• ya şimdi bu düzen müzen çok göreceli bi kavram. herkesin düzeni kendine gibi bi durum söz konusu.

    geçen hafta bazı nedenlerden dolayı ev değiştirdim. 10 senede 7. evim oldu. geçici kaldığım evi de sayarsak 8. oha lan rakama bak. şaka gibi. geçmişimde taşınma nedenlerime bir bakıyorum, hep elimde olmayan nedenler çıkmış ortaya birden. millete bakıyorum aynı evde ölümünü bekliyor. bende hep bir değiştirme hali. hep bu stabil düzeni sürdürmemem için uğraşmış sanki bi şeyler.

    4 senede 4 iş değiştirdim. ilkinden maaşlarla alakalı sıkıntıdan dolayı istifa ettim. ardından 2 iş yerimden de kovuldum. kovuldum lan! ben! hehe. o kadar talihsiz ve benden bağımsız nedenlere bağladım ki konuyu. bu kadar mı şanssızlık olur dedim, hiçbir şey elimde değildi, haksızlık ettiler dedim. ama millete bi bakıyorum emekliliği de kesin aynı yerden olacak. bi ben mi balsızım acaba? neyse şu an sağ salim sürdüyorum düzeni aynı iş yerinde. ama kesin devam eder demiyorum, diyemiyorum bak.

    2 sene önce radikal bi kararla pat diye şehir değiştirdim. %80 keyfi nedenlerle diyeyim. çok mutsuzdum çünkü. mutluluğum bu şehirdeydi sanki. o kadar ani bir düzen değişimiydi ki benim için, arada tekrarlasam mı lan diye aklıma düşüyor da sonra diyorum nereye gideyim. şimdilik otur. çünkü mutluluğum hala bu şehirde.

    konuyu bağlıyorum şimdi. bazı insanlarda olmuyor işte şu klasik düzen. yani naparlarsa yapsınlar yan komşunun hayatına benzemiyor bi şeyler.. doğru olanı o komşunun hayatı olarak gösterenler zaten hatanın büyüğünü yapıyor. hatanın daha büyüğünü yapansa komşunun kurduğu düzene kapılıp karakterini, hayat tarzını hiçe sayıp bi şeyleri kökten değiştirmeye çalışanda. bu yöntemle çok değil 5 sene sonra infilak edersin. beceremezsin. gerçekten yapma.

    düzenini düzensizlik olarak benimseyenleri kendinize benzetmeye çalışmayın. yahut beceremedikleri şeyler, tutturamadıkları yollar, sürdüremedikleri ilişkiler için çok suçlayıcı davranmayın insanlara. adam işinde tutunamıyor, bir oturduğu evde 1 sene sonra hala oturmaya devam edemiyor baksanıza. kendi bilerek yapmıyor olsa bile bi şekilde enerjisi, aurası -ne bokuysa işte- stabilliği sürdürmeye bi türlü izin vermiyor. çalkantı olmazsa, adrenalin olmazsa hayat damarlarından biri kesik oluyor.
    klasik aşk ilişkileri de sürdüremiyor haliyle. instagramdan paylaştığınız o çok mutlu hayatlarınızın aynısını yaşayamıyor diye dışınızdan sesli üzülüyorsunuz ya arkadaşlarınıza, evinizin içinde herkesin ayrı odalarda tv izlediği hayatlarınızın farkında işte o. fotoğraf karenizdeki kadar mutlu değildir belki ama ayrı odaların hüznünü de yaşamıyor sizin kadar merak etmeyin.

    standart mutluluk yahut düzen kurallarına uyamayıp niye olmuyor diye mutsuzluğa itmemeliyiz kendimizi. ilişki sürdüremiyoruz diye ıssız adam/kadın diye etiketlenmek zorunda değiliz, anne/baba olmayı istemeyenlerimize duygusuz sıfatı vurulmamalı, plazada beyaz yakalı olmadık diye olamadık anlamına gelmiyor illaki. kafelerde barlarda sabahlara kadar yüksek sesli müzik eşliğinde garson olmayı tercih eden adamda vardır en ala mutluluk. onun düzeni budur işte. yargılamayın.

