hindistan

• insanın beş duyusunu da inanılmaz derecede zorlayan ülke.
  
  en başta koku... ülkeye adım attığınız anda vücudunuzun bütün gözeneklerine dolan, burnunuzu tıkasanız bile akciğerlerinizde hissettiğiniz, ağır, baygın, baharatımsı bir koku. sanırım hemen her yemeğe koydukları o baharat karışımı artık insanların içine işlemiş. sokaklar da aynı kokuyor, tuvaletler de. benzinlikte bile benzinden önce o kokuyu alıyorsunuz. bir haftanın sonunda terlediğimde ben bile öyle kokmaya başlamıştım. döndüğümde bavulumdaki giyilmemiş giysileri bile yıkamak zorunda kaldım.
  
  sonra renkler... kadınlar rengarenk burda. büyük çoğunluğu saree^* denen yöresel kıyafetlerden giyiyor. erkeklerinin aksine, modern kıyafet giyen kadın yok denecek kadar az. otobüsler, kamyonlar, taksiler rengarenk. zaten taksi dedikleri şey üç tekerlekli, yanları açık, iki kişilik araçlar. pazarlarda, kadınların saçlarında, arabaların önünde renk renk çiçekler var. yollar sokaklar kalabalık, karmakarışık.
  
  sesler... trafik hiç bitmeyen bir düğün konvoyu, asker uğurlaması. ya da her an bir sünnet çocuğu görecekmişsiniz gibi hissediyorsunuz. korna sesleri hiç susmuyor. bap bap, düt düt. zaten kuralları belirsiz trafik bu sesler yüzünden iyice keşmekeşe dönüyor.
  
  tatlar... hep baharat, hep acı. o kadar yoğun baharat olmasa yemekler lezzetli aslında. ama kokunun şiddetinden zevkle yemek mümkün olmuyor.
  
  sonra insan sağa sola dokunmaya çekiniyor pis diye. ama kocaman bir tapınağın bahçesine bile ayakkabıyla girmeye izin verilmeyince o tiksindiğiniz yollarda yalınayak geziniyorsunuz.
  
  insanları çok canayakın. sürekli sizinle ilgilenip yemek yedirmeye falan çalışıyorlar. sürekli konuşup yardımcı olmak istiyorlar. her gittiğiniz yerde dikkat çekiyorsunuz. hatta hindistan'da türk kızı olmak türkiye'de rus kızı olmak gibi biraz :)
  
  evet, yollarda başıboş gezen inekler var. evet, paçavralar içinde ayakkabısız dolaşan evsizler var. evet, şehir merkezinde kalabalık bir caddenin kenarında hiç çekinmeden tuvaletini yapan insanlar var. ama yine de pek çok açıdan gelişmiş bir ülke. çok güzel yerleri, kocaman binaları falan da var. ama onlardan türkiye'de de var.
  
  sonuç olarak; hindistan, sadece hijyen konusunda çok takıntılı olmayanlara önerebileceğim bir ülke. eğer gidecekseniz yanınıza bolca ıslak mendil, kolonya, antibakteriyel jel filan alın. ben hiç açıkta satılan yemeklerden yemedim, şişe su dışında su içmedim, geceleri yalnız dışarı çıkmadım, seyahatimi kazasız belasız atlattım. döndüğümde derimi yırtarcasına keselendim, yıkanabilecek her şeyi yıkadım. bavulumu da çöpe attım.
  
  gittiğime pişman değilim ama bir daha da gitmem.