mezunu gibi ayrımlar, sıfatlarla değerlendirilmiyor olmaları gerekir; ki alan almış satan satmışken, insanların büyüdükleri çevreden aldıkları en büyük hediye, gayrı ihtiyarı olarak "önyargı" gibi, bir eşitsizliğin mutlaka war olduğunun "küpesi"yken, dünyanın bu düzeninde demokrat olmak, demokrat insanlar bulmak mümkün değildir.

    bir insan tek başına "demokrat" olabilir ama konuşulmaya başladığında, bir etkileşim olduğunda, bir karşıt görü$ sunulduğunda, demokrasi denen "hak tanıma" waryetesine kendini kaptırmış demokrat, savunduğu görü$leri bir muharip edasıyla dikte etmeye cali$acaktir.

    demokrat[lık], bireysel vicdanı rahatlatan bir ülkü, ütopik bir warsayımdır.
  • 1990’lı yıllarda ‘devrimci-demokrat-yurtsever’ diye biten çağrılarda, bildirilerde, birlikteliklerde, platformlarda manidar bir özne konumuydu. bu terimi, göstereni tanımlamak, sınırlarını tayin etmek ve belli bir anlamla ilişkilendirmek mücadelesini neo-liberal otoriterlik kazanmış görünüyor. siyasal alanın formel hukuki eşitlik terimleriyle tarif edildiği ve tek bir özdeşleşme biçimine (vatandaşlık) indirgendiği çokkültürcü hoşgörü çağında demokrat konumu en azılı faşistinden en piyasacısına uzanan bir hat içinde herkese verilen bir paye haline gelmekte, müphemleştikçe her şeyi yutan şişkin bir öze dönüşmekte.
  • aradaki farkı anlamak için:

    demokrat: toplumdaki eşitsizlik ve adaletsizlikleri, güç dengesizliklerini, çıkar ilişkilerini, alttakilerin (zorunlu olarak belirli sınıflar olması gerekmez) maruz kaldıkları baskıları (zorunlu olarak sömürüyü değil) dert eden ve bunlara karşı çıkan kişidir.

    devrimci demokrat: yukarıda sıralananların hepsini dert ettiği gibi, bu durumun ancak devrim yoluyla değişebileceğini düşünen ve bu yönde eylemli olan kişidir (devrimini yolu ve örgütlenme biçimi ikinci planda gelir).

    demokrasici: toplumsal sorunların nedenini, bunların hepsinin çözümünün aracı olarak aracı saydığı çok partili demokrasinin şu veya bu nedenle, ama en çok da elit vesayeti yüzünden işlememesinde görür.

    liberal: genel olarak toplumsal altüst oluşları ve bu arada elbette devrimleri, istenilen her neyse ona ulaşmada gereksiz ve yıkıcı maceralar sayar; piyasanın serbest ve müdahalesiz işleyişiyle insanların özgürleşmeleri arasında içsel bağlar olduğunu düşünür.

    solcu: en üstte tanımlanan “demokratın”, sorunları sınıf temelinde görmeye daha eğilimli versiyonudur. o da demokrasi ister, ama demokrasici değildir; istediği demokrasinin sınıfsal engellerini sezer.

    sosyalist: sorunları sınıfsal temelleri veya kaynaklarıyla değerlendirir. işçi sınıfına odaklanır; ancak aralarında, sınıfın temsilcisi olarak iktidara gelen sosyalistlerin köklü bir dönüşüm yerine ekonomideki ve toplumdaki en belirgin adaletsizlikleri gidermekle yetinmesi gerektiğini düşünenler de vardır.

    komünist: “sosyalistin” ötesinde, iktidara gelen sınıfın diktatörlüğünü, proletarya diktatörlüğünü öngörür. siyasal devrimi izleyen uzunca bir toplumsal devrim sürecinin ikinci evresinde tam anlamda sınıfsız ve sömürüsüz bir topluma ulaşmayı hedefler.
  • türkiye'deki demokratlardan hareketle tanımlama yapmak gerekirse:

    sıfat. (fransızca: démocrate) faşizm yanlısı olan kimse, görüş vb.
  • 1980 öncesinde yayınlanan bir gazete. dev yol'a yakın bir gazete idi. 1980 sonrasında kısa bir süre aylık dergi olarak da yayınlanmıştır, aynı espride.
  • türkiye'de ne yaparsanız yapın sadece kendisiyle anılamayacağınız sıfat.

