18 entry daha
  • 1949 erzurum pasinler doğumlu bürokrat. 27 yıldan beri erzurum milli eğitim müdürü olarak görev yapan fevzi budak'ı, 11 kez görevinden alan ve şırnak, muş, ankara, kütahya, çanakkale ve istanbul gibi illere süren milli eğitim bakanı, hüseyin çelik'tir. son olarak 2009 yılında erzurum idare mahkemesi'nin kararıyla eski görevine bir kez daha iade edilen budak'ı yerinde tutan ve yargı kararına saygılı davranan milli eğitim bakanı ise nimet çubukçu'dur.

    ~~
    1) "...erzurum il özel idaresi, 2005-2006-2007 yıllarında okul yapım ve onarımı için çeşitli ihaleler açtı. ihaleyi kazanan ve halen cezaevinde tutuklu bulunan müteahhide haksız ödeme yapıldığı iddia edildi. ilginç olan ödeme emirlerinde hem milli eğitim müdürü budak'ın, hem erzurum valisi celalettin güvenç'in imzalarının taklit edildiği ortaya çıkarılması oldu. buna rağmen budak hakkında soruşturma açılırken, -ödeme emirlerini tetkik etmesi gereken ve ödemeyi yapan makam valilik olduğu halde-, vali soruşturma kapsamı dışında tutuldu.

    budak hakkında soruşturma açılması da öyle kolay olmadı. ihale yolsuzluğuyla ilgili soruşturmayı, cihaner davasının savcısı osman şanal yürütüyor. şanal, fevzi budak'ın soruşturulması için valilikten izin istedi. valilik izin vermedi. şanal ise valiliğin bu kararına karşı itirazda bulunmadı. itiraz süresi de kendiliğinden doldu. sonra ne olduysa savcı şanal, kamikaze ruh haline büründü.

    şanal, valiliğe gönderdiği yazıda "itiraz süresini geçirdiğini" itiraf ederken, soruşturmada "yeni delillere ulaştığını" bildirip, budak'ın yargılanması için yeni izin talebinde bulundu. iddialara göre, şanal cezaevinde bulunan bazı tutuklularla görüştü ve budak'ın aleyhine ifade vermelerini sağladı ya da ifadelerini almayı başardı. (erzincan cumhuriyet başsavcısı ilhan cihaner de, şanal'ın "muhbir çalarak" elindeki dosyaya el koyduğunu ve davanın seyrini değiştirdiğini öne sürmüştü).

    neticede valilik şanal'ın istediği izni verdi ve fevzi budak dün sabah itibariyle gözaltına alındı. aynı günün akşamında da "ihale yolsuzluğu iddiasıyla" tutuklandı..." (erzurum'da kamikaze operasyonu mu)
    ~~

    bu bürokratı şahsen tanımıyorum ama muhatabı olduğu yapılanmanın ne türden insanlardan oluştuğunu bildiğim için, kendisi hakkında aynen ilhan cihaner mevzusunda olduğu gibi bir süreç yürütüldüğünü tahmin ediyorum. kendisini iyi tanıdığı belli olan palandöken gazetesi'nden mehmet şener'in yazısında da bu yönde ipuçları var zaten:

    ~~
    2) "dosya üzerinde "gizlilik" kararı bulunduğu için, milli eğitim müdürü fevzi budak'ın hangi gerekçeyle tutuklandığını bilmiyoruz. ancak kamuoyunda, "hayali ihale" olarak bilinen bu soruşturmada, bazı memurların "görevi kötüye kullanmak, resmi evrakta sahtecilik yapmak ve kamuyu zarara uğratmak" gibi iddialarla suçlandıkları artık aleniyet kazanmış durumda. öte yandan bu sürpriz gelişmeyle birlikte öğrenmiş olduk ki, fevzi budak "zanlı" konumunda olmasının ötesinde, bir de "müteahhitten rüşvet almak" gibi, inanılmaz bir suçlamayla karşı karşıya...

    iddianame henüz hazırlanmadığı için, yargı süreci de başlamadı. dolayısıyla soruşturmanın içeriğine dair görüş bildirme sadedinde değiliz. fakat çeyrek yüzyıldan bu yana tanıdığım fevzi budak'la ilgili duygu ve düşüncelerimi aktarmak istiyorum.

    yeryüzünde kimse günahtan münezzeh, kusurdan arî değildir. her beşer gibi, fevzi hoca da yanlış yapabilir. lâkin yanlış var, yanlış var. şayet bize ulaşan bilgiler doğruysa iddia olunmakta ki, fevzi budak müteahhitten rüşvet almış! hoca'nın, en kısa zamanda bu utanç verici ithamdan aklanacağına bütün kalbimle inanıyorum. aklıma ve tecrübelerime dayanarak da diyorum ki, fevzi budak; asla kimseden rüşvet adı altında para alıp, kimseye çıkar karşılığında iş yapacak bir insan değildir.