    en aklıma yatan ve en mantıklı düzen kendin gibi düşünen insanlarla kendinize benzeyen düzeni kurmaya çalışmak.
    dağılsan da düşsen de kalksan da karmaşanın içindeki huzuru çekip alan hayat arkadaşları/yoldaşları ile yaşamak apayrı bir keyif. benim elimden bu kadarı geliyor şahsen. düzensiz düzenimizin tadını çıkaralım.
  • bugünlerde nasıl yaptığıma şaşırdığım için kendime inanamayarak böyle bir yazı yazmaya karar verdim. bu aralar doktoradır, motivasyondur, ders calışmaktır derken yazılarımın da içeriği değişti; ama kendim yaptığım ve yararını gördüğüm şeyleri paylaşmam gerektiğine inanıyorum.

    hayatımı düzene soktum derken, akşamdan sabaha parti yaptığım, kendimi alkole verdiğim ve hiç çalışmadığım sonucu çıkmasın. aslında dışarıdan bakan için oldukça sıradan ve sıkıcı sayılabilecek bir hayatım var. haftanın 5 günü sabah işe gidip öğleden sonra ya derse geçiyorum, ya da kendimi kütüphaneye kapatıyorum; çünkü doktora yapıyorum ve bundan çok mutluyum. şimdi gelelim düzensizlik kısmına. akşam yatmaz, sabah da işi yoksa hayatta kalkmaz biriydim ne yazık ki. tam bir gece insanıdım. üstelik çok uykucuyum ve çocukluğumdan beri bu böyle. kaç kere 2 saatlik uykuyla derse gittim bilmiyorum. şu ana kadar bir yere geç kaldığım pek enderdir; ama yataktan zar zor kalkıp yetişme telaşı içinde korkuyla koştuğum çok olmuştur. evet, koşuyordum. ben her yere yürüyordum çünkü. azıcık uykunun ardından, midem sırtıma yapışmış halde ders dinliyordum. hep yorgundum. sabahlardan hiç hoşlanmıyordum. bu verimsiz düzeni uzun yıllar sürdürdüm.

    sonra tempom arttı ve bedenim kaldırmamaya başladı. farklı bir ülkede yaşıyor, bir de üzerine doktora yapıyor olmanın etkisini kaldıramadım ve hiç olmadığım kadar çok hasta olmaya başladım. bir noktada dur demem gerekiyordu; çünkü tüm yaşamım aksamaya başladı bu düzensizlik içinde.

    ben hala gece insanıyım. bunu değiştiremiyorum; ama uyarladım. eskisinden daha erken yatıyorum ve sabahları da hız kazanmak ve günün geri kalanını verimli geçirmek için belirli alışkanlıklar edindim. yani yıllardır var olan birkaç iyi alışkanlığıma yeni birkaç tane daha ekleyince verimim inanılmaz arttı. aslında çok basit görünen, ama yapılmayan ve yapıldığında da çok işe yarayacak birkaç alışkanlığı sizinle paylaşmak istiyorum.

    1) çantayı bir gece öncesinden hazırlamak
    ilkokula başlayacağım günün bir gece öncesinde babam bana çantamı hazırlattı ve kapının önüne koydurdu. bunu ertesi gün de yaptırdı. bir sonraki gün de ve bir sonraki gün de yine yaptırdı. ta ki ben o söylemeden hazırlamaya başlayana kadar. 22 yıldır neredeyse her gece çantamı hazırlayıp bir köşeye koyarım. hazırlamadığımda bir şeyleri mutlaka unuturum. bu alışkanlığım sayesinde sabahları yaptığım tek şey çantamı ve anahtarımı alıp çıkmak olur. sabahları size çok zaman kazandırıyor.

    2) ertesi gün giyilecekleri bir gece önceden seçmek
    her nereye gideceksem gideyim, ne giyeceğime geceden karar veririm. zaten pek eşyam yok. pek öyle süs düşkünlüğüm de yok. sabahları ne giysem derdine düşmem. uyandıktan sonra gerekli kişisel bakımlarımı yapıp çabucak giyinirim. sonra da en fazla saçımı düzeltirim. birkaç dakikadan fazla sürmez hepsi.

    3) kahvaltı için bir gece öncesinden pratik şeyler hazırlamak
    uykucu olduğum kadar üşengeç bir insanım ve sabahları kalkar kalkmaz bir şeyler yemekten de hiç hoşlanmam. midem almaz nedense; ama dedim ya, uyuyorum ve kahvaltı etmeyi isteyecek kadar zamanım olmuyor. yıllarca sabahları okuldan önce annemin ağzıma ekmek, yumurta ve peynir tıkıştırmasına direndim; ama bir bildiği varmış kadının. her sabah yarı uyur ve yorgun halde (ders dinlemeye) çalışıp da pek bir şey anlamamamın bir nedeni varmış. "ben bu dersi hiç anlamıyorum" diyorsunuz ya, tabii anlamazsınız. beyninize onu anlaması için enerji vermediniz ki düzgün işleyebilsin. sabahları kahvaltı etmeye başladım ve eskisinden çok daha iyi odaklanıp daha az yorgun hissediyorum. oturup öyle uzun uzun da kahvaltı etmiyorum hem. geceden bir yumurta haşlıyorum. sabah onunla birlikte bir de muz yiyorum. hatta saati ertelemeyip tam zamanında kalkabilmişsem kendime kahve yapacak zamanım bile oluyor ve günüm çok güzel başladığı için öyle de devam ediyor. tok tutması için bir yumurta, enerji vermesi için de bir muz yiyin. kahvaltı edin kısacası. yararını görecekseniz. bunu ben bile yapabiliyorsam herkes yapabilir.

    4) evden çıkılacak saate karar vermek
    bu madde çok basit gibi görünebilir; ama hiç de öyle değil. 10'da bir yere yetişmeniz gerekiyorsa evden 10'da çıkmayacaksınız; 10'da orada olacaksınız. arada fark var. saate bakıp "daha 10'a 20 dakika var" demeyin. yapanınız var, biliyorum. gideceğiniz yere kaç dakikada varacağınızı trafiğe takılıp takılmayacağınızı da düşünerek hesaplayıp evden ona göre çıkın. "şu saatte uyanacağım" demek kadar "şu saatte evden çıkmış olmalıyım" demek de önemli. geç kalma alışkanlığınızı azaltmanıza yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.

    5) ajanda tutmak
    üstüne basa basa "dersleri yazarak çalışın" dedim ama, bunu ders dışında hiçbir şey için yapmadım bir süre öncesine kadar. sonra da unutulan işler, kaçırılan tarihler önüme bir sürü engel koydu. ben de sonunda bir ajanda edindim. artık her şeyi oraya yazıyorum. biri bir şey sorarsa "dur hemen ajandama bakayım" diye çıkarıp bakıyorum. hatta arada çıkarıp bakıyorum ki hiçbir şeyi unutmayayım. hayatımdaki çoğu şeyin takibini böyle yapmaya başladım ve epey de yararını gördüm.

    6) yapılacaklar listesi hazırlamak
    üstteki maddeyle bağlantılı olsa da aynısı değil. post-it'lerle dolanıyorum ve çok yoğun zamanlarımda haftalık ve günlük "yapılacaklar listesi" çıkarıyorum. yapmam gereken işlerin yanına hangi tarihe kadar yapmam gerektiğini not düşüyorum. bittikçe de üzerini çiziyorum ve bundan duyduğum hazzı size anlatamam. muazzam.

    7) önemli belgeleri dosyalamak
    devlet dairesindeki bir memur gibi konuşmuş olabilirim; ama şu ana kadar tek bir şey bile kaybetmedim. her şeyi dosyalayıp arşivler ve kitaplığıma koyarım. hatta bazen dosyaların üstlerine açıklamalarını yazıp yapıştırırım. yabancı bir ülkede olmanın da verdiği bir şey belki de. saklamam gereken pek çok belge var ve daha sonra sıkıntı çekmemek adına her şeyi dosyalıyorum. bunlar öğrenci belgeleriniz, not dökümleriniz, faturalar ya da nüfus cüzdanı fotokopisi gibi herhangi bir belge olabilir. neyi nereye koyduğumu biliyorum ve bu bana güven veriyor.

    8) hareket etmek
    aslında düzenli olacak koşuyordum; ama şu an haftanın 5 günü, günde 10-20 kilometre arası bisiklete bindiğim için koşacak enerjiyi bulamıyorum. sabahları hayata bisikletle başladığım için kaslarımın çoğu açılıyor. aslında aklım da açılıyor. her güne böyle hareket ederek başladığım için çok daha rahat odaklanıyorum ve gün içinde de çok hareketli oluyorum. merdiven çıkmaktan, bir şeyler taşımaktan ya da bedensel güç gerektirecek herhangi bir şeyden hiç yüksünmüyorum. iş yapmak beni rahatsız etmiyor. tersine, çok seviyorum. hızlanıyorum ve her şeye çabucak yetişiyorum. hiçbir şey yapamasanız bile yürünebilecek her yere yürüyün; merdiven çıkın; kalkıp hareket edin kısacası. vücut miskinliğe ve hareketsizliğe çok çabuk alışıyor. parmağınızı bile kıpırdatmak istemeyecek hale geliyorsunuz sonra.

    9) kendini olumlu yönde teşvik etmek
    bence her şeyden önemlisi "nasıl yapacağım? nasıl yetiştireceğim?" diye kaygılanmak yerine "yapacağım; yetiştireceğim" diye kendine olumlu teşviklerde bulunmak. kendinizi neye ikna ediyorsanız o oluyorsunuz. söylenmek yerine çalışmaya başlarsanız çabucak bitirirsiniz. başlamak bitirmenin yarısıdır. kendime hep böyle söylüyorum ve yararını gördüğüme de inanıyorum.

    şimdilik böyle. aklıma geldikçe güncellerim.
  • uykuyu düzene sokmakla başlar gençler. metabolizma toparlandıktan sonra en boktan koşullarda bile, imkanlar el verdiğince düzenli bir hayat mümkün oluyor. en önemlisi normal bir uyku düzenine sahip olmak. gerisi gelir zaten.
  • - "ben şimdi bu hayatı düzene mi sokayım, yoksa üzene mi?"
    (bkz: kamyon yazıları)
  • evinizde pırasa pişmesi gerek. her şey yalan pırasa gerçek. uykunuzu düzene sokmuş olabilirsiniz, işe başlamış olabilirsiniz, evlenmiş olabilirsiniz, hatta namaza bile başlamış olabilirsiniz ama bir evde pırasa pişmeye başlamadıkça uzun vadede etki sağlamıyor.
  • beceremediğim eylemdir.
    aksine düzene sokmak için uğraştıkça içine sıçtığım bir hayatım var.
    o yüzden ben en iyisi bokumu temizleyene kadar koku yaymayayım etrafa.
    boklar temizlenene kadar herkes kalsın sağlıcakla...
  • hayat düzeni = iş+evlilik+çocuktur.(toplumsal bakış açısı)
    hayatınızı düzene sokmak için bu üçlemeyi bir araya getirirmiş olmanız gerekir.sonuç;önemli olan toplumun ne düşündüğü değil sizin ne düşündüğünüzdür üçlemenin canı cehenneme...
  • her defa yapmaya çalıştığım ama her defasında ,hayatımı düzene sokmak yerine ,olan düzenimin de içine sokuyorum. benim yeteneğimde bu olsa gerek.
  • genel olarak, hayatin duzeni size sokmasiyla sonuclanir.
    tanim: hicbir sey elinizde degilken ( kader gibi ) gerceklestirilemeyecek eylemdir.
  • john lennonun dediği gibi "hayat, sen planlar yaparken başına gelenlerdir" olduğu sürece tam anlamıyla yapılamayacak eylemdir.
hesabın var mı? giriş yap