    misal demokrasinin sola veya sosyalizmine yakın bir argümanını dillendirdiniz.olacağınız kızıl demokrat olur.

    azınlıklarla ilgili bir konuda fikir beyan edersin ve demokrasi dahilinde bir çözüm istersin, oldun mu bak bölücü demokrat.

    dini özgürlüklerle ve inancın normalleştirilmesi ile ilgili bir konuda fikir beyan edersin olursun takkeli demokrat.

    özgür düşünde, insan hakları ve benzeri konularda argümanlar üretirsin bu sefer payına düşen sorosçu demokrat olur.

    uniformalı askerin ne işi var siyasette dersin olursun asker düşmanı demokrat.

    e ebenizin amı anasını satayım bir sen mi iyiliğini düşünüyorsun bu ülkenin iyiliğini yarrağım diye patlarsın bir gün o gün de vatan haini demokrat olursun.

    zor iş valla zor.
  • 26 aralık 1979'da dursun akçam yönetiminde yayın hayatına başlayıp, 12 eylül 1980'de kapatılan günlük gazete. 70 ortaklı bir şirket kurularak yayın hayatına başlayan gazetede arslan başer kafaoğlu, emil galip sandalcı, gülten akın gibi pek çok aydın, gazeteci, sanatçı kurucu olup, yazı yazmışlardır. gazete, ilk sayısında okura şöyle seslenmiştir. "böyle bir ortamda tüm gerçek demokratlara büyük görevler düştüğüne inananlar, sınırlı olanaklarını birleştirerek "halkın gazetesi demokrat" adlı bir günlük gazete çıkarmaya, basına egemen kılınmak istenen tek yanlılığın zincirini kırmak için mücadele etmeye karar vermişlerdir."
    kapatılmadan bir hafta önce gazetede yayınlanan bir can yücel şiiri de "başladık bi bitirdik" adını taşımakta ve hadiseyi pek güzel anlatmaktadır.

    biz insanlık adına yazmaya başladık
    öyle demirel bey gibi,
    bülent bey gibi değil
    biz, ortaokulun ikinci sınıfında
    sınıf değiştirmeye karar verdik
    mason mon-ton-son-u,
    sonu çıkmayacağını gördüğümüzden
    reddettik.

    bu memleketi seviyorum
    bu memleketin insanlarını seviyorum
    onun için yazıyorum
    onun için düşünüyorum
    düşündüğüm için yazıyorum
    onun için de ölene dek beni kimse
    durduramaz
    yazı, benim yazgım, yani kaderim
    beni tehdit etme yanlış!
    çünkü ben bu düzen denen ana yanlış'ı
    ortadan kaldırmaya kalkmışım
    beni ortadan kaldırmakla,
    benim yanlış'ı ortadan kaldırma
    kararımı,
    günümüzde milyonlarla paylaştığım
    kararı
    temyiz'e yollayamazsınız

    biz söz gerillası yapıyoruz
    sıkıysa durdurun!

    -------

    bu entry'nin yayına hazırlanmasında birgün gazetesindeki yazısından geniş ölçüde yararlanılan değerli yazar inönü alpat'a teşekkürler.
  • lastik ayakkabıya bizim oralarda* verilen ad.
  • şevki yılmaz'a göre kökeni yunanca demok, şeytan'a dayanan kelime.

    http://www.youtube.com/…hm3jndbj0vq&feature=related
  • türkiyede'ki seçmenlerin demokrat olanlarını tek tek saysak, hepsinin tek bir partiye oy verdiğini varsaysak o parti baraj altında kalırdı.

    demokratlık, demokrasi kültürü, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar bizim insanımız için çok uzak kavramlar. kimin kime zulmettiği tamamen insanların ne tarafta kaldığıyla alakalı. demokrasiyi içselleştiren adam çok az bu ülkede.
hesabın var mı? giriş yap