    2002 yılından beri adeta attığı her adım, aldığı her nefes, görüştüğü her kişi, gidip geldiği her yer, saniye saniye kaydedilen bir insan, er ya da geç enseleneceğini bile bile bir müteahhitten nasıl rüşvet alır?

    cevabı çok basit: ya akli melekelerini kaybetmiş olacak ki, böyle vahim bir hataya düşsün; yahut da para hırsı gözünü öyle bir bürümüş olacak ki, bir metre önünü bile görmekten aciz olsun. dedik ya, biz fevzi hoca'yı uzun yıllardan bu yana tanıyoruz. buna dayanarak biliyoruz ki, hoca son derece zeki bir insandır, ayrıca da ileri derecede feraset ve izan sahibidir.

    dönemin milli eğitim bakanı hüseyin çelik, geçtiğimiz yedi-sekiz yıl içerisinde sırf görevden alabilmek için, akla ziyan suçlamalarla tam 450 kez soruşturma açtırdı hoca için. süreci artık herkes biliyor. hoca, tam 11 defa görevden alındı, tam on defa da yargı kararıyla görevine iade edildi. bu girdap içerisinde, hoca; öyle badirelerden kurtulup, öyle tertip ve tuzakları boşa çıkardı ki, sonunda esen rüzgârdan dahi nem kapacak bir hale geldi. hoca inattır, sağlam bir iradeye sahiptir ve mücadeleci bir kimsedir. ama asla rüşvetçi olacak bir mizaca ve kişiliğe sahip değildir. kavi bir imanı ve düzgün bir inancı vardır. ve bu şehirde benim gibi binlerce kişi şahadet eder ki, hoca, dürüst bir insandır.

    hüseyin çelik, aşırı derecede canını yaktığı içindir ki muhtemelen, son yıllarda olmadığı kadar hırslıydı. zaten o'nu sinek hükmünde gören iradeye karşı sürdürdüğü mücadele azmini de, bu hırsı ve inadından alıyordu. ama en önemlisi de, kendisine olan güveni ve yaptıklarının düzgün olduğuna dair inancıydı.

    bir bürokrat düşünün ki, bırakın yaptığı işleri, attığı her adımı mobeseler tarafından an be an kaydedildiğini bile bile hangi akılla hayali bir işe karşı müteahhitten rüşvet alır? değil miydi ki, o hayali işin ortaya çıkmasında en önemli rolü kendisi oynamıştı. üstelik olayın patlak vermesinden hemen sonra, cep telefonuna gelen bir tehdit mesajından ötürü de derhal savcılığa giderek, ilgili hakkında suç duyurusunda bulunuyor. bütün bunları yaparken, aslında o müteahhitten rüşvet almış olacak ve günün birinde müteahhidin bunu okuyacağını da bilerek, kendisini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterecek! başkasını bilmem ama tanıdığımız hoca, böylesine aptalca bir işe imza atacak adam değildir.

    o gidip gelmeler, sonunda onur meselesi haline dönüşünce, fevzi bey'in psikolojisi elbette örselendi. ama bu halet-i ruhiye o'nu özellikle de para ve menfaat ilişkilerine karşı, çelik gibi sağlam bir iradeye bürüdü. çünkü biliyordu ki, bir arkadaşının ücreti mukabilinde öğretmen evinde kalması dahi, soruşturma geçirmesine sebep olabiliyordu.

    işin inanç boyutu, aile terbiyesi ve beslendiği kültür bir yana. bir adam şayet dört bir yandan kıskaca alındığı halde rüşvet yemişse anlarız ki, normal değildir; yani aklıselimini kaybetmiştir. hâlbuki son güne kadar biliyoruz ki, hoca başından beri olduğu gibi, aklen de fikren de zindeydi.

    nasıl bir düzende yaşadığımız ortada. gammazcılık, kalleşlik, alçaklık, ihanet ve iftira gibi insanlık suçu olan fiiller, neredeyse gündelik hayatımızın vazgeçilmezleri oldu! elimizde bir belge veya kesinleşmiş bir bilgi olmadığı için, şu kişiler yahut da şu makam hoca'ya karşı komplo kurup, o'nu tuzağa düşürdü; demiyoruz. zaten neyin ne olduğunu da ancak mahkeme ortaya çıkaracaktır. biliyorum ki, fevzi budak'ın benim savunmama ihtiyacı yok.

    o, geçen yedi-sekiz yıl içerisinde (daha önce de 12 eylül darbesine karşı ve sonra da 28 şubat süreci'nde) kendisini en iyi şekilde savunmuştur, savunacaktır da. madem ki, bir hukuk devletinde yaşıyoruz, madem ki şeriatın kestiği parmak acımamalı, o halde sabırla beklemeliyiz. mahkeme safahatı başladığında işin şekli de ortaya çıkacaktır. bendeniz hoca'ya güveniyorum ve başından beri o'nun masum olduğuna inanıyorum..." (fevzi budak bu cezayı haketmiyor)
    ~~
